Great Adventure in London

Story Info
Wife explores new worlds wıth the help of cousin.
15.9k words
4.22
18.1k
3
0
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
si174
si174
41 Followers

1.Bölüm

Amcamın oğlu senelerdir Londrada yaşıyor. Master için gitmişti, başarılı olduğundan orada kaldı, akademik kariyer yapmaya karar verdi. 32 yaşında, hala bekar ve londrada hayat çok pahalı olduğundan 3 odalı bir evde 2 ev arkadaşıyla beraber kalıyor. Diğer çocuklardan biri çinli diğeri yunan. onlar da aynı okuldalar ve bir yandan doktora diğer yandan öğretim üyeliği yapıyorlar. Çinli 30, yunan 27 yaşında.

Bizim amcaoğlu Cem ne zamandır diğerleri tatile gidip ev müsait olduğunda Londraya gidip kendisinde kalmamız için bizi davet etmekteydi. Sonunda geçen yaz gitmeye karar verdik.

Onunda davetiyle vizelerimizi çıkarıp ucuz havayollarından birinden biletleride ayarladıktan sonra londraya uçtuk.

Bu seyahat hem ben hemde karım yeşim için çok iyi olacaktı, ne zamandır böyle bir kafa dağıtmaya ihtiyacımız vardı ve otel parasıda olmayınca nisbeten ucuza gelecekti. Tabiki mekan değişimi sex hayatımıza da renk katacaktı her zaman olduğu gibi mutlaka.

Cem bizi havaalanında karşıladı ve trene binip doğruca evine gittik. Çinli ve hintlinin odalarında kalamayacağımızdan cem bize kendi odasını teklif etti ama ısrarla reddettik. Çocuğun rahatını kaçırmak istemiyorduk. Salonda çok rahat bir çek-yat vardı ve karımla bana fazlasıyla yeterdi.

Çoğu londra evi gibi bunların sade bekar evide oldukça eski bir binadaydı.

Fakat herşeyin ötesinde evin öyle bir handikapı vardıki gözlerimiz faltaşı gibi açıldı onu görünce... Banyonun kapısı yoktu.

Durum resmen fıkra gibi bir durumdu. Ceme sorduğumuzda kapının kırıldığını ve bugüne dek ellerinin değmediğini söyledi bize. Zaten bu tür işler oralarda çok da pahalı olduğundan hiç girmemişlerdi bu işe.

Dahası, duşun etrafındada ne bir duşakabin ne de perde vardı. Neticede 3 erkeğin kaldığı bekar evi olduğundan umursamamışlardı bugüne dek.

Ara sıra eve kız arkadaşları geliyordu ama yabancılar bu konularda çok geniş olduğundan sorun olmamıştı.

Cem bize bunları anlattı ve rahat olmamızı, evde nasılsa yabancı olmadığını söyledi. O kadar rahattı ki bizde hiç takılmadık bu konuya.

Zaten gerek yeşimin gereksede benim bu konularda fazlasıyla rahat, dahası heyecanlı!!! olduğumuzda bir gerçekti. Çaktırmadan bu durum hem karımı hemde beni biraz heyecanlandırmış ve libidomuzu artırmıştı..

Salondan hafif çaprazda kalmasına rağmen banyonun kapısı ve dolayısıyla duş direkt görünüyordu. Klozet karşı duvarın dibinde olduğundan bu açıdan görünmüyordu ama o da odalardan gelen koridordan çok açık görünmekteydi.

Çok enteresan bir hafta geçirecektik bu şartlarda..

Cem bize evin anahtarlarını verdi ve o gece epey bir sohbetten sonra yattık.

Yorgunluktan karımla kardeş kardeş uyuduk sabaha dek.

Sabah beni yeşim uyandırdı dürterek. Yataktan doğruluncada elini ağzına götürüp sus işareti yaptı ve salondan görünen banyo kapısını gösterdi.

Bizim emmioğlu cem sabah duşuna girmişti ve kendisini tamamen anadan üryan halde görebiliyorduk.

Arkası bize dönüktü, eşşek herif oralarda epey bi body çalışmıştı anlaşılan, vücudu kaslanmıştı. Şampuanlanırken bizim oğlanın tüm vücudunu arkadan seyretme imkanı doğmuştu yeşimede..

Tabiki benim karım gibi bir kadın bu fırsatı geri çeviremezdi ve hayranlıkla bizim emmioğlunun sırtını ve götünü seyretti. Arada fısıldayarak "önünüde dönsede görsek" dedi, ama anlaşılan evin bu orijinal durumundan ötürü bir adet geliştirmişlerdi ve cem bize hiç ön tarafını dönmeden duşunu bitirdi. Yeşim için tek şans dönüp havlusunu alırken ön tarafını görebilme şansıydı ama onuda tek eliyle önünü kapatarak yaptı ve havlusunu alarak kurulanıp beline sardı.

Duştan çıkıp yanımıza geldi ve günaydın dedi. Bizde herşey gayet doğalmışcasına günaydın dedik.

Bu sırada yeşim "Cemciğim, ben tuvalete girip sonrada sabah duşumu alacağım, nasıl yapacağız bu işi" diye sordu.

Cem de gayet rahat bir ses tonuyla, "yenge, biz tuvalette otururken gazete okuruz hiçbirşey görünmez, duşa girincede kapı tarafına arkanı dönerek yıkan, neticede arkadan hepimiz aynıyız" demez mi?

Bizim amcaoğlunun bu kadar rahat ve normal birşeyden bahsedermiş gibi anlatması durumu bizim için de çok normal birşey haline getiriyordu.

Neyse bunun üzerine yeşimde valizden banyo havlusunu alıp salınarak o tarafa doğru yürüdü.

İçeri girince sağa dönüp klozet tarafına yöneldi. O tarafı biz salondan göremiyorduk.

Hemen sonrasında karımın çiş sesi duyuldu. Cemle gayet normal bir durum varmış gibi Fener-galatasaray sohbetine devam ediyorduk.

Çişini bitirdikten sonra lavaboda ellerini yıkadı ve duşa girmek üzere soyunmaya başladı. Gecelik olarak giymiş olduğu kıyafet aslında zaten başkalarının yanında giymek için oldukça cüretkardı. Altında penye şort, üstünde şortun takımı olan aynı penyeden askılı bir üst vardı. Bacaklarının tüm güzelliği ortadaydı.

Ayaklarında seyahate çıkmadan yaptırdığı pedikür ve favorim olan kırmızı ojeler vardı.

Doğal olarak gece yatarken sutyen giymediğinden koskoca memeleri olanca sarkıklıklarıyla sallanıp duruyorlardı askılı penyenin içinde. Allahtan meme uçları aşağıya bakmıyordu da penyenin üzerinden açıkça belli olmaktaydılar bu sayede.

Arkası bize dönük vaziyette önce üstünü çıkarıp kenara bıraktı. Karımın çıplak sırtını görüyorduk.

Sonra şortunu çıkardı ve inca kenarlı penye küloduyla kaldı. Şortunu ve külodunu çıkarmak için doğal olarak öne doğru eğildikçe memeleri salınıp durmaktaydılar ve arkasından bile bu durum belliydi.

Küloduda sıyırıp kenara koydu ve duşa girdi.

Cemle bir yandan sohbet ediyor bir yandan karımı çırılçıplak vaziyette arkadan görüyorduk.

Geniş kalçaları, dolgun ve irice sayılabilecek löplöp göt yanakları, göt yanaklarının alt kısımlarında ve kalçalarıyla bacaklarının üst kısmındaki selülitler hiçde cemin dediği gibi "arkadan hepimiz aynıyız nasılsa" iddiasını doğrulamıyordu.....

Bizim sohbet devam ederken Cem "osman abi çay olmuştur, yapayım mı sanada bir tane" diyerek mutfağa doğru yöneldi. Bende "olur tabi koyda birer çay eşliğinde hasret giderelim senle emmioğlu" dedim.

Bizimki mutfağa giderken banyoya doğru yürüdü ve karımın çırılçıplak banyo yapışını dahada yakından seyretme fırsatı buldu. Az sonra döndü ve benim çayımıda verdi.

Yanyana oturmuş çaylarımızı içerek havadan sudan konuşuyor ve herşey gayet normalmiş gibi yeşimi seyrediyorduk.

Yeşimde aynı şekilde sanki kapısı yerinde bir banyodaymışcasına duşunu almaktaydı. Tabii cemin söylediği "arkadan hepimiz aynıyız" söylemine aykırı olan tek şey karımın geniş kalçaları, tombulca götü ve selülitleri değildi. Aynı zamanda koca memeleride ince ve zarif vücudunun yanından taştığı için arkadan kısmen görünmekteydiler. Hele hele bacaklarını sabunlamak için falan eğildiğinde sallanıp durduklarından dahada fazla belli oluyorlardı.

Az sonra yeşim suyu kapattı. Şimdi bizim emmioğlunun yaptığı gibi dönüp havlusunu alması gerekiyordu. Cem bu işi tek eliyle pipisini kapatarak yapmış ve birşey göstermemişti. Ancak kadın vücudunda kapatılması gereken bölge çoktu ve yeşimin nasıl yapacağını merakla bekliyorduk ikimizde..

Bu arada yanımda hala belindeki havlusuyla oturmakta olan emmioğluna baktım ve her ne kadar herşey çok normalmiş gibi takılıyor olsada havlusunun önünde hafiften bir kıpraşma olduğunu farkettim.

Derken yeşim "osmaan, gelsene sevgilim, bana havluyu tut ltf" diye seslendi. Cemin sakızı boka düşmüştü. Aslında galiba benimde bir miktar düşmüştü...

Neyse mecburen yanına gittim ve yeşime havluyu tuttum.

O da sarınarak duştan çıktı.

Havlusunun boyu yeteri kadar büyük olmadığından üstten memelerini kapatacak şekilde sarıp bağladığında havlu alttan ancak kalçalarının en geniş yerine kadar geliyordu. Üstelik üsttende çok yukarıda değildi ve desteksizken iyice aşağılara inmiş durumdaki iri memelerinin arasındaki çatalın 5-6 cm kadarı havlunun üstündeydi ve gözlerimizin önündeydi.

Neyse bu durumda karımda yanımıza gelip oturdu ve "cemciğim banada bir çay hazırlarmısın hayatım" dedi. Cem de "hemen yeşim ablacım" diyerek kalkıp mutfağa gitti.

Bu arada ben banyoya gidip çişimi yaptım ve soyunup duşa girdim. Adaba ve evin kuralına uygun  olarak arkam kapıya dönüktü. Bir müddetde benim götümü seyrettiler emmioğlu ve karım.

Sonra aynı şekilde pipimi kapatıp havluyu aldım ve belime sarıp salona döndüm.

Gördüğüm manzara şuydu : yeşim ve cem aynı kanepede yanyana oturmuş sohbet ediyorlardı. Yeşimin kalça hizasındaki havlusu oturduğunda iyice yukarı çıkmış ve yandan resmen götü görünür durumda kalmıştı.

Yani hemen yanındaki cem karımın bacaklarını ve götünün yarısını tamamen çıplak görebiliyordu. Doğal olarak yeşimin pekde hoşlanmadığı selülitleride bu pozisyonda olduğu gibi ortadaydı tabii. Özellikle oturduğunda ayakta olduğundan çok daha fazla selülit çıkmaktaydı ve cem tamamını görüyordu hemen yanıbaşında.

Kendisine selülitin bile olgun, bakımlı ve seksi bir kadında ekstra seksi özellik katan birşey olduğunu ve bundan utanmamasını, erkeklerin bunu gördüğünde de tahrik olduklarını defalarca söyleyip ikna edebilmiştim zar zor.

Dahası, önden baktığımda bacaklarının arasından daha önceki gün komple ağdası yapılmış olan kukusu tabak gibi görünmekteydi. Bacak bacak üstüne atınca kapanıyordu tabii. Ama ben gelirken özellikle bacağını indirmişti beni tahrik etmek için. Karım bu konularda işini bilir gerçekten. Müthiş bir kadın.

Bizim cem karımla sohbet ederken üst taraftaki cömert meme çatalınamı, hemen yanındaki göt yanağına ve kalçalarına mı bakacağını şaşırmıştı. Ama maşallah hepsinin hakkını veriyordu. Bu arada kendiside bacak bacak üstüne oturuyordu ki muhtemelen iyice kalkmış durumdaki siki görünmesin.

Yeşim "cemciğim, yokmu bu aralar kız arkadaşın" diyince bizim emmioğlu "valla yeşim abla şu ara devamlı biri yok ama ara sıra görüştüğüm bir fuck buddy'm var" demezmi..

Fuck buddy, aralarında gönül ilişkisi olmayan ama cinsel ihtiyaçlarını birbirleriyle gideren arkadaşlara deniyormuş. Bizimki de bu kadar yılda ingiliz olup çıkmıştı resmen.

Yeşim "şekerim en iyisini yapıyorsun, nasıl birşeydir bu kız" deyince cem kızın brezilyalı olduğunu ve az sonra bir resmini göstereceğini söyledi. Ağzının tadını biliyordu bizim oğlan.

Yeşime artık kalkalım bugün gezeceğimiz birçok yer var diyince bizimki giyinmek için yerinden kalktı.

Cem "abla istersen benim odada giyinebilirsin" dedi. Yeşimde "gerek yok canım, şurada yine arkamı dönüp giyiniveririm, neticede hepimiz arkadan aynıyız nasılsa" diyerek göz kırptı ve o meşhur kahkahalarından birini attı.

Sonra salonun köşesindeki valizin oraya gitti.

Biz kendisini seyrederek sohbete ve çaya devam ediyorduk.

Valizden önce giyeceği çamaşırları çıkardı. Siyah bir sutyen ve siyah minicik bir stringini sandalyeye koydu.

Sonra vücudunu saran atlet biçimli beyaz penyesini ve bacaklarına adeta ikinci bir deri gibi yapışan daracık levis curve jeanini çıkardı. Minicik havlusunun içinde kırmızı ojeli ayakları ve elleriyle bu 45lik kadın resmen muhteşem görünüyordu. Tekrar ne kadar şanslı olduğumu düşündüm.

Sonra yine arkası bize dönük olduğu halde havlusunu çözüp kenara bıraktı ve bizi arkadan çırılçıplak görüntüsüyle başbaşa bıraktı.

Kenarlardan (arkadan) görünen memeleriyle, selülitli geniş kalçaları ve löp göt yanaklarıyla, uzun ve düzgün bacaklarıyla büyüleyiciydi gerçekten.

Önce stringini giydi ve tam rahat edeceği şekilde gözlerimizin önünde poposunun arasına yerleştirdi.

Sonra sutyenini kollarından geçirdi, memelerini teker teker toplayıp sutyenin kaplarına yerleştirdi ve memeleri sutyenden tekrar düşmesin diye elleriyle tutarak "cemciğim şunun kopçasını talkarmısın lütfen" diye yakınındaki emmioğlundan yardım istedi.

Cem hiç ikiletmeden kalktı ve bu sırada havlunun altında kurduğu çadırı gördüm. Yeşimin arkasında olduğundan o göremiyordu vaziyeti.

Orta sıradan kopçalamasını istedi ve benim emmioğluda elleri titreyerek her 2 kopçayı yerine geçirip tekrar oturdu.

Memelerini iyice yerleştirdikten sonra bize döndü ve "eveet artık dönebilirim herhalde, arkadan hepimiz aynıyız ama önden bazı farklarımız var, değilmi cemciğim" diyerek hafif dalga yollu sordu ve göz kırptı.

Cem de "amaan yenge sende benle dalganı geçersin hep zaten, biz aramızda böyle kabullendik, arkadan hepimizde birer popo var, şekilleri biraz değişebiliyor hepsi o değilmi neticede, hem bu eve giren çıkan tüm kızlarda bu durumu kabullendiler, aynı banyoda duş alıyorlar, herkes herkesin kız arkadaşının poposunu görüyor, kimse sorun etmiyor, burası avrupa" dedi.

Yeşimde "tamam hayatım, bende sorun etmedim zaten, bak bu kadar zamandan sonra yengeni çıplakda gördün daha ne istiyorsun" diyerek kahkahasını attı.

Şu anda kukusunu zarzor kapatan minicik siyah stringini, piercingli muhteşem ayva göbeğini ve sutyenin içinde dimdik, top top duran memelerini ve oluşturdukları 12-13 cm uzunluğundaki çatalı olduğu gibi görüyorduk.

Stringin kumaşı o kadar miniktiki karımın kaymak gibi kukusunun yarığını ancak örtebiliyordu, sezaryen izi kumaşın bittiği yerden en az 4-5 cm yukarıda kalıyordu.

Hem beni hem emmioğlunu iyice heyecanlandırmak için elinden geleni yapan karım o kıyafetle makyaj malzemelerini alıp banyoya gitti. Aynanın önünde hafif gündüz makyajını yaparken selülitli geniş götü yine gözlerimizin önündeydi.

Arada tekrar çıktı, salınarak önümüzden geçti ve rujunu alıp banyoya döndü.

Bakımına özen gösterdiğinden makyajı zaten her zaman uzun sürerdi ve evde de ayna karşısında en fazla bir külot bir sutyenle makyaj yaptığından ben seyretmekten hiç sıkılmadım.

Derken cem "abla ne zaman çıkacaksın, ben çok sıkıştım tuvalete girmem lazım" diyince yeşimden anında cevap geldi.

"gel ayol ben makyaj yaparken arkanı dönüp işiyiver, nasılsa arkadan aynıyız, hem zaten bende senin poponu gördüm artık" demezmi?

Cemde kalkıp banyoya gitti ve içeri girince sağa döndü. Her ikisininde pozisyonunu görebilmek için bende kalkıp mutfağa yönlendim çok yavaş hareketlerle.

Kapının tam karşısında karımın makyaj yaptığı lavabo, solunda duş, sağında klozet bulunmaktaydı.

Karşıdaki karımı ve sağ taraftaki cemi görüyordum şimdi.

Cem havlusunu çıkarıp yanındaki çamaşır makinesine koydu ve çırılçıplak kaldı.

Yeşimde bu durumu yok sayabilecek bir kadın değildi. Makyajına ara verip döndü ve cemin çıplak vücudunu arkadan seyretmeye başladı.

Oğlan gerçekten güzel vücut çalışmıştı, hiç abartılı değil tam kıvamındaydı.

Derken işemeye başladı, yeşim tamamen makyajı bırakmış oğlanı işerken seyretmekteydi.

İşemesi bitince salladı, daha sonra bir parça tuvalet kağıdı alıp pipisinin deliğini iyice sildi ve eliyle orasını kapatıp havluyu tekrar sardı.

Yeşime "abla az kenara kayda elimi yıkayayım" dedi.

Arkadan ikisini yanyana görüyorum, karımın çıplak götü emmioğlunun havlusuna yapışık şekildeydi.

Elini yıkayıp odasına gitti.

Az sonra yeşimde çıktı, atletiyle jeanini giydi, bende giyindim ve londra sokaklarına çıktık. Cem de bizle beraber geliyorduki önemli yerleri gezdirsin

Çıkmadan önce cem bize brezilyalı sikiş arkadaşı mayanın bikinili bir resmini gösterdi. Sütlü kahve renginde, minicik göğüslü, dümdüz karınlı (ondada göbek piercingi vardı) ve tam bir brezilyalı götüne sahip bir hatundu. Götü yanlardan olmasada geriye doğru bizim hanımınkinin neredeyse 2 katı büyüklüğündeydi. Buna rağmen selülitten falan eser yoktu. Tam bir brezilyalı hatun götüydü. Yüzü çok güzel değil, sıradandı. Bizim oğlanın sex hayatının çok çok heyecanlı olduğu mayanın vücudu ve bakışlarından belli oluyordu. Kızın 25 yaşında olduğunu söyledi Cem.

Bu arada yeşim bu kıyafetinde inanılmaz seksiydi yine. Yukarıda meme çatalının her zamanki gibi büyük bir kısmı cömertce meydandayken aşağıda kot geniş kalçalarını ve bacaklarını olduğu gibi ortaya çıkarıyordu. Dahası, oturduğu zaman düşük bel açılıyor ve siyah stringinin ipiyle götünün yarısı ortaya çıkıyordu.

Metroda tam köşeye oturunca etrafındakilere güzel bir show yaptı....

2. Bölüm

Londraya daha önce 2 kez gitmiştik. Bu yüzden görülmesi gerekene turistik yerlerin hepsini biliyorduk. Bunun yerine cemden bize en orijinal, en türkiyede bulunmayan türden restoran, bar, klüp vs gibi yerleri göstermesini istedik.

Bana "emmioğlu, bu konuda bir limitiniz varmı, her tür yere girer misiniz, sonra yenge falan rahatsız olmasın" dedi.

Bende "cemciğim, yengen evdeki açık banyo olayına bile uyum sağlamadımı, yurtdışında normalden bile daha açık fikirli olur, tam tersi en değişik ve orijinal yerlere gidelim sen merak etme" dedim. Gülerek hiç merak etmememi söyledi.

Öğlen yemeğini güzel bir restoranda yedikten sonra bir bara gittik. Kapıda "wet t-shirt contest" yazıyordu. Yani ıslak tişört yarışması.

Yeşim bize dönüp "hah belli oldu sizin işiniz, kendinize eğlence buldunuz, ıslak tişörtlü striptizcileri seyretmeye geldiniz, bana göre birşey yok burada, ama sizin için katlanacağız artık napalım" dedi.

Cemle bizde "ee hep sana çalışacak değiliz, birazda kendimize" diyerek güldük. Bu sırada cem yengesine çaktırmadan bana bir göz kırptı ama tam anlamadım.

Yarışmanın başlamasına 1,5 saat kadar vardı, barda oturup biralarımızı söyledik. Cem, buranın özelliğinin herkesin birbiriyle tanışıp kaynaştığı ve sohbet ettiği bir yer özelliği olduğunu söyledi.

Nitekim İçkiyle beraber muhabbetde başladı. Yanımızda 2 iskoç çocuk vardı, 25-26 yaşlarında. Diğer tarafta biz yaşlarda amerikalı bir çift, barın köşesinde onların yanında ve yüzleri bize dönük oturan 2 tanede ingiliz erkek vardı.

Bizle beraber 7 erkek 2 hatun muhabbete başladık. Amerikalı çift ohiodan gelmişler avrupayı geziyorlarmış. Kadın 47, adam 45 yaşındaydı. İskoçlardan biri 23 diğeri 24 yaşlarında, ingilizlerde 37 yaşlarında iki bankacıydı. Zaten giyimleride şıktı.

Muhabbet muhabbeti açtı, erkeklerin hepsi karımın meme çatalına keskin ve hızlı bakışlar atıyorlardı. Biralar ısmarlandı, zamanla muhabbet ısındı, etraf kalabalıklaştı. Barın teması bu olunca doğal olarak erkek müşteri sayısı kadınların 4-5 katı kadardı.

Derken yarışma saati geldi çattı. Yeşim "eh sizin havalar başlıyor, bizde mecburen üstüsz kızları seyretmek zorunda kalacaz" dedi.

Bunun üzerine emmioğlu bombayı patlattı : "seyretmek zorunda değilsin yenge, yarışma herkese açık, sende katıl istersen, değişiklik, heyecan istiyordunuz, al sana"

Zaten o sırada barda anons yapılmaya başlanmıştı ve yarışmaya gönüllü olanlar çağrılıyordu.

Yeşim : "yok daha neler artık, bu kadar milletin önünde..."

Ben : "bu kadar millet olmasa heyecanı nerede bunun karıcım, hodri meydan. Hem zaten hiçbiri tanımıyorki seni"

Yeşim : "cemde burada, amcaoğlunu unutuyorsun bakıyorum"

Cem : "aşkolsun yenge, ben aileden değilmiyim, yabancı muamelesi yapma, biz akrabayız"

Yeşim bana fısıldayarak : "osman biliyorsun ben plajda bile üstsüz güneşlenmem, memelerim buna müsait değil.

Ben : "hayatım sana yüzlerce kez söyledim bu siz kadınların saçma sapan bir kuruntusu, erkeklerin %99u iri, doğal ve dolayısıyla sarkık memeleri küçük ve dik memelere tercih eder. Bak bunun en önemli örneği ben değilmiyim?"

Bu arada amerikalı çiftde hararetli bir tartışma içindeydi. Yeşim kalkıp Jo'nun yanına gitti (kadının adı buydu). Jo'yla birşeyler fısıldaştılar. Sonra bize döndü ve "gözünüz aydın Jo da kocasının ısrarıyla ve ancak beraber katılırsak yarışmaya gireceğini söyledi, bende kabul ettim"

Bizim muhabbetteki iskoç ve ingilizlere müjdeyi vermek bana düştü ve yeşimle Jo'nun yarışmacı olacaklarını söyledim. Barda bir anda müthiş bir alkış ve ıslık sesi yükseldi.

Bu arada ilk yarışmacı barın üstüne çıkarılıp kalabalığa takdim edildi:

İngiltereden 25 yaşındaki Allison, nişanlısının teşvikiyle yarışmaya katılıyordu. Vücudu mükemmel görünmekteydi ama yarışmaya konu olan memeler pek iri görünmüyordu. Yine de üzerinde bolca bir gömlek vardı. Bekleyip görecektik.

Bizimki kararını vermiş olmasına rağmen çıkmak için cesaretini toplamaya çalışıyordu henüz. Derken bir başka ingiliz daha bara çıkarılıp tanıtıldı : 28 yaşında Miriam, erkek arkadaşıyla gelmişti. Miriam da hafif topluca bir hatundu.

Sonra bizim Jo çıktı bara : 47 yaşında, Ohio'dan Jo, kocasının desteğiyle...

si174
si174
41 Followers