Canım karımdı O benim

Story Info
Karımla başımıza gelenler.
5.6k words
3.83
2k
5
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
husbandid
husbandid
13 Followers

Merhaba,

Adım Cem. Eğitim hayatımı ülkenin sayılı üniversitelerinden birisinde tamamladıktan sonra Hollanda'da master yaptım ve yine ülkenin sayılı holdinglerinden birinde yönetici yardımcısı olarak çalışmaya başladım. Kumral, 180 boyunda, atletik yapılı ve oldukça yakışıklıyım. Daima kadınların ilgisini çekmeyi başarmışımdır. Liseden bu yana hayatımın hiçbir döneminde ilişkisiz geçen bir dönemim olmadı. Özellikle Hollanda'da olduğum süreçte seks hayatım nirvanaya ulaşmıştı diyebilirim. Uzakdoğulusundan zencisine ilişki kurmadığım kadın çeşidi kalmamıştır neredeyse.

Fakat malum hayat böyle lay lay lom ile geçmiyor. Biraz da ailemin baskıları ve beklentilerinin de etkisiyle yuva kurmaya karar vermiştim.

İki yıl önceydi. Merve ile çalıştığım şirkette aynı departmanda idik. O da iyi eğitim almış başarılı bir kızdı ve zekasının yanında çok da güzeldi.

Boşnak göçmeniydi Merve. Uzun sarı saçları, kalkık burnu ve mavi gözleri ile Truva efsanesinin Helen'i gibiydi adeta.

Yüzünün güzelliğini 170 boyu, mükemmel pürüzsüz cildi, uzun bacakları, yuvarlak kalkık poposu ve çok büyük olmamakla birlikte dipdiri göğüsleri tamamlıyordu.

Yaklaşık altı aylık flört dönemimizde müthiş anlaştığımızı fark etmiştik. Birlikte maça da gidiyorduk, romantik sinema filmlerine de. Üstelik yatakta uyumumuz da muhteşemdi. Merve yılan gibiydi yatakta. Aklınıza gelebilecek her türlü pozisyonda sevişiyor birbirimizi doruklara çıkarıyorduk.

Bundan iki yıl öncede bu muhteşem birlikteliği evlilikle taçlandırdık. Bu süreçte ikimiz de çocuk istemiyorduk. Ben otuz Merve ise yirmi altı yaşındaydı. Çocuk sorumluluğu büyüktü ve ikimiz de buna hazır değildik henüz.

İki yıl çok renkli geçmişti. Ancak son zamanlarda rutin sevişmeler bize pek yetmez olmuştu. İkimiz de farklı heyecanlar arıyor kendimize küçük maceralar yaşatıyorduk.

İlk çılgınlığımız otoparkta araba içerisinde sevişerek olmuştu. Birkaç defa denemiştik ve bir keresinde az daha komşuya yakalanıyorduk.

Sonra ormanda, bar tuvaletinde derken iş yerimizde genel müdürün odasında sevişerek bu işi kendimizce zirveye taşımış olduk. İşin zor yanı masanın hemen yanındaki halıya Merve'nin amından süzülen döllerimin akmış olması ve lekeyi geçirmek için epey uğraşmamızdı. Merve'yi müdürün masasının üzerinde sikmiştim ve finali bu şekilde olmuştu.

O günün gecesinde yatakta olanları düşündüm. Merve'yi masanın üzerinde sırt üstü yatarken eteğini beline kadar sıyırıp külotunu kenara çekmiş oracıkta hızlıca sikivermiştim. Sonra aklımda tuhaf düşünceler belirmeye başladı. Acaba Müdür de Merve'yi o odada aynı şekilde sikmiş olabilir miydi...

Düşüncelerim gözümüm önünde canlanıyor ve bu durum beni acayip şekilde tahrik ediyordu. Kendimle mücadele ediyordum ama bu düşüncenin beni azdırmasına engel olamıyordum.

Merve'nin benden önce de ilişkileri olmuştu. İkimiz de modern insanlardık ve ben bunlarla ilgili hiç konuşmamıştım onunla. Fakat içimde meraklar uyanmaya başlamıştı. Kaçıyla yatmıştı acaba? Yaraklarını yalamış mıydı? Bana yaptığı gibi onların da taşaklarını emip okşamış mıydı? Önlerinde domalmış mıydı mesela ya da götünü sikmişler miydi?

Gittikçe karanlık düşüncelere dalıyor, bunlardan kurtulmaya çalışıyor fakat bir türlü kafamdan atamıyordum.

Hollanda'da eş değiştirme kulüpleri vardı. Demek ki sadece ben değildim bu şekilde heyecanlanan. Sapık olmadığımı ispatlamaya çalışıyordum kendime galiba. Sonra internette bu tür paylaşımları incelemeye başladım. Ne kadar çok insan vardı bu tip ilişkilere ilgi duyan. Merve her zaman her türlü konuya ve fanteziye açık olmuştu. Ama bu konu çok tabuydu. Aslında ben de karımı bir başkasının sikmesini kabullenemezdim ama en azından fantezilerimizde yer verebilirdik belki.

O gece erken geçmiştik yatağımıza. İkimiz de kitap okuyorduk ama benim aklımda yine farklı şeyler vardı. O an Merve'nin sesi ile irkildim.

- Canım on beş dakikadır aynı sayfayı okuyorsun ezberlemeye mi çalışıyorsun?

- Yoo dalmışım öylesine ya

dedim. Sonra kitap ayıracını yerleştirip başucuma koydum ve Merve'ye döndüm.

- Aşkım bir şey soracağım sana?

Merve de aynı şekilde kitabı baş ucuna koydu ve dönüp gözlerime baktı. Masmavi bakışları sanki bedenimi delip içimi görüyor gibiydi.

- Hımmm. Sor bakalım zaten ne zamandır birşeyler var kafanda.

- Biliyorum özel olacak ama çok merak ediyorum ilk ne zaman kiminle seviştin anlatsana.

- Ooo bizim modern Avrupa görmüş entellektüel Cem Beyimiz ilkel atalarına mı dönüşüyor ne nereden çıktı şimdi bu merak

dedi ve bir kahkaha attı.

- Abartma yahu merak ettim işte. Hani bir şarkı var ya "hakkında herşeyi bilmek istiyorum" diye öyle düşün aşkım dedim.

- Sen de bana anlatacak mısın peki eski sevgililerini

dedi.

- Ne istersen anlatırım aşkım bu dünyada biz birbirimizin her şeyini bilmeliyiz. En yakının sırdaşın ben olmak istiyorum.

dedim.

- Bak sen şuna nasıl da edebiyatçı oluveriyor amacına ulaşmak için şeytan seniii

dedi bana ve devam etti.

- Hadi sor bakalım ne öğrenmek istiyorsun?

-İlk sevişmeni anlatsana

- Bozulmayasın sonra. İçgüdülerin depreşip kıskanmayasın

- Fena mı olur kıskansam seni işte hoşuna gitmez mi?

- Ay hiç hoşlanmam kıskanç erkekten ne o öyle alt kültür şeyler.

- Peki kıskanmam merak etme

- Tamam aşkım sen kaşındın dinle o zaman. Üniversite ikinci sınıftaydım. Hakan diye bir çocukla çıkmaya başlamıştık. Yakışıklı, esprili, saygılı birisiydi. Öpüşmeler ve küçük dokunuşlarla başlamıştı yakınlaşmalarımız. Bir gece sinema sonrası hava çok kötüydü ve benim evim uzaktı. O gece onun evine gittik. Biraz şarap içtik ve sohbet ettik. Gecenin ilerleyen saatlerinde benimle birlikte olmak istediğini söyledi. Ben de tatmak istiyordum artık bu duyguyu. Çevremdeki herkes neler yaptığını nasıl zevk aldığını anlatıyordu. Kabul ettim ama bakire olduğumu söylemedim. O gece herşeyin ilki oldu benim için hayatım. İlk kez bir erkeğin yarağını yakından gördüm, ilk kez elimle dokundum ve o yarak ilk kez içime girdi. Hakan kanadığını görünce çok şaşırmıştı. Hep evlenmek istedi benimle ama ilerlemedi ilişkimiz.

-Kaç posta sikti seni?

- Sikmek mi? argo yapıcaz yani tamam. Sabaha kadar dört kez sikti beni. Sen sormadan söyleyeyim hepsinde de dışarı çekip üzerime boşaldı. Üçü karnıma ve göğüslerime birisi de sırtıma.

- Domalttı da yani seni

- Iyy evet domalttı ve çekip sırtıma fışkırttı sıcak döllerini

Merve elini sikime doğru götürmüştü.

- Off n'olmuş buna kazık gibi olmuş bu. Seni pisliiik heyecanlanıyorsun değil mi anlattıklarımdan.

- Evet canım ya bilmiyorum neden ama çok heyecanlandım.

- Başkası mı siksin istiyorsun karıcığını?

- Şaçmalama o kadar da değil. Sadece seninle ilgili şeyler duymak heyecanlandırıyor beni. Başkalarının arzuladığı ama elde edemediği şeye sahip olmak beni baştan çıkarıyor galiba.

- İyi de o kadar çok arzulayan var ki beni etrafımda. Gözleriyle sikiyor erkekler beni sen farketmiyor musun şirkette? Hele biraz mini etek ya da dekolte giyinsem gözleri dönüyor hepsinin.

- Müdür beyin de dönüyor mu?

- Dönmez mi. Biraz cüretkar giyinmişsem o gün daha çok çağırıyor beni.

- Sikti mi seni peki?

- Yuh saçmaladın şimdi. Ona mı kaldım ben aslan gibi kocacım dururken

Bu sözle üzerine atladım karımın. Üzerinde geceliği vardı ve külot giymezdi zaten yatarken. Ben ne kadar kazık gibiysem o da o kadar kayganlaşmıştı. Kolayca süzülüverdi yarağım sıcacık amının içine. Hızlı hızlı git gel yapıyordum. Bacaklarını omuzuma aldım. Şimdi dibine kadar köklüyordum.

- Merve'nin geçir aşkım pompala çığlıkları ıslak ve tüysüz amına vurdukça çıkan şap şap seslerine karışıyordu.

- Sedat de bana dedim kontrolsüzce.

Sedat müdürümüzün adıydı. Çok zekiydi Merve ne istediğimi çok iyi anlamıştı.

- Ohh Sedat bey çok iyi sikiyosun geçir yarağını ohh, kocamınkinden de çok büyükmüş ayy

diye konuşup çıldırmama sebep olmuştu ki artık dayanamayıp Merve'nin içine patladım. Tanrım dakikalarca boşalmıştım galiba. Taşaklarımın kasılması bitmemişti ve boşalmama rağmen yumuşamamıştım. Yarağım hala Merve'nin amında bir kalp gibi atıyordu. Bu durum Merve'nin de çok şiddeti orgazm olmasını sağlamıştı.

Üzerinden çekilip kenara yığıldığımda ikimiz de nefes nefeseydik. Merve şuh bakışlarla bana bakıyordu.

- yeni bir fantezi bulduk galiba dedi.

- Galiba ama sen hoşlanmadıysan uzatmayız dedim.

- Hep böyle sikeceksen ben bayıldım bu fanteziye dedi.

- Walla açıkcası sen hoşlanmazsın diye tedirgindim ve böyle oldu bir de tedirgin olmasam parçalardım seni herhalde dedim.

- Parçala kocacım tedirgin olma seninle her fanteziye varım ben ama yeter ki fanteziden ileri gitmesin dedi.

O günden sonra seks hayatımız iyice renklenmişti. Sevişirken birbirimize farklı isimlerle hitap etmenin ötesine geçmiş; bazen roleplay oyunlar yapıyor, dışarıda iki yabancı gibi otele gidiyor bazen Merve'yi otostopçu gibi arabama alıyor ve arabada sikiyordum. Merve aman kocam Cem duymasın falan diyor heyecanımı artırıyordu.

İşi biraz daha ilerletmiştik. Bazı hafta sonları Merve mini etek ve dekolte giyiyor o şekilde mağaza özellikle ayakkabı dükkanlarına giriyor, çalışanlara denemeler sırasında frikik verirken zavallı adamların yüz ifadesini izleyip gülüyor. Eve gelip o heyecanla deli gibi sevişiyorduk.

Değişik arayışlar yaparken bir gün internette sipariş getiren kuryelere teşhircilik yapan kadınların videolarını izledim. Merve'ye bundan bahsettim ama kendi evimizde adımız adresimiz belli iken böyle bir denemenin iyi olmayacağını başımızın belaya girebileceğini söyledi. Tamamen haklıydı aslında.

Merve'yle aynı şirkette çalışmamızın en kötü yanı yıllık izinler konusuydu. Benzer pozisyonlarda olmamız sebebi ile aynı tarihlerde izin almak çok oluyordu. Ancak o yıl kurban bayramı hafta sonu ile birleşmiş uzun bir tatil ortaya çıkmıştı. Şirketle uğraşmaya gerek kalmadan birlikte tatil yapabilecektik.

Ne yapalım diye düşünürken benim aklıma birlikte Hollanda'ya gitmek geldi. Merve daha önce hiç gitmemişti ve ben de öğrencilik yıllarımın geçtiği bu ülkeyi özlüyordum.

Ve nihayet Amsterdam'daydık iste. Özgürlükler şehriydi burası. Açıkçası karanlık fantezileriniz varsa ve gerçekleştirmek istiyorsanız bu işin başkentindeydik. Burada istediğimiz gibi davranabilir, istediğimiz gibi giyinebilir, alkol, uyuşturucu ne varsa denemek istediğimiz yapabilirdik. Fakat ne olursa olsun sevgili karımı bir başkasının altına da yatıracak değildim.

Öyleden sonra giriş yapmıştık otele. Duşumuzu aldık ve uzun geceyi dinamik yaşayabilmek için dinlenme moduna geçtik. Uyuyakalmışız. Ben uyandığımda saat akşam sekizi geçmişti. Merve hala yataktaydı ve çırılçıplak bir şekilde yüz üstü yatmış uyuyordu. Tanrım ne kadar da güzeldi. Böyle bir karım olduğu için çok şanslıydım. poposunun hemen üzerinde iki adet bel gamzesine öpücükler kondurdum. Gözlerini araladı ve

Uyandın mı aşkım

dedi bana.

-Uyandım tabi tembel hadi kalk sende zamanı boşa harcamayalım dedim.

Çalışma hayatının verdiği serilikle hızla yataktan çıktı ve banyoya yöneldi. Ben giyinmeye başlamıştım bile. Makyajdı saçtı gibi dertlerim olmadığından 10 dakika içinde hazırlanmıştım. Merve banyodaydı ve sanırım hala saçları ile uğraşıyordu. Odanın önünde çok da büyük olmayan ama iki sandalye ve bir masanın sığdığı balkona çıkıp sigaramı yaktım. Şehri seyrediyor düşüncelere dalıyordum. Burada geçen yılları düşünüyordum. Sonra Merve geldi aklıma. Çevrede o kadar güzel kadınlar vardı ki acaba Türkiye'deki gibi ilgi odağı olabilecek miydi sevgili karım burada da. Karımın beğenilmesi ne yalan söyleyeyim gurur veriyordu bana.

- Kaçak buradaymış

dedi Merve. Geceye hazırdı artık. Ama ne hazırlık. Sarı saçlarının bir kısmını örmüş ve onları bir prenses tacı gibi saçlarının arkasında birleştirmişti. Beyaz teniyle müthiş uyumlu makyajı masmavi gözlerini iyice ortaya çıkarmış, kırmızı rujlu dudakları beyaz teni üzerinde bir gül goncası gibi parlamıştı.

Ve yine üzerinde şifon kumaştan çiçekli krem renk mini bir elbise giymişti. Straples elbisenin açık bıraktığı omuzlarını dalgalı sarı saçları örtüyordu. Elbisenin eteği oldukça kısa ve boldu. İnci kolyesini takmış ve yine inci süslemeli çantasını eline almıştı. Bilekten bağlamalı dolgu topuk ayakkabılarını da giyince bacak boyu iyice uzamıştı ve resmen Truva kraliçesi Helen karşımdaydı sanki.

Müthiş bakımlı el ve ayak tırnaklarına da ruju ile uyumlu kırmızı ojelerini sürmüş geceye hazır bir şekilde beni süzüyordu.

-Müthiş görünüyorsun aşkım umarım altına iç çamaşırı giymişsindir

dedim

- Aa aşkolsun külotsuz mu çıkacağım sokağa tabi ki giydim

deyip elbisesinin eteğini yukarı kaldırdı. Önü tamamen beyaz tülden ibaret tanga külotunun içerisinde am dudakları bütün çekiciliği ile olduğu gibi görünüyordu.

- Çamaşır giydiğin iyi olmuş aşkım

deyince kahkahayı patlattı.

- Canım burası özgürlükler şehri değil mi kutuşum da özgür olsun etrafı seyretsin iyice

dedi.

-Üşümeyesin geceleri serin olur buralar

dediysem de Merve'nin bu ateşiyle üşümeyeceğini bal gibi biliyordum.

Daha fazla oyalanmadan çıktık. Benim okul yıllarım Groningen şehrinde geçmişti. Birkaç defa gelmiştim ama Amsterdam çok iyi bildiğim bir şehir değildi. Oteldeki resepsiyonistin tavsiyesi ile gittiğimiz restoran otelden epey uzaktı. Gece uzundu ve yemek işini pek fazla abartmadan hızlıca halledip kendimizi sokaklara attık. Merve telefonda tripadviser programından mekanlar inceleyip şurası iyiymiş burası iyiymiş derken ben daha az bilindik biraz daha underground mekanlara bakınıyordum. Kanal boyunca dizilmiş belki yüzlerce mekanın arasından süzülürek biraz daha arka sokaklarda bir mekandan içeri daldık. Burası çok da büyük olmayan karaoke bar tarzı bir yerdi. İnsanlar oldukça eğleniyor görünüyordu. Bar kısmına geçip içkilerimizi söyledik. Çok güzeldi ortam. İçtikçe daha da ısınıyorduk. Merve şarkılara eşlik ediyor, insanların arasına karışıp dilediğince dans ediyor, işin güzel yanı kimse kimseye karışmıyordu. O sırada bir delikanlı Merve'yi elinden tutup alçak sahneye ekranın önüne doğru getirdi. Karaoke sırası Merve'deydi. Gloria Gaynor dan "I will survive" başlamıştı. Merve hem şarkıyı müthiş söylüyor hem de müthiş dans ediyordu. Arada dans ederken eteğinin açılmasına engel olamıyor ve o anlarda salonu ıslık sesleri kaplıyordu. Buna rağmen tek bir saygısız ya da taşkın hareket yoktu.

Merve müthiş performansını alkış ve ıslık tezahüratı içinde tamamlamış yanıma gelmişti. Müthiştin aşkım deyip dudaklarına bir tebrik öpücüğü kondurdum. Ortam çok güzeldi ama başka mekanları da denemek istiyorduk. Son içkilerimizi istemiştik ki barın diğer ucundan yüksek sesler gelmeye başladı ve o taraf aniden hareketlendi. Kahretsin kavga çıkmıştı. Merve'ye sarılıp biraz daha uzak bir köşeye doğru geçtik ama iş çok büyümüştü. Bar çalışanları da o tarafa doğru gitmiş kalabalık grupla baş etmeye çalışıyordu. Kapıya yakın olanlar koşarak mekanı terk ediyorlardı ama biz girdiğimiz kapıya uzakta kalmıştık. Yavaş yavaş yaklaşalım derken kırılan şişe seslerinin hemen ardından bir anda alevler yükselmeye başladı. Resmen yangın başlamıştı. Geri döndük etrafımıza bakınırken bir kaç kişinin koştuğu yöne doğru biz de hareketlendik. Burası mutfak kısmına oradan da dar bir arka sokağa açılıyordu. Kendimizi can havliyle dışarı attık. O an Merve dehşetle yüzüme baktı.

- Çantam! çantam içerde kaldı.

- Boş ver şimdi çantayı yangın büyüyebilir.

- Pasaportum da çantamda aşkım ne yapacağız!

Bunun üzerine bekle beni burada dedim ve tekrar içeriye daldım. Dumanlar çoğalmıştı. Merve'nin çantası oturduğu taburenin kenarında asılıydı. Hemen aldım ve yine koşarak dışarı çıktım. Merve korku ve şaşkınlık içinde beni bekliyordu. Yürümeye başladık ama etrafımızda kimse kalmamıştı.

- Şu yöne doğru gittiler dedi Merve eli ile işaret ederek.

Aynı tarafa doğru yürümeye başladık. Merve yaşadığı olayın etkisi ile ve açık kıyafeti sebebi ile titremeye başlamıştı. Sokağı biraz yürüyünce bir başka araya döndük ama karşımıza su kanalı çıktı. Buradan devam edemezdik. Başka bir yöne doğru ilerledik. İlerde raylar tren istasyonu falan görünüyordu ama yüksek bir tel çit yürüdüğümüz sokaktan o tarafa geçmemizi engelliyordu. Tir tir titreyen Merve bir yandan da söyleniyordu.

-Hani burası dünyanın en güvenli ülkesiydi. Ne şimdi bu başımıza gelen

- Canım sakin ol sonuçta insanın olduğu her yerde böyle şeyler olabiliyor.

Sarılarak Merve'yi ısıtmaya çalışıyordum ama ne fayda. Tir tir titriyordu. Aksi gibi ne tarafa gittiğimizi de bilmiyorduk. O sırada sokağın hemen kenarında ateş yaktıkları bir varilin etrafında toplanmış 4 kişiyi gördük. Varil sanırım ortasından kesilerek alçaltılmış. İçine tahta parçaları doldurulmuştu. Adamlar da yağ tenekesi benzeri bir şeyleri kendilerine tabure yapmış varilin etrafında oturmuş içkilerini içiyorlardı.

Merve o kadar üşümüştü ki ışığa giden bir kelebek gibi hiç etrafındakilere bakmadan koşarak varile yaklaşıp ellerini uzattı. Sonra arkasını da dönüp çıplak bacaklarını ve sırtını da ısıttı güzelce. Bu arada ortalıkta resmen bir ölüm sessizliği olmuştu. Adamlar tek bir ses çıkarmadan Merve'yi süzüyor bir yandan içkilerini yudumluyorlardı. Adamların ateşin aydınlattığı yüzlerini incelemeye başladım. Hepsi de ellili yaşlarda saç sakal birbirine karışmış eli yüzü kirli tiplerdi. Homeless denilen tiplere benziyorlardı. Bu zengin ülkede böyle sokak insanları varmıymış ya diye düşündüm. Ellerindeki emayeleri dökülmüş metal bardaklara şişesinde jenever yazan bir içki döküp içiyorlar bir yandan da Merve'nin alevlerin aydınlattığı muhteşem vücudunu seyretmeye devam ediyorlardı. Beni hiç umursayan yoktu.

- Eşim çok üşüdü dedim İngilizce olarak

Anlaşılan İngilizce bilmiyorlardı ve boş boş yüzüme baktılar. Bu defa işaret diliyle ellerimi bedenime sararak omuzlarımı ovuşturdum ve Merve'yi göstererek üşüdüğünü anlatmaya çalıştım.

Bunun üzerine birisi durumu anladığını belirten işaretler yaparak ayağa kalktı. Merve'ye oturmasını işaret etti. Merve onayımı alma gereği bile almadan hemen tenekenin üzerine oturdu. Böyle oturunca bacakları iyice ortaya çıkmıştı ve şimdi adamlara daha güzel bir göz ziyafeti sunuyordu. Bu arada ayağa kalkan adamın boyu sanırım iki metre kadar vardı ve çok iri yapılıydı. Elindeki bardağa biraz daha içki doldurdu ve Merve'ye doğru uzattı. Merve'nin bu pis bardaktan içmesi zaten mümkün değildi bir de adam kendi artığının üzerine doldurmuştu içkiyi.

Merve'yle göz göze geldik. Sonra Merve adama dönüp teşekkür eder gibi bir işaret yaptı ve istemediğini belirtti. Fakat adam hala ısrarla bardağı Merve'ye uzatıyordu.

-Kızım lap diye geldin çöktün buraya şimdi başımıza iş almayalım al şu bardağı içmesen de içiyor gibi yap dedim.

Merve bunun üzerine bardağı aldı ve elinde tutmaya başladı. Adam kenardan bir teneke daha çıkardı ve Merve'nin karşısına oturdu. Şimdi Merve'nin kısa elbisesi altında çıplak bacaklarını daha rahat görebiliyor ve alenen bakmaktan hiç çekinmiyordu. Bu arada bana ne yer gösteren vardı ne otur diyen. Adamlar resmen ben yokmuşum gibi davranıyorlardı. Hoş zaten otur deseler de davetlerine katılmaya hiç niyetim yoktu.

Merve'ye bardağını veren adam şimdi bir sigara yakmıştı. Sanırım normal bir sigara değil içerisinde kenevir olan kafa yapıcı bir sigaraydı bu. Bir kaç fırt çektikten sonra sigarayı diğer adamlara da uzattı ve onlar da çektikten sonra sigarayı Merve'ye uzattılar. Merve yine istemem diye bir işaret yaptı ama bu sefer ısrarcı olmadılar.

Şimdi Merve'nin tam karşısındaki adam hem Merve'yi süzüyor hem de dumanları Merve'ye doğru üflüyordu. Bu arada Merve güya görüntü vermemek için bacaklarını iyice birleştirmişti ama oturduğu tabure çok alçak olduğundan, topuklu ayakkabılarının da etkisi ile dizleri iyice havaya kalkmış, Beyaz şeffaf tangası olduğu gibi meydanda tam bir göz ziyafeti sunuyordu. Bu iş uzamadan ve kontrolden çıkmadan bir şeyler yapmalıydım.

- Ehm pardon dedim.

Telin diğer tarafına geçmek istediğimizi işaretlerle anlatmaya çalıştım. Merve'ye içki veren uzun boylu adam diğerlerine dönüp bir şeyler söyledi. Sonra anladığını belirtir şekilde kafasını sallayıp ayağa kalktı. Takip etmemi isteyen bir işaret yaptı. Hemen Merve'yi elinden tutup ayağa kaldırdım. Diğerleri de ayağa kalktı. Onlar da ilk adam kadar olmasa da uzun boylu yapılı tiplerdi. Zaten bu Hollandalıların geneli böyle iri yapılıydı.

husbandid
husbandid
13 Followers