Abazan Mahkumun Kocaman Siki Ch. 01

PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
65 Followers

"Acayip bir herif bu sevgilim..." dedi, "Yol boyu beni gözleriyle sikti adeta..."

"Ama sen de öyle bir oturuyordun ki, başka bir şey yapmasına olanak yoktu zaten..."

"Ohhhh... Güzel görünüyor muydum..?"

"Neredeyse amın görünüyordu..."

Yüzünde şeytanca bir gülümsemeyle, gidip yatağın üstüne oturdu karım. ine bacaklarını birbirinden ayırmıştı.

"Böyle miydi..?" diye sordu gözlerimin içine bakarak.

Yalnızca başımı sallayabildim. Gerçekten de müthişti manzara. Şimdi ayakkaplarını da çıkarmıştı Naz. Sağ elini götürüp, orta parmağıyla amını okşamaya başladı.

"Offf nasıl da sulanmış amım... Sik istiyor, biliyor musun..?"

Sikim kazık gibi olmuş, dudaklarım kurumuştu. Büyülenmiş gibi, karımın şortunu indirmesini seyrettim. Sonra da büstiyerini çıkarıp attı. Şimdi çırılçıplaktı karşımda. Gözlerimin içine bakarak, vücudunun üst kısmını yatağın üstüne bıraktı. Bu yetmiyormuş gibi, bir de bacaklarını havaya kaldırmış ve iyice ayırarak, dizlerini yukarıya çekmişti. Tabak gibi açıktı karşımda. Amı, susamış bir ağız gibi açılmıştı. Yapılabilecek tek şeyi yaptım o zaman. Hızla soyunup sokuldum ona doğru. Sikimin başı, amının şişmiş dudaklarına değdiğinde, tüm vücudu titredi Naz'ın.

"Ohhhh sik beni..." diye inledi, "Hadi sok sikini içime... Ohhhh hadi... Sikilmek istiyorum..."

Ses tonu öylesine yüksekti ki, şaşırmıştım. Birden ne yapmaya çalıştığını anlayarak, daha da heyecanlandım. Juan'ın odasıyla bizimkinin arasında, kilitli bir kapı vardı ve sesimizi rahatlıkla duyabilirdi Juan. Karım işte sırf bu nedenle yükseltmişti sesini. İşitilmek istiyordu. Garibim Türk'ü, kendini göstere göstere tahrik ettiği yetmiyormuş gibi, şimdi bir de sesle tahrik etmeye çalışıyordu onu. Dibine kadar geçirdim amına. Bu, Naz'ın, sarsıla sarsıla belini getirmesine neden oldu. Durup, sakinleşmesini bekledim. Sonra da onu sikmeye başladım. Zevkten çıldırmış gibiydi.

"Sik beni..." diye bağırdı, "Ohhhh sik beni n'olursun..."

Başım dönüyordu. Her an belim gelebilirdi ama, tüm gücümle kendimi tutmaya çalışıyordum.

"Sence ne yapıyordur şimdi..?" diye fısıldadı karım.

"Mutlaka otuzbir çekiyordur..." dedim fısıldayarak.

"Ohhhh müthiş sevgilim... Hadi sik beni... Ohhhh hadi sik beni... Ahhhhhhh... Ohhhhhh... Immmnnhhh... Ahhhhhh..."

Yine çığlık çığlığaydı. Hiç susmuyordu neredeyse. Sürekli inliyor, bağırıyordu. Juan'ın uçtuğuna emindim. Otuzbir çekmekte olduğuna da. O kadar çok tahrik olmuştum ki, daha fazla tutamadım kendimi. Tohumlarımın içine dolduğunu hissetmek, Naz'ın da iyice çıldırmasına neden oldu. Bağıra bağıra belini getiriyordu o da. Sonra öylece yığılıp kaldık.

Yatağın üstünde birbirimize sarılıp, bir süre öylece yattık. Sonra Juan'ın oda kapısının açılıp kapandığını duyduk. Aşağı iniyordu. Karım biraz doğrulup dirseğini yatağa dayadı ve gözlerimin içine bakmaya başladı.

"Zamanı geldi artık galiba, değil mi sevgilim..?" dedi sonra da.

"Neyin zamanı geldi..?"

"Kendimi bu Bolivyalı'ya siktirmemin tabii..."

Birden yine alabildiğine heyecanlandım. Bunun düşüncesi bile, inanılmaz tahrik ediyordu beni. Juan'ın, cezaevinin saunasında gördüğüm siki geldi gözlerimin önüne. Naz, onu neyin beklediğini bilmiyordu hala.

"Nasıl yapacaksın bunu..?" diye sordum.

"Şimdi aşağıya, onun yanına gideceğim ve senin uyuduğunu söyleyeceğim... Bu fırsatı kaçırmayacağına eminim..."

"Ben nasıl seyredeceğim peki..?"

"Mutfağa girip, servis penceresinden seyredersin..."

Sikim yeniden kalkıp kazık gibi olmuştu. Ama karımın buna aldırdığı bile yoktu. Yataktan kalkıp banyoya girdi. Kapıyı kapamamıştı ve yattığım yerden amını yıkadığını görebiliyordum. Az önce içini tohumlarımla doldurduğum amını, Juan için temizliyordu. Kalkıp, ayağıma bir şort geçirdim. Bu arada Naz da banyodan çıkmış ve gardrobunu açmıştı. Sonunda öyle bir şey seçip üstüne geçirdi ki, Juan'ın onu görür görmez kafayı iyice yiyeceğini anladım. Şarap rengi, pamuklu krep kumaştan yapılma bir giysiydi bu. Çıplak vücudunun tüm hatlarını meydanda bırakıyordu kumaş. Kolları, omuzları ve kütür kütür memelerinin önemli bir kısmı zaten meydandaydı. Eteği de, kalçalarını ancak örtüyordu. Ayakları çıplaktı. Yüzünde şeytani bir ifadeyle baktı bana.

Odadan beraberce çıktık. Sessizce mutfağa dalıp, servis penceresinden salona baktım. Juan, televizyonun karşısındaki büyük deri kanapede oturuyordu. Beyaz bir şort giymişti. Bunu o gün Carrefour'dan almıştı. Bunun dışında çıplaktı. Dev gibi vücudunun esmer rengi ve kollarıyla bacaklarını olduğu gibi tüm göğsünü ve omuzlarını da kaplayan simsiyah kıllar nedeniyle, tıpkı onu ilk çıplak gördüğümdeki gibi, adeta bir hayvana benziyordu. Sonra karım da girdi görüş alanımın içine. İlk gözüme çarpan, yüzündeki müthiş ifade oldu. Juan'ın görüntüsünden dehşetli etkilenmiş olduğunu anladım o anda. Doğruca bara yürüyüp, iki büyük bardak viski hazırladı, sonra da gelip Juan'ın oturduğu kanapenin öbür ucuna oturdu ve bardaklardan birini ona verdi.

Bolivyalı'nın yüzünün yine allak bullak olduğunu görüyordum. Naz'ın görüntüsü, yine aklını başından almıştı. Üstelik biraz önce onun sikişirken çıkardığı sesleri de dinlemişti. Şortunun önünde, giderek büyüyen bir kabarıklık belirmeye başlamıştı bile.

"Semih nerede..?" diye sordu karıma.

"Yukarda uyuyor..."

"Yoruldu galiba..."

Hafifçe gülümsüyordu Juan. Ama bu öyle tatlı, ya da şirin bir gülümseme değildi. Neden yorulduğumu düşündüğünü anlamamak mümkün değildi, yüzündeki ifadeden.

"Bilmem..." dedi Naz, "Yoruldu herhalde..."

"Doğruyu söylemek gerekirse, gerçekten şanslı bir erkek Semih..."

"Öyle mi..?"

"Öyle tabii... Çok güzel bir kadınsın..."

"Teşekkür ederim..." dedi karım, bardağını ona doğru kaldırırken.

İçkilerinden birer yudum aldılar. Naz, kanapede hafifçe yan dönmüş, yüzü Juan'a dönük oturuyordu. Eteği oturken öyle bir sıyrılmıştı ki, bacakları, kalçalarına kadar meydandaydı. Sonra daha da müthiş bir şey yaptı ve ayaklarını kanapenin üstüne, Juan'la arasına alıp, yüzünü tümüyle ona döndü. Şimdi tam amını görüyor olmalıydı Bolivyalı. Bunu, onun iyice kızarıp kasılan yüzünden anlıyordum. Ama asıl gösterge, Juan'ın şortunun önünde meydana gelen muhteşem kabarıklıktı. Kısa bir süre önce, sikişirken çıkardığı seslerini duyup muhtemelen otuzbir çektiği, akıl almaz kışkırtıcılıktaki kadın şimdi yanıbaşında, elini uzattığında dokunabileceği kadar yakınında oturuyordu ve bu yetmiyormuş gibi, akıl almaz güzellikteki bacaklarıyla amını, gözüne sokmuştu. Siki kalkmayacaktı da ne olacaktı yani. Elindeki viski bardağını kafasına dikiverdi birden.

Naz, amını ona daha da çok göstererek ayaklarını yere indirdi ve elindeki boş bardağı alıp yeniden bara doğru yürüdü. Ayak parmaklarının ucuna basıyordu. Kalçaları, inanılmaz bir şekilde çalkalanıyordu. Dolu bardakla geri gelirken de, Juan gözlerini, attığı her adımda hafif hafif sallanan memelerinden ayıramaz olmuştu. Sonra yine, aynı biçimde oturdu yerine. Juan da, eline aldığı dolu bardaktan kocaman bir yudum daha aldı.

"Hiç aldattığın oluyor mu..?" diye sordu karıma sonra da.

"Anlamadım... Kimi aldattığım oluyor mu..?"

"Kocanı... Yani Semih'i demek istiyorum..."

"Pardon ama, neden merak ettin bunu..?"

"Hiç... Yani, merak ettim işte öyle..."

"Öyle mi..? Yoksa başka bir amacın mı var..?"

Juan biraz sıkışmış görünüyordu. Ne diyeceğini şaşırmış bir hali vardı. Aslında bu soruyu birden bire sormasının tek bir nedeni olduğunu, karım da biliyordu o da. Ama, sanki biraz cesareti kırılmış gibiydi. Ama bunun nedeni, kesinlikle biliyordum ki, Naz'ın benim karım olmasıydı. Suçluluk duygusuyla mücadele ediyor olmalıydı Juan. Yoksa karım hakkındaki gerçek düşüncesinin ne olduğu gayet açıktı. Bunun en büyük kanıtı da, şortunun önündeki koca çadırdı tabii.

"Bence böyle bir şey sorarken asıl amacın başkaydı..." diye onu sıkıştırmayı sürdürdü Naz.

"Nasıl yani..?"

"Ne kadardır cezaevindesin sen..?"

"Aralıksız üç yıldır..."

"Ve bu süre içinde hep tek başınaydın değil mi..? Yani eğer porno dergilerini saymazsak tabii..."

Sesi çıkmadı Juan'ın. Ama iyice heyacanlanmış olduğunu görebiliyordum. Elindeki viski bardağını yeniden ağzına götürüp, kocaman bir yudum daha aldı. Naz ise konuşmayı sürdürüyordu.

"Bunlar, kocamı aldatıp aldatmadığımı sormanın başka, daha gerçek bir nedeni olduğunu düşündürüyor bana... Ne dersin...?"

Hala susuyordu Juan. Karım onun gözlerinin içine baka baka, dizlerini hafifçe araladı. Tanrım, şimdi doğrudan onun güzelim amının içine bakıyor olmalıydı Bolivyalı.

"Kaldı ki, böyle düşünmeme neden olacak başka şeyler de oldu bugün..." diye sürdürdü Naz.

"Ne gibi yani..?"

"Beni gördüğün ilk andan beri, gözlerini üstümden ayırmadın... Tüm gün boyunca, her yerimi, gözlerinle didik didik ettin mesela..."

"Ama..."

"Ama ne..? Yapmadın mı..?"

"Belki ama..."

"Belki mi..? Her an bana bakıyordun... Hem de ne biçim bakıyordun... Saldırgan gözlerle... Kendimi, ırzıma geçilmiş gibi hissettim sürekli... Şimdi de aynen öyle bakıyorsun bana... Aklından tek bir şey geçtiği belli... Bunu yapıp yapamayacağını anlamak için de, tutup anlamlı sorular soruyorsun bana..."

Bardağın dibinde kalan viskiyi olduğu gibi kafasına dikti Juan. Sonra gözlerini, yeniden karımın üstünde dolaştırmaya başladı. Arkasına yaslanmıştı. Bacakları birbirinden aralık oturuyordu ve siki, neredeyse şortunu yırtmak üzereydi. Burun deliklerinin kabardığını görebiliyordum. Tepeden tırnağa sik kesilmiş gibiydi.

"Sesini çıkarmıyorsun... Bu itiraf demek... Ama aslında itiraf etmene bile gerek yok biliyor musun..? Söylediklerimin ne kadar doğru olduğunun kanıtı, gözlerimin önünde duruyor zaten... Hem de sıradan değil, bayağı büyük bir kanıt bu... Offf hem de çok büyük..."

Karımın bu sözlerle birlikte, sağ ayağını yavaşça Juan'a uzattığını gördüm. Büyülenmiş gibi onu, daha doğrusu onun yaklaşmakta olan çıplak ayağını seyrediyordu Bolivyalı. Gerçekten de, müthiş sik kaldırıcı bir manzaraydı bu. Göğsündeki kapkara kılların gizlediği kaslarının gerildiğini görebiliyordum. Sonunda Naz'ın ayağı biraz havalandı ve biçimli ayak parmakları, Juan'ın sikine değmeye başladı. Çok hafif bir temastı bu. Ama yine de, Bolivyalı'nın tüm vücudunun titremesine neden olmuştu.

"Niye açık açık söylemiyorsun..?" diye sordu karım, "Hadi söyle..."

Ayağı şimdi, hafif hareketlerle Juan'ın siki üstünde dolaşmaya başlamıştı bile. Bacaklarını da, iyice aralamıştı şimdi. Artık olduğu gibi meydandaydı amı.

"Hadi söyle beni sikmek istediğini..." diye sürdürdü Naz, "Beni sikmek istiyorsun değil mi..? Ohhhh söyle hadi..."

Juan'ın vücudunun sarsıldığını gördüm. Şortunun önü, bir anda sırılsıklam kesildi. Tanrım belini getirmişti. Bu kadar tahrik olmaya dayanamamış ve belini getirmişti. Bu beklenmedik gelişme, karımın da aklını başından almıştı bu arada.

"Ohhhh belin geldi..." diye inledi, "Yalnızca ayağımla dokunduğumda bile, belini getirdin... Ama anlamıyorum bir türlü... Eline beni sikmek için böyle bir fırsat geçmişken ne bekliyorsun..? Ohhhh ne bekliyorsun..?"

Birden doğrulduğunu gördüm Juan'ın. Karıma sokuldu. Sol eli, bir şimşek hızıyla bacaklarının arasına girdi de parmakları bir anda hedefine ulaşıverdi. Naz'ın amını avuçlamıştı. Daha da sokuldu ve bir anda öpüşmeye başladılar. İp kopmuştu.

Kollarını Juan'ın boynuna dolamıştı karım. Birbirlerinin ağızlarını yemek istermiş gibi, hırsla öpüşüyor, emişiyorlardı. Dillerinin birbiriyle boğuşurken çıkardığı şakırtılı sesleri, ben bile duyabiliyordum. Bir eliyle de, Naz'ın güzelim memelerini mıncıklamaya başlamıştı Juan. Tümüyle kendini bırakmıştı karım. Sonra ellerinden birini onun boynundan çekip, sikine götürdü. Beyaz şortun altındaki sik, hala kocamandı.

"Offf ne kadar büyük sikin..." diye inledi, ağzını Juan'ınkinden kurtararak.

Sesi zevkten boğuklaşmıştı. Sonra öbür elini de getirip, aceleci parmaklarıyla Türk'ün şortunun önünü açmaya koyuldu. Bunu başardığında da, sağ elini içeri sokup, o kocaman siki dışarı çekti. Gözleri büyümüştü. Doğrusu ben de, ondan farklı bir durumda değildim. Gerçi Juan'ın sikini daha önce de görmüştüm ama o zaman inikti. Şimdi karımın elindeki ise inanılmaz büyüklükte, kelimenin tam anlamıyla bir erkeklik abidesiydi. En az yirmibeş santim olmalıydı. İnanılmayacak kadar da kalındı. Vücudunun başka yerlerinden daha koyu renkte, neredeyse kapkara ve alabildiğine kıllıydı. Morarmış başı, dev bir mantara benziyordu. Naz'ın onu en dibinden kavrayan beyaz eli, bir çocuğunki gibi, küçücük kalmıştı.

Sonra müthiş bir şey oldu ve Juan'ın sikinden, uzun, beyaz bir bel sütunu fışkırıverdi havaya ve küçük bir kavis çizip karımı, tam yüzünün ortasından vurdu. Zavallı Bolivyalı o kadar abazandı ki, kendini tutamamıştı. Ama elindeki sikin birden fışkırmaya başlaması ve yüzüne gelen beller, Naz'ın da, kontrolünü tümüyle yitirmesine neden olmuştu bu. İnlemeye başlamıştı. Tüm vücudu sarsılıyordu. Tanrım, o da belini getiriyordu.

Ama kendini daha çabuk toplayan yine de karım oldu. Bir süre elindeki siki hayran hayran seyretti, sonra da, ağzını açıp Juan'ın kucağına eğildi. Dudakları, bir anda, sertliğinden en küçük bir şey bile kaybetmemiş olan o kocaman sikin başına yapışıverdi. Sonra onu ağzından çıkarıp, başını yalamaya, her yerine bulaşmış olan erkeklik sıvılarını temizlemeye koyuldu.

Juan'ın yüzünün zevkle çarpılmış olduğunu görebiliyordum. Sağ elini getirip, parmaklarını karımın saçları arasına geçirmişti. Kalçaları küçük hareketlerle kanepeden kalkıyor, sikini aklını başından alan o güzelim ağza sokmaya çalışıyordu. Birden, naraya benzeyeh bir ses çıktı ağzından. Yine fışkırtıyordu. Tohumları bu sefer Naz'ın ağzına doluyordu. Gözlerimi, karımın gırtlağından alamıyordum. Hızla oynuyordu. Tüm gücüyle, ağzına dolan belleri yutmaya çalışıyor ve bir taraftan da, sarsıla sarsıla belini getirmekteydi o da. Sonunda, biraz sakinleştiler.

Ama fazla uzun sürmedi bu durum. Önce karım doğrulup, başını Juan'ın kucağından çekti. Bütün yüzü, ve ağzının çevresi, bel içinde, pırıl pırıl parlıyordu. Manzara öylesine tahrik ediciydi ki, sikim çatlayacak hale gelmişti. Sonra Juan hareketlendi. Naz'ı omuzlarından itip, arkasına yaslanmasını sağladı önce. Peşinden de, kendi eğilip, başını onun kasıklarına gömüverdi. Önce seyrederken içine düştüğü, sonra avuçlayıp mıncıkladığı o güzelim am, şimdi ağzının altındaydı. Yalamaya başladı. Şapırtılı sesler çıkarıyor, karımın amını sanki yiyordu.

Rahatlamak için şortumu indirip, sikimi dışarı çıkardım. Biraz okşayacak olsam belimin geleceğinin farkındaydım. Seyrettiklerim, beni inanılmaz oranda tahrik etmişti. Naz'ın beli bükülmüştü. Zevkle inlediğini duyuyordum. Juan, gerçekten amını yiyordu sanki. Ayaklarını onun sırtına dayamış, kendini tümüyle amının içinde dolaşan dile bırakmıştı karım. Birden sarsıla sarsıla belini getirmeye başladı. Sonra da bir daha ve bir daha.

Durup doğruldu Juan. Sonra ayağa kalkıp, tek harekette şortunu indirdi. Şimdi tüm haşmetiyle meydana çıkmışı siki. Tanrım, sanki bir doğa harikasıydı karımın karşısındaki. Az öncekinden çok daha büyük görünüyordu. Taşakları da kocamandı Bolivyalı'nın. Kapkara ve kıllı birer torsba gibi sallanıyorlardı bacaklarının arasında. Naz, büyülenmiş gibi seyrediyordu onu.

"Sik beni..." diye fısıldadı sonra da, "Ohhhh hadi sik beni... Sok sikini bana hadi... Ohhhh sok n'olur..."

Bacaklarını alabildiğine açmış, dizlerini büküp omuzlarına doğru çekmiş, ayak parmakları aşağı bükük, öylece bekliyordu Bolivyalı'nın sikini. Juan'ın yüzüne baktığımda, sikim daha da kalktı sanki. Şehvetle çarpılmıştı. Gözleri parlıyordu. Ağzı aralıktı ve burun kanatları sürekli oynuyordu. Kanapenin üstüne dizlerini basıp, karımın bacaklarının arasına girdiğini gördüm. Bir eliyle sikini dibinden tutup aşağı eğdi ve biraz daha sokuldu. Şimdi o inanılmaz büyüklükteki sikin kocaman bir mantara benzeyen başı, Naz'ın amının iyice açılmış dudaklarına değmeye başlamıştı.

"Sok..." diye inledi karım, "Ohhhh sok... Sik beni... Sik beni hadi..."

Juan'ın kalçaları hafifçe ileri gittiler ve sikinin başı, karımın amına yavaşça kaydı. Aynı anda Naz'ın tüm vücudu tekrar sarsılmaya başladı. Yine belini getiriyordu. İnanılır gibi değildi.

"Sik beni..." diye bağırdı birden, "Ohhhhhh sik beni..."

Juan'ın tüm kontrolü kaybetmek üzere olduğunu farkediyordum. Aniden ve tek bir harekette kökleyiverdi ve o inanılmaz büyüklükteki, kocaman sik, olduğu gibi, taşaklarına kadar girdi karımın amına. Aynı anda da, homurdanmaya başlamıştı. Kıçının kıllı yanakları açılıp kapanıyordu. Yine tutamamıştı kendini. Bir kez daha getiriyordu belini. Ama bu sefer tohumlarını, Naz'ın amının en dibine fışkırtıyordu ve bu da onun bir kere daha çıldırmasına ve belinin yeniden gelmesine neden olmuştu yalnızca. Bir süre öylece kaldılar.

Gözlerimin önündeki bu hareketsiz manzara bile, inanılmayacak kadar çok tahrik olmama neden oluyordu. O kocaman, kapkara, kıllı Bolivyalı sikinin tamamı, karımın içinde kaybolmuştu. Yüzündeki ifadeden, bunun ona inanılmaz büyüklükte zevk verdiğini anlayabiliyordum. Juan'ın yüzü de, kendini ne kadar büyük bir zevk girdabına kaptırmış olduğunu belli ediyordu. Üç yıldan beri yalnızca elini siktikten sonra, şimdi sımsıkı ve ateş gibi yanan bir ama girmişti siki. Birden karımı sikmeye başladı.

Kalçaları, hızlı hareketlerle ileri geri gidiyor, o kocaman siki Naz'ın amına girip çıkıyordu şimdi. Tanrım, en küçük bir inme belirtisi bile yoktu herifin sikinde. Sokuyor, çıkarıyor, sokuyor, çıkarıyordu. Naz, yine inlemeye başlamıştı.

"Sik beni..." diye bağırdı tekrar, "Sik beni hadi... Ohhhhh çok güzel sikin... Ohhhhh çok güzel... Sik hadi... Ohhhhhh sik... Sik... Ohhhh tanrım, ne kadar güzel sikiyorsun beni... Ohhhhhh... Ahhhhhh... Immmmnnnnhhhh... Sik... Ohhhhhh sik beni... Ohhhh hadi..."

Çığlık çığlığaydı. Tüm vücudu kıvranıp bükülüyor, Juan sikini her sokuşunda kasıkları kanapeden havalanıp yükseliyor, içine daha çok sik alabilmek için sanki çırpınıyordu. Müthiş bir sikiş seyrediyordum. Sikenin, üç yıldan beri am yüzü görmemiş cezaevi arkadaşım, sikilenin de karım olması ise bana inanılmaz büyük bir zevk veriyordu. Ama asıl büyük zevki onların almakta olduğu açıktı. İkisi de kendinden geçmiş gibiydi. Juan, şimdi her geri çekilişinde o kocaman sikinin neredeyse tamamını, en ucuna kadar karımın amından çekip çıkarmaya, her ileri gelişinde ise tamamını, dibine kadar sokmaya başlamıştı. Sonra birden durdu ve peşinden de, büyük bir şaplatmayla olduğu gibi geçirip, yine belini getirmeye başladı. Bolivyalı'nın fışkıran bellerini amının en dibinde bir kez daha hissetmek ise karımı delirtti tabi. O da çırpına çırpına, bir kez daha belini getiriyordu.

Yine bir süre durup soluklandılar. Sonra Naz, bir eliyle Juan'ı göğsünden itip, onu kendinden uzaklaştırdı. Bolivyalı'nın o kocaman siki, şimdi amından tümüyle çıkmıştı ve inanılmaz bir biçimde hala dimdik, hala inanılmayacak kadar büyük ve sertti. Karım onu biraz daha iterek kanepeye oturttu. Sonra da kendi kalkıp, ata biner gibi kucağına çıktı Juan'ın. Yüzü ona, arkası bana dönüktü. Bolivyalı'nın siki, kalçalarının arasından geçerek yukarıya uzanmış, neredeyse beline kadar gelmişti. Akıl almaz bir manzaraydı bu. Naz, ayaklarını onun bacaklarının iki yanında kanepeye basıp kalçalarını havaya kaldırdı ve amının alabildiğine açık oturan dudaklarını, bir eliyle dibinden kavradığı o kocaman sikin başına dayadı. Bir an öylece durdular. Sonra karımın kalçalarını aşağı bıraktı ve Bolivyalı'nın kapkara siki, içine gömülmeye başladı.

Kelimenin tam anlamıyla büyülenmiş gibiydim. O devasa sik, yağ gibi kayıp karımın amına giriyor, karnının derinliklerinde kayboluyordu. Sonunda, yalnızca kocaman torba gibi taşakları kaldı dışarda. Sonra Naz'ın kalçalarının yeniden hareketlendiğini gördüm. İki eliyle Juan'ın omuzlarını sıkı sıkı kavramış, içindeki kocaman sikin üstüne oturup kalkmaya başlamıştı. Ama hareketleri bununla da kalmıyordu. O yusyuvarlak, inanılmaz baştançıkarıcı kalçaları, aynı anda öne arkaya, sağa sola da çalkalanıyordu. Tanrım, sanki dansediyordu Bolivyalı sikinin üstünde. Gözlerimi bu müthiş manzaradan alamıyordum. Bir süre sonra, Juan'ın iri, esmer ve kıllı elleri de girdi devreye. İki eliyle, karımın kalçalarını avuçlamış ve birbirinden ayırmıştı. Gözlerim, şimdi de, onun tüm davet ediciliğiyle ortaya çıkan göt deliğine kilitlenmişti. Hem kendi am sularıyla, hem de Juan'ın belleriyle vıcık vıcık ıslanmıştı götü. İnanılmaz tahrik edici görünüyordu. Sonra Bolivyalı'nın kıllı parmaklarından biri devreye girdi. Götüne dokunan parmağı hissetmek ise Naz'ı iyice çıldırttı tabii. O küçük deliğin ne kadar duyarlı olduğunu çok iyi biliyordum. Götünden sikilmeye bayılıyordu karım. Juan'ın parmağı, şimdi tüm vücudunun titremesine neden olmuştu.

mofilius
mofilius
65 Followers