Dakar Senegal

PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
65 Followers

Sonra müthiş bir şey oldu. Karım gözlerini benden koparıp, yanında ayakta durmakta olan öbür zenciye çevirdi ve adamın o korkutucu büyüklükteki sikini görüverdi.

- "Ohhhh şu sike bak sevgilim..." dedi sonra da fısıldar gibi bir sesle, "Tanrım sikin büyüklüğüne bak..."

- "İçine girenin daha küçük olduğunu mu sanıyorsun..?"

- "Sanmıyorum sevgilim... Nasıl küçük olabilir ki..? Başı mideme kadar dayanıyor böyle üstüne oturduğumda... Ohhhh karnımın için sikle dolu..."

Zenciler, bizi biraz şaşkın bir tavırla dinliyorlardı. Bunu normal karşılıyordum. Çünkü, açıklanabilecek bir yanı yoktu olayın. İçi el yapımı hediyelik eşyalarla olan bu yerli kulübesinde dört kişiydik. Zenciler gerçi bizim karı-koca olduğumuzu bilmiyorlardı, ya da bundan emin değillerdi en azından ama, birlikte olduğumuzun farkındaydılar. Buna rağmen, fıstık gibi bir beyaz kadını erkeğinin yanında sikebiliyorlardı. Üstelik bu yetmiyormuş gibi, kadın, anlamadıkları bir dilden erkeğine birşeyler anlatıp duruyordu. Gerçi kadının söylediklerini anlamıyorlardı ama, inlemelerinden ve kelimelerin ağzından çıkış biçiminden, bu sözlerin sikişmekle ilgili şeyler olduğunu sezinliyorlardı elbette ki. Bu nedenle de, sanki yeniden biraz tutulmuş gibiydiler.

Onları yeniden hareketlendiren, karım oldu. Bunun için de, hala masaya yakın duran ayaklarını çekip, kucağında oturduğu zencinin iki yanında yere basması ve bacaklarından aldığı güçle adamın kucağındaki kalçalarını hafifçe kımıldatmaya başlaması yeterli olmuştu. Tahta sik, hala bir elindeydi. Öbür eliyle de artık iyice sıyrılmış olan eteğini yukarı çekti. öylece de, müthiş bir manzara çıkmış oluyordu gözlerimin önüne. Böyle oturduğunda karımın bacakları iyice aralanmıştı. Onların arasında zencinin simsiyah bacakları vardı. En önemlisi de, o küçücük amının dudakları arasına dibine kadar gömülmüş olan sikin ve aşağı sarkan akıl almayacak büyüklükteki taşakların da artık görüş alanımın içine girmiş olmasıydı. Sonra karımın kalçaları iyice hareketlendi. Artık bacaklarından aldığı güçle, zencinin kucağına oturup kalkıyordu. O kocaman sik, küçücük amına girip çıkmaya başlamıştı böylece. Aslında, zencinin sikinin bir görünüp bir kaybolan kısmı, yalnızca 4-5 santimlik bir bölümüydü ama bu manzara bile öylesine büyüleyiciydi ki, başka yere bakamaz olmuştum sanki.

Sonra karım, bir elini uzatıp, yanında ayakta durmakta olan zenciyi, o kocaman sikinden yakaladı. Doğruyu söylemek gerekirse, ben de bunu bekliyordum. Karımın tek bir sikle yetinmeyeceğini, yetinemeyeceğini gayet iyi biliyordum. Aslında iki sik bile yeterli değildi onun için ama, şu anda yalnızca iki tane vardı elinin altında. Şimdi parmakları, zencinin kapkara sikine dolanmıştı. Sik öylesine kalın, öylesine büyüktü ki, karımın eli, bir çocuğunki kadar küçük görünüyordu gözüme. Bu da, müthiş tahrik edici bir manzara oluyordu tabii. Zenci de başını öne eğmiş, olup biteni seyrediyordu. Karım onu kendine doğru çekmeye başladığında şaşırdı biraz.

- "Hadi gel ağzımı sik..." dedi karım İngilizce, "Gel o kocaman sikini ağzıma sok hadi... Ohhhh hadi sik ağzımı..."

Bu sözleri öyle bir şekilde söylüyordu ve yüzünde öyle bir ifade vardı ki, kimse itiraz edemezdi bu isteğe. Zencinin ise itiraz etmeyi asla düşünmediği belliydi. Hızla geçti karımın önüne. Bulunduğum yerden, yalnızca zencinin sırtını görebiliyordum. Hemen yerimi değiştirip yana geçtim. Zencinin kocaman siki, karımın yüzünden yalnızca bir kaç santim uzaktaydı şimdi. Tanrım, o kadar büyüktü ki.

Sonra karımın dilini çıkartıp, bir eliyle sıkı sıkı tutmakta olduğu kocaman zenci sikinin başına doğru uzattığını gördüm. Yaptığı işe o kadar konsantre olmuştu ki, altındaki sikin üstüne oturup kalkmayı bırakmıştı artık. Siyah-beyaz kontrastının tahrik ediciliği, bir kez daha gözlerimin önündeydi. Üstüne oturup, dibine kadar içine aldığı kocaman bir zenci sikinin verdiği müthiş zevkle çarpılmış bir beyaz kadının yüzü ve yine kocaman, kapkara ve taş gibi sertleşmiş başka bir zenci siki. Bu müthiş manzara, karımın dilinin o kocaman sikin mantar gibi başını yalamaya başlamasıyla, daha da müthişleşti. Zencinin vücudunun sarsıldığını gördüm. Biraz daha sokuldu. Benim vücudum da zevkle titriyordu. Bir elma şekerini yalar gibi, elindeki kapkara sikin akıl almaz büyüklükteki başını yalıyordu karım. Zencinin sikinin deliği de kocamandı. Zaman zaman o delikte iri, beyaz damlalar beliriyor ve karım, bunları büyük bir iştahla yalıyordu. Birden müthiş bir şey oldu. Zencinin ağzından derin bir homurtu çıktı ve belleri, karımın yüzüne fışkırmaya başladı. Beyaz, kıvamlı tohumları, sanki bir fıskıyeden çıkıyormuş gibiydi. Peşpeşe, bitmek bilmeyen salvolar halinde, karımın yanaklarına, burnuna, gözlerine, saçlarına yağıyordu. Bu onun da çıldırmasına neden olmuştu. Vücudu kıvrım kıvrım bükülüyor, sarsılıyor, titriyordu. Bir kez daha belini getirmesi için yetmişti olup bitenler. Başı geriye devrilmişti artık. Zenci hala fışkırtıyor ve belleri şimdi karımın boynuna isabet edip, aşağıya, memelerinin arasına doğru sızıyordu. Öyle bir manzaraydı ki bu, neredeyse benim de belim geliyordu.

Karımın kendini toplaması çok çabuk oldu yine de. Başını doğrultup, vücudunun üst kısmını hafifçe öne eğdi. Ağzının alabildiğine açıldığını ve kıvrık, etli dudaklarının zencinin sikinin o kocaman başının üstüne kapandığını gördüm. Bu arada, iki elini birden zencinin beline götürmüş, onu kendine doğru çekmişti. O kocaman, kapkara sikin artık ağzına girmesini, zencinin onun ağzını sikmesini istiyordu açıkça. Ama bir elindeki kocaman tahta siki de bırakmamıştı hala. Zenci de kendisinden istenenin farkındaydı artık. Kalçaları hareketlendi ve sikini karımın ağzına hafif hafif sokup çıkarmaya, onu gerçekten de ağzından sikmeye başladı. Gerçi o kocaman sikinin ancak üçte biri girebiliyordu karımın ağzına ama, herif düpedüz ağzından sikiyordu onu.

Sonra karım da hareketlendi. Kalçaları sağa sola, öne arkaya oynuyordu. Amına gömülmüş öbür kocaman zenci sikini sanki kırmak, ya da bağlı olduğu yerden koparıp almak istiyormuş gibiydi. Bir süre sonra da, yukarı aşağı hareketlere başladı kalçaları. Ayaklarından güç alarak, altındaki zencinin kucağına oturup kalkmaya başlamıştı. Hareketleri giderek büyüyordu. Kalçaları her yükselişinde amından çıkan ve her oturuşunda yeniden dibine kadar giren o kocaman zenci sikini, artık rahatça görebiliyordum durduğum yerden. Büyülenmiş gibiydim. Karım gözlerimin önünde, sikleri birbirinden büyük, dev gibi iki zenci tarafından sikiliyordu. Hem amından, hem ağzından. Vücudunun hareketlerinden, onun kendini ne kadar büyük bir zevkin pençesine kaptırmış olduğunu farkediyordum. Uçmuştu adeta. Sikilmenin, hem de böylesine sikilmenin büyüsüne, iyice kapılmıştı.

Zenciler de uçmuşlardı tabi. Ayakta duran ve karımı ağzından sikmekte olanın hareketleri iyice sertleşmiş, hızlanmıştı. Artık sikini gaddarca sokuyordu onun küçük ağzına. karımın kucağında oturduğu zenci de duman olmuştu. Siki, içine girdiği küçük amda, tıpkı bir mengenedeki gibi sıkışmış olmalıydı. Kocaman elleriyle karımın iki memesini avuçlamış, mıncıklıyordu. Gözleri ise aşağıya, kucağına inip kalkmakta olan yuvarlak kalçalarına kitlenmişti. Sonra onun sağ elini karımın memesinden çektiğini ve gözlerini bir türlü koparamadığı kalçalara doğru götürdüğünü gördüm. Bütün parmaklarını kıvırmış, yalnızca orta parmağını ileri uzatmıştı. Ne yapmak istedğini anlamıştım hemen. O parmağın hedefi, az önce emip yaladığı, ya da karımın deyimiyle yediği, o baştan çıkarıcı, sikilesi göt deliği olmalıydı.

Yanılmadığımı karımın tüm vücudunun sarsılmasıyla anladım. Bir kere daha getiriyordu belini. O küçücük göt deliği öylesine duyarlıydı ki, daha ilk temasla birlikte alabildiğine açıldığına ve zencinin o upuzun parmağını, adeta içine çekip yuttuğuna emindim. Bu da, belini getirmek için yeterli bir nedendi onun açısından.

Kendini biraz topladığında gözlerini açıp, gözlerimin içine baktı. Ağzı kocaman bir sikle dolu olduğu için konuşamıyordu. Ama gözleriyle anlatıyordu bana duygularını. Zevkten mahvolmuştu.

Gözlerimin önündeki muhteşem sikiş, tüm hızıyla sürüyordu bu arada. Üstelik şimdi, karımın götüne giren bir şey de vardı. Bu onun daha da hareketlenmesine, kalçalarının her yukarı hareketinde biraz daha havaya kalkmasına, her aşağı inişinde ise zencinin kucağına adeta hırsla çarpmaya başlamasına neden olmuştu. Her aşağı inişinde o kocaman sik, dibine kadar amına, zencinin uzun parmağı da götüne gömülüyordu. Birden hayvani sesler çıkarmaya başladı zenci. Belini getirmekte olduğunu anladım hemen. Tanrım, herif tohumlarını karımın içine boşaltıyor, onun küçük amını zenci belleriyle dolduruyordu. Neredeyse aynı anda, karımın ağzını sikmekte olan zenci de patlayıverdi. Karımın gırtlağı oynamaya başlamıştı. Ağzının içine fışkıran zenci bellerini yutmaya çılışıyordu. Ama fazla başarılı olamadı bu konuda. Onun da beli geliyordu çünkü. Vücudu dalga dalga sarsılmaya başlamıştı. Kendini olduğu gibi altındaki zencinin kucağına bırakmıştı ama kalçalarının sağa sola, ileri geri hareketleri tüm hızıyla sürüyor ve giderek bir spazma dönüşüyordu. Ağzındaki siki daha fazla tutamadı bu yüzden. O kocaman, kapkara, bir boru gibi kalın sik dudaklarından kurtulduğunda, hala fışkırıyordu. Artık tüm yüzü, vıcık vıcık bel olmuştu. Sonra hep birden duruldular ve deyim yerindeyse, yığılıp kaldılar öylece.

Ne kadar süre geçti bilemiyordum. Ama kendini ilk toplayan, karımın kucağında oturduğu zenci oldu. Bu da normaldi tabii. Arkadaşı iki, karım ise tam beş kez getirmişti belini ama, o yalnız bir kez tepe noktaya ulaşmıştı. Taşakları hala bel dolu olmalıydı. Siki hala dibine kadar karımın amına parmağı da küçücük götüne gömülüydü. Önce kalçaları hareketlendi zencinin. Sikini, tüm ağarlığıyla üstüne oturmuş olan karımın karnının içine doğru bastırıyor, sanki mümkünmüş gibi, adeta biraz daha sokmak istiyordu. Sonra öbür eliyle de belinden tuttu karımı ve kalçalarını kucağından kaldırmaya başladı. Parmağı hala götündeydi. O kadar güçlüydü ki zenci, onu rahatlıkla kaldırabiliyordu. Sonunda o kocaman siki amından çıktı karımın. Hem am suları ve hem de kendi belleriyle ıslanmış, pırıl pırıl parlayan bu kapkara allame, gerçekten de göz alıcıydı. Sonra biraz öne itti karımın kalçalarını ve götündeki parmağını yavaşça dışarı çekti. Uzun parmakları karımın bir kalçasını kavrayıp kenara çekti. Birden onun ne yapmak istediğini anlayarak müthiş heyecanlandım. Tanrım, işte bu gerçekten de korkutucu bir şeydi.

- "Ahhh sevgilim götümü sikecek..." diye inledi karım, "Ahhhh o kocaman sikini götüme sokacak... Ohhh şimdi delireceğim sevgilim... Ohhh seyret n'olursun..."

Başka bir şey yapamıyordum zaten. Büyülenmiş gibiydim. Zencinin az önce karımın götünden çıkardığı parmağı onun gevşemesine, o çıldırtıcı küçük deliğin iyice açılmasına neden olmuştu herhalde ama, bu kadar büyük bir siki nasıl alacaktı içine. Tüm dikkatimle zencinin karımın kalçalarını, yeniden kucağına indirişini seyrediyordum. Tabii her şeyi tam olarak göremiyordum. Ama o kapkara sikin kocaman başının hedefe değmeye başladığını, karımın tüm vücudunun titremesinden anladım. Zenci, biraz daha indirdi onun kalçalarını.

- "Ohhhhh..." diye inledi karım, "Ohhh girdi... Ahhh başı girdi götüme sevgilim... Ahhh sikinin başını soktu götüme... Ohhhhh..."

Kendini tümüyle zencinin ellerine bırakmıştı. Bacaklarından güç alarak, oturma hızını ayarlamayı bile düşünmüyordu anladığım kadarıyla. Zenci onu götünden sikmeye, o kocaman sikini küçücük götüne sokmaya kararlıydı ve karımın da bunu delicesine istediği apaçık ortadaydı. Vücudunun üst kısmını geri vermiş, zencinin göğsüne yaslanmıştı. Yine kapanmıştı gözleri. Zencinin hali de dumandı bu arada. İçine sikini sokmaya çalıştığı götün darlığı, onu mestetmişti. Üstelik bu başdöndürücü kadından bir itiraz da gelmediğini, hatta onun büyük bir zevk almakta olduğunu da farkediyordu.

Karımın tüm vücudu titreyip sarsılmaya başladığında ise gözleri faltaşı gibi açıldı zencinin. Yine belini getiriyordu karım. Deneyimlerimle biliyordum ki, şimdi götü daha da sıkışmış, içindeki siki alabildiğine ezmiş olmalıydı. Gerçi zenci bilmiyordu ama, ben o küçük göt deliğinin bundan sonra birdenbire ve iyice açılacağını ve o kocaman zenci sikini, olduğu gibi içine almaya hazır hale geleceğini de biliyordum. Heyecanım, yine son kertesine ulaşmıştı. Karımın vücudunun sakinleştiğini görünce, tüm sinirlerim gerilmiş olarak beklemeye başladım. karım iyice yaslandı zencinin göğsüne. Hemen peşinden de, torba gibi bıraktı kendini. Zenci, anladığım kadarıyla fazla sıkı tutmuyordu onu. O başdöndürücü kalçalar, akıl almaz bir hızla iniverdiler zencinin kucağına. Kocaman, kapkara zenci siki, bir anda kayboluverdi. Tanrım, hepsini, dibine kadar almıştı içine karım. O akıl almaz büyüklükteki zenci siki, olduğu gibi küçük götünün içine girmişti. Aynı anda bir kez daha gelmeye başladı beli.

Tekrar kendine geldiğinde, karımın gözleri, az önce onu ağzından siken zenciye yöneldi yeniden. O da, tıpkı benim gibi, arkadaşıyla karımın yarattığı muhteşem manzarayı, büyülenmiş gibi seyretmekle meşguldü. Az önce, peşpeşe iki kez patlayan ve bellerini karımın saçlarından memelerine, dudaklarından gırtlağının dibine kadar, her yerine fışkırtan kocaman, kapkara siki, yine kazık gibiydi. Bu karımın gözlerinin parlamasına neden oldu. Başını döndürüp bana, doğrudan gözlerimin içine baktı bir kez daha.

- "Şimdi hazır ol sevgilim..."dedi sonra da, "Ohhhhh hazır ol... Bak neler olacak şimdi sevgilim... Ohhhh bak neler olacak şimdi..."

Sonra onun sırtını kucağında oturduğu zencinin göğsüne iyice yasladığını gördüm. Aynı anda ayaklarını toplayıp, ayakkabılarının incecik topuklarını masanın kenarlarına taktı. Dizleri birbirinden, alabildiğine aralıktı. Böylece, akıl almaz güzellikte bir manzara daha çıkmış oluyordu ortaya. Ayaktaki zenci de, ben de, karımın altında oturmakta olan zencinin sikinin, onun küçük götüne dibine kadar gömülmüş olduğunu rahatlıkla görebiliyorduk artık. Herifin, yalnızca kocaman birer torbaya benzeyen taşakları kalmıştı dışarda. Teninin kuzguni siyah rengi, karımın bembeyaz teniyle öylesine uyumsuzdu ki, kanım kaynıyordu neredeyse. Ama iş bununla da bitmiyordu tabii. Karımın sınırlarının en ucuna kadar zorlandığı belli götünün yalnızca bir parmak üstünde de, az önce aynı siki içine aldığı için alabildiğine açılmış ve hala da kapanamamış küçük amı, bütün başdöndürücülüğü ve çekiciliğiyle, aklımı alıyordu. Dudakları alabildiğine açıktı. İçinden sızan peltelenmiş, bembeyaz beller, aşağıya akıyor ve altındaki zencinin taşaklarını ıslatıyordu.

Karımın ne yapmak istediğini biliyordum tabii. İkinci zencinin sikini de amına istiyordu karım. Kendini iki zenciye aynı anda siktirmek istiyordu. Bir zenci siki götündeyken, öbürünün de amına girmesini istiyordu.

Aynı anda hem amından, hem götünden sikilmeye bayılıyordu karım. Bunu çok iyi biliyordum. Şimdiye kadar onu böyle sikilirken kaç kez seyrettiğimi hatırlamıyordum bile. Arada, amına ya da götüne giren siklerden birinin benimki olduğu zamanlar da olmuştu tabii. Her seferinde, zevkten çıldırma noktasına gelmişti karım. Ama onun, bundan da çok sevdiği bir şey olduğunu biliyordum. Aynı anda üç sik birden yemekti o da. Birini amına, birini götüne, sonuncusunu da ağzına.

Gözleri karımın kasıklarına kitlenmiş, öylece ayakta duran zenci büyülenmiş gibiydi. Bu arada alttaki zenci de hareketlenmiş ve akıl almaz büyüklükteki sikini, karımın küçücük götüne sokup çıkarmaya başlamıştı bile. Bu ise gözlerimizin önündeki manzarayı, daha da büyüleyici bir hale getiriyordu. Götüne girip çıkan kocaman sik, karımın amının dudaklarının da açılıp kapanmasına neden oluyordu. Vücudunun üst kısmını, altındaki zencinin göğsüne yaslamıştı artık. Başı hafifçe arkaya devrilmişti. Sonra, hala elinde tutmakta olduğu tahta siki yüzüne yanaştırdı. Dilinin dışarı çıkıp, o kocaman şeyin baş kısmında dolaşmaya başladığını gördüm. Manzara dayanılır gibi değildi.

Ayaktaki zenci de, benim gibi düşünüyor, hissediyor olmalıydı ki, bir anda hareketlendi ve ellerini uzatıp, arkadaşının karımın bacaklarının arasında kalan dizlerini tutup birbirinden ayırdı. Sonra da yere dizlerinin üstüne çöküp, onların arasına girdi. Birden müthiş acele etmeye başlamıştı. Sağ eliyle o kocaman sikini tutup biraz daha sokuldu. Kalçaları sert bir hareketle öne gittiler. Bir anda, dibine kadar geçirmişti karıma.

-"Immmmhhhhh..."diye inledi karım, "Sikin beni... Ohhhh sikin beni... Sikin beni... Ohhhh.... Ahhhh.... Immmhhhh..."

Yine İngilizce konuşuyordu. Ama anladığım kadarıyla, zencilerin ondan istek gelmesini bekleyecek bir durumları kalmamıştı zaten. İlk seferkinin aksine, bu sefer alabildiğine hırslıydılar ikisi de. Alttaki kalçalarını, pozisyonunun izin verdiği en sert şekliyle yukarı kaldırıp, o kocaman sikini hırsla karımın küçücük götüne sokarken, öbürü de, tüm gücüyle, sikini sımsıkı sarmış olan o güzelim amın içinde gidip geliyordu.

- "Ahhh beni zevkten delirtiyorlar..." diye inledi karım, "Ahhh mahvediyorlar beni sevgilim... Ohhh bir bilebilsen ne kadar güzel sikiyorlar... İçim sik doldu sevgilim... İçim kapkara siklerle doldu... Ahhhh amımla götüm birbirine karıştı sanki... Ohhhhh... Ohhhh..."

Sonra tüm vücudu sarsılmaya başladı. Bir kez daha geliyordu beli. İki zencinin arasına sıkışmış, çırpınıyordu adeta. Ama onların buna aldırdığı bile yoktu. Neredeyse gözleri dönmüş bir halde sikiyorlardı karımı. O kapkara, o kocaman, o akıl almaz büyüklükteki zenci sikleriyle, amından, götünden sikiyorlardı. Ona biraz soluklanma, kendini toplama fırsatı vermeyi bile getirmiyorlardı akıllarına. Bunun doğal sonucu olarak da, karım, durmadan, peşpeşe belini getiriyordu. Öyle ki, upuzun, bitmek bilmeyen bir yolculuğa çıkmış gibi hep bulutların üstündeydi artık. Tüm vücudu dalga dalga sarsılıyordu sürekli. Bu nedenle ayaklarını kontrol edemez, artık ayakkabılarının topuklarını masanın kenarına takılı tutamaz hale gelmişti. Buna çözüm, bacaklarının arasına girip o kacaman sikini amının içinde pompalamakta olan zenciden geldi. Adamın kapkara, kocaman elleri karımın bacaklarının dizlerinin arka tarafından yakalayarak havada tutmaya başladılar. Böylece onu önünde bir tabak gibi açmış da oluyordu zenci. Şimdi daha hırsla pompalamaya, o akıl almaz büyüklükteki sikini, önünde iyice açılmış duran küçücük ama hızla sokup çıkarmaya koyulmuştu. Her dipleyişinde kocaman taşakları, arkadaşının taşaklarına yapışıyordu.

Karımın zevkten bayılmak üzere olduğunun farkındaydım. Ben de ondan aşağı kalır durumda değildim bu arada. Belim gelmek üzereydi artık. Halbuki, sikime elimi sürmemiştim bile. Titreyen parmaklarla pantolonumun önünü çözdüm ve zonklamakta olan sikimi dışarı çıkardım. Yine de, elimi fazla sürmemeye özen gösteriyordum. Söylediğim gibi belim zaten gelmek üzeriydi ve böylesinin çok daha zevkli olacağını biliyordum.

Birden müthiş bir şey oldu ve iki zenci birden, aynı anda homurdanarak bellerini getirmeye başladılar. Tanrım, bu iki yamyam, erkeklik sıvılarını karımın içine boşaltıyorlardı. Zenci belleri, aynı anda, karımın amının ve götünün derinliklerinde fışkırıyordu. Artık kendimi tutamazdım ben de. Bellerim bir anda fışkırmaya başladı. İlk salvo, havada geniş bir kavis çizerek, karımın karnına yapıştı. Ama o bunun farkında bile değildi. Çıldırmış gibi çırpınmayı sürdürüyordu hala.

Sonra hepimiz birden durulduk. Sikimi pantolonumun içine geri soktum. Gözlerimin önündeki üçlü içinde ilk toplanan ise karımın bacaklarının arasındaki zenci oldu. Sikini karımın amından çekerek yavaşça kalktı ayağa ve entarisinin eteklerini aşağı bıraktı. Ama bu arada, o kocaman sikinin yavaşça inerek bacaklarının arasında sallanmaya başladığı görebilmiştim. Am suları ve bellerle ıslanmış, pırıl pırıl parlıyordu. Karımın kendine gelebilmesi ise biraz daha zaman aldı tabii. Ama sonunda ayaklarını yere basıp, yavaşça kalktı altındaki zencinin kucağından. Küçük götünün içindeki sik dışarı çıkarken öyle bir plop sesi çıkardı ki, bir anda kanımın yeniden tutuştuğunu hissettim. En son olarak da, masanın üzerinde oturmakta olan zenci ayaklandı. Siki iyice inmişti artık ama, hala kocamandı.

mofilius
mofilius
65 Followers