Ayla

Story Info
An anniversary fuck for the wife. (Turkish)
6.5k words
4.56
25.1k
1
Story does not have any tags

Part 1 of the 2 part series

Updated 06/21/2022
Created 05/10/2007
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
64 Followers

Ayla, kontrolü kaybetmek üzere olduğunun bilincindeydi. Ateş, tüm vücuduna yayılmıştı artık. Gözlerini kaldırıp kocasına baktı. Yuvarlak masanın tam öbür tarafında, dirseklerini masaya dayamış, yanındaki Yunanlı'yla, koyu bir konuşmaya dalmıştı Burhan. Ayla'nın bakışlarını farkedince, gözlerini ona çevirdi. Bir an bakıştılar.

Aslında gözlerinden yalvarma fışkırdığının farkındaydı Ayla. Kurtarılmayı bekliyordu. Ama umduğunu bulamadı kocasının gözlerinde. Sarhoş olduğu belliydi Burhan'ın. Yalnızca gülümsedi. Sonra yine yanındakiyle konuşmayı sürdürdü. Ya olup bitenin farkında değildi, ya da aldırmıyordu.

Ayla'nın bacakları titriyordu artık. Götü, elinde olmadan giderek açılıyor, yavaş hareketlerle içine girip çıkmakta olan parmağa, adeta kendiliğinden izin veriyordu. Başını çevirip, aklını başından alan parmağın, sol yanında ayakta durmakta olan sahibine baktı. Yüzü şehvetle kasılmıştı Yunanlı'nın. Gözleriyle sikiyordu onu. Sonra sağına, yandan vücudunu onunkine iyice yaslamış olan öbür Yunanlı'ya döndü. Adamın kazık gibi olmuş siki, beline dayanmıştı. Yüzündeki ifade ise arkadaşınınkinin, neredeyse aynıydı.

"Tanrım, beni sikecekler..." diye düşündü Ayla, "Burada, herkesin içinde, ikisi birden sikecekler..."

Adamın eli, aynı anda önden gelip eteğinin altına girdi. Bilinçsizce bacaklarını araladı Ayla. Sert, kalın ve kıllı parmaklar, bir anda amına ulaştılar. Sonra içlerinden biri, vıcık vıcık sulanmış amının dudakları arasından içine kayıverdi. İki parmak birden vardı şimdi içinde. Biri amında, öbürü götünde. Birden beli gelmeye başladı. Vücudu sarsılıyordu. Düşmemek için, masaya sıkı sıkı tutundu.

Kendini biraz topladığında, yeniden Burhan'a baktı. Hiç bir şeyin farkında değildi kocası. Sonra bütün bunların nasıl olduğunu düşünmeye çalıştı.

Bu Yunan adasına, daha bu sabah gelmişlerdi. İşin hoş yanı da, o gün evliliklerinin birinci yıldönümü olmasıydı. Erken saatlerde İzmir'den yola çıkarlarken hava sıcaktı. Ama burası çok daha sıcaktı tabii. Bu da hoşlarına gitmişti tabii. Bir yıllık çalışmanın yorgunluğunu atmaktan başka düşündükleri yoktu ikisinin de. Öğlenden sonra, kaldıkları otelin plajından denize girmişler, sonra odalarına çıkıp biraz dinlenmişlerdi. Gece de, evlilik yıldönümlerini eğlenerek kutlamaya karar vermişlerdi. Önce restoranda yemek yemişler, sonra da otelin gece kulübüne gitmişlerdi. Kısacık bir süre sonra da, şimdi onlarla birlikte masanın çevresinde durmakta olan üç Yunanlı yanlarına sokulmuştu. Ayla, onların kafalarından geçeni, daha ilk anda anlamıştı tabii. Bakışlarından belliydi bu. Üstelik, bütün bunların suçu, büyük ölçüde kendisindeydi.

Aslında amacı, yalnızca Burhan'ı memnun etmekti. Kocası, onun tahrik edici olmasından hoşlanıyordu. Evlenme yıldönümlerinde onu iyice tahrik etmek istemiş ve bu amaçla giyinmişti o akşam. Aslında çok basitti giysisi. Uçuk mor, incecik jarse krepten yapılma bir şeydi. Üst kısmını, omuzlarından geçen ince askılar tutuyordu. Dekoltesi fazla değildi ama, memeleri, ince kumaşın altından tüm hatlarıyla belli oluyordu. Ayla her zaman gurur duymuştu memeleriyle. Pek büyük değillerdi gerçi ama, kütür kütür sert ve yusyuvarlaktılar. Giysinin kumaşı, karnını ve ince belinden sonra birden genişleyen yuvarlak kalçalarını iyice sarıyordu. Güzel görünmeyeceğini bildiği için, külot giymemişti. Göbeğinin çukurluğu belli oluyordu. Hatta, biraz aşağıda, çevresi iyice temizlenmiş amının üstünde bıraktığı bir tutam kılın kabarıklığı da belliydi. İncecik kumaş, arkadan da, kalçalarının arasına hafifçe giriyor ve vücudunun en güzel yerlerinden biri olan yuvarlak kalçalarını, başdöndürücü bir biçimde sergiliyordu. Eteği ise o kadar kısaydı ki, kalçalarının hemen altında bitiyordu. Kıyafetini, ayaklarına geçirdiği, alabildiğine yüksek topuklu, arkaları açık, ön tarafları ise tümüyle transparan bir plastikten yapılmış ayakkabılarla tamamlamıştı. Sanki çıplak gibi görünüyordu ayakları. Beyaz, pürüzsüz ve inanılmaz güzellikteki bacakları, ayakkabılarının yüksek topukları ve eteğinin kısalığı nedeniyle, daha da uzun görünüyordu. Kocası onu gördüğünde, gözleri parlamıştı.

Ayla, restoranda da epey ilgi çekmişti görüntüsüyle ama, gece kulübüne gittiklerinde her şey başkalaşmıştı. Restoranda, otelin, büyük tamamı çeşitli ülkelerden yabancılardan oluşan müşterileri vardı yalnızca. Gece kulübü ise yarıyarıya Yunanlı'larla doluydu. Esmer ve aç bakışlı Yunanlı erkeklerle. Plaja oldukça yakındı, açık hava gece kulübü. İyice de kalabalıktı. Ama daha kapıdan girdikleri anda farkedilmişti Ayla. Kendilerine en dip tarafta, çevresinde ayakta durulan bu masayı bulana kadar dolaşmak zorunda kalmışlardı. Tüm bu süre zarfında da, onlarca Yunanlı, gözleriyle sikmişti Ayla'yı.

Sonunda, garsona içkileri ısmarladıklarında, Burhan'ın ağzı kulaklarındaydı.Hep böyle olurdu zaten. Ayla başka erkeklerin ilgisini çektikçe mutlu oluyordu.

"Çok güzelsin..." dedi karısına, "İnsanın aklını başından alıyorsun... Üstelik yalnızca benim de değil..."

Ayla gülümsedi ona. Doğrusu şikayeti yoktu. Deneyimleriyle, kocasının tahrik olmaya başladığını, gece ilerledikçe daha da çok tahrik olacağını biliyordu. Sonunda odalarına çekilip yalnız kaldıklarında, geceyi, müthiş bir sikişle noktalayacaklarına emindi. Çevreyi seyretmeye başladı.

Hemen yanlarındaki masanın çevresinde, üç Yunanlı erkek vardı. Üçü de yakışıklıydı doğrusu. Üstelik, yalnız görüntüleriyle değil, giyinişleriyle de, turistlerden çok değişiktiler. Dar pantolonlar ve tiril tiril gömlekler giymişlerdi. Üçünün de yakaları iyice açıktı. Göğüslerindeki siyah kıvırcık kıllar, çok hoşuna gitmişti Ayla'nın. Anladığı kadarıyla, o da Yunanlı'ların hoşuna gitmişti. Kapkara gözleriyle, sürekli onu seyrediyorlardı. Bu da, içinin tatlı tatlı ürpermesine neden oluyordu tabii.

Burhan biraz hızlı içiyor, Ayla'yı da peşinden sürüklüyordu bu akşam. Kısa sürede, ikisinin de kafaları iyi olmuştu. Ayla, kendini müziğin ritmine kaptırmış, olduğu yerde hafif hafif oynuyordu ki, yan masadaki Yunanlı'lardan biri yanlarında bitip onu dansa kaldırmıştı. İlk başlarda, birbirlerini seyretmişlerdi yalnızca. Ayla, Yunanlı'nın hoş bir erkeksilikteki vücudunu seyrediyordu. O da, Ayla'nın inanılmaz baştançıkarıcılıktaki güzelliklerini. Böyle seyredilmek çok hoşuna gitmişti Ayla'nın. Biraz da bu nedenle olmalı, giderek daha cüretlenmeye başlamıştı o da. Bir dansözün kıvraklığıyla dansediyordu.

Ama asıl dananın kuyruğu, müzik birden yavaşa döndüğünde kopmuştu. Yunanlı onu bir anda kollarının arasına almış ve sert vücudunu onunkine yaslamıştı. Ayla'nın ilk hissettiği, karnına dayanan o müthiş sertlik olmuştu tabii. Yunanlı'nın kalkıp kazık gibi kesilmiş siki, sanki alev alev yanıyordu. Bu da, başının daha da fazla dönmeye başlamasına neden olmuştu yalnızca. Üstelik artık yalnızca içkinin etkisiyle değil, içinde birden tutuşuveren ateş nedeniyleydi bu.

Yunanlı Ayla'nın direnmediğini farkeder etmez, biraz daha cesaretlenmiş ve daha sıkı sarılmıştı. Adeta ayakta sikiyordu onu. Bunun doğal sonucu da, Ayla'nın içindeki ateşin büyümesi olmuştu yalnızca. Kendini iyice bırakmıştı bu tanımadığı Yunanlı'nın kollarına. Amının, inanılmayacak kadar sulandığını hissediyordu. Başını onun boynuna gömmüş, değişik erkek kokusunu içine çekerek, kalçalarını hafif nafif hareket ettiriyordu. Hayatından son derece memnundu.

Müzik yeniden hızandığında dansı bırakıp masaya geri dönmüşler ve Ayla bir sürprizle karşılaşmıştı. Öteki Yunanlı'lar, şimdi onların masasında, kocasının yanındaydılar ve üçü, koyu bir sohbete dalmışlardı. Kısa bir süre sonra da, ikinci Yunanlı dans pistine götürmüştü Ayla'yı. Bu küçük macera da, kısa sürede birincisine dönünce, iyice kendini bırakmıştı Ayla. Artık Yunanlı'ların hepsi, sırayla ona dansa kaldırıyor ve pistin ortasında, adeta ayakta sikiyordu. Vücuduna dayanan kalkmış sikler, inanılmaz büyük bir zevk vermeye başlamıştı Ayla'ya. Tabii bu arada adamların elleri de vücudunda dolaşıyor, ellenmedik yerini bırakmıyorlardı. İşin ilginç yanı ise kocasının tepkisizliğiydi.

Sonra Yunanlı'lar, işi giderek büyütmüş, adeta azmışlardı. Masanın çevresinde hep birlikte ayakta durup içmeye devam ederlerken, içlerinden biri her zaman kocasının yanında durup onu lafa tutuyordu. Öbürleri ise Ayla'yı aralarında makasa almaya başlamışlardı. Elleri sürekli orasında burasında dolaşıyordu. Sonunda biri, arkadan getirdiği elini eteğinin altından bacaklarının arasına sokmuş ve amını avuçlayıvermişti. Ayla o kadar heyecanlamıştı ki, itiraz bile edememişti. Bir süre sonra da adamın parmağı, amının açılmış dudakları arasından içeri kaymış ve aklını başından almıştı. Ama bununla da yetinmemişti Yunanlı ve vıcık vıcık ıslanıp kayganlaşmış parmağını, amından çıkarıp götüne sokuvermişti. Bu yetmiyormuş gibi öbür Yunanlı'da parmağını amına sokmuştu. Sonuçta, beli gelmişti işte.

Şimdi soluklanmaya çalışıyordu. Dizleri hala titriyordu. Bu arada, Yunanlı'lardan biri garsona işaret edip, hepsi için birer içki daha ısmarlamıştı. Kocasıyla yeniden gözgöze geldiler. Tanrım ne yapıyordu bu adam. Gerçekten de hiç bir şeyin farkında değildi galiba. Bardağını eline alıp, büyük bir yudum içti. Aynı anda da, solundaki Yunanlı'nın elini uzatıp, sol elini bileğinden tuttuğunu hissetti. Elini çekiyordu adam. Direnemedi bile. Parmakları, taş gibi sert bir sikin ateş gibi yanan tenine değdiğinde, yeni bir titreme dalgası sardı vücudunu. Beyninin, kontrol edemediği bir yerinden gelen emre uyup, sıkı sıkı tuttu onu. Tanrım, ne kadar da büyüktü.

Yunanlı'yla gözgöze geldiler. Kapkara gözleriyle sikiyordu adam onu. Yavaş hareketlerle, elindeki siki okşamaya başladı. Az önce armağını önce amına, sonra da götüne sokup, belini getirmesine neden olmuştu Yunanlı. Şimdi de ondan karşılığını bekliyordu. Bereket çevredekilerden durumun farkında olan yoktu. Ama Ayla, birileri onu görse bile umursamayacağının farkındaydı. Elindeki sik, aklını başından almıştı sanki. Üstelik sağ tarafındaki Yunanlı da, şimdi elini eteğinin altına sokup kalçasını okşamaya başlamıştı. Bu arada, aralarında Yunanca da konuşuyorlardı adamlar. Kısacası, olup bitenleri, kocasından başka bilmeyen yoktu. Eh, bu da onun kaybıydı doğrusu.

Yunanlı'nın kalçaları da hafif hafif hareket ediyordu artık. Ayla, onun belini getireceğini anlamış ve daha hızlı bir tempoyla, sikini sıvazlamaya başlamıştı. Birden adamın kasıldığını hisetti. Elindeki sikin altında boydan boya uzayan bel borusu şiştu. Sonra fışkırtmaya başladı Yunanlı. Ayla, onun peşpeşe salvolar halinde gelen bellerinin nereye gittiğini göremiyordu. Masanın altında biryerlere fışkırtıyordu tohumlarını. Ama yine de, bir kısmı parmaklarına bulaşmış ve olanca yakıcılığıyla, başının biraz daha dönmesine neden olmuştu.

Adam durulunca, elini çekti. Parmakları, bellerle pırıl pırıl parlıyordu. Biran için ne yapacağını bilemedi. Ama kalçasını okşamakta olan öbür Yunanlı, bir parmağını kalçalarının arasına sokup götüyle oynamaya başladığında, birden verdi kararını. Elini ağzına götürüp, birer birer emmeye başladı parmaklarını. Tanrım, ne kadar güzeldi tadı. Bel kokusu burnuna doluyordu. Tam o anda Yunanlı'nın parmağı götüne giriverdi. İçinde bir top patlamış gibi oldu Ayla'nın. Öbür eliyle masaya tutundu. Yine beli geliyordu. Bacakları, bir kez daha taşımaz olmuşlardı onu.

Kendini biraz toparladığında, götü hala, Yunanlı'nın parmağıyla doluydu. Tanrım, neler yapıyordu bu adamlar böyle. Üçü de sikmek istiyordu onu. Bu kalabalık yerde bunu yapamayacakları için de, her yerini elliyorlar, amına, götüne parmaklarını sokuyorlardı. Kafası bu kadar iyi olmazsa, böyle ileri gitmelerine izin vermezdi her halde. Ama şu anda itiraz etmeyi aklına bile getirmiyordu. İtiraz etmek ne demek, üstelik bundan son derece memnundu da. Götü iyice açılmıştı şimdi. Rahatlıkla parmağını sokup çıkarıyordu Yunanlı. Onu parmağıyla sikiyordu sanki. Hem de götünden.

Göz ucuyla, az önce sikini eline alıp belini getirdiği Yunanlı'nın masanın öbür tarafına, kocasının yanına gittiğini gördü. Hemen peşinden de, şimdiye kadar o tarafta durmakta olan Yunanlı Ayla'nın yanına geldi. İkili kıskaç sürüyordu yani. Birden kararını verdi Ayla ve adamdan önce davranıp elini aşağı indirdi ve onun kalkıp kocaman olmuyş sikini pantolonunun üstünden avuçlayıverdi. Tanrım, bu da kocamandı. Sonra öbür elini de indirdi aşağı ve sağındaki Yunanlı'nın sikine uzandı. Göz ucuyla, ikisinin de sırıttıklarını görebiliyordu.

Kısacık bir sürede, ikisi de pantolonlarının önünü açmış ve siklerini dışarı çıkarmıştı adamların. Şimdi iki elinde de, birbirinden büyük, birbirinden sert, ateş gibi yanan Yunanlı sikleri vardı. Azdıkça, daha çok azdığını hissediyordu Ayla. Solundaki Yunanlı'nın eli önden gelip eteğinin altına daldığında, daha da heyecanlandı. Bir yılan gibi, vıcık vıcık amının dudakları arasından kayıp içine giren ikinci Yunanlyı parmağı ise onu yeniden patlama noktasına getirmişti. İşte bu inanılmaz güzeldi. Bir parmak götüne, bir diğeri de amına girip çıkıyordu ve iki eli de sikle doluydu. İki yabancı parmak ve iki yabancı sik. Üstelik bu kalabalık bir gece kulübünde, herkesin içinde oluyordu. Hem de kocasının burnunun dibinde.

Her an gelebilirdi beli. İnanılmaz bir şeydi bu. Burhan, gerçekten de olup bitenleri farketmiyor muydu? Üçü de sürekli hareket halindeydiler en azından. Yunanlı'ların birer kolları, Ayla'nın ise iki kolu birden oynuyordu. Kocası ise yanındaki Yunanlı ile konuşmayı sürdürüyordu.

Ayla, iki Yunanlı'nın vücutlarının da gerildiğini farkediyordu. Ah ikisi de belini getirecekti. Bunu düşündükçe, içinden çılgın bir isteğin yükselmekte olduğunu da farkediyordu. O anda, iki erkeğin arasına çömelip siklerini yalamak, emmek istiyordu. Sonra da fışkıran tohumlarını içmek. Ama bunu yapamayacağını da biliyordu. O kadar sarhoş değildi.

İlk önce, sağ elindeki sik patladı. Hemen peşinden de sol elindeki. Elleri, bel içinde kalmıştı. Sonra, tüm vücudu titreye titreye, onun beli de gelmeye başladı. Gözleri kararıyordu.

Şimdi hepsi biraz durulmuşlardı. Bardağında kalan içkiyi başına dikti Ayla. Bunu gören Yunanlı'lardan biri de, hemen bir tur daha içki ısmarladı. Acaba ne olacaktı bu işin sonu. Ayla, bunu ciddi biçimde merak ediyordu. Yunanlı'ların üçü de, sikmek istiyorlardı onu. Bundan hiç kuşkusu yoktu. Eğer bulundukları yer uygun olsaydı, bunu şimdiye kadar yaparlardı bile. Onlara direnemeyeceğini de biliyordu. Şu ana kadar, ne isterlerse yapmışlardı zaten. Kendini, daha pistte, dansla karışık ayakta sikişler sırasında bırakıp koyvermişti. İşin en ilginci de, kocasının tutumuydu tabii. Büyük bir aldırmazlık içindeydi Burhan. Karısını hemen yanıbaşında sikilmişten beter etmişlerdi ve haberi bile olmamıştı. Doğrusu bunu aklı almıyordu Ayla'nın. Gerçi, bir yıllık evlilikleri süresince, bir kaç kez aldatmıştı kocasını ve anladığı kadarıyla Burhan da bilmesine rağmen ses çıkarmamıştı ama, bu seferki bambaşkaydı.

Tam bunları düşünürken kocasının kelimeleri yaya yaya İngilizce konuştuğunu duydu.

"Burası kapanacak galiba..." diyordu Yunanlı'lara, "Hadi bizim odaya gidelim... İçmeye ve konuşmaya, orada devam ederiz..." Ayla kulaklarına inanamıyordu. Yunanlı'ların gözlerinin parladığını görebiliyordu bu arada. Deli miydi bu adam?

"Sen ne yaptığını sanıyorsun..?" dedi Tükçe konuşarak.

"Ne yapıyor muşum..?"

"Bu adamları odamıza davet ettin..."

"Eeee, ne olmuş yani..?"

"Burhan, olup biteni farkında değil misin sen..?" "Ne gibi yani..?"

"Bunların hepsi, beni sikmeye çalışıyor..."

"Hadi canım sen de... Seni seyrediyorlar biraz işte... Eminim bu da senin hoşuna gidiyordur..."

"Odaya gidersek, sikerler beni..."

"Yok canım... Benim yanımda yapacak değiller ya..."

Sustu Ayla. Laf anlamak istemiyordu kocası. Bu arada hesap ödenmişti bile. Hep birlikte gece kulübünden çıkıp, otelin ana binasına doğru yürümeye başladılar. Yine iki Yunanlı'nın arasında kalmıştı Ayla. Biri beline sarılmıştı. Ama bununla da yetinmiyordu. Eli gelip, bir pençe gibi bir memesini avuçlamıştı. Öbürü de kalçalarını okşayıp duruyordu. Kocası ise, üçüncü Yunanlı'yla konuşarak yürüyordu bir adım önlerinde.

Ayla kendini bir hayal aleminde gibi hissediyordu. Onu neyin beklediğini biliyordu. Bu Yunanlı'ların, onu sikeceklerinden hiç kuşkusu yoktu. Bunu şiddetle istediğinin de farkındaydı. Tek aksayan taraf, kocasının varlığıydı. Bu da, zaten yasak olan bir şeyi, çok yasak hale getiriyordu sanki. Ama direnemiyordu da. Ne Yunanlı'lara, ne de kendi isteklerine karşı direnemiyordu.

Lobiye girerken, onu bıraktılar adamlar. İçerisi hem aydınlıktı, hem de kalabalık. Burhan gidip resepsiyondan anahtarı alırken, gözleri bankonun arkasındaki genç oğlana takıldı Ayla'nın. Onu ve yanındaki üç Yunanlı'yı, bilmiş bilmiş süzüyordu. Ne olduğunu anlamıştı oğlan. Bu gayet açıktı. Ahahtarı Burhan'a verirkenki gülümsemesinden de belliydi zaten. Sonra kocası, resepsiyonun yanındeki bara uğrayıp, bir kova dolusu buz aldı ve asansöre binip yukarı çıktılar.

Oda aslında oldukça büyüktü ama, yine de beş kişi için küçük sayılırdı. İki geniş koltuktan başka oturulabilecek tek yer, alabildiğine geniş yataktı. Biran öylece durdular ayakta. İçerdeki tek ışık, çıkarken açık bıraktıkları, aynanın önündeki abajurlu küçük masa lambasından geldiği için, içerisi iyice loştu. Ayla, yatağa oturmaya cesaret edememişti doğrusu. Gidip koltuklardan birine oturdu. Öteki koltuğu da Yunanlı'lardan biri oturmuş, kocası ve iki Yunanlı ayakta kalmışlardı. Sonra Burhan bavulu karıştırıp, İzmir'de havaalanından aldığı viski şişesini çıkardı ortaya. mini bardaki bardaklar da yeterli değildi tabii. İki viski, iki de şarap bardağı vardı. Yunanlı'lardan biri gidip, banyodan bir bardak daha getirdi. Kocası içkileri doldurunca da, bardağını eline alıp balkona çıktı adam. Öbür Yunanlı da, Burhan'ı kolundan tutup arkadaşının peşinden yürüdü.

Dolunay vardı ve manzaranın müthiş olduğuna emindi Ayla. Şimdi üçü de balkondaydılar ve o, karşısındaki koltukta oturan Yunanlı'yla yalnız kalmıştı odada.

Otururken, kısacık eteği iyice sıyrılmıştı Ayla'nın. Ama toparlanmayı, aklının ucundan bile geçirmiyordu. Karşısındaki Yunanlı'nın gözleri, büyük bir açlıkla bacaklarını didik didik ediyordu ve bundan hiç bir şikayeti yoktu. Bacak bacak üstüne atmaktan vazgeçip, dizleri biraz aralık oturmaya başladı. Adamın amını görebildiğine emindi. Gözlerini çevirip balkona baktı. Kocasıyla iki Yunanlı'yı görebiliyordu. Burhan ve Yunanlı'lardan biri, oradaki iki plastik iskemleye oturmuşlardı ve sırtları odaya dönüktü. Öteki Yunanlı ise, bakon parmaklığına yaslanmıştı ve yüzü pencereye dönüktü.

Dizlerini biraz daha araladı. Şimdi karşısındaki Yunanlı'ya, gece kulübünde parmağını soktuğu yeri iyice gösteriyordu. Sikileceğini bilmenin verdiği heyecanı, vücudunun tüm hücrelerinde hissediyordu neredeyse. Amla bunun nasıl ve ne zaman olacağını bilemiyordu. Bu da, nedense heyecanını, kat kat arttırıyordu.

Sonra Yunanlı'nın birden yerinden kalktığını gördü. Aradaki mesafeyi iki adımda alıp önüne geldi adam. Bir süre öyle gözgöze bakıştılar. Ayla, onun pantolonun önündeki müthiş kabarıklığı görebiliyordu. Elini uzatıp, saçlarını okşadı Yunanlı. Peşinden de üstüne eğildi.

"Çok güzelsin..." diye fısıldadı Ayla'ya, "Seni sikmek istiyorum..."

"Ohhhh..." diye inleyebildi yalnızca Ayla.

Yunanlı'nın ağzı açıldı ve kalın, etli dudakları, Ayla'nınkilerin üstüne kapandılar. İnleyerek, dilini adamın ağzına verdi o zaman. Başı, artık fırıldak gibi dönüyordu. Adamın ellerinden biri, memelerinde dolaşmaya başlamıştı. Kendini bıraktı. Gözlerini kapamıştı. Sonra adamın uzaklaştığını hissederek, yeniden açtı gözlerini. Yavaşça, hemen önünde yere oturdu Yunanlı. Bacaklarının, ayak bilekleri ile dizleri arasındaki kısmını okşamaya başlamıştı şimdi. Bir süre sonra ayakkabılarını çıkardı ve çıplak ayaklarını okşamaya koyuldu.

"Ayakların çok sik kaldırıcı, biliyor musun..?" diye sordu, "Tüm gece boyu onlara baktım ve sikim hiç inmedi..."

Şimdi bir ayağını eline almıştı. Biraz kaldırıp öpmeye başladı sonra da. Ayla, tüm vücudunun alabildiğine gerildiğini hissediyordu. Tanrım, alev alev yanıyordu amı. Yunanlı'nın dilinin ayak parmaklarında dolaşmaya başladığını hissettiğinde ise çıldıracak gibi oldu.

mofilius
mofilius
64 Followers