Gerdek Yardımı

Story Info
Balayında gerdek yardımı.
6.1k words
3
903
1
0
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
astronot
astronot
19 Followers

Balayı süitinin geniş mi geniş yatağında sırt üstü yatıyordum gecenin bir yarısı... Gözlerim tavanda... İçim sıkılıyor... Bıkkın vaziyetteyim... Üç gün önce düğün öncesi büyük umutlarla her yerini temizlediğim, misler gibi pırıl pırıl yaptığım körpe genç kız bedenim çarşafın altında çırılçıplak uzanıyorum...

Yanımda Ekrem, benim iki günlük kocam da aynı durumda... Başımı çevirip baktım, onun da gözleri tavanda... Benim baktığımı hissetti, göz göze geldik.

Bir yıllık nişanlım, iki günlük kocam da olsa bir erkekle birlikte aynı yatakta çırılçıplak olduğum geldi aklıma yine... Hafif aşağıya kayan ve dimdik göğüslerimden birini açıkta bırakmış bembeyaz otel çarşafını boynuma kadar çekiştirdim refleks olarak, memelerimi onun gözlerinden sakladım. Yüzüm kızarmıştı utancımdan... Sevgiyle baktı bana, çarşafın üzerindeki elimi okşadı.

-"Ne yapıcaz Gül?" dedi suçlu suçlu, çarşafın altında dimdik duran göğüslerimden zorlukla yüzüme çevirdi bakışlarını...

İki gündür uğraşıyorduk bu otel odasında... Hala bakireydim. Her denememiz başarısız olmuştu. Çarşafın altında iki çıplak, birbirimize sarılıyor, öpüşüyorduk. Önündeki sertlik bacaklarımda, kalçamda dolaşıyor, istekle batıyordu bedenime...

Biraz tansiyonumuz yükselince denemeye girişiyor, bacaklarımı aralıyordum, kocam üstüme çıkıyordu. Araya girip sertliğini amıma batırmaya çalışıyor, zorluyor, zorluyor, bir türlü olmuyordu. O sertlik içime girmiyordu. Canımı yakıyordu.

Ben canımın acısıyla "ayyy..." diye bağırıp bacaklarımı kapatmaya çalışıyordum kendimi koruma içgüdüsüyle... Ben bağırıp durdukça, bu kez onun sertliği yumuşuyor, kalakalıyordu. Hışımla cevap verdim sorusuna,

-"Bilmiyorum Ekrem..." dedim. "İlk defa evleniyorum. Sen bana dokunan ilk erkeksin. Senin bilmen gerek ne yapılacağını..." Ezilerek yanıtladı beni,

-"Dedim ya sana aşkım... Bir kere arkadaşlarla geneleve gittim, onda da ne olduğunu anlamadan kadınının içine boşalıverdim. Nasıl kaçacağımı bilemedim oradan... Bir daha da bir kadının elini bile tutmadım. Ta ki seninle nişanlanıncaya kadar... Hem o kadınla sen bir misin? Kıyamıyorum sana... Sen acıyla bağırınca canın yanıyor diye kalakalıyorum. Ne istek kalıyor, ne bir şey..."

-"Ama nişanlıyken öpüp duruyordun beni? Sıkıştırıyordun mutfakta, sinemada, her fırsatta okşuyordun ya... Babamlar yokken bizim evde seviştiğimiz günü hatırlasana... Ne kadar istekliydin..." Dönüp yüzüme baktı.

-"Evet, hatırlıyorum. Ama bir şey yapamamıştık. Sen, "şimdi olmaz, nikâhtan sonra" diye tutturmuştun o gün, bana engel olmuştun."

-"Keşke engel olmasaydım o zaman, nişanlıyken yapsaydık bu işi... Bak şimdi, uğraşıp duruyoruz. O zaman yasaktı, şimdi imzayı basınca her şey serbest, bu kez biz yapamıyoruz Ekrem... Bıktım artık aşkım... Sen de bıktın biliyorum..." Sarılıp öptü beni,

-"Seni seviyorum aşkım. Bıkmak ne demek? Ama kendimi beceriksiz hissediyorum senin yanında, bu işi beceremiyorum diye..."

Beceriksizdi evet, kesinlikle beceriksizin tekiydi bu konuda... Ama söyleyemedim bunu yüzüne... Başka kadınlarla düşüp kalkmaması, benim gibi kendini evleneceği insana saklaması iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilemedim ki...

Ben ondan daha berbattım bu konuda... Bir kere komşunun oğlu sıkıştırmıştı bahçede, bir kere de okulda sınıf arkadaşım... Telaşla öpmeye çalışmışlar, biri eteğimin altına daldırmıştı elimi... Oğlan külotumun üstünden amımı avuçlayınca neye uğradığımı şaşırmış, tecavüz edecek diye korkuyla bahçeden zor kaçmıştım.

Kız oğlan kızdım. Kocam kızlığımı alırken canım çok yanacak diye ödüm patlıyordu. Ne hikayeler duymuştum bu konuda... Hastanelik olanlar, kanaması durmayanlar, dikiş atılanlar...

Ah o namus kumkuması annem... Oğlanlarla fingirdemeyeyim, adım kötüye çıkmasın diye diye beynimi işlemişti. Gözümü öyle korkutmuştu ki benim... Oysa filmlerde ne kadar rahattı insanlar... Öpüşüyorlardı, sevişiyorlardı, neler neler yapıyorlardı... Aklı eren kızların eline prezervatifi verip oğlanın yanına aileleri yolluyordu yabancı filmlerde... Evlendiğinde sıkıntı çekmesin kızımız diye...

-"Hadi uyuyalım aşkım... Yarın buluruz bir çaresini... Sabah olmak üzere, gözlerin kapanıyor senin de..." diyerek başucumuzdaki apliğin ışığını kapattı.

-"Keşke bize bir yol gösteren biri olsaydı... Eskiden yengeler filan olurmuş, anlatırlarmış ne yapılacağını..." diye fısıldadım karanlıkta...

Bir süre tavana yatarak baktım. Ekrem yanımda ağır ağır nefes alıyordu. Uyumuştu hemen... Benimse gözümde uyku yoktu hiç... Yabancı bir otel odasında, bir erkekle birlikte aynı yatakta yatıyordum. Hem de çıplak vaziyette...

Genç kızlık hayallerimdeki gibi... Kocamla yataktayız sonunda... Ama hala genç kızdım. Eve dönünce ne anlatacaktım, ne söyleyecektim? Ya olmadı diye beni bırakırsa kocam? Dönüp baktım karanlıkta... Sırtüstü yatmış, ağzı açık uyuyordu yorgun argın... Sanki bir şey becermiş gibi... Bırakır mı gerçekten? Ama suç bende değil ki... Erkek olan o...

Kasıklarımda bir yanma... Elimi uzatıp tüysüz kasıklarımı okşadım. Ürperdim bir anda... İçimde bir kıpırtı... Parmağımı bastırdım. Klitorisim sertleşmiş. İstiyor... Salak diye kızdım kendime... İstiyorsun işte... Kocan becersin diye ölüyorsun. Bırak girsin içine, iki dakika dişini sık, ne diye kasıyorsun kendini, bıçak batırmış gibi bağırıyorsun...

Uyuyakalmışım sonunda... Rüyamda alt alta üst üste sevişiyoruz kocamla... Sertliği gidip geliyor içimde... Erkekliğini acımasızca amıma batırıp çıkarıyor. Her yanım kan... Yatak kan... Siki kanlı bir hançer gibi batıyor amıma...

Sabah uyanınca kahvaltıya indik. Suratlarımız bir karış ikimizin de... Gülemiyoruz ki... Bir şey becerememişiz. Hiç de balayı çiftine benzemiyoruz. O gün öylesine geçti. Havuz başında eğlenen, gülen insanlar, denize gidenler, memeleri meydanda, üstsüz gezen yabancılar...

Otelin müdürüydü galiba, bize çok yakınlık gösteren Ali abi geldi yanımıza, masaya oturdu, halimizi hatırımızı sordu. Yakışıklı, uzun kabarık siyah saçlarını at kuyruğu yapmış, bizden beş altı yaş büyük bir adamdı. İki günde aileden biri gibi olmuştu. Sürekli ikramlarda bulunuyor, garsonlar devamlı onun gönderdiği yiyecek, içecek bir şeyler taşıyordu. Otelin balayı çiftlerine özel uygulamasıymış dediğine göre...

Biz onu, o bizi çok sevmiştik. Hele Ekrem'le bayağı samimi olmuşlardı. Sık sık bir araya geliyor, sohbet ediyorlardı. Kafa adamdı. Bana bakarken yakalıyordum sık sık... Ama aldırmıyordum onun bakışlarına... Alışmıştım artık...

Erkeklerin yiyecek gibi bakmaları, laf atmaları alışkın olduğum şeylerdi hep, hoşuma bile gidiyordu... Şimdi de Ali abinin cin gibi gözleri üzerimizde, sirke satan suratlarımızda dolaşıyordu. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hemen anlamıştı halimizden...

-"Ne oldu çocuklar? Yüzünüzden düşen bin parça... Otelimizden memnun değil misiniz yoksa?" diye ağzımızı aradı.

Kem küm ettik. Ekrem yüzüme baktı, ben gözlerimi kaçırdım. Ne diyeyim ki şimdi? Ekrem bana soran, izin isteyen gözlerle,

-"Yok Ali abi, otelden çok memnunuz, çok güzel de..." diye kekeledi. "Bizim bir sorunumuz var, nasıl anlatsam..."

Yüzüm kıpkırmızı oldu bir anda... Gözümü tabağıma diktim. Gerdek öncesi yol gösteren yenge derken, sorunumuzu Ali abiye mi anlatacaktı yoksa kocam? Aklıma gelen başıma geldi. Kocam kesin kararlı bir tavırla ayağa kalktı, Ali abiye,

-"Abi, iki dakikan var mı? Şu köşede baş başa konuşalım biraz..." dedi.

Kalktılar, restoranın köşesindeki en dip masaya geçtiler, baş başa konuşmaya başladılar. Gözümün ucuyla baktım. Bir yandan konuşuyorlar, bir yandan bana bakıyorlardı. Yanaklarım utançtan yanıyordu sanki... Hay şeytan... Aptal kocam, beni beceremediğini elin adamına anlatıyordu.

Ali abi de ona bir şeyler anlatıyordu gördüğüm kadarıyla, baş başa vermişler, fısır fısır konuşuyorlardı. Sonra kocam kalktı, yanıma geldi. Yüzüme bakamıyordu, onun da yüzü kızarmıştı. Neler konuştular, neler duyduysa artık... Elimden tutup kaldırdı,

-"Gel Gül, odamıza gidelim." dedi.

Ses çıkarmadan, bir şey sormadan kalktım. Niçin gittiğimizi biliyordum ki... Kocam Ali abiden dersini almış, uygulamaya gidiyorduk. Asansörde ne anlattığını sordum. Uzun uzun anlatmış kocama, bana tekrarlamadı, kısa kesti. Odaya gidince görecekmişim.

Olmadı. Kocamın talimatlarıyla o beni soydu, ben onu soydum. Çırılçıplak duşa girdik. Birbirimizi köpüklerle yıkadık, her yerimizi okşadık. Kurulanıp yatağa gittik. Öpüştük, koklaştık.

Eğilip bacaklarımın arasına başını gömdü. Diliyle amımı yalamaya çalıştı. Biraz utanıyor, biraz çekiniyor, korkuyordum çokça... Dilinin ucunu klitorisimde hissedince biraz aşka geldim sanki... İçimde bir şeyler kıpırdar gibi oldu.

Yine bacaklarımın arasına girdi. Erkekliği sertleşmişti. Baktıkça utanıyordum elinde tuttuğu şeye... Tutup mor renkli başını amıma sürtü. Bende yine o korku, irkilme, çekinme duygusu yükseldi iyice... İstemsizce kasıldı tüm vücudum...

Uğraştı, uğraştı dakikalarca, bir türlü benim kasılmamı aşamadı. Sonunda bir iki saat geçti, beyhude çabaları sonuç vermedi. Yoruldu, serilip kaldı yanıma...

Biraz dinlendik. İki beceriksiz kalkıp giyindik. Sessizce öğle yemeği için restorana indik. Ali abi bizi görünce yanımıza geldi. Soran bakışları üstümüzdeydi. Ekrem'e,

-"Nasıl oldu çocuklar?" diye fısıldadı. Ekrem başını iki yana salladı utançla...

-"Olmadı Ali abi..." dedi sıkıla sıkıla... "Dediğin her şeyi yaptım ama... Ya, nasıl söylesem... Şeyy... Çok dar, Gül de kasılıyor, bir türlü girmiyor..."

-"Tamam koçum... Siz oturun, yemeğinizi yerken ben bir çare bulurum" dedi Ali abi, yanımızdan ayrıldı. Biraz sonra yanımıza geldi. Elinde bir kreme benzer tüp vardı. Kocama uzattı,

-"Bakın, bu yağlı, özel bir krem, kayganlaştırıcı... Bu tür cinsel sorunlar için özel yapılmış." dedi.

Benim yüzüm kıpkırmızı oldu yine... Elindeki krem kullanılmıştı, kim bilir hangi kadınla kullanmıştı elindeki şeyi... Benim kızardığımı görünce rahatlatmak için atıldı.

-"Sakın ha Gül, utanmana gerek yok. Herkesin başına gelebilir böyle şeyler... Ekrem, sen bunu penisine iyice sür, sonra yavaş yavaş eşinin içine girmeye çalış. Mutlaka faydası olur. Sen de biraz rahat ol Gül... Sıkma kendini... Kocana yardımcı ol biraz... Her kadın bunu yaşıyor, bu kadar korkmana, kendini kasmana gerek yok yavrum..."

Sonuç yine hüsran... Yemeği bitirmeden kalktık, odaya çıktık. Ekrem Ali abisinin verdiği kremi aletine sürdü iyice yedire yedire, ben çarşafın altında çırılçıplak yatakta yatarken... Sonra yanıma geldi. Beni öpmeye çalışırken kaygan, kremli erkekliği bacaklarıma sürtünüyordu.

Bir iki acemi öpüşten sonra heyecanla bacaklarımı araladı. Girmeye çalıştı. Ben yine aynı vaziyet... Uğraştı, etti, yine olmadı. Sinirle kalktı, duşa gitti. O giyinirken ben yağlanmış bacak aramı temizledim duşta, çıkıp ben de giyindim. Aşağıya indik.

Elimi bile tutmuyordu kocam... Beni suçladığı öylesine belliydi ki... Bense sessizce, utançla yan yana yürüyorduk. Ali abi karşımıza çıktı bahçede... Ekrem,

-"Olmuyor abi, bir türlü olmuyor..." dedi. "Balayı bitti, yarın gidiyoruz. Babamlarla aynı evde oturucağız. Yatak odamız üst katta, onlar alt katta... Biz bu otel ortamında bu işi yapamazsak, evde ailelerimizin yanında hiç yapamayız. Gül şimdi yaptığı gibi her denememizde bas bas bağırırsa başımıza toplanırlar, karımı kesiyorum diye... Bizim için hiç iyi olmaz bu durum... Mutlaka burada halletmemiz lazım abi... Yoksa sonumuz kötü..."

Ağlayacak gibi olmuş, sürekli konuşuyordu. Gözleri dolmuştu. Benim de ondan farkım yoktu. Kendimi suçlu hissediyordum bir de... Ali abi halimize üzülmüştü. Başını iki yana salladı.

-"Hay Allah, ne yapsak bilmem ki... Şimdiye kadar çoktan bitmesi lazımdı ama... Neyi eksik yapıyorsun Ekremcim, bilemedim."

Kocam bir bana baktı, bir adama...

-"Abi, bir şey dicem ama..." Hala yüzüme bakıyordu. Sonra bakışlarını kaçırdı. "Sen artık yabancımız değilsin abi... Ne olur, bize yardım etsen... Bizimle odaya gelip bize yardımcı olabilir misin?"

Şaşırıp kaldım. Ali abi de hayretle bakıyordu, o da şaşırmıştı. Ben utançla yüzümü yere eğdim. Neler söylüyordu bu kocam olacak adam böyle... Ama bir yandan da hak veriyordum. Öyle çaresiz bir durumdaydık ki... Mantık falan hak getire... Bir şey düşünemiyordum artık...

-"Siz bilirsiniz çocuklar... Ben her türlü yardımcı olmaya hazırım da... Bu şekilde olunca... Bilemedim... Sen ne diyorsun Gül? Kocanla aynı fikirde misin?" Cevap veremedim bile... Kocam atıldı hemen, benim suskunluğumu evet olarak algılamıştı... Hem adama, hem bana bakıyordu anlatırken, onay istercesine...

-"O da bıktı artık abi... Sen hem bizim abimizsin, hem de bir yabancısın. Şu işi yardımınla bir halledelim, nasıl olsa seni bir daha görmeyeceğiz. Öyle değil mi Gül? Abi, ne olur yardım et bize..." Ali abi bir müddet sesini çıkarmadan durdu, bize, özellikle bana baktı. Sanki bir kez daha düşünmemiz için zaman tanıyor gibiydi. Sonra da elindeki anahtarlıktan bir anahtar çıkartıp kocama uzattı.

-"Tamam koçum. Üzmeyin kendinizi... Bakın ne yapalım... Bu anahtarı al sen... Otelin yan tarafında benim kaldığım müstakil müdür lojmanı var, biliyorsun, anlatmıştım sana... Siz oraya gidin. Bütün ev emrinize amade... Personel temizleyip toparlamıştır bu saatte... Evin banyosu, barı, yatak odası, kendi eviniz farz edin, istediğiniz gibi kullanın. Ben işlerimi halledeyim, bir iki saate kadar yanınıza gelirim. Siz beni bekleyin." dedi Ali abi, yanımızdan ayrıldı. Kocama,

-"Nasıl yaparsın Ekrem?" diyebildim. "Elin adamı odamızda... Bizim yanımızdayken... Nasıl sevişiriz? Kıskanmaz mısın? İlerde başıma vurmaz mısın? Bunu isteyen sensin, bak, sonra beni suçlama bunu yaptığımız için..." Elimi tuttu,

-"Aşkım, seni çok seviyorum. Ama halimizi de görüyorsun. Kıskanacak halimiz mi kaldı? Ali abiye durumumuzu anlatırken sen de duydun. Dediğim gibi, bu işi mutlaka bu otelde bitirmemiz lazım... Ali abi bizi seviyor, yardımcı olacak mutlaka... Bak, evin anahtarını bile verdi adam... İnsan sevmediğine verir mi evinin anahtarını? Sen yokken bana neler anlattı neler... Bu otelde ne kadınlar geçmiş elinden... Ne yerlisi kalmış, ne yabancısı... Bizim gibi acemi değil ki... Problemimizi çözerse o çözer... Hadi uzatma, gel gidelim, o gelene kadar hazırlanalım."

İçimden gülmek geldi. Anlaşılan, benim kocam saftı biraz... Daha dün tanıştığımız Ali abisi bizi seviyormuş da, evinin anahtarını vermiş de... Sever tabi... Evinin anahtarını verir elbet... Geldiğimizden, tanıştığımızdan beri kedi ciğere bakar gibi bakıyor adam bana... Yirmi yaşında bakire lolitayım. Çarşıda pazarda laf atan abazaların dediğine göre, "Ufff... Taş gibi"yim.

Adım attıkça her yerim ayrı titriyor. Kalçalarımın diri yuvarlakları yürürken birbiriyle itişiyorlarmış, öyle diyorlar. Sütyen gerektirmeyen memelerim ayva gibi büyük, fakat dimdik, altında kalem durmuyor, bizim deli kızlarla yalnız kaldığımızda denemiş, yarışmıştık hatta hangimizin memeleri daha dik diye...

Yüzümün güzelliğini, tenimin duruluğunu, incecik belimi, bacaklarımın uzunluğunu da ekle bunların üstüne... Ali abi bunların hepsiyle yatağa girecek. Kocamla ikimiz bir şeyler yapmaya çalışırken, yanımızda durup bize tarif edecek... Canlı seks filmi... Elbette sever bizi, evinin anahtarını verir... Hay benim beceriksiz kocam hay... Hay benim saf kocam hay...Ne diyeyim... Çaresiz kocamla beraber el ele otelin yan tarafındaki müstakil villa tipi lojmana gittik, anahtarla kapıyı açıp girdik.

Her şey çok güzeldi, mobilyalar, lüks eşyalar... Kocam perdeleri kapatırken ben banyoya gittim, soyundum. Jakuzili lüks bir küvet vardı banyoda... Küvetin içinde güzel bir duş aldım. Kokulu parfümlü şampuanlarla yıkandım. Beni bekleyen geceye hazırlandım uzun uzun...

Banyoda işim bitince bornoza sarınıp çıktım. Ali abi gelmişti bile... Kocam adamı içeriye almış, heyecanla benim çıkmamı bekliyordu. Koltukta oturuyorlardı ikisi de, ellerinde viski bardakları... Ne yapacağımı bilemeden önlerinde dikilip kaldım. Kocam,

-"Abi, sen bizi bu dertten kurtar. Bize göster nasıl yapıldığını, öğret... Olmadı sen de bize katıl... Yeter ki bu iş bitsin artık..." dedi çaresizce... Ali abinin gözleri üzerimdeydi.

-"Tamam çocuklar... Hiç acele etmiyoruz. Vaktimiz bol. Yerimiz müsait. Yeter ki dediklerimi, gösterdiklerimi eksiksiz yapın siz... Bana güvenin, tecrübe konuşuyor burada... Siz hiç merak etmeyin... Otursana sen de Gül..." dedi karşısındaki koltuğu işaret ederek...

Ortadaki sehpanın üzerinde bir buz kovası, içinde boynu yaldızlı bir şişe, sanırım şampanya... Şişenin mantarını açıp ayaklı bir kadehi doldurup bana uzattı. Elimi uzatıp aldım, parmakları parmaklarımı okşadı kadehi verirken... Ürperdim. Ali abi elindeki kadehi havaya kaldırdı, bizim bardaklarımıza tokuşturarak,

-"Hadi bakalım, başlamadan birer kadeh parlatalım beraber, rahatlayalım biraz... Hadi şerefinize..." diyerek elindeki bir iki parmak buzlu viski dolu kadehi bir yudumda bitirdi. Biz de onu taklit ettik.

İlk kez içki içiyordum. Şampanyanın tadı hoşuma gitti. Kabarcıklar genzimi gıdıkladı. İki erkek ısrar kıyamet, kadehi bitirmem için teşvik ettiler. Gülerek sonuna kadar içtim. Birer kadeh daha doldurdu hepimize Ali abi... Birer kadeh daha yudumladık.

Başım dönmeye başlamıştı hafiften... Koltukta bacak bacak üstüne atmış, üstümde sadece kısacık bir bornozla oturuyordum önlerinde... Ali abinin gözleri üstümdeydi. İnce bornoz kumaşının sardığı biçimli vücudumda, kısa bornozun eteğinin açıkta bıraktığı, tertemiz, ışıl ışıl parlayan bacaklarımda dolanıyordu bakışları... Sonunda kadehli eliyle işaret etti,

-"Gül, ayağa kalkar mısın güzelim?" dedi. Elimde kadehle kalktım. "Şu bornozu indir bakalım önce, güzelliklerini görelim..." dedi. Kocama baktım, parlayan gözlerle bana bakıyordu. Utançla kıvranarak,

-"Yapamam abi... Kocamın yanında bile soyunmaya çekiniyorum. Hele sen varken..." diyebildim.

-"Bak güzelim... Bak bebeğim... İlk dersimiz bu zaten... Siz artık karı kocasınız. Birbirinizden utanmak, çekinmek olmaz. Çırılçıplak birbirinizi göreceksiniz, coşacaksınız, sevişmek isteyeceksiniz, canınız seks yapmayı çekecek...

Soyunmadan nasıl sevişmeye çalışıyorsunuz siz bakalım?" Kocam şikayetçi bir sesle,

-"Hep çarşafın altında abi... Gece karanlıkta, ışık sönükken..."

-"Olmaazz... Eğer mutlu olmak istiyorsanız, kaç göçü, utanmayı, arlanmayı unutacaksınız. Ah Gül... Sen öyle güzelsin ki Gül... Her yerin harika, taş gibi... Ben olsam utanmayı bırak, bu güzellikleri etrafa göstermek için bahaneler yaratırdım.

Kocanın yerinde ben olsam otelin havuzunda, deniz kenarında seni üstsüz gezdirirdim bu dipdiri, harika güzel memelerinle... İnsanlar güzel görsün diye... Hadi, bırak utanmayı da, soyun güzelim..." diye ısrar etti adam... Uzanıp elimdeki boş şampanya kadehini alıp sehpaya bıraktı.

Bu kadar iltifattan, pohpohlamadan sonra bana da bir cesaret geldi. Saçıma sardığım havluyu çıkardım. Uzun sarı saçlarımı sallayıp açılmasını sağladım önce... Bornozun kuşağını çözdüm. İki erkeğin gözleri üstümdeydi. Açmadan önce bir an durup onlara baktım, hadi der gibi başını salladı Ali abi... Kocam da ondan farksız... Karısı elin adamının önünde çıplak kalsın diye merak ve heyecanla sikini kaldırmış bekliyor pezevenk kocam...

Saçıma sardığım havluyu çıkardım. Uzun sarı saçlarımı sallayıp açılmasını sağladım önce... Bornozun kuşağını çözdüm. İki erkeğin gözleri üstümdeydi. Açmadan önce bir an durup onlara baktım, hadi der gibi başını salladı Ali abi... Kocam da ondan farksız... Karısı elin adamının önünde çıplak kalsın diye merak ve heyecanla sikini kaldırmış bekliyor pezevenk kocam...

Yavaş hareketlerle, utanarak, bornozun yakasını açtım. El değmemiş memelerim meydana çıktı önce, ayva tüylü göbeğim, pırıl pırıl yaptığım üçgenim, uzun bacaklarım sırayla erkeklerin gözlerine serildi. Yüzüm kıpkırmızı, başım öne eğik, karşıya, beni izleyen erkeklere bakamadan omuzlarımdan aşağıya bıraktım bornozu... Kayıp yere yığıldı kumaş parçası... Çırılçıplak kalmıştım. Utanarak bir kolumla göğüslerimi, bir elimle önümü kapattım.

Ali abi hayran hayran bakıyordu bana... O elinden çok kadın geçmiş tecrübeli adam, ben körpe bakirenin çırılçıplak vücuduna bakarken ağzı sulanıyordu.

astronot
astronot
19 Followers