Demirkoy

Story Info
A loving wife fucking with Arabs. (In Turkish language)
5.5k words
4.71
20.9k
3
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
63 Followers

Öyle bir oturmuştu ki, bacakları neredeyse kalçalarına kadar meydandaydı. Giysisinin beyaz ipekli kumaşı incecik ve son derece kaygandı. Eteği kısacıktı. Ensesinden dolanan incecik bir bandın tuttuğu çapraz kumaş parçaları, memelerini örtüyor mu yoksa büsbütün göze batar hale mi getiriyor, tartışılabilirdi. Otururken aynı kumaştan yapılmış ceketini çıkarınca, sırtı, tüm güzelliğiyle beline kadar meydana çıkmıştı. Yüksek topuklu dekolte ayakkabılarının incecik bantları ayaklarını sarıp, bileklerinde fiyonklarla bağlanmıştı. Renksiz bir ojeyle boyanmış tırnakları nedeniyle büsbütün seksi hale gelen parmaklarıyla topukları, çıplaktı.

Kısacası, bir görenin gözünü bir daha kolay kolay ayıramayacağı bir

manzara sergileyerek oturuyordu koltuğunda.

Yanındaki koltukta da kocası oturmuştu. Alçak sesle aralarında

konuşuyorlar, çevreleriyle hiç ilgilenmiyormuş gibi görünüyorlardı. Halbuki ikisi de, hemen önlerindeki erkek kalabalığının farkındaydılar. Bir kaç tanesi Türk, çoğunluğu ise genç Araplar'dan oluşan bir kalabalıktı bu.

Aslında Türkler hiç ilgilerini çekmiyordu. Buraya Araplar için gelmişlerdi. Zengin Arap aielelerinin Avrupa ülkelerinde okuyan ve yaz tatili için İstanbul'a gelen çocuklarının kaldığı bir moteldi burası. Haftanın belirli günlerinde açık olan diskosu, bu yüzden, çoğunlukla bu Araplar ve onları avlamaya çalışan orospucuklarla dolu oluyordu. Durumu, bir gün bir dostlarının onları oraya davet etmesiyle öğrenmişlerdi. Hemen de, akıllarının bir köşesine kaydetmişlerdi tabii.

Oraya bir daha ve yalnız başlarına gelmek fikri, bir gece önce yatakta

akıllarına gelmişti. Olabilecek şeyleri birbirlerine anlatırken iyice

heyecanlanmış ve çılgın gibi defalarca sikişmişlerdi. İşte şimdi de, düşüncesi bile son derece tahrik edici olan şeyleri gerçekleştirmek üzere buradaydılar.

Üstüne dikilen ve giderek cüretlenen bakışlar, yanılmamış olduklarının kanıtıydı yalnızca. Kapkara Arap gözlerinin, saçının telinden başlayıp ayak parmaklarının ucuna kadar her yerinde gezinmesinden son derece tahrik oluyordu. Peşpeşe yuvarladığı iki viskinin de etkisiyle o da iyice cüretlenmiş, gittikçe daha çok göstermeye başlamıştı Araplar'a.

İlk başlarda bacak bacak üstüne atmıştı ve sürekli bacak değiştiriyordu. Bu nedenle de, eteği giderek daha çok sıyrılmıştı. Sonra bundan vazgeçmişti. Artık dizleri hafifçe aralık oturuyordu. Bir taraftan da, kocasıyla pistte dansedenleri seyrediyorlardı. Genç Araplar'la orospucuklar, hızlı müziğin ritmine uymuş birbirlerine gösteri yapmakla meşguldüler. Alabildiğine kalabalıktı pist. Kısacası, şimdiye kadar her şey yolundaydı.

Göz ucuyla da, önlerindeki kalabalığın içinden bir kaç kişinin,

bacaklarının arasına dalıp gitmiş olduğunu görebiliyordu. Dizleri biraz daha aralıktı şimdi. Neredeyse amını göstermek üzereydi Araplar'a. Aslında fazla acele etmemesi gerektiğini biliyor, bu yüzden de hareketlerini kontrol etmeye çalışıyordu. İş fiiliyata dökülmeden, gösterisini biraz daha sürdürmek zorundaydı. Yoksa biri kapıverirdi onu. Halbuki, iş oraya gelene kadar yaşanacak çok şey vardı. Dansetmek için kocasıyla kalktıklarında kapkara Arap gözleri onları izledi.

Piste doğru yürürken, gözlerin kalçalarına kitlendiğinden emindi. Eteğinin incecik kumaşının, çıplak kalçalarının arasına hafifçe girdiğini biliyordu. Kilotsuz olduğunu anlamamak için salak olmaları lazımdı. Piste çıkıp dansetmeye başladıklarında, yine göz ucuyla Araplar'ın arasından bir kaç tanesinin yerinden kalkıp piste geldiklerini gördü. Çevreleri tekrar sarılmıştı.

Müziğin ritmine kendini kaptırıp dansederken, Araplar'a yeni bir darbe

daha indirmiş de oluyordu. Üzerine dikilmiş şehvetli bakışlar onu öylesine tahrik ediyordu ki, elinde olmadan daha da tahrik edici oluyordu. Tüm vücudu kıvrım kıvrım bükülüyor, kalçaları sağa sola, öne arkaya çalkalanıyordu. Çevresindeki erkekleri çıldırtan, siklerinin bir an bile inmesine izin vermeyen usta bir dansöz gibiydi pistte.

Bu arada hala onlara pek yüz vermiyordu. Gözleri çoğu zaman kocasının gözlerindeydi. Onun ne kadar etkilendiğini, yarattığı olayla ne kadar tahrik olduğunu kolaylıkla okuyabiliyordu gözlerinden. Her zaman olduğu gibi de, bunu son derece tahrik edici buluyor, büsbütün cüretleniyordu. Durmadan tırmanan bir sikilme isteğine kaptırmıştı kendini. Ama yine de, Araplar'la gözgöze gelmemeye özen gösteriyordu. Henüz zamanı gelmemişti bunun.

Müzik yavaşladığında, şovunun da şekli değişiverdi hemen. Kocasına

sokulup, vücudunu onunkine yapıştırdı. Kocası beline sarılırken de, kollarını onun boynuna doladı. Sonra, müziğin ritmine uyup, yavaş yavaş dansetmeye başladılar. Karnını, kocasının karnına sımsıkı dayamıştı. Kalçaları kıpır kıpır, durmadan bükülüp kıvranıyordu. Hafifçe terlediği için, eteğin incecik kumaşı, kıçının yarığına iyice girerek, daha da yapışmıştı kalçalarına.

Pistte yalnızca çiftler kalmış, peşlerine takılıp gelen sap Araplar

aşağıya inmek zorunda kalmışlardı. Ama göz ucuyla da olsa, hepsinin pistin yakınında kaldığını görebiliyordu. Bırakıp gidemiyordu Araplar. Şehvet dolu kapkara Arap gözlerinin çıplak sırtında, kalçalarında, bacaklarında dolaştığını hissedebiliyordu adeta.

Kocası da her şeyin farkındaydı tabii. Gerçi çevreye çaktırmıyordu ama, karnına dayanan siki taş gibi sertleşmişti. Son derece hoşuna giden, vücudunda dolaşan aç bakışlarla birleştiğinde, kanının tutuşmasına neden olan bir şeydi bu. Kalçalarının hareketleri giderek daha da azgınlaşıyordu. Amı alev alev yanmaya başlamıştı. Müzik yeniden hızlandığında, ayrılmak zorunda kaldılar. Kısa bir an sonra da, çevreleri tekrar Araplar'la doluverdi. Kendini, horozlarla dolu bir kümesteki tek tavuk gibi hissediyordu. Çevresindekilerin hepsinin kafasındaki tek düşünce onu sikmekti. Bunun iyice bilincindeydi artık

ve son derece tahrik oluyordu.

Pist kalabalıklaştıkça, çevrelerindeki Arap çemberi de daralıyordu, bu

arada. Birden kocası iyice yanına sokuldu ve kulağına eğilip;

- ''Ben tuvalete gidiyorum yavrum...'' dedi. ''Kısmetin açık olsun.''

Sonra da, onu pistte, Arapların arasında tek başına bırakıp gidiverdi.

Kısa süren bir şaşkınlık çemberi oluşmuştu çevresinde. Kocasının onu uzun süre yalnız bırakacağını kimse tahmin etmiyordu tabii. Bu yüzden, bir süre mesafeli kaldı Araplar. Ama gözleri, müziğin ritmine kapılmış, kıvranıp bükülen vücudundan asla ayrılmıyordu.

Uzun sürmedi bu durum. Kocasının geri dönüşü geciktikçe, çevresi daha çok sarılmaya, çember daralmaya başlamıştı bile. Oyunun ikinci safhasını başlatmanın zamanı da gelmiş oluyordu böylece.

İlk gözgöze geldiği Arap, en çok 22-23 yaşlarında, oldukça yakışıklı

biriydi. Uzunca bir süre gözgöze kaldılar. Sonra oğlanı tepeden tınağa

incelemeye başladı. Üstelik bunu öyle açıkça yapıyordu ki, herkes farkına varabiliyordu. Beyaz ipekten, bol ve kısa kollu bir gömlek giymişti Arap. Pantolonu da beyaz ve daracıktı. Hafif kalkmış sikiyle taşakları, bütün

hatlarıyla belli oluyordu. İçinin büsbütün gıcıklanmasına neden olan bir

manzaraydı bu.

Sonra onu bırakıp, diğer Arapları, teker teker incelemeye başladı. Hepsine aynı şeyleri yapıyordu. Önce gözgöze geliyor, sonra tepeden tırnağa süzüyordu yani. Gördükleri, ağzının olduğu gibi, amının da daha çok bulanmasına neden oluyordu. İçindeki ''horozların arasında tek başına kalmış tavuk'' duygusu, artık daha da güçlü bir hale gelmişti.

Buraya ayağını bastığı andan beri üzerinde dolaşan bakışlara karşılık

vermesi, Arapları da cüretlendirmişti doğal olarak. Gittikçe daha çok

sokuluyorlardı yanına. Artık, birisinin dokunmasını beklemeye başlamıştı. Tüm sinirleri gerilmişti.

İlk temas, bir Arap elinin kaza havasında kalçasına değmesi oldu ve içini titretti. Sonra bunu yeni dokunmalar izlemeye başladı. Kaçmadığını, itiraz etmediğini gördükçe, daha da cesaretlendiler Araplar. Artık yalnızca değmekle yetinmiyorlardı. Eller, vücudunun çeşitli yerlerinde uzun süreli kalmaya, hatta okşamaya başlamıştı. Arkasında, sırtı ona dönük olarak danseden biri iyice sokulup, uzun parmağını apış arasına soktuğunda ise bayılacak gibi oldu. Bir anda, amının şişip açılmış dudaklarını buluvermişti parmak. Çevresini öyle bir sarmışlardı ki, başkalarının olup bitenleri görmesine olanak vermiyorlardı.

Birden Lambada çalmaya başladı ve hemen karşısındaki uzun boylu Arap onu kapıverdi. İki eliyle birden belinden tutup onu kendine çekmiş, karnını karnına yapıştırmıştı. Yalnızca bir kaç saniye sonra da, taş gibi sertleşen bir Arap siki, tenini yakmaya başlamıştı tabii.

Doğrusu güzel de dansediyordu Arap. Müziğin kıvrak ritmine uymuşlar, kalçalarını çalkalaya çalkalaya dönüyorlardı. Sonra beklenmedik bir şey oldu ve ikinci bir Arap arkadan gelip sarılıverdi ona. Şimdi ikinci kocaman Arap siki de dayanmıştı vücuduna. Üstelik bu kalçalarının arasına yerleşmişti sanki.

Çıldıracak gibi olmuştu. Lambada'nın özelliklerini değerlendirip, onu dans pistinin ortasında sandviç yapmışlardı Araplar. Kalçaları, tam elinde olmayan hareketlerle yalnız sağa sola değil, öne arkaya da çalkalanıyordu artık. Arapler sanki dansetmiyor, onu herkesin içinde sikiyorlardı. Kendini tutamayacak hale gelmişti. Birden beli gelmeye başladı. Vücudu titriyordu. Ağzından küçük bir inleme kaçtı. Yalnızca dansettikleri değil, yakınındaki herkes de, belinin geldiğini anlamış oldu böylece.

Dizlerinin bağı çözülür gibi olmuştu. Neredeyse aynı anda bitti Lambada. Birbirlerinden ayrıldılar. Kafasını toplamaya çalışıyordu ki, müzik yeniden yavaşa döndü ve bir anda kendini başka bir Arap'ın kollarında buluverdi.

İlk gözgöze geldiği, genç ve yakışıklı oğlandı bu. İlk bakışta o yarı

kalkmış haliyle gözünü çelen siki şimdi kocaman olmuş, boyları da uyduğu için, kasıklarına dayanmıştı. İki eliyle birden onu belinden tutup kendine çekmişti Arap. Az önceki Lambada macerasının etkisinden hala kurtulamamış olduğu için, bu kucaklanmayı sessizce kabullenmişti başta. Ama, vücuduna dayanan kocaman Arap sikinin yakıcı sıcaklığı, kısa bir süre sonra işin değişmesine neden oldu. Yeniden tutuşmuştu kanı. Kollarını oğlanın boynuna dolayıp, aklını başından alan sikin tadını çıkarmaya koyuldu.

Öteki Araplar, yine pisti terketmek zorunda kalmışlardı tabii. Kocası da, hala ortalıkta yoktu. Önceden konuştukları için, onun piste geri dönmeyeceğini biliyordu gerçi ama, nerede olduğunu merak etmişti yine de. Arayan gözlerle bakınırken, birden görücerdi kocasını. Neredeyse kümelenmiş bir halde duran Araplar'ın tam ters yönüne düşen barda, elinde viski bardağıyla duruyordu. Kendisine baktığını görünce, bardağını kaldırdı.

Bu arada dansettiği Arap da, işi azıtmaya başamıştı. Elleri çıplak

sırtında dolaşıyordu. Başını oğlanın boynuna gömüp, kendini iyice bıraktı. Karnın içinde ateşten bir top oluşmuş gibiydi. Arap sikini kasıklarına bastırdıkça büyüyordu bu top. Kalçaları yine dalgalanıp, çalkalanmaya başlamıştı. Sonra oğlan bir eliyle kıçını okşamaya başladı.

Çığrığından çıkmıştı iş artık. Dans mı ediyordu, yoksa pistte ayaküstü

sikiliyor muydu, farkında değildi. Oğlanın solukları hızlanmıştı bu arada. Bir eliyle çıplak sırtından, diğer eliyle de, pençe gibi kavradığı kıçından

çekerek sımsıkı sarılmıştı ona. Sonra aklını başından büsbütün alan bir şey oldu birden. Arap, mümkünmüş gibi, sikini daha da çok bastırdı kasıklarına. Hemen peşinden de, adaleli vücudu kasılıverdi. Aradaki kumaşlara rağmen, o kocaman sikin sanki canlanıverdiğini hissetti. Belini getiriyordu oğlan.

Bu kadarı fazlaydı doğrusu. Hafif titremelerle, o da belini getirmeye

başladı. Zevkten uçmuş gibiydi.

Yanlarına gelen başka bir Arap onu kollarına alırken, gözlerini indirip

kenarda kalan genç oğlanın önüne baktı bir an. Beyaz pantolonunun önü, kocaman bir leke halinde ıslanmıştı Arap'ın. Biraz da bu yüzden olmalı ki, çabucak yürüyüp gitti. Şimdi yeni kollar sarılmıştı vücuduna. Karnına yeni bir sik değiyordu. Tekrar bıraktı kendini.

Müzik tekrar hızlanana kadar geçen süre içinde kaç Arap'la dansettiğini, daha doğrusu kaç Arap'la ayaküstü sikiştiğini şaşırmıştı. Fakında olduğu tek şey, hepsinin belini getirdiği, bu arada da durmadan kendi belinin geldiğiydi. Müzik hızlanıp da son dansettiği Arap'tan uzaklaşınca, pistin yanına kadar gelmiş olan kocasını gördü. Halsiz adımlarla ona doğru yürüyüp pistten indi ve elele tutuşup, yerlerine döndüler.

Biraz da yorgunluğunun sonucu olarak, tam anlamıyla sereserpe oturmuştu şimdi. Eteği iyice sıyrılmıştı. Dizleri hafifçe aralıktı. Bacaklarının, am sularıyla ıslanan iç taraflarının pırıl pırıl parladığını, kendi bile görebiliyordu. Alçak bir sesle, uzaktan her şeyi izlemiş olan kocasına, bilemeyeceği ayrıntıları anlatmaya koyuldu. Bir taraftan da, gözucuyla yeniden gelip hemen önlerindeki koltuklarda toplanan Arap kalabalığını süzüyordu. Peşini bırakmamakta kararlıydılar Araplar. Kocasına anlattıkları, bir yandan da kanının yeniden tutuşmasına neden oluyordu bu arada. Defalarca beli gelmişti ama olup bitenleri hatırladıkça, amı yeniden sulanmaya başlamıştı. Başını çevirip üzerinde dolaşan aç Arap gözlerini gördükçe de, daha çok tahrik oluyordu. Dizleri, elinde değilmiş gibi biraz daha aralanmıştı. Artık daha çok gösteriyordu Araplar'a.

Garsonun tazelediği viskisini içerken, gözlerini kaldırıp Araplar'ı

inceledi. Neredeyse hepsiyle dansetmiş, orasını burasını mıncıklayıp

okşamalarına izin vermiş, hepsinin sikini kaldırıp çoğunun belini getirmişti. Bu arada kendi de mahvolmuştu tabii. Belinin kaç kere geldiğini hatırlamıyordu bile. Uzanıp viski bardağını masaya koyarken, dizlerini iyice araladı. Yine amını gösteriyordu Araplar'a. Son derece heyecan verici bir şeydi bu.

Bir süre sonra, tuvalete gitmek için yerinden kalktığında, yine peşinde

birilerinin olduğunu farketti. Ama pek aldırmadı buna. Yalnızca, kalçalarını çalkalaya çalkalaya yürümeye özen gösterdi, o kadar. Çişi gelmişti ve mutlaka gitmek istiyordu tuvalete.

Oldukça uzun kaldı içerde. Tekrar dışarı çıktığında, başlarda dansettiği genç ve yakışıklı Arap'ı kapının önünde bulunca biraz şaşırdı doğrusu. Onun yanından geçmeden yerine gitmesine imkan yoktu. Ama bunu başaramadı. Oğlan yanından geçerken elini tuttu birden. Sonra da, adeta çekerek bir yerlere götürmeye başladı. Belini getirince pantolonunun önü lekelenen Arap'tı bu. İtiraz bile edemeden oğlanın onu istediği yere sürüklemesine razı olmuştu. Büyülenmiş gibiydi sanki.

Acelesi vardı Arap'ın. Belliydi ki, arkadaşlarına yakalanmak istemiyordu. Tuvaletlerin arkasına götürdü onu. Kendini yeteri derecede güvenlikte hissedince de, tuttuğu gibi kollarının arasına aldı. Ne olduğunu tam anlayamadan, Arap'ın kalın dudaklı kocaman ağzını kendi küçük ağzının üzerine kapanmış buldu. Neredeyse aynı anda oğlanın elleri, birer pençe gibi kalçalarını kavradı. Kıçının yuvarlakları, iri ellerin içinde yoğruluyordu. Arap, dilini de ağzına sokmuştu şimdi.

Kendini bıraktı önce. Sonra da, karnını oğlanın karnına sımsıkı

yapıştırıp, kanını tutuşturan öpüşlere karşılık vermeye koyuldu. Tekrar

kasıklarına dayanan kocaman sik, bir anda aklını başından almaya yetmişti. Arap, oracıkta her istediğini yapabilirdi ona. Her şeye, hatta ayaküstü sikilmeye bile hazırdı. Ağzının içinde dolaşıp duran dili, tıpkı bir siki emer gibi emiyordu. Kalçalarını mıncıklayan eller, artık eteğini yukarı sıyırıp, çıplak tenine ulaşmıştı. Bu, kanının daha da tutuşmasına neden oldu. İçindeki sikilme isteğinin dev boyutlara ulaştığını hissediyordu. Hemen oracıkta siktirmek istiyordu kendini. Kasıklarından başlayıp neredeyse göbeğine kadar çıkan yerini, aradaki tüm kumaşlara rağmen adeta yakan o kocaman Arap sikini mutlaka içine almalıydı.

Oğlan bir adım geriye atıp önünde çömeldiğinde, neyin gelmekte olduğunu anlayarak, büsbütün heyecanlanmıştı. Eteğini tuttuğu gibi, beline kadar sıyırdı Arap. Bacaklarını elinden geldiğince aralayıp, öylece beklemeye başlamıştı. Sonra zevkten buğulanmış gözlerle oğlanın kıvırcık saçlı başının, yavaş yavaş yaklaşışını seyretti. Kısa bir an öncesine kadar ağzının üstüne bir vantuz gibi yapışmış olan dudaklar, bu sefer de amının alabildiğine şişip, alabildiğine açılmış dudaklarına yapışınca da, derin bir inilti kaçırdı ağzından. Tük vücudu elektrik çarpmış gibi titremişti. Sonra Arap, dilini sokuverdi amına. Sarsıla sarsıla beli gelmeye başladı. Parmaklarını oğlanın kıvırcık saçlarına geçirmiş, kendine sımsıkı çekmişti. Kalçaları, deli gibi kıvrılıp bükülüyor, çalkalanıyordu.

Kendini topladığında, Arap yeniden ayağa kalkmıştı. Sonra ellerini

omuzlarına koyarak, onu önünde çömelmeye zorladı. Ne istediği belliydi ve o da, bunu, büyük bir zevk duyarak yerine getirmeye hazırdı. Oğlanın

pantolonunun önünü çözmeye çalışan parmakları, telaşlı ve titrektiler.

Pantolon kumaşı kurumuştu ama, oğlanın donu hala ıslaktı. Sonunda başardı istediğini ve aklını başından alıp duran o kocaman Arap sikini çıkardı dışarıya.

Gerçekten de, kocaman bir şeydi elindeki sik. Nemli ve yapış yapıştı,

doğal olarak. Hafif hafif okşarken, yüzünü yaklaştırıp oğlanın taşaklarını

yalamaya başladı. Cin çarpmışa döndü Arap. Bacakları titriyordu. Kaybedilecek zaman kalmamıştı. Dansettiklerinde, pantolonunun içinde belini getirmişti oğlan. Diline gele tuzlu tatla burnuna dolan koku, aklını başından alıyordu. Onun için kalkmış bir sikten, onun için fışkıran erkek tohumlarının bir kere daha boşa gitmesine izin veremezdi. Ağzını alabildiğine açıp, dudaklarını, sikin dev bir mantara benzeyen başı üzerine kapadı birden. Ağzının içindeki, hem taş gibi sert, hem de kadife kadar yumuşaktı. Üstelik alev alev yanıyordu.

Arap iki eliyle onu omuzlarından tuttu ve ağır hareketlerle ağzını sikmeye başladı. Olanı anlatabilecek başka bir kelime gelmiyordu aklına. O kocaman sik, yumuşacık dudaklarının arasından kayarak ağzına girip çıkıyordu. Çıldırtıcı bir şeydi bu. Am gibi olmuştu ağzı. Burnundan derin nefesler alarak, hırsla, sanki içini boşaltmak istermiş gibi emiyordu oğlanın sikini. Bir eli de bacaklarının arasına gitmiş, parmakları, artık vıcık vıcık bir hale gelmiş olan amıyla oynamaya başlamıştı.

Birden fışkırtmaya başları Arap. Tohumları, peşpeşe gelen dalgalar halinde ağzının tavanına, gırtlağına çarpıyordu. Bir damlasını bile kaçırmak istemiyordu bu yakıcı sıvının. Daha da hırsla emiyordu şimdi o kocaman Arap sikini. Yutkundukça boğazından aşağı inen bellerin, mide borusunu ısıttığını duyuyordu. Birden onun da beli geliverdi. Bütün vücudu sarsılıyordu. Ama ağzındaki siki emmeyi, bir saniye için bile olsa bırakmadı. Son damlayı yutana kadar da sürdürdü bunu.

Aslında belki tersini yapması gerekirdi ama, Arap boşalmış sikini ağzından çekip, onu orada yalnız bırakarak gözden kaybolduğunda hiç kızmadı. Yavaşça ayağa kalkıp, tuvaletlerin ön tarafına dolandı. Bir an önce kocasının yanına dönmek istiyordu. Şimdi kalçalarını daha da çok çalkalıyordu yürürken. Arap oğlanın belinin tadını hala dilinin üstünde, damağında hissediyordu. Koltuğuna yerleşirken, eteğinin alabildiğine sıyrılmasına, bacaklarının kasıklarına kadar meydanda kalmasına dikkat etti. Artık Araplar, amının kıllarını görebiliyorlardı. Bacaklarını biraz aralayacak olsa, amının şişmiş dudaklarını da görebileceklerdi. Sonra hafifçe eğilip, olanları kocasına anlatmaya koyuldu.

Kocası, gecikmesinden bir şeyler olduğunu anlamıştı tabii ki. O yüzden de, son derece heyecanlıydı. Hem yaşamış olduklarının tadını bir kere daha çıkarmak hem de kocasını iyice tehrik etmek için, başına gelenleri en ince ayrıntısına kadar anlattı. Her şey o kadar tazeydi ki, hiç bir şeyi unutmuyordu anlatırken. Oğlanın belinin keskin tadını hala ağzında, kokusunu burun deliklerinin içinde hissediyordu.

Bu arada, karşısında oturan ve ondan başka hiç bir yene bakmayan Araplar'ı da unutmuyordu elbette ki. Dizleri gittikçe aralanıyordu. Her biri tepeden tırnağa sik haline gelmiş olan Araplar'a, alabildiğine gösteriyordu artık. Böylesine bir manzaraya ne kadar dayanabilecekleri de belli değildi. İçlerinden biri ya da birkaçının, kocasını filan boşverip, her an yanına sokulabileceklerinin farkındaydı. Bunu, daha da tahrik edici buluyordu. Gözlerine baktığında, kocasının farklı duygular beslemediğini de anlıyordu. Olay, alabildiğine tırmanıyordu ve ikisi de bundan şikayetçi değillerdi. Aksine, her şeyi akıp gitmeye bırakmışlardı. Sonunda ortaya çıkacak durumu kabullenmeye, peşin peşin hazırdılar.

mofilius
mofilius
63 Followers