Rambo Ferhat

PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
64 Followers

- "Götüreceksin beni ona değil mi sevgilim..?"diye sordu, "Ohhh karını sikilmeye götüreceksin değil mi..?"

- "Bekliyor..."

- "Sen geleceğini söyleyince ne düşünmüştür acaba..?"

- "Ne düşündüğünü bilemem... Ama kesin bildiğim bir şey var... Siki kalkıp, kazık gibi olmuştur mutlaka..."

- "Ooohhhh..."

Kalçalarının hareketi giderek artıyordu. Böyle devam ederse belimi getirecekti. Hala götüne gömülü parmağımın yardımıyla kalçalarını yukarı kaldırıp, sikimi içinden çıkardım. Sonra da bir elimle sikimi dibinden kavrayıp, başını, içinden parmağımı çektiğim götüne dayadım. Gözlerimin tam içine bakarak, kendini yavaş yavaş kucağıma bırakmaya başladı karım. Götü bir anda açılmıştı. Hızla giriyordu sikim o daracık deliğe.

- "Beni sikilirken seyretmek hoşuna gidecek mi sevgilim..." diye inledi karım.

- "Doğrusu bunu yapıp yapamayacağımı bilmiyorum bebeğim..."

- "Nedennn... Beni sikilirken seyretmek hoşuna gitmiyor mu...?"

- "Biliyorsun ki çok hoşuma gidiyor bu bebeğim... Ama Ferhat'ın buna razı olup olmayacağını bilemiyorum... Utanabilir, ya da sıkılabilir gibi geliyor bana..."

- "Ahhhh sen onu bana bırak sevgilim... Sen onu bana bırak... Onun aklının başından alırım ben... Hem de öyle bir alırım ki, Almanya'nın yarısı seyrederken bile siker beni... Ohhhhh hem de nasıl siker biliyor musun..? Sen onu bana bırak sevgilim..."

- "Bakalım göreceğiz..."

- "Ohhh göreceksin... Önce nasıl sikildiğimi göreceksin... Sonra da ikiniz birden sikin beni istiyorum... Oohhhh, işte bunu çok istiyorum sevgilim... Biriniz amımdan, biriniz götümden sikin beni istiyorum... Ohhhhh aynı anda... Ohhhhh istiyorum sevgilim... Çok istiyorum... Ohhh çok istiyorum... İçimde sikleriniz birbirine karışsın istiyorum... N'olur... Ohhh n'olur... Ohhhhhh... Ohhhhh... Ohhhhhh..."

Götü birden inanılmaz bir biçimde kasılıverdi. Sikim bir mengenenin içine girmiş gibiydi. Yine tüm vücudu dalga dalga sarsılıyor, yine beli geliyordu. Ben de patlayıverdim. Tohumlarım, götünün içine dolmaya başladı.

Bir süre öylece oturduk. Sonra yavaşça kalktı karım üstümden. Götünden sızan bir kaç damla bel, karnıma damladı. Böyle içine fışkırttıktan sonra götünün vıcık vıcık kaygan bir hale geldiğini biliyordum. Ferhat'ın sikini içine alırken hiç zorlanmayacaktı artık. Ayağa kalkıp önümde durdu ve gözlerimin içine bakmaya başladı.

- "Hadi götür beni..." dedi sonra da, "Hemen n'olur... Sikilmek istiyorum... Ohhhh sikilmek istiyorum sevgilim..."

Ayağa kalkıp pantolonumu çektim. Karım kapının yanındaki aynaya bakarak, saçlarını düzeltti biraz. Sonra da ayaklarına, filmde Ginger'in çölde giydiklerini andıran, yüksek topuklu bir çift dekolte ayakkabı geçirdi. Tek farkı, bunların arkalarının bir terlik gibi açık olmasıydı. Tam çıkacakken geri dönüp bardan bir şişe tequila aldım ve bir poşete koydum. Sonra dışarı çıkıp, alt kattaki garaja indik.

Yol oldukça kısaydı. En çok on dakika alacaktı. Karım, yanımdaki koltuğa oturur oturmaz elini bacaklarının arasına sokmuş, amıyla oynamaya başlamıştı. İyice havaya girmişti artık. Gerçekten de sikilmek, hem de hiç durmadan sikilmek istediğinden emindim. Amından çıkan ağdalı, yapışkan sesleri duyuyor ve iyice tahrik oluyordum. Parmakları durmadan çalışıyordu.

- "Ohhh götümü çok güzel yapmışssın..." dedi birden, "Ohhh çok güzel olmuş götüm... Tam sikilecek kıvama gelmiş... Ohhhhh..."

Koltukta sarsıldığını gördüm. Tanrım, yine beli geliyordu.

Otelin resepiyonundaki şişman Alman kız beni tanıyordu. Ama karımı görünce, bilmiş bir ifadeyle gülümsediğini gördüm. Eh, ne de olsa Ferhat'ı da tanıyordu kız. Sanki yukarıda neler olacağını tahmin ediyormuş gibiydi. Tabii ki, ona aldıracak halim yoktu. Asansöre doğru yürüdük.

Ferhat bizi kapıyı açtığı anda çarpılıverdi. Bilmiyorum neler hayal etmişti. Ama anlaşıldığı kadarıyla karımı, ona getireceğimi söylediğim kadını tam canlandıramamıştı kafasında. Böyle bir şey beklemediği belliydi. Büyülenmiş gibi duruyordu. Haksız sayılmazdı tabii. Tepeden tırnağa bir am gibi duruyordu karım karşısında. Sikilmeye hazır bir am gibi. Gözlerimi onun yüzünden koparıp biraz aşağı indirdiğimde ise ben donup kaldım. Galiba bizi bu kadar erken beklemiyordu Ferhat. Zira belden yukarısı çıplaktı. Ayağında ise yalnızca kırmızı bir jimnastik şortu vardı ve önü, bir anda çadır gibi kabarmıştı. Aynı şeyi karım da görmüştü tabii. Bunu, bir eliyle tuttuğu kolumu sıkmasından anlıyordum. Heyecanı son kertesine gelmişti onun da. Biraz sonra içine girecek olan sik hakkında bir fikri vardı artık.

İçeriye girerken de bırakmadı kolumu. Böylece benim yanımda yürümek zorunda kalmıştı kendi de. Kapıdan odaya giden koridor ise bir haylı dardı. Gerçi Ferhat kenara çekilip bize yol vermeye çalıştı ama, yine de karım, ancak tüm vücuduyla ona sürtünerek girebildi içeriye. Biraz daha sıktı kolumu. Ferhat'ın yarı çıplak vücudunun temasını hissetmek, iyice kanını tutuşturmuştu anladığım kadarıyla.

İçeride iki koltuk vardı oturabilecek. Karım kolumu bırakıp doğruca yatağa yürüdü ve ayak ucuna oturup bacak bacak üstüne attı. İyice sıyrılmıştı eteği. Sergilediği manzara müthişti. Ben de koltuklardan birine oturdum. Ferhat peşimizden gelmiş, ayakta duruyordu. Doğruyu söylemek gerekirse, çıplak vücudu son derece çarpıcıydı. Adaleleri göz alıyordu. Omuzları alabildiğine geniş, beli ve kalçaları ise daracıktı. Kolları, bacakları ve göğsü, aşırı sayılmayacak kadar kıllıydı. Ama asıl çarpıcı yanı, şortunun önündeki kabarıklıktı tabii. Sikinin gerçekten de kocaman olduğunu açıkça belli ediyordu bu durum. Ne var ki, o bundan biraz sıkılmış gibiydi. Bu sıkıtnının kaynağı ben olmalıydım.

Karım beğenen gözlerle onu tepeden tırnağa inceliyordu bu arada. O da tıpkı Ferhat gibi, beklediğinden çok daha iyi bir şeyle karşılaşmaktan ötürü biraz şaşkın gibiydi.

- "Ne ayakta dikilip duruyorsun, otursana..." dedim Ferhat'a.

Öbür koltuğa da o oturdu. Karımın tam karşısındaydık. Bir kaç metrelik bir uzaklıktan, onu seyrediyorduk ikimiz de. Benim sikim de iyice kalkmış, kazık gibi kesilmişti bu arada. Sonra konuşmaya başladık.

İlk başta, yalnızca havadan sudan söz ediyorduk tabii. Ama Ferhat, dikkatini veremiyordu hiç bir şeye. Gözleri karımın üstüne yapışıp kalmıştı sanki. Gözleriyle sikiyordu onu. O da bunun zevkini çıkartıyordu tabii. Uzadıkça da daha çok tahrik olduğunu görebiliyordum. Bacakları iyice hareketlenmişti. Gerçi hala bacak bacak üstüne atıp oturmayı sürdürüyordu ama, sık sık bacak değiştirmeye başlamıştı. Bu da, eteğinin giderek daha çok sıyrılmasına neden oluyordu. Neredeyse kasıklarına kadar meydandaydı bacakları.

Sonra karım kalkıp banyoya gitti. Yürürken kalçaları kıvır kıvır oynuyor, attığı her adımda memeleri, bluzunun incecik kumaşıyla birlikte sallanıp titriyordu. Banyo kapısının kapandığını duyduğumda Ferhat'a döndüm.

- "Nasıl, hoşuna gitti mi..?" diye sordum sonra da.

- "Ufff ağbi, ne biçim karı ya... İlik gibi valla..."

- "Ben sana söylemiştim değil mi..?"

- "Şimdi bu zevk için mi sikişiyor ağbi..?"

- "Zevk için sikişiyor Ferhat... Söyledim ya, sikişmeyi seviyor diye..."

- "Bu adamın canına okur yahu..."

- "Hem de nasıl Ferhat... Doymak da bilmez üstelik..."

- "Allah beee..."

Banyonun kapısının açıldığını duyunca sustuk ikimiz de. Karım, tepeden tırnağa bir am gibi girdi yine odaya. Doğruca yatağa gidip oturdu tekrar. Bu arada benim aklıma da, poşetteki tequila şişesi geldi tabii. Yerimden kalkıp mini bara gittim. Burada küçük kadeh yoktu tabii. Çaresiz büyük bardaklara ve biraz da bol kepçe olarak doldurdum tequilayı. Birini karıma, birini de Ferhat'a verip, tekrar oturdum yerime. üçümüz de birer yudum içtik. Ferhat buna son derece sevinmiş görünüyordu. Anladığım kadarıyla, gerçekten ihtiyacı vardı biraz içkiye.

Karım yine oturduğu yerde kıpır kıpırdı. Ayakkabılarından birini çıkartıp tekrar bacak bacak üstüne atmıştı. Çıplak ayağının parmaklarını öyle bir oynatıyordu ki, sikimin zonklamaya başlamasına neden olmuştu. Sonra öne eğilip elini ayağına uzattı ve ovmaya başladı. Böyle yapınca bluzunun yakası sarkmıştı tabii. O güzelim memeleri, neredeyse uçlarına kadar görünüyordu. Ferhat da koltuğun üstünde kıvranmaya başlamıştı artık. Arada benden tarafa bakışlar fırlatıyordu. Sanki ne zaman gidip onları yalnız bırakacağımı merak ediyor gibiydi. Halbuki karım, gitmemi istemediğini söylemişti. Çaresiz Ferhat'ın imalı bakışlarını anlamazdan geliyordum ben de. Onun yerine kadehimi kaldırıp, ikisini de birer yudum daha içmeye zorladım. Ama Ferhat, bardağı kafasına dikmeyi tercih etti. Sonra da yerinden kalkıp, mini barın üstünde durmakta olan tequila şişesine gitti. Siki, artık neredeyşse şortunu yırtacak hale gelmişti.

Gözlerimi çevirip karıma baktım. O da bana bakıyordu. Gözleri şehvetle, pırıl pırıl parlıyordu. Elleriyle, Ferhat'ın sikinin büyüklüğünü gösterdi ve alt dudağını dişlerinin arasına alıp hafifçe ısırdı. Gözlerini de kapamıştı bu arada. Bu yaptığını çok iyi tanıyordum. Sessizce, durumdan çok memnun olduğunu ve içindeki sikilme isteğinin zirveye çıktığını anlatıyordu bana. Orospu, beni delice tahrik ettiğini biliyordu tabii. Mahsus yapıyordu bunu.

Ferhat gelip yerine oturduğunda, bu sefer karım kaldırdı kadehini havaya. Şimdi öbür ayakkabısını da çıkarmıştı ayağından. Yalnızca parmak uçları yere değerek ve dizleri hafifçe aralık oturuyordu.

- "Nerelisin sen..." diye sordu sonra Ferhat'a.

- "Malatyalıyım..."

- "İçinden mi..?"

- "Yok, küçük bir köyündenim Malatya'nın..."

- "Ahhh köy hayatı nasıldır hep merak ederim biliyor musun..? İnsan sıkılmaz mı öyle küçük bir yerde..?"

- "Bilmem... Büyük şehiri tanımıyorsa, sıkılmaz her halde..."

- "Sıkılmaz mı..? Ne yapar insanlar peki köylerde..?"

- "Çalışırlar... Kahvede otururlar... Ne bileyim ben, bir şeyler yaparlar işte..."

- "Peki ya kadınlar..? Onlar ne yaparlar..?"

- "Onlarda çalışırlar işte... Hem evde de yapacak işleri vardır..?"

- "Bir de erkekleri doyururlar her halde... Öyle değil mi..?

- "Nasıl yani...?"

Yüzünde hınzırca bir ifadeyle onun yüzüne bakıyordu karım. Gerçi Ferhat daha tam farkına varmamıştı ama, ben onun sözlü saldırıya geçtiğini biliyordum. Kimbilir daha neler soracaktı Ferhat'a. Yanılmadığımı hemen anladım.

- "Karınlarını değil tabii..." dedi karım, "Başka türlü doyurmaktan söz ediyorum ben..."

Sesi çıkmadı Ferhat'ın. Ne diyeceğini bilemiyordu anlaşılan. Hem şaşkın, hem de benim hala orada bulunmamdan rahatsızdı. Gözlerinden, eğer çıkıp gidecek olsam, anında karıma saldıracağını ve eze eze sikeceğini anlıyabiliyordum. Ama karımın pes etmeye niyeti yoktu.

- "Peki sizin köyde güzel kadınlar var mıydı..?" diye sordu birden.

- "Vardı tabii olmasına da..."

- "Eeee..?"

- "Senin gibisi yoktu yani..."

- "Nasıl benim gibisi..?"

- "Yani senin kadar güzeli demek istiyorum..."

- "Ohh, beni güzel mi buluyorsun..?"

- "Çok..."

- "Nerem güzel peki..? Bacaklarım mı..? Yoksa memelerim mi güzel..?"

- "Her yerin..."

- "Her yerim mi..? Daha beni çıplak bile görmedin halbuki..."

- "Olsun belli oluyor işte..."

Karımın yüzünün şehvetle gerilmeye başladığını görüyordum. Ferhatla oynuyordu orospu. Oynadıkça da azıyordu tabii. Bir eliyle tuittuğu gibi bluzunun eteğini kaldırdı ve çıplak memelerini ortaya çıkardı.

- "Haklısın, memelerim güzel..." dedi sonra da, "Ben de çok beğeniyorum onları..."

Bir taratan da, öbür eliyle memelerini okşamaya başlamıştı. Ferhat'ın parmaklarının, oturduğu koltuğun kol dayama yerlerini sım sıkı kavradığını görebiliyordum. Kendini tutmak için büyük çaba harcıyordu. Sonra karım bluzunu bırakıp iki eliyle bacaklarını okşamaya başladı.

- "Bacaklarım da güzel... Öyle değil mi..?"

Dizleri hızla aralanmaya başlamıştı. Sonunda kendini tabak gibi açıverdi gözlerimizin önünde.

- "Ama amım daha güzel..." dedi Ferhat'a, "Bak..."

Gerçekten de çok güzeldi amı. üstündeki bir tutam kumral kılı kısa kesmişti. Bunun dışında kasıklarında tek bir kıl bile yoktu. O küçücük amın dudakları iyice şişmiş, alabildiğine açılmıştı. Bu yetmiyormuş gibi, şimdi bir elini getirip parmaklarıyla daha da açmıştı amının dudaklarını. Artık içi bile görünüyordu. Vıcık vıcık sulanmıştı.

Ferhat, kelimenin tam anlamıyla donup kalmıştı artık. Ömründe böyle bir şeye tanık olmadığını kesindi garibin. üstelik daha bitmemişti karımın akıl almaz şovu. Şimdi ayaklarını yatağın üstüne çekip yan dönmüş ve bir dirseğinin üstüne yaslanmıştı. Eteği sıyrılmış, çıplak kıçı olduğu gibi ortaya çıkmıştı. Elini arkadan getirip, orta parmağını kalçalarının arasından aşağıya, götünün bir rozet gibi görünen küçük deliğine kaydırmaya başladı.

- "Götüm de çok güzel biliyor musun..?" diye sordu sonra.

Parmağı o küçük deliğe ulaştığında da, hafifçe bastırıp içine sokuverdi. Ferhat çıldırmıştı. Birden bana döndü.

- "Sen gitmeyecek misin ağbi..?"

- "Neden gitmesini istiyorsun ki..?" diye sordu karım benden önce davranarak, "Kalsa ne olur..? Yoksa utanıyor musun ondan... Ha, utanıyor musun..? Seyreder diye mi korkuyorsun..? Seyrederse sana ne zararı olur ki..? Üstelik benim de çok hoşuma gider bu... Biliyor musun, sikişirken seyredilmeye bayılırım ben... Çok hoşuma gider sikilirken kendimi seyrettirmek... Ohhh, bayılırım buna..."

Pozisyonunu değiştirmemişti bu arada. Parmağı hala götüne hafif hafif girip çıkıyordu. Bir taraftan da, tam gözlerinin içine bakıyordu Ferhat'ın.

- "Ağbi..." dedi Ferhat birden.

Gözleri sanki imdat istermiş gibi bakıyordu. Ama karımın ayağa kalktığını farkettiği anda beni unuttu. İki adımda onun önüne kadar geldi karım. Eğilip Ferhat'ın dizlerini tuttu ve birbirinden ayırdı. Sonra da koltuğun önünde, bacaklarının arasına diz çöktü onun. Şimdi konuşamıyordu bile Ferhat. Gerçekten donmuştu.

Karım iki elini uzatarak, artık patlama noktasına gelmiş olması gereken sikini gizleyen şortu bel lastiğinden yakalayıp indiriverdi birden. Tanrım, gerçekten de kocamandı Ferhat'ın siki. Kapkara, kıllı ve kocaman. En az 25 santim olmalıydı. Karıma, onu bekleyen sikin büyük olduğunu söylerken yanılmadığımı anlıyordum. O da büyülenmişti benim gibi. Hayranlıkla seyrediyordu gözlerinin önündeki Kürt sikini. Ferhat ne yapacağını iyice şaşırmış bir halde, öylece oturuyordu. Sikinin bir nabız gibi attığını görebiliyordum. Koca bir mantara benzeyen başında, beyaz ve iri bir damlacık belirmişti.

Sonra karım elini uzatıp, o kacaman siki dibinden kavrayıverdi. Aynı anda da müthiş bir şey oldu. Birden patladı Ferhat. Tüm abazanlığının üstüne gelen bu kadar şiddetli tahrike, daha fazla dayanamamıştı işte. Bembeyaz bir bel sütunu, bir fıskıye gibi fışkırdı sikinden ve karımı yüzünün tam ortasından vurdu.

-"Ohhh fışkırt yavrum..."diye inledi karım, "Fışkırt bellerini hadi..."

Hemen peşinden de, adeta telaşla öne eğilip, ağzını kocaman açtığını gördüm. Dudakları Ferhat'ın sikinin o neredeyse bir yumruk kadar iri başına daha ulaşamadan ikinci salvo geldi ve karımın açık ağzına doldu. Sonra onu ağzına sokmayı başardı karım. Yanakları içeri göçmüş, emiyordu. Ferhat'ın vücudunun kasılmalarından, onun hala fışkırtmakta olduğunu anlıyordum bu arada. Bunun bir kanıtı da, karımın sürekli oynayan gırtlağıydı. Tanrım, hepsini yutuyordu. Onun da durumu perişandı tabii. Vücudunun sarsıldığını görüyor, belini getirdiğini anlıyordum. Birden duruluverdiler.

Karım Ferhat'ın sikini bırakıp yüzünü bana çevirdiğinde, delirecek gibi oldum. Yüzü bel içindeydi. Hafifçe yorgun ama şeytanca bir baştan çıkarıcılıkla gülümseyen dudakları da öyle. Hatta, ağzının kenarından sızan bellerin boynuna doğru aktığını bile görebiliyordum. O kadar çok getirmişti ki Ferhat, o kadar uğraşmasına karşın hepsini yutmayı becerememişti karım. İnanılmaz derecede tahrik olmuştum. Neredeyse belim gelecekti.

Sonra Ferhat'a döndü yine karım. Bir eli, hala onun sikindeydi. Sımsıkı tuttuğu bu kocaman sik, hiç bir yumuşama belirtisi göstermemişti doğal olarak. Taşakları, gerçekten de tıka basa dolu olmalıydı. Şimdi bir de karımın tükürükleri ve kendi belleriyle ıslandığı için, pırıl pırıl parlıyor ve gerçekten de muhteşem bir manazara yaratıyordu. Gözlerimi kaldırıp Ferhat'ın yüzüne baktım. Beni unutmuş gibiydi artık. Gözlerini karımın yüzüne dikmişti. Kısacası ok yaydan çıkmıştı artık.

Çaktırmadan koltuğumu biraz çevirip, daha iyi seyredebilecek bir açı buldum kendime. Karım yeniden elinde tuttuğu sikin üstüne eğilmiş ve onun artık iyice morarmış olan başını yalamaya başlamıştı. Tıpkı bir dondurmayı yalıyor gibiydi. Dilinin her darbesi, Ferhat'ın vücudunun titremesine, kasılmasına neden oluyordu. Arada bir gözlerini çevirip bana, daha doğrusu tam gözlerimin içine bakıyordu karım. Bu arada da, Ferhat'ın sikini yalamayı hiç bırakmıyordu tabii. Gözleriyle bana ne kadar zevk aldığını anlatıyordu sanki. Bu da beni deli ediyordu tabii. Sonra aradabir konuşmaya ve Ferhat'a bir şeyler söylemeye de başlamıştı.

- "Ohhh ne kadar büyük sikin..." diyordu örneğin, "Bayılırım büyük siklere biliyor musun..? Ohhh bayılırım..."

Ferhat'ta ip iyice kopmuştu artık. Kalçaları sert hareketlerle yukarı kalkıyor, sikini karımın ağzına sokmaya çalışıyordu. Ama o aldırmıyordu buna. Bir eliyle sıvazlamayı ve o kocaman başını yalamayı sürdürüyordu yalnızca.

- "Allah bilir köyde eşek de sikmişsindir sen..." dedi yine tam gözlerimin içine bakarak "Bu kocaman sikini eşek amına sokmuşsundur mutlaka... Ohhh zaten eşek siki gibi kocaman sikin..."

Bir daha patladı Ferhat. Ama bu sefer hazırlıklıydı karım. O kocaman Kürt sikinin başını dudaklarının arasına alıverdi hemen. Homurdanarak, yine ağzının içine fışkırtıyordu Ferhat. Tabii bu onun da tekrar belinin gelmesine neden olmuştu. Vücudu dalga dalga sarsılıyordu.

Bu sefer daha çabuk duruldular. Ama karımın ağzı, hala Ferhat'ın sikini bırakmamıştı. Başı bir kaç kez aşağı inip kalktı. Böylece, alabildiği kadarını ağzının derinliklerine almış oluyordu o kocaman sikin. Sonra biraz doğrularak ağzından çıkardı onu. Dudaklarını büzüp, hala yutmamış olduğu biraz beli, Ferhat'ın sikinin başına akıttı. Sonra yine açtı ağzını ve neredeyse yarıya kadar yuttu bu kocaman Kürt sikini. Ferhat'ın başı koltuğun arkasına devrilmişti artık. Gözleri kapalıydı. Şimdiye kadar böyle bir şey yaşamadığına emindim. Belki de rüyalarında bile görmemişti böyle bir kadını.

Karımın başı şimdi hızla oynuyordu. O kocaman, kapkara ve kıllı sik, ağzına yarısına kadar giriyor, çıkıyor, giriyor, çıkıyordu. Gözleri yine gözlerime dikiliydi bu arada. O kadar çok tahrik olmuştum ki, aslında o anda en çok istediğim onun yanına gidip, patlama noktasına gelmiş olan sikimi amına sokmaktı. Ama bunun için daha erken olduğunu da biliyordum. Ferhat'ı ürkütmemek gerekiyordu. üstelik, her şeyi karım yönetiyordu burada. Tıpkı usta bir orkestra şefi gibi yönetiyordu hem de. Beklemem gerekiyordu kısacası.

Sonra karım Ferhat'ın sikini çıkardı ağzından. Şimdi yine zaman zaman onun kocaman başını yalamaya, zaman zaman da konuşmaya başlamıştı.

- "Eşek sikerken de bu kadar şiddetli fışkırır mıydı belin..?" diye soruverdi birden ve cevap gelmediğini görünce de devam etti, "Eminim eşek de zevk almıştır sen sikerken... Öyle kocaman ki sikin... Ahhh öyle kocaman ki... Niye susuyorsun peki... Yoksa yine utanıyor musun..? Ne var ki utanacak... Sikişmek çok güzel değil mi..? Hayvanlarla bile olsa çok güzel... Ohhhh çok güzel sikişmek... Hem biliyor musun, sen eşek siktiysen, ben de kendimi kocaman bir köpeğe siktirdim... Ohhhh... Çok güzeldi biliyor musun... Kocaman bir köpekti... Siyah bir Grand Danua'ydı... Siki de kocamandı... Seninki kadar kocaman değildi ama kocamandı... Kaç kere sikti beni biliyor musun... Ohhhh çok güzel sikti beni... O kocaman sikini amıma sokup sikti beni... Ohhh defalarca sikti beni... Defalarca fışkırttı içime tohumlarını... Götümü de sikti üstelik... Ohhhh çok güzeldi... Ohhhhh..."

Karım kendini anlattıklarına iyice kaptırmış ve alabildiğine tahrik olmuştu. Ferhat'ın yanakları da kıpkırmızı olmuştu bu arada. Bense delirecek hale gelmiştim. Karımın sözettiği köpek olayı, hala taptazeydi belliğimde. Tıpkı anlattığı gibi, posta posta sikmişti karımı. Gözlerimin önünde hem de. Tüm yaşamım boyunca seyrettiğim en güzel şeylerden biriydi bu. Bir tanıdığımız tatile giderken, o siyah Grand Danua'yı, bir haftalığına bize bırakmıştı. Ve daha ilk gece, karım kendini siktirmişti ona. Bir hafta boyunca da, neredeyse başka hiç bir şey yapmamıştı bundan sonra. Tüm hafta boyunca evde çırıl çıplak dolaşmış, köpeğin biraz güç topladığını her hissedişinde de hemen onun önünde domalıp, önce amını götünü yalatmış, sonra da kendini siktirmişti.

mofilius
mofilius
64 Followers