Kim Daha Iyi Siker? Ch. 04

Story Info
It's time for her own triple penetration session. (Turkish)
4k words
3.89
26.8k
0
Story does not have any tags

Part 4 of the 4 part series

Updated 08/05/2022
Created 07/18/2007
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
64 Followers

Kendini topladığında, odadaki sikiş sürüyordu tüm hızıyla. Ama Tuba, yalnızca seyretmekle yetinmek istemiyordu artık. Daha doğrusu, bu yetmiyordu ona. Sikilmek istiyordu. Hem de tıpkı annesi gibi. Sessizce parmaklığın üstünden aşıp odasına döndü. Bir şeyler yapmalıydı. Mutlaka kendini siktirecek birilerini bulmalıydı. Hem de öyle sıradan birilerini değil, simsiyah, kocaman sikli zenciler bulmalıydı. Birden aklına, odasına kahve getiren zenci garson geldi. Hoş adamdı. Gerçi onun canı yalnızca bir tane değil, daha çok sik istiyordu ama, işe ondan başlayabilirdi pekala. Telefon edip, bir kahve daha ısmarladı kendine.

Zenci geldiğinde onu hemen etkilemek istiyordu. Aynada kendine baktı. Üstündeki t-shirt, hiç bir şeyi örtmüyor gibiydi zaten. Değiştirmeye gerek görmedi. Sonra aynaya arkasını dönüp biraz öne eğildi. Böyle durunca, kıçının yuvarlakları çıkıyordu ortaya. Dayanabilyeceğini sanmıyordu adamın. Önemli olan tek şey vardı. O da kahveyi aynı garsonun getirmesiydi. Beklemeye başladı.

Kapı çalındığında hemen açtı Tuba. Şükürler olsun ki, aynı garsondu gelen. Bir an gözgöze geldiler. Sonra, tıpkı ilk kahve getirdiği zaman yaptığı gibi, ona arkasını dönüp, içeri yürüdü. Bu sefer, daha da çok çalkalıyordu kalçalarını. Doğru yatağa giti. Zencinin gözlerinin üstünde olduğunu hissediyordu. Eğilip, üstünü değiştirirken çıkartıp yatağın üstüne fırlattığı şortunu aldı eline. Bu hareketi yaparken, çıplak kıçının olduğu gibi meydana çıktığını biliyordu. Sonra doğrulup yüzünü döndü adama.

Elinde kahve tepsisiyle, öyle kalakalmıştı zenci. Tuba, onun yüzündeki ifadenin farkında bile değildi. Gözleri, pantolonunun önünü kabartmakta olan sikine dikiliydi çünkü. İncecik pamuklu kumaşın altından, daha çok belliydi şimdi siki. Onu huylandırmayı başarmıştı işte. Yüzünde şeytanca bir gülümsemeyle, ona doğru yürüdü. Zenci kahveyi masanın üstüne koymuştu şimdi. Bir şey yapmazsa çıkıp gidecek gibiydi sanki. İşte buna hiç gelemezdi Tuba. Adamın pantolonunun altında yatan o siyah siki istiyordu. Elini uzatıp, doğrudan sikine dokundu garsonun. Şaşırmıştı zenci.

- "Ne yapıyorsunuz..?" dedi İngilizce.

- "Onu istiyorum..." diye yanıtladı Tuba, tekrar dokunarak, "Bunu anlamıyor musun..?"

- "Bayan lütfen..."

- "Niye..? Beğenmedin mi beni..? Yoksa güzel değil miyim..?"

- "Cok güzelsiniz ama, müşterisiniz burada... böyle şeyler yapmamam gerek..."

Tuba şimdi sıkı sıkı kavramıştı adamın sikini. Tanrım daha tam kalkmamıştı ama, kocamandı yine de. Her an biraz daha büyüyordu parmaklarının altında. Ama zenci rahatsızdı. Her an kaçacak gibiydi. Bunu engellemeliyi mutlaka.

- "Neler yapabileceğimi bilsen, hiç duraksamazdın bile..." dedi yavaşça, "Annemin kızıyım ben, ne de olsa..."

- "Nasıl yani..? Anlayamadım..."

- "Gel göstereyim sana..." dedi Tuba, onun elini tutarak, "Hadi gel.. Ama önce ayakkaplarını çıkar... Sonra da sessiz ol..."

Sonra onu balkona doğru çekti. Şaşırmıştı zenci. Ama geldi Tuba'nın peşinden. Ayakkaplarını, kaşla göz arasında çıkarmıştı. Tuba, iki balkonu ayıran parmaklığın üstünden aşarken, eteği beline kadar sıyrılmış, kıçı, bütün güzelliği ve çıplaklığıyla meydana çıkmıştı. Zenci garson ise hala Tuba'nın balkonunda, şaşkın duruyordu. Tekrar elini tutup onu çekti Tuba. Birlikte pencerenin önüne gittiler. Adama içeri bakmasını işaret etti eliyle.

Annesi, yatakta, elleriyle dizlerinin üstünde duruyordu şimdi. Zencilerden biri de onun arkasında dizleri üstündeydi. Kocaman siki, bir piston gibi girip çıkıyordu. Öbür zenci ise yatağın öbür yanında ve ayaktaydı. Sikini annesinin ağzına sokmuş, iki eliyle onu omuzlarından kavramış, ağzını sikiyordu. Babası da, yatağın baş tarafına oturup sırtını yastıklara dayamış, yarı inmiş sikini sıvazlamakla meşguldü. Tuba, zenci garsonun sikinin elinin altında bir anda akıl almayacak kadar büyüyüp, taş gibi sertleştiğini farketti. Büyülenmiş gibi odanın içini seyrediyordu adam. Sesizsizce onun önünde çömeldi. Heyecandan titreyen parmaklarıyla fermuarını indirip elini pantolonundan içeri soktu. Tanrım, kilot giymemişti içine. Parmaklarını, akıl almayacak kalınlıktaki sikin çevresine dolayıp onu dışarı çıkardı sonra da.

Gerçi bulundukları yerde ışık çok zayıftı ama, Tuba elindeki siki görebiliyordu. Kelimenin tam anlamıyla büyülenmiş gibiydi. İçerde annesinin amıyla ağzına girip çıkmakta olan zenci siklerinden de büyüktü bu. İki eliyle birden tutmuştu şimdi onu Tuba. Ama, neredeyse normal bir sik kadarlık bölümü açıkta kalmıştı yine. Tanrım, otuz santime yakın olmalıydı.

- "Beyaz adam kim..?" diye sordu garson fısıldayarak.

- "Babam..."

- "Değişik zevkleri var galiba..."

Tuba ona cevap vermedi. Onun yerine, ağzını açtı ve dudakları, o koskocaman zenci sikinin, akıl almaz irilikteki başının üstüne kapanıverdiler. Derisi, bir kadife kadar yumuşaktı sikin. Ama yine de, çelik kadar sertti aynı zamanda. Alev alev yanıyordu ağzının içinde. Zenci teninin değişik kokusu, burun deliklerine dolmuştu. Zevkle ve iştahla emmeye başladı.

Bir taraftan da, gözucuyla içeride bir hareketlilik olduğunu farketmişti. Az önce annesini ağzından siken zenci, şimdi yatağın ortasında sırtüstü yatıyordu. Sonra annesi onun üstüne çıktı. Sırtı adama dönüktü. Tuba, annesinin bembeyaz elinin, yatan zencinin kapkara sikini kavradığını, sonra da getirip götüne dayadığını gördü. Yavaş yavaş oturuyor, o kocaman siki içine alıyordu. Sonra adamın göğsüne yattı sırtüstü. Bacaklarını açmış ve dizlerini karnına doğru toplamıştı. O zaman öbür zenci de girdi devreye. Aceleyle sokuldu annesine. Dibinden kavradığı sikini, önünde açık duran ama dayadı ve kalçalarının sert bir hareketiyle, bir anda dibine kadar geçiriverdi.

- "Ohhhhh..." diye inledi Tuba, ağzının içinde sike rağmen.

Müthiş bir sikiş başlamıştı şimdi odada. İki kapkara zenci, annesini amından götünden sikiyorlardı yine. Çok heyecanlanmıştı Tuba. Garsonun da heyecanlandığının farkındaydı bu arada. Kalçaları oynamaya başlamıştı adamın. Sikini, Tuba'nın ağzına sokup çıkarıyor, tıpkı az önce içerdeki zencilerden birinin annesine yaptığı gibi, onu ağzından sikiyordu adeta.

Bir taraftan da, içerdeki sikişi kaçırmamaya çalışıyordu Tuba. İki zenci, annesini mahvediyorlar, inanılmaz bir tempoyla, adeta hırsla sikiyorlardı. Tuba onun zevkten çarpılmış yüzünü gördükçe içindeki heyecan daha da büyüyordu. Sonra birden ağzının içindeki o koskocaman zenci siki fışkırmaya başladı. Yakıcı erkeklik sıvıları, bir anda ağzının içine dolmuş, boğazına akmaya başlamıştı. Gözleri kararıyordu Tuba'nın. Çığlıklar atmamak için, kendini güçlükle tutuyordu. Birden onun da beli gelmeye başladı. Vücudu sarsılıyor, titriyordu.

Kendini tekrar toplayıp içeriye bakabilecek hale geldiğinde, babasının da işe karışmış olduğunu gördü Tuba. Annesinin başının yanında, dizlerinin üstüne oturmuştu. Siki şimdi iyice kalkmıştı. Annesi de dilini uzatmış, onun morarmış başını yalıyordu.

Ama artık daha fazla seyretmek istemiyordu Tuba. Ayağa kalkıp zenciyi, sıkı sıkı kavradığı sikinden çekerek, iki balkonu birbirinden ayıran parmaklığa doğru götürdü. Kısa bir süre sonra Tuba'nın odasındaydılar. Balkon kapısını ve perdeleri kapadı önce sıkıca. Sonra yüzünü adama dönüp, iki eliyle eteklerinden tuttuğu giysiyi çıkarıp attı Tuba. Şimdi tüm güzelliğiyle, çırıl çıplaktı onun önünde. Gidip yatağın üstüne uzandı. Bacaklarını iyice açıp, dizlerini karnına çekmişti.

- "Hadi sik beni..." dedi zenci garsona, "Ohhhh hadi sik beni..."

Bir elinin parmakları amının dudakları arasına girmişti bile. Tanrım vıcık vıcık sulanmış, akıl almaz derecede kayganlaşmıştı amı. Ama bu yetmiyordu Tuba'ya. Öbür elini de kalçalarının altından getirmiş ve orta parmağını götüne sokmuştu. O küçük deliği, bir nabız gibi atıyor, parmağını sıkıp sıkıp bırakıyordu. Zevkten kaymış gözlerle, soyunmakta olan zenciyi seyretmeye koyuldu.

Önce t-shirt'ünü çıkardı adam. Omuzları genişti. Kol ve göğüs kasları da, onun müthiş güçlü bir erkek olduğunu belli ediyordu. Sonra pantolonunu indirdi. Tuba, ortaya çıkan manzara karşısında nefesinin kesildiğini hissediyordu. Şimdi çok daha görkemli görünüyordu siki garsonun. Öyle büyüktü ki, inanılır gibi değildi neredeyse. Gerçekten de uzunluğu otuz santim falan olmalıydı. Kalınlığı da, neredeyse bileği kadar vardı Tuba'nın. Abanoz ağacından yapılmış gibi, simsiyahtı. Biraz aşağı doğru duruyordu. O kocaman başının iriliğine bakınca, bu ağarlıkta bir şeyin havaya dikilmesine imkan olmadığını düşündü Tuba.

Sonra zenci, tıpkı bir kedininkine benzeyen yumuşak ama çevik hareketlerle yatağa yürüdü. Önce oturdu, sonra da eğilip başını, Tuba'nın alabildiğine açık bacaklarının arasına soktu. Bir eliyle tutup onun elini uzaklaştırdı amından. Kara dudakların, amının alabildiğine açılmış dudaklarına yapıştığını hissettiği anda, yine beli gelmeye başladı Tuba'nın. Tanrım, amını yalamıyor, neredeyse yiyordu zenci. Gözlerinde şimşekler çakıyordu Tuba'nın. Peşpeşe belini getiriyordu yine. Bulutların üstüne, hatta yıldızlar alemine çıkmış gibiydi.

O kalın, siyah ve etli dudaklar amından uzaklaştığında, asıl beklenen anın gelmiş olduğunu anladı Tuba. Sikecekti onu zenci garson. Tanrım, o akıl almaz büyüklükteki kapkara sik, küçük amına girecekti sonunda. Zevkten kaymış gözlerle, adamın doğrulup yatağın üstüne çıkışını ve dizlerinin üstünde durarak, hala karnına çekik ve alabildiğine açık tuttuğu bacaklarının arasına girişini seyretti. Öylesine heyecanlanmıştı ki, her an bayılabilirdi Tuba. Zencinin teninin siyahlığı, kendi teninin daha da beyaz görünmesine neden oluyordu sanki. Sonra biraz daha sokuydu garson. O akıl almaz büyüklükteki kapkara sikin kocaman başı amına değdiğinde, delirecek gibi oldu. Bir elini uzatıp sıkı sıkı tuttu siki.

- "Sok hadi..." diye inledi sonra da, "Hadi sok sikini içime... Hadi sik beni n'olur... Ohhhhh hadi..."

Zencinin kalçaları biraz ileri geldi. Sikinin o kocaman başının amının dudakları arasına girdiğini hissetmek yeterli oldu Tuba için. Birden içinde bir top patlamış gibi oldu. Beli geliyordu yine. Tüm vücudu titriyor, sarsılıyor, çırpınıyordu. Sonra adam sokmaya başladı. Yavaş yavaş, hiç acele etmeden ve sikinin büyüklüğünün bilincinde olarak sokuyordu. O akıl almaz büyüklükteki sik, milim milim kayıyordu içine. Küçük amı, içine girmeye çalışan bu azmanı alabilmek için kendiliğinden açılıyordu sanki.

Müthiş zevk alıyordu Tuba. Hem fiziki olarak, hem de beyinsel açıdan. Tanrım, bir zenci, hem de kırk yaşlarında bir zenci, onu altına almış, akıl almaz büyüklükteki sikini küçük amına sokuyordu. Sanki amına değil de, beynine giriyordu o kapkara sik. Sanki yalnızca karnının içi değil, tüm benliği sikle doluyordu. Vücudu yatağın üstünde kıvranıp bükülmeye başlamıştı. Kapkara zenci sikinin o kocaman başını, karnının içinde, şimdiye kadar hiç hissetmediği yerlerde hissediyordu. Gözlerini indirip aşağıya baktığında, adamın yalnızca yarısını sokmuş olduğunu görerek, zevkle ürperdi.

Şimdi kalçalarını küçük küçük hareket ettiriyordu zenci garson. Böylece, hafif hafif sokup çıkarıyordu amına. Tuba, onun her öne gelişinde, biraz daha çok soktuğunu, o akıl almaz büyüklükteki sikin içine biraz daha fazla girdiğini hissediyor ve zevkten bayılacak gibi oluyordu. Amı, şimdiye kadar hiç görmediği bir biçimde sulanmıştı. İçinden kopup gelen kaygan sıvıların, amının dudaklarından taşıp kıçının yarığına aktığını hissediyordu Tuba.

- "Hepsini istiyorum..." dedi zenciye, "Ohhh hepsini istiyorum sikinin... Sok hadi n'olur... Hepsini sok n'olur... Geçir bana... Ohhhhh geçir..."

Birden yüklendi zenci. Tuba, zevkten öleceğini sandı o anda. O akıl almaz büyüklükteki kapkara zenci siki, hızla giriyordu içine. Amının dudaklarını yırtacakmışçasına zorlayarak, iç organlarını adeta sağa sola iterek giriyordu. Sonunda, adamın o kocaman taşaklarının kalçalarına yapıştığını hissetti Tuba. Olmuştu işte. Hepsini sokmuştu zenci. O azman sikinin hepsini sokmuştu içine. Bu sefer patlamayı beyninde hissetti Tuba. Dünya karardı sanki.

Yeniden kendine geldiğinde, zenci onu sikiyordu. İki eliyle bacaklarını havada tutuyor ve sikini, önünde bir tabak gibi açık duran amına, sokup çıkarıyordu garson. Bir anda yeni bir zevk dalgasının vücudunu sardığını hissetti Tuba. Tanrım, o kapkara, o akıl almaz büyüklükteki sik, şimdi bir piston gibi girip çıkıyordu küçük amına. Müthiş bir şeydi bu.

- "Sik beni..." diye inledi, "Ohhhh sik beni... Sik beni... Ohhhh... Ohhhhhh... Sik beni..."

Beli, daha sözlerini bitiremeden gelmeye başladı Tuba'nın. Sonra bir daha ve bir daha. Artık gaddarcasına sikiyordu zenci. Sikini büyük bir hırsla sokup çıkarıyor, her kökleyişinde, sanki onu yatağa çiviliyordu. Onun belini getirmek, tohumlarını karnının derinliklerine fışkırtmak üzere olduğunu anlamak, Tuba'nın daha da heyecanlanmasına neden olmuştu. O ilk salvoyu, içine girip çıkmakta olan akıl almaz büyüklükteki sikin tepesindeki delikten fışkıran zenci tohumlarını rahminin ağzında hissettiği anda ise zevkten çıldırdı. Peşpeşe fışkırtıyordu zenci. Bellerini, karnının en derin yerine boşaltıyordu. Sanki sıvı ateş doluyordu içine. Bir daha kendinden geçti.

Cevresini tekrar görebilecek kadar bilincini topladığında, hala yatağın üstünde yatıyordu. Zenci ise kalkmış giyiniyordu.

- "Gitme n'olur..." dedi baygın bir sesle.

- "Bayan gitmem lazım... İşten kovulmamı istemezsiniz her halde... Zaten çok fazla kaldım burada..."

- "Ama beni tekrar sikmeni istiyorum... N'olursun..."

- "Gerçekten kovulurum bayan..."

- "Yoksa hoşuna gitmedi mi beni sikmek..?"

- "Ohhh çok hoşuma gitti bayan... Tekrar yapmayı da çok isterim... Ama şimdi gitmem gerek..."

- "O zaman git ve ben de biraz sonra bir kahve daha ısmarlayayım... Tekrar gelip yine sik beni..."

- "Öyle olmaz bayan... Ama eğer beklerseniz, gece onikide işim bitiyor... O zaman tekrar gelirim..."

- "Bak bu çok güzel işte... Ohhh çok güzel... Sabaha kadar sikersin beni..."

Yerinden fırlayıp, kapıya doğru yürümekte olan zenciye sarıldı Tuba. Kollarını onun boynuna dolayıp dudaklarını, adamın kara ve kalın dudaklarının arasına verdi. Uzun uzun öpüştüler. Sonra kapıyı açıp, dışarı çıktı garson. Tuba da, yatağa geri döndü. Kendini sırtüstü atıp, olanları düşünmeye başladı.

Tanrım, ne kadar çok şey, bir anda olmuştu. İlk kez bir zenci sikmişti onu. Hem de akıl almaz büyüklükte siki olan bir zenci. Küçük amı hala açık duruyordu. Müthiş sevk almıştı. Ama annesini iki zenciyle birlikte sikişirken seyretmek de müthişti doğrusu. Üstelik babası da oradaydı. İki zenci, kocaman siklerini annesinin amına ve götüne sokup sikmişlerdi onu. Bunun ne kadar büyük bir zevk olduğunu çok iyi biliyordu o da. Şenol ve Vakkas'ın arasına sıkışıp sikildiği anı, o güzelim Hataylı siklerinden birinin amına, diğerinin götüne girip çıkışını unutamıyordu zaten. Zevklerin en büyüğüydü bu. Bütün öbür sikişleri, yalnızca bir ön sevişme düzeyine indirecek kadar büyüktü.

Canı yine sikilmek istiyordu Tuba'nın. Ama zenci garsonun gelmesine en az bir saat vardı daha. Acaba yan odada neler oluyordu? O zenciler, hala sikiyorlar mıydı acaba annesini? Yataktan kalkıp, t-shirt'ünü giymeye gerek duymadan, öyle çırıl çıplak balkona çıktı. Sonra da parmaklığı aşıp, yeniden camın önüne ulaştı ve içeriye bakmaya başladı. Gördükleri, bir anda kanının tekrar kaynama noktasına gelmesine neden oldu. Babası, yatağın ortasında sırtüstü yatıyordu. Annesi de, ters olarak onun üstündeydi. Ağzını alabildiğine açmış ve babasının sikini tümüyle yutmuştu annesi. Babası da, onun amıyla götünü, büyük bir iştahla yalıyordu aynı anda. Tuba, bulunduğu yerden annesinin her yerinin bel içinde olduğunu görebiliyordu. İki zenci de, bir kaç kez bellerini fışkırtmışlardı deliklerine. Şimdi de babası, buraları büyük bir iştahla yalıyordu. Ohhhh müthişti doğrusu.

Sonra gözleri, kanapenin üstünde yanyana oturmakta olan zencileri yakaladı. Öylece olup biteni seyrediyorlardı adamlar. İkisinin de sikleri, kocamandı yine. Onların ayağa kalktıklarını gördüğünde, daha da heyecanlandı Tuba. Tanrım, bu sefer ne olacaktı acaba?

İki taraftan sokuldular zenciler. Biri babasının bacaklarının arasına girmiş ve iyice sokularak, dibinden tuttuğu kocaman sikini annesinin yüzüne sürmeye başlamıştı. Tuba, bu temasın annesini zevkle ürperttiğini farketti. Sonra onun babasının sikini bırakıp başını hafifçe geri attığını gördü. Dudakları aralandı ve dilini çıkarıp, önündeki kapkara sikin başını yalamaya başladı. Öbür zenci ise babasının başı hizasına kadar sokulmuştu. Kapkara siki, annesinin bembeyaz kalçalarına değiyordu. Sonra müthiş bir şey oldu. Babası elini uzatıp, zencinin kocaman sikini tuttu ve getirip annesinin göt deliğine dayadı. Birden sokuverdi zenci. O kocaman, kapkara sikini, bir anda ve dibine kadar soktu annesinin götüne. Taşakları, hala annesinin amını yalamakta olan babasının yüzünde ezilmişti.

Tuba, annesinin vücudunun sarsılmakta olduğunu görüyor, onun belini getirdiğini anlıyordu. Bir taraftan amı yalanıyordu, bir taraftan da kocaman bir zenci siki, dibine kadar girmişti götüne. Bu durumda belini getirmesinden normal bir şey olamazdı zaten. Ama bütün bunlar yetmiyormuş gibi, ağzının hemen önünde de, iki sik vardı annesinin. Biri babasının sikiydi bunların, öbürü de, kocaman kapkara bir zenci siki. Bir onu, bir öbürünü ağzına alıp, zevkle emiyordu annesi.

Büyülenmiş gibi seyrediyordu Tuba. Şu anda annesinin yerinde olmak için neler vermezdi. Onu aralarına sıkıştıran üç erkekten birinin babası olmasını da çok tahrik edici buluyordu. Birden babasının sikini istediğini farkederek şaşırdı. Tanrım bu nasıl olabilirdi? Ama istiyordu işte. Acaba siker miydi babası onu? Bunu mutlaka öğrenmeliydi.

Sonra kendini yine, içerdeki müthiş sikişin büyüsüne kaptırdı. İki kapkara ve sırım gibi vücudun arasında, birbirinin üstünde iki beyaz vücut, müthiş tahrik edici bir manzara oluşturuyordu doğrusu. Annesinin götünü sikmekte olan zenci, artık iyice hızlı hareket etmeye başlamıştı. Sikini bir piston gibi sokup çıkarıyordu o küçük deliğe. Birden başı geriye gitti. Dibine kadar geçirdi ve belini getirmeye başladı. Tuba, annesinin vücudunun dalga dalga sarsıldığını görüyordu yine. Ama bundan sonra olan, daha da müthişti doğrusu. Zenci sikini çıkarıp geri çekilir çekilmez, babası ağzını büyük bir açlıkla annesinin götüne yapıştırmıştı. Tuba onun yanaklarının içeri çöktüğünü görüyor ve o küçük deliğin içindeki zenci bellerini emdiğini anlıyordu. Annesi ise zevkten mahvolmuştu. Sonra babasının da beli geldi birden. Tohumları hızla, annesinin yüzüne fışkırıyordu. Neredeyse aynı anda, öbür zencinin de beli gelmeye başladı. Bembeyaz zenci tohumları havada uçup, annesinin açık ağzına dolmaya başladılar.

Bu kadarı çok fazlaydı doğrusu. Kendine hiç dokunmadığı halde, Tuba'nın da beli gelmeye başladı birden. Bir elini yere dayamasa, düşecekti. Öylece kaldı orada.

Yeniden içeriyi seyredebilecek hale geldiğinde, herkesin yatağa serilmiş olduğunu gördü. Eh bu da normal sayılırdı artık. Babası da, zenciler de, iyice tükenmiş olmalıydılar. Yanılmadığını, zencilerin kalkıp giyinmeye başlamalarıyla anladı Tuba. Gürültü etmeden o da önce kendi balkonuna geçti, sonra da odaya girip, kapıyı ve perdeleri kapadı. Zenci garsonun gelmesine, hala yarım saat vardı. Yürüyüp duşa girdi.

Adamın o akıl almaz büyüklükteki sikini içine alabilmiş olmak çok güzeldi. Acaba aynı şekilde, küçük götüne de alabilir miydi onu? Bunu düşünmek bile çıldırtıcı geliyordu Tuba'ya. Müthiş bir şey olurdu bu. O kocaman, kapkara sikin küçücük götüne girmesi müthiş olurdu.

Hızla yıkanıp çıktı duştan. Sonra iyice kurulandı. Kendini hazırlamak, zencinin sikini götüne alabilmek için hazır olmak istiyordu. Losyon şişesini elini alıp parmağına biraz sıktı ve götüne sürdü. Bir anda açılıverdi o küçük delik. Parmağı, yağ gibi kaydı içine. Hala Şenol ve Vakkas'ın belleri vardı içinde. Ama bu yetmeyebilirdi tabii. Parmağını çekip, şişenin ucunu soktu götüne ve içine losyon sıktı biraz. Şimdi iyice kayganlaşmıştı işte. Bu arada amı da iyice sulanmış, adeta bir çeşme gibi akmaya başlamıştı yine. Tanrım, sikilmek istiyordu. Amından, götünden, ağzından sikilmek istiyordu.

mofilius
mofilius
64 Followers
12