Otobüste Başladi 02

Story Info
Sana verdiğim emirleri çiğneyeceğini ikimiz de biliyorduk.
8.2k words
5
5k
00

Part 2 of the 5 part series

Updated 06/07/2023
Created 08/25/2015
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here

SEN

Sana verdiğim emirleri çiğneyeceğini ikimiz de biliyorduk. Hem ne kadar ileri gideceğimi merak ediyordun hem de cezalandırılma fikri hoşuna gidiyordu. Ama bu kez cezanın anlamını kavramanı sağlayacaktım. Bu gecenin sonunda senin canını gerçekten de yakabileceğimi görecektin. Artık yeni hayatında iplerin kimin elinde olduğunu anlaman gerekiyordu.

Senin için acıyla zevk arasında duran tek şey artık bendim. Bedenin ve ruhun üzerindeki tek iktidar bendim. Benliğinse, karşımda gitgide sönükleşmeye başlayan tebaamdan başka bir şey değildi.

Sen götünde o kalın vibratörle kıvranırken çantadan başka bir vibratör çıkarttım. Diğeri kadar kalın değildi, ama çatal gibi ayrılan küçük bir kolu klitorisin üzerine denk gelerek orayı uyarıyordu. Bir de bu pille değil doğrudan prizden çalışıyordu, böylece de pilli bir vibratörden kat kat daha fazla titreşim verebiliyordu.

Vibratörü amına sokup çalıştırdığımda gözlerin faltaşı gibi açıldı. Üstünden ilk şaşkınlığı attığında zevkten inlemeye başlamıştın.

Tam önüne bir tripod kurup üstüne bir kamera yerleştirdim.

"Daha fazla müşteri toplamak için, daha fazla reklam yapmak lazım orospu. Boşaldığın her seferi yüksek sesle say ki müşteriler de bilsin."

Seni odada zevkten çırpınırken bırakıp çıktım. Sokak kapısını açarken "Birrrr..." diye çığlık attığını duydum.

Yaklaşık iki saat sonra geri geldiğimde kan ter içinde buldum seni. Beni görünce "Yalvarırım beni çöz efendim. Dayanamıyorum artık. Canım yanıyor." diye ağlamaya başladın.

"Sus lan kaltak! Kaç kere boşaldın onu söyle?"

"Dokuz."

"Daha yeni başlıyoruz orospu. Sana ben istemezsem zevk bile alamazsın dememiş miydim? Gördün mü bak boşalmak bile acı veriyor sana."

Amındaki ve götündeki vibratörleri çıkarttım. Derin bir nefes aldın. Vibratörlere kendini siktirdiğin taksicinin ve benim döllerim bulaşmış. Saçına silerek temizledim.

Masaya sırtüstü yatırıp ellerini ve ayaklarını masaya bağladım. Gözlerinde korku dolu bir bakış vardı. Sakince yanına gelip henüz inik olan sikimi suratına yaklaştırdım. Sen farkında olmadan ağzın açılmış, sikimi bekliyordu. Sikimin ucunu ağzından içeri sokup işemeye başladım. Onca orgazmdan sonra o kadar susuz kalmıştın ki hepsini içmek için sikime sıkı sıkıya yapıştın. Bu noktadan sonra dönülmez bir yola girmiştin. Şu an susuzluktan olsa da daha sonra bile isteye, zevkle içecektin sidiğimi.

İşim bittiğinde sikimi ağzından çıkardım. Daha fazlasını isteyen gözlerle bakıyordun.

"Teşekkür ederim..." ne dediğini, ne yaptığını anladıktan sonra yaşadığın utanmayla gözlerini kapatarak "...efendim."

"Ulan ne biçim bi orospusun sen? Beni bile şaşırtıyorsun ha! Senin ruhunda var kölelik, başka türlü yapamazsın sen."

Dediklerimin doğruluğundan korkarak kafanı öbür tarafa çevirdin.

Mandalları çıkarmaya başlamıştım. Ama mandalları açmadan çekiyordum. Böylece etini sıkıştırarak, vücudunu terk ederken son bir kez canını yakıyorlardı.

Çantadan büyük bir mum aldım. Başta anlamadın amacımı, ama mumu yakıp üstüne doğru eğdiğimde gözünü kapayıp, acıyı hesaplamaya çalıştın.

İlk mum damlası karnına düştüğünde bütün tahminleri suya düşmüş olmalıydı. Ben mumu şelale gibi vücuduna akıtırken sen çığlık çığlığa bağırıyordun. Sıra memelerine geldiğinde acı tahammül edilemez bir hal almış olmalıydı.

Tamamen mumla kaplanmış görüntün ve çığlıkların o kadar tahrik ediciydi ki sikim dimdik olmuştu.

Şimdi asıl cezanın sırası gelmişti. Ayaklarını çözüp ellerinin yanına bağladım. İki büklüm olmuş masada sadece kafanın üstünde duruyordun. Mum elimde masanın üstüne çıktığımda suratımda şeytani bir gülümseme vardı. Mumu yavaşça eğerken yalvarmaya başladın. Ama yalvarmaların beni tahrik etmekten başka bir şeye yaramıyordu.

Sıcak mum amının ve götünün üstüne döküldüğünde çıkardığın ses bütün salonda yankılandı. Acının gerçek anlamını anlamıştın artık. Ama seninle işim bitmemişti, benliğini tamamen bana teslim etmeden de bitmeyecekti.

Seni öyle bırakıp kendime bir bira aldım. Sen karşımda nefes aldıkça acı çektiğin bir pozisyonda kıvranırken ben bira içip eserimi seyrediyordum.

Masadan kurtarıp üzerindeki mum tabakalarını temizledim. Ellerini ve ayaklarını sırtında birleştirip, birbirlerine sıkıca bağladıktan sonra seni yüzüstü yere koydum. Sen yerde kıpırdayamaz bir şekilde ne yapacağımı merak ve korkuyla beklerken, ben sakin sakin bir bira daha içiyordum.

Biram bitince seni iplerden tutup bir valiz taşır gibi banyoya götürüp aynı şekilde yere koydum. Sen sessizce kaderini beklerken küveti doldurdum.

Seni alıp küvetin içine attığımda başına gelecekleri çoktan anlamış, nefesini tutmuştun.

Suyun altından bana yalvaran gözlerle bakıyordun. Ama bu sefer işkenceyi durdurmam için değil; ölmene izin vermemem için yalvarıyordun. Benden gelecek acıyı kabullenmiş, ölümle arandaki tek şeyin ben olduğumu anlamıştın. Sadece o gün canım öyle istediği için bile seni suyun altında bırakıp boğularak ölmeni izleyebilirdim. Mutlak efendin bendim artık.

Dakikalar geçtikçe dayanma gücün tükeniyor, bense kımıldamadan seni izlemeye devam ediyordum. Derken sikimi çıkarıp senin içinde boğulmak üzere olduğun suya işemeye başladım.

Dehşetle bana bakıyordun. Senin bedenine temas eden, biraz sonra olasılıkla ağzına girecek suya işediğim için değil; seni oradan çıkarmak adına bir şey yapmadığım için dehşet duyuyordun.

Sınırına geldiğini anladığımda saçından tutup kafanı suyun üstüne çıkardım. Ciğerlerin oksijene aç bir şekilde içlerine hava çekmeye çalışıyorlardı.

Sense kafan suyun hemen üstünde hava almaya çalışırken benim sidiğime bulanmış suyu yutuyordun.

Saçından çekerek seni küvetten çıkardım. Ayaklarını çözdüm.

Küvete doğru domaltıp sertçe götüne girdim. Götünü hızla sikerken kafanı tutup küvetin içine daldırdım. Debeleniyordun ama kaçışın yoktu. Sen çırpındıkça götün sıkılaşıyor, sikmesi daha keyifli oluyordu.

Epey bir süre seni bu şekilde, ara ara nefes almana izin vererek siktim.

En sonunda sikimi çıkarıp saçlarının arasına boşaldım.

İkimiz de nefes nefeseydik.

Saçından tutup sürükleyerek klozetin yanına götürdüm. Kafanı aniden klozete soktuğumda beni şaşırtan bir şekilde karşı koymadın.

Kafan klozetin içinde olacakları beklerken işemeye başladım. Öylece durmuş bekliyordun işememi.

Teslim olmuştun artık. Direnmenin anlamı olmadığını anlamıştın. Bundan sonra olacak her şey senin kontrolünden çıkmıştı. Ne denirse onu yapacaktın. İronik olan ise bütün bunların sen, yalnızca sen istediğin için başlamış olmasıydı.

İşemem bitince sifonu çektim. Sular kafanın üstünden akıp giderken kıpırdamadan duruyordun.

Gülerek "Benim içeride işlerim var, ben onları hallederken sen burada cezanın devamını bekleyeceksin. Tamam mı?"

Klozetin içinden yankılanarak çıkan boğuk bir ses "Tamam efendim." dedi.

Öylece bekleyeceğini biliyordum. Cezadan korktuğun için değil, bundan sonra böyle olacağını bildiğin için.

Ayağından tutup yerde sürükleyerek salona götürene kadar kafan klozetin içinde geri gelmemi bekledin.

Ayak bileklerini yine o demir boruya, boruyu da tavana biraz önce taktığım halkadan geçirdiğim zincire astım. Çırılçıplak, ellerin bağlı, bacakların sonuna kadar açık, baş aşağı asılı duruyordun kendi salonunun ortasında.

Vakit kaybetmeden amına elimin tamamını sokmaya başladım. Elimin taraklı kısmı geçtiğinde bağırışların ulumaya dönüşmüştü.

"Deliklerini iyice açmak lazım şimdiden orospu."

Bir süre sonra amının içinde yumruğumla gidip gelebiliyordum. Hoşuna gitmişti herhalde ki, inlemeye başlamıştım.

"Hoşuna gitti mi orospu?"

"Evet efendim. Lütfen devam edin."

"Ne yapıcağımı sana mı sorucam lan kaltak!" diyerek aniden elimi içinden çıkardın. Bu ani hareketim canını bayağı yakmıştı. Ama asıl canını sıkan zevkinin kesilmesiydi.

Am sularınla ıslanan elim şimdi götünü zorluyordu. Gırtlağını yırtarcasına bağırıyordun. Elim bileğime kadar gömüldüğünde gücün tükenmiş bayılmak üzereydin.

Karnına attığım tekme seni kendine getirdi. Ama bağıracak halin kalmamıştı. Kolumu ittikçe itmeme rağmen artık senden ses çıkmıyordu. Neredeyse dirseğime kadar girmiştim götüne. Canını daha fazla yakmak için aniden çıktım yine.

Elimi yıkayıp senin kanını ve pisliğini temizledikten sonra tekrar geldim yanına.

Şimdi sıra hiç görmediğin başka bir cezadaydı.

Çantadan çıkardığım sopa gibi şeyin ucunda iki küçük metal parçası vardı. Düğmeye basmamla ölümcül olmayan ama oldukça can acıtıcı bir elektrik akımı veriyorlardı.

Hala ıslak olan bedeninden her seferinde kıvılcımlar çıkıyordu. Sense çığlıklar atıyordun. Senin için asıl korkutucu olan ise darbenin ne zaman geleceğini bilememekti. Ara sıra aleti değdirip düğmeye basmıyor seninle oyun oynuyordum. Kedinin fareyle oynadığı gibi.

Artık benim oyuncağımdın. Başka bir şey değil.

Bu oyunu epeyce sürdürdükten sonra seni çözdüm. Neredeyse her yerine elektrik vermiştim, amın hariç. Bunun sen de farkındaydın ve nedenini merak ediyordun. Sana acıdığım için olmadığını çoktan anlamıştın.

Aleti eline verdiğimde sebebini öğrenmiştin.

Yalvarmak için ağzını açtın, ama kelimeler boğazında düğümlendi.

"E hadi, sabaha kadar seni mi bekliycez burada?"

Aletin ucu amına yaklaştıkça gözünden yaşlar akıyordu. Soğuk metal uçlar amına değdinde gözlerini kapayıp kendini sıktın. Düğmeye bastığında çığlık atıp yere yuvarlandın.

Kendini topladığında "Bir daha!" diye bağırdım.

Şaka olmasını ister gibi gözlerime baktın. Ama kendi ellerinle amını kızartmak dışında yapabileceğin bir şey yoktu.

Bir daha...

Bir daha...

Bir daha...

Alışıp tepkilerin hafifleyene, yani benim için eğlencesi kaçana kadar defalarca yaptırdım bunu sana.

Elinden aleti aldığımda derin bir rahatlamayla "Teşekkür ederim efendim." diyerek ayaklarıma doğru hamle ettin. Ben seni önemsemeyip arkamı dönünce yere kapaklandın.

Önüne ellerin ve ayakların için ikişer bileklik ile bir tasma fırlattım. Hepsinin iki tarafında büyük halkalar vardı. Çabucak taktın.

Bir dönüm noktasıydı bu senin için. Köleliğin tescillenmişti artık. Adi bir köpek gibi tasma takıyordun. Hem de kendi ellerinle takmıştın onu. Kendi isteğinle...

"Ayağa kalk."

Hemen doğruldun.

"Eller arkada, bacaklar omuz hizasında açık."

Hemen dediğim pozisyonu aldın, efendisinin emirlerinden çıkmayan bir köle gibi.

"Bundan sonra benim yanımda hep bu pozisyonda duracaksın. Ben izin vermeden asla suratıma bakmayacaksın. Çünkü senin gibi aşağılık bir köle bunu hak etmiyor. Anladın mı?"

Gözlerini uzaklara dikerek kendinden emin bir sesle "Evet efendim." dedin.

Sendeki bu değişikliğe ikimiz de şaşırmıştık.

"Sana sorulmadan konuşmak da yok. Al şunu giy." diyerek içinde biri amına biri götüne iki vibratör olan özel bir don attım. Metaldendi ve kilidi vardı. Sen giyince hemen kilitledim.

"Bundan sonra ben çıkarmadığım sürece hep bunu giyeceksin. Hem deliklerini genişletir, hem de senin gibi bir orospunun her daim ıslak kalmasını sağlar."

Bir şey sormak için ağzını açacak oldun, ama sonra kuralı hatırlayıp hemen kapadın.

"Bedeninin hakimi benim artık orospu. Ben istemezsem tuvalete bile gidemezsin bundan sonra."

Seni öylece bırakıp kapıya yöneldim. Tam çıkacakken "Sokağa çıktığında bilekleri çıkarabilirsin. Ama tasma hiç çıkmayacak. Sana ömrünün kalanında kim olduğunu hatırlatacak. Anladın mı?" dedim.

"Evet efendim."

Seni dönüştüğün bu yeni şeyi düşünmen için yalnız bırakıp çıktım.

Ertesi gün öğle tatilinde odadan çıkmak için kapıyı açtığında benimle burun buruna geldin.

Yaşadığın şok muazzam olmalıydı. Seni nasıl bulmuştum? Buraya gelmeye nasıl cesaret edebilmiştim? Biri görürse ne olacaktı? Ve en önemlisi ne yapacaktım? Az ötede iş arkadaşların varken olabilecekleri düşündün...

Uzunca bir etek, kapalı bir bluz giymiş, tasmayı kapatmak için bir fular takmıştın. Ağladığını gizlemek içinse bolca kapatıcı kullanmıştın. Kıyafetini hoşnutsuz bir ifadeyle süzdüm.

Memnuniyetsizliğim sende korkuya dönüşüyordu. Ayrıca kuralı unutmuş, gözlerimin içine bakmıştın!

Sen bunları düşünürken elimdeki kumandaya basıp deliklerindeki vibratörlerin titreşimini çalıştırdım.

Dizlerin titremeye başlamıştı...

BEN

İşyerimde hem birçok kişinin amiri konumundaydım, hem de oldukça ciddi, sert birisi olarak biliniyordum. Özel hayatımı hiç karıştırmazdım. Şimdi seni burada görünce, hele ki içimdeki vibratörler çalışınca büyük panik yaşıyordum.

"Lütfen yapma" dedim yalvararak.

"Çok konuşma da gir odana" dedin yüksek sesle. Birkaç çalışan sesine doğru döndü. Daha fazla rezil olmamak için ofisime girdim. Sen de arkamdan. Kapıyı kapadın. İçimde titreşen vibratörler ve yaşadığım panikle boşalma noktasındaydım. Dizlerim titriyordu.

Suratıma sert bir tokat attın ve "bir daha itiraz etme bana sürtük" dedin, "burada çalışan herkese kendini siktir desem bile yapacaksın, anlaşıldı mı?"

"Lütfen, işimi kaybedemem" dedim ağlayarak.

Sinirlendin iyice. Boyunumdaki fuları çektin aldın. Tasmamı tutarak masama savurdun beni. Eteğimi sıyırdın, kilodun kilidini çözdün, çıkardın.

Masaya domalmış, kalçalarım açık, duruyordum öylece.

"Şimdi son kez söyleyeceğim orospu" dedin, "bir itiraz daha duyarsam içerdeki odadaki herkesi çağırır, götünü hepsine siktiririm. Anlaşıldı mı?"

Cevap vermedim. Ağlıyordum sadece.

Kalçalarıma arka arkaya tokat atmaya başladın. "Cevap versene sürtük, pis fahişe" diye bağırıyordun. Tokatlarının ve bağırtının içeriden duyulabileceğini biliyordum.

"Tamam, lütfen dur, tamam, itiraz etmeyeceğim, lütfen" diye yalvarıyordum sana.

Tokatlamayı bıraktın. Aniden sikini götüme sokuverdin. Elinle de amımı zorluyordun. Bir süre içimde gidip geldikten sonra tasmamdan tutup çektin, önüne diz çöktürdün. Döllerini yüzüme, saçıma akıttın. O halde ofisten nasıl çıkacağımı düşünürken işemeye başladın üstüme.

"Aç ağzını sürtük, yut hepsini" diyordun. Mecburen istediğini yaptım. Üstüm başım berbat olmuştu ve şimdi dışarı hiç çıkamazdım.

"Bu akşama hazır ol, müşterilerin olacak pislik" dedin. Döndün ve çıktın.

Ofisimde, yerde, üstüm başım dölün ve sidiğinle kaplı ağlıyordum.

Kalktım, odamın kapısını kilitledim.

Bulabildiğim peçetelerle üstümü başımı silmeye çalıştım.

İçerideki çalışanlarım neler duymuş, neler düşünmüşlerdi acaba? Anlamışlar mıydı olanları? Bir süre sonra içerideki sesle kesildi. Öğle yemeğine gitmiş olmalıydılar. Fularımı boyunma doladım. Kilidi açtım, kapıyı araladım, kimse gözükmüyordu.

Hemen lavaboya gitmeliydim. Orada biraz üstüme başıma çekidüzen verebilirdim.

Koşarcasına çıktım. Tam lavaboya ulaşıyordum ki ofisboylardan birisi ile karşılaştım. Çocuk şaşkın şaşkın baktı önce, sonra "Canan Hanım iyi misiniz? Ne oldu?" dedi.

"Birşey yok diye kenara itiyordum ki, ""saçınızda birşey var" dedi çekinerek. Sonra durakladı, "ama o şey değil mi?" diye kekeledi. Lavaboya girdim hemen. Aynada bakınca döllerinin bir kısmının saçımda kaldığını gördüm. Rezil olmuştum iyice...

İyice temizlendim. Olabildiği kadar...

Eve gitmem, üstümü başımı değiştirmem gerekiyordu. Ofisimin nasıl temizleneceğini ise hiç bilmiyordum. Lavabodan çıktım. Koridorun ucunda yine ofisboyla karşılaştım. Şaşkınlığını üstünden atmış, muhtemelen de neler olduğunu anlamıştı. Bu sefer sadece pis pis sırıttı. Gözüm pantalonunun önüne kaydı. Siki büyümüştü, belli oluyordu. Kıpkırmızı oldum.

"Merak etmeyin, kimseye söylemem" dedi sırıtarak, ama bunun bir karşılığı olacağı bakışlarından belliydi.

"Tamam tamam. Şimdi gitmem gerek. Soran olursa birkaç saate kadar döneceğimi söyle" dedim, çıktım.

Rezil olmuş, yerin dibine batmıştım. Hep senin yüzünden...

Yoksa tek suçlu ben miydim? Ben kabullenmiş, bundan hoşlanmış, zevk almıştım. Ama işin buralara geleceğini hiç düşünmemiştim. Ne yapacağımı bilemiyordum. İşin garibi bu çaresizlikten haz alıyordum bir yandan.

Eve gittim. İyice temizlendim, yeni kıyafetler giydim ve ofise döndüm.

Odam beklediğimden daha iyiydi. Sidiğin oldukça kurumuş, az bir leke dışında pek belli değildi. Bir ara üstüne kahve dökerim diye düşündüm. Temizlikçiler de birşey sormazdı o zaman. Kokuyu gidermek için de oda spreyi kullandım.

Ofisboy gerekli gereksiz odama geliyor, bir istediğim olup olmadığını soruyordu. Gözleri sürekli göğüslerimde, kalçalarımda, bacaklarımdaydı. Normalde o kadar sık geldiği için terslemem lazımdı, ama yapamıyordum. Birilerine birşey söylememesi için onunla iyi geçinmem gerekiyordu. Beni çok zor bir duruma sokmuştun.

Bir an ofisboyun beni sikmek isteyeceği ve benim de karşı koyamayacağım aklıma geldi. Bir anda heyecanlanmıştım. Aşağılık bir durumdu, ama çok da tahrik ediciydi. Çocuğun beni kullanmasını, her yerimi sikmesini, dölllerini içirmesini düşünerek masanın altından elimle kendimi okşamaya başladım. Amım sırılsıklamdı. Kapının tıklanmasıyla kendime geldim. Toparlandım. Yine oydu...

O birşey farketmese de utanmıştım. Sert bir şekilde çıkmasını söyledim. Yılışık yılışık, "ama bana öyle sert davranmayın Canan Hanım, ne de olsa sırdaşız" dedi. Haklıydı maalesef. Özür diledim. Kıpkırmızı olmuştum. Ama artık avcundaydım. O da bunun farkındaydı. Uzatmadı, çıktı. Ama sessizliğinin bedelini isteyecekti er ya da geç.

Akşam eve geldim. Son sözlerin aklımdaydı. Güzel bir duş aldım. Makyajımı yaptım. Dekolte bir bluz ve kısacık bir etek giydim. İpek çoraplarım ve ince uzun topuklu ayakkabılarımla kendime aynada baktım. Çok seksi gözüküyordum. Boynumdaki tasma da bu kıyafetle beni tam bir itaatkar seks makinası gibi gösteriyordu. Tasmamı gizlemedim bu kez. Beklemeye başladım.

SEN

Eve girdiğimde salonda otururken buldum seni. Beni görünce ne yapacağını bilemeden, korku ve heyecanla ayağa kalktın.

"Sen hala anlamadın bu işi galiba. Bundan sonra ben geldiğimde kapıda beni bekleyeceksin. Anladın mı?"

"Evet efendim."

Kıyafetini baştan aşağın süzdüm. Bu iş tahminimden de fazla hoşuna gidiyordu belli ki. Tam bir orospu gibi giyinmiştin. Ve benden korkundan değil. İçinden öyle geldiği için. Şu kısacık zamanda geldiğin nokta gerçekten şaşırtıcıydı. Her geçen gün içindeki orospu biraz daha fazla dışarı çıkıyordu. Ve buna senin kadar ben de şaşırıyordum.

"Bilekliklerini niye takmadın orospu. Evde hep takacaksın demedim mi ben sana? Çabuk tak!"

Koşa koşa bilekliklerini takıp geldin. Sana öğrettiğim pozisyonda karşımda duruyordun şimdi. Çabuk öğrenmen hoşuma gitmişti.

Yanına yaklaştım. Etrafında dönmeye başladım.

Nefesimi vücudunda hissettikçe, heyecanın artıyordu. Sütyen giymediğin için hızla inip kalkana memelerinin şişmiş uçları açıkça gözüküyordu.

Tam önünde durdum. Dersini almış gözlerimin içine bakmıyordun.

Elimin tersiyle yavaşça yanağını okşarken titremeye başladın. Neredeyse amına dokunmadan orgazm olacaktın.

"Kendini güzel mi sanıyorsun? Bu kıyafetle seksi olduğunu mu düşünüyorsun? Şunu kafana iyice sok: Sen bundan sonra üç delikten başka bir şey değilsin. Ve delikler güzel olmazlar. Sadece dar veya geniş olurlar. Anladın mı?"

"Evet efendim."

Sesinde tam bir itaat vardı. Artık yenilgiyi kabul etmiş, kendini bana teslim etmiştin. Bundan sonra ben ne dersem oydum. İstersem birkaç delik, istersem tasmayla gezdirilecek değersiz bir köpek.

Beklemediğin bir anda saçlarına yapışıp salonun ortasına götürdüm seni. Bileklerindeki halkaları tavandan sarkan zincire bağladım. Bluzunu ve eteğini yırtıp attığımda karşımda çırılçıplak kalmıştın. Çırılçıplak ve savunmasız. Bundan sonra hep olacağın gibi.

"Ooo bakıyorum da içine bir şey giymemişsin orospu. Öğreniyorsun bu işi, aferin."

Suratında utançla karışık bir memnuniyet ifadesi belirdi. Hem aşağılanmaktan hem de takdirimi toplamaktan hoşnut olmuştun.

Salonun kuytu bir köşesine dün taktığım askılığın yanına gittim. Sıra sıra, her boydan ve çeşitten kırbaçlar asılıydı. Daha önce farkına varmadığın için şaşkınlıkla baktın. İçlerinden bambu kamışı gibi ince, uzun bir tane seçtim.

Arkana geçtiğimde kendini sıkmış olacakları bekliyordun.

"Her darbemi yüksek sesle sayacaksın orospu. Şimdilik otuz tane yeterli."

"Biiir."

"İkiii."

"Üçç."

"Döört."

Bütün darbeler kalçalarına iniyordu.