Raziye Ile Oglu Suleyman

Story Info
Raziye ile oglu Suleyman yazlikta.
2.8k words
4
3k
0
Story does not have any tags

Part 2 of the 3 part series

Updated 06/09/2023
Created 05/31/2018
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
sevilenn
sevilenn
26 Followers

RAZIYE ILE OGLU SULEYMAN: YAZLIKTA

Süleyman:

Güney sahillerinde yazlığımız olduğunu kimse bilmez. Güneydeki bir koyun etrafına dizili 40 ev, hepsinin sahibi Alman. Bunların bazısı yıl boyunca bu evlerinde kalıyorlar. Büyük kısmı yazın evlerini başka Almanlara kiraya veriyorlar. Bir tek biz varız Alman olmayan. Babam da çok iyi Almanca bildiğinden, biz oraya gittiğimizde oradakiler bizi de "Almancı" sanıyorlar, öyle biliyorlar. Daha ben küçükken babam bu yazlık evi aldı, kimseye söylemedi. Babam bu evlerin sahiplerinin mali müşavirliğini yapıyor.

Biz yazlığa gittiğimizde annem açılır. Tesettürü kalkar, minicik bikinilerle dolaşır. Küçük plajımızda en dikkat çeken kadın hep annem olur. Yıllar önce, daha henüz Alman kadınlar arasında alışkanlık başlamadan annem tanga giymeye başladı. Bikinisinin üstü de küçücük olduğundan kadın erkek bütün Almanlar annemi seyrederler.

Son yıllarda annem biraz kilo aldı, daha bir etli butlu hale geldi. Bikinisinin üstünü değiştirdi. Kendisine iki üç numara büyük beden, alttan telli bikini üstleri giymeye başladı. Annemin memeleri daha görünür hale geldi. Her hareketinde annemin memelerinin oynayışı görünür oldu. Özellikle otururken, bikinisinin üstü öne doğru açılıyor, annemin meme başlarına kadar memeleri görünür oluyor. Kısacası, annem bizim yazlık sitenin en seksi kadını oldu.

Rafet:

Raziye'yi çok seviyorum. Ne dese yaparım. "Öl" dese ölürüm. Süleyman daha küçüktü, bir gün Raziye "enişten beni sikecek galiba" dedi. Ne diyeceğimi bilemedim. Konu uzamadı, öylece kaldı. Aradan bir zaman geçtikten sonra, enişte meselesi kapanmış gibi görünürken, yine bir gün "enişten beni kucağına oturttu, memelerimi okşadı" dedi. Sikimin taş kesildiğini, betimin benzimin attığını, bayılacak gibi olduğumu hatırlıyorum.

Taş kesilmiştim. Eniştem müteahhit. Çok zengin oldu. Ben yıllardır eniştemin yanında çalışıyorum. Çok iyi maaş alıyorum. Enişteme karşı gelemem. Kaldı ki uzun yıllardır halamı sikiyorum. Çok iyi de gizledik bu aşkımızı. Küçük yaşta kimsesiz kaldığımdan, beni halam büyüttü. Eniştem babam sayılır.

Yazlığımızın olduğu siteyi bizim şirket yaptı. Hepsini Almanlara sattık. Halam bir daireyi tuttu, sattırmadı. Ben daha delikanlı idim, eniştemin dükkanında getir götür yapardım. Beni yanlarında yazlığa götürdüler. Halam yazlıkta açılırdı. O kadar açılırdı ki, bütün erkekler halamı sikmeye uğraşırlardı. Halamın orada iki Alman sevgilisi vardı. Bazen günde birkaç kez halamı sikerlerdi. Halamı sikişirken çok seyrettim. Halamı o adamlardan çok kıskanırdım ama sikişirken izlemekten müthiş zevk alırdım. Halam yazlıkta beni oğlu olarak tanıttı. Halama "mutti" derdim. Alman kızlar arasında babasıyla veya babası yaşındaki diğer erkeklerle sikişen çok kız vardı. Oğlu ile sikişen evli kadın hiç yoktu veya bilmezdik. Komşusunun oğlu ile sikişen kadın çoktu. Kocaları genellikle bilirdi. Halam da onlara uyardı.

Beni halam evlendirdi. Raziye hemşiredir. Eniştem ameliyat olmuş hastanede uzun süre yatarken halam Raziye'yi tanımış. "Kız tam sana göre, başı kapalı ama açılmayı da biliyor, kapanmayı da biliyor. Tam bize göre gelin olur" dedi. Evi eniştem düzdü, Raziye eve bir tek bavuluyla geldi. Nikah günü hemşireliği bıraktı. Evinin hanımı oldu.

Raziye:

Rafet ile evlendikten sonra değiştim. O zamana kadar çok kapalı bir çevrede yetiştim. Hep kapalıydım. Hemşirelik yaparken de kapalıydım. Rafet de beş vakit namazında idi.

Evlendikten sonra evde çok serbest giyinir oldum. Hiç giyinmezdim de denebilir. Rafet'in çok iri bir aleti var. Seks yapmayı çok seviyor, beni de sevdi. Sonuç: Evliliğimin ilk yılları, uzun bir balayı gibiydi. Rafet beni her gün birkaç kez sikti. Müthiş bir aşk hayatımız vardı. Uzun uzun sevişirdik sonra amımı, götümü, ağzımı sikerdi. Süleyman bebekti, bizi izlerdi.

Bizim eve erkek girmez. Kocam ve oğlumun dışında, bayramların haricinde evimize hiçbir erkek girmemiştir. Bayramlarda da erkekler başka odada, kadınlar başka odada otururlar. Birbirlerini görmezler.

Ben evde kocamın yanında yarı çıplak olduğumdan Süleyman benim o hallerimi görerek büyüdü. İlkokula giderken Süleyman'ın dalına su yürüdü, o günden sonra ben evde de kapandım.

Süleyman orta okulu bitirdiğinde Rafet beni karşısına aldı, güneyde bir yazlık satın aldığını, sitenin Almanlarla dolu olduğunu, o sitede kadın erkek birlikte yarı çıplak yaşandığını anlattı. "Orada sen açılacaksın, serbest olacaksın, ben gelip gideceğim, siz Süleyman'la uzun süre orada kalacaksınız" dedi. Önce ne anlattığını anlamadım. Hala ile birlikte orada yaşadıklarından hiç bahsetmedi. Bunları sonradan öğrendim ben.

"Ben orada görev yapacağım, oradaki Almanlar sokaktaki adamlar değil, hemen hepsi önemli kişiler, ben onları izleyeceğim" dedi. Öyle bir konuştu ki, sanki biz oraya devlet görevlisi olarak gidiyormuşuz, ev de devletin evi imiş, yediğimiz içtiğimiz devlet tarafından karşılanıyormuş gibi anladım. Bu nedenle açılmam gerekiyormuş gibi anladım.

Çok korktum. Halaya Rafet ile olan bu konuşmayı anlattım. Hiç cevap vermedi. Soru sormadı.

Süleyman

Yazlıktaki ilk günkü şaşkınlığımı unutmam. Annem neredeyse çıplak gibi göründü bana. Sabah kahvaltıda annemin bacaklarını, omuzlarını, memelerini görünce çok utandım. Sikim de sertleşti. Daha çok utandım. Kahvaltıyı bitirip odama kapandığımda otuz bir çektiğimi hatırlıyorum.

Şortum dizlerimde uyuya kalmışım. Uyandığımda annemle babamın odasından annemin inleme sesleri geliyordu. Küçüklüğümden beri annemin bu seslerine alışığım. Ne olduğunu bilirim. Tekrar sertleştim, tekrar otuz bir çektim. Tekrar uykuya dalmışım.

Akşam güneş batarken uyandım. Annemle babam ortalıkta görünmüyorlardı. Karnım çok acıkmıştı. Mutfağa indim, ekmek peynir yerken, bu kez yanımızdaki evin balkonundan sesler duydum. Mutfak balkona açılıyordu. Balkona çıktım, yanımızdaki evin balkonunda yaşlı bir adam küçük bir kızı kucağına almış sikiyordu. Kız aynı annem gibi sesler çıkarıyordu. Mutfakta bir kadın vardı ve onlarla hiç ilgilenmiyor, sofra kuruyordu.

Sonradan tanıştık, kızı siken babasıymış. Mutfaktaki kadın adamın karısı, kızın annesi imiş.

Ben o yaz milli oldum. Çok hızlı oldu. Komşumuz, (mutfaktaki kadın) beni ilk milli yapan oldu. Greta'nın annesi. Kocası ile Greta evde yoklarken, bir gün bana "komm" dedi. Duvardan atladım gittim. Beni koltuğa oturttu, şortumu indirdi, sikimi avuçladı, sonra ağzına aldı, emdi. Kucağıma oturdu. Sikimi içine soktu. Çok ağırdı. Altında ezildim ve çok utandım. Utandığımı anladı, gülmeye başladı. Kalktı, yere uzandı, bacaklarını açtı, parmağıyla "gel" işareti yaptı.

İlk milli maçımda çok başarılı oldum. Greta'nın annesi, "mein gott" diye diye inledi durdu. Sanırım birkaç saat sikmişimdir.

O yaz herhalde yazlıktaki yaşlı Alman kadınların yarısını sikmişimdir. Ertesi yaz hemen hepsini becerdim. Birinin evinde iken bir başkası gelip elimden tutup kendi dairesine götürdüğü olmuştur.

Babam annemle beni bazen yalnız bırakıp İstanbul'a gidiyordu. Annemle birlikte kaldığımız zamanlar annem benim Alman kadınlara gitmemi engelliyordu. Babam geldiğinde bu yasak deliniyordu çünkü beni izleyecek ne halleri ne de zamanları kalmıyordu. Çok sık sevişiyorlardı. Onlar sevişmeye başlayınca ben Greta'nın annesine giderdim. Hiç geri çevirmedi beni. Onun yanından çıkar evlerin arasında yürürdüm. Sitenin içinde bir tur atana kadar mutlaka bir çağıran olurdu.

Rafet:

Yazlık sitede çok güzel günlerim oldu. Birinci derecede etkilendiğim kişi halam oldu. Halam o sitede kızlarıyla ve kızlarının arkadaşlarıyla sevişen erkekleri görüp tanıyınca, bana anlattığına göre şöyle bir akıl yürütmüş:

"Küçücük kızlar genç yaşlı demeden erkeklerle sikişiyorlar. Bunu önlemek mümkün değil. Kocalarına sadık kalan kadınlar zaman içinde erkeksiz kalıyorlar, siteye gelmez oluyorlar. Yaşlı erkekler bir bakıyorsun yanında yeni bir genç kadınla geliyor. Bu genç kadınlar o yaşlı erkekleri açık seçik aldatıyorlar. Genç karısı çeşitli erkeklerle sikişen yaşlı erkekler bundan şikayetçi olmuyorlar. O kadınların oyuncağı oluyorlar. Karılarının sikişken olmasına çok kısa sürede alışıyorlar. Yaşlanan erkekleri evde tutmanın yolu bu olmalı diye düşündüm. Kadınları açılıp saçıldıkça yaşlı erkekler o genç kadına daha bağımlı oluyorlar. Ben de o genç Alman kadınları gibi davrandım. Önceleri herkesle oynaştım. Sonra bu sayıyı iki kişiye düşürdüm. Hans ve Dietrich. Eniştene de her şeyi anlatmaya başladım. Hans'ı anlattıkça eniştenin siki kalkar, bana sarılmaya başlardı. Dietrich'i ve ikisi ile birlikte yaptıklarımızı anlattıkça bana daha da düşkün olurdu. Saldırmaya başlardı."

Halam bazı diğer Alman kadınların yaptığını yapmadı, genç erkeklerle sikişmedi. "Genç erkek" olarak sadece benimle sikişirdi. Halamı siken tek genç hep ben oldum. "Benim asıl sevgilim sensin, bana ne istersen yapabilirsin" derdi. "Ben senin annen sayılırım, sik anneni, annenin amını sik, sok annenin götüne, dibine göm" derdi.

Sevgilileri ile sikiştikten hemen sonra benimle olmaktan çok hoşlanırdı. Sevgilisinin beli ile dolu amını sikmeye alıştım. Yazlıkta giydiği elbiselerinin ya önü ya da arkası beline kadar yırtmaçlı olurdu. Memeleri zaten hep ortalıkta oluyordu. Yırtmaçtan içeri elimi sokmamla veya memesini avuçlamam ile halam bacaklarını hemen açardı. Sevgilisinin yanından yeni geldiğinde halamı sikmek çok daha zevkli oluyordu. Bazen günde birkaç kez sevgilileri ile sikişip eve gelirdi, her seferinde benden ilgi beklerdi. Hiç geri çevirmezdim.

Halamı sikerken ilk başlarda Almancılar gibi "mutti, mutti" diyerek sikerdim. Halam "anne" demem için beni tahrik ederdi. "Annenin amına dayanamıyorsun şerefsiz Rafet" derdi. "Annen orospu, sik orospu ananı" derdi. Bazen saatlerce sevişir, konuşurduk. Halam bana eniştemin metreslerini anlatırdı. Eniştemin arkadaşlarıyla nasıl sikiştiklerini, nasıl eş değişme toplantıları yaptıklarını anlatırdı.

Halamın bu anlattıkları çok hoşuma giderdi.

"Enişten de bayılıyor bunları anlatmama. Birbirinize çok benziyorsunuz" derdi.

"Enişteni de çok seviyorum, seni de seviyorum. İki kocam var benim" derdi.

"Evlensen de beni bırakma, halan sana kurban olsun, karını da sik beni de sik olur mu?" derdi.

Raziye:

Yazlığa geldiğimiz ilk gün tanıştığımız üç Alman beni elledi. Biri elini eteğimin içine soktu, öbürü memelerimi tuttu, en sonuncusu da arkama geçip kabarmış aletini kalçalarıma sürttü. Hepsini kibarca ittim, gülümsedim, "nein" dedim. Israr etmediler. Rafet hepsini gördü, hiç sesini çıkarmadı. Akşam yattığımızda Rafet bana tecavüz eden bir sapık gibi saldırdı. Siki hiç inmezmiş gibiydi.

Ertesi sabah ben haşema mayomu giyince Rafet "Ne yapıyorsun sen öyle, burada böyle şey olmaz" dedi. Bavulundan bir sürü bikini çıkardı. Hepsinin altı tanga idi. Üst parçaları da küçücüktü. Ne yapacağımı şaşırdım. Ağlamaya başladım. "Yapamam" dedim. O gün deniz kıyısına gitmedik.

O gece Süleyman yeni şortunu ve tişörtünü giydi, parfüm sıktı, evden çıktı gitti. Sabaha karşı bitkin ve yorgun geldi, yatağına çıplak yattı, sabaha kadar siki taş gibi dimdikti. O gece Süleyman'ın milli olduğunu anladım. Odasında uyuyan oğlumun yanına defalarca gittim, seyrettim. Amımın sulandığını fark ettim. Oğlumu arzuladığımı anladım.

Ertesi gün öğlene doğru uyandık. Rafet bu kez bavulundan bir tankini buldu çıkardı. "Bunu giyer misin?" diye sordu. Sesimi çıkarmadan giydim. Kahvaltıya oturduk. Kahvaltıya Süleyman da geldi. Uzun süredir oğlum beni yarı çıplak görmemişti. Göz ucuyla beni seyretti durdu. Beni gözlerken sikinin kalktığını fark ettim. Rafet de aynı durumda idi. Hem kocam hem oğlum bacaklarımı görünce beni istiyorlardı.

Kahvaltıdan sonra yukarı çıktım, tankininin altını çıkardım tangayı giydim, ince topuk terliklerimi giydim aşağıya indim. Rafet sırıtıyordu. Süleyman bembeyaz oldu, şortunun içinde siki çadır direği yaptı sonra önünü ıslattı. Siki inmedi, dik kaldı.

Süleyman'ın çaprazındaki koltuğa oturdum. Bacak bacak üstüne attım, ayağımı sallamaya başladım. Terlik ayak parmaklarımın ucunda sallanırken yere düştü. Süleyman bir daha fışkırdı. Bu kez bana bakıyordu. Artık beni istediğini gizlemiyordu. Yerinden fırladı yukarı koştu, beş dakika içinde yeni şort giyip yan komşuya geçti.

Süleyman çıkar çıkmaz Rafet karşıma geldi, iki ayak bileğimden tuttu yukarı kaldırdı. Amımdan akan sular koltuğu ıslatmıştı. Tangamın ipini kenara çekip şortundan çıkardığı sikini amıma geçirdi. "Orospu Raziye çocuğa ne yaptın öyle" dedi. Küçük kız çocuğu sesimle "Ne yapmışım babacığım ne suç işlemişim" dedim. "Amına koyduğumun karısı, çocuğu aptal ettin" dedi. "Benim suçum yok, benim suçum yok" dedim. Uzandı, tankinimin üstünü çekti çıkardı, "sus" dedi, "aç ağzını orospu" dedi. Ağzıma girmesiyle arkaya, gırtlağıma ittirmesi bir oldu. Nefessiz kaldım, öğürmeye ve öksürmeye başladım. Rafet boğazıma boşalmaya başlayınca sikini geri çekti. Ben bağırmaya, çığlık ata ata gelmeye başladım. Herhalde bağırmamdan olacak, Süleyman birden balkon kapısında belirdi. Taş kesti, orada kaldı, bizi izliyor ama bunu belli etmediğini sanıyordu. Rafet ağzıma ve yüzüme fışkırırken tekrar ağzıma soktu. Rafet'in beli burnumdan fışkırdı. Tekrar çığlık attım, çığlık atarken de göz ucuyla oğlum Süleyman'a baktım. Sikini çıkarmıştı. Memelerimi alttan kavradım, bacaklarımı sonuna kadar açıp ağzım yüzüm gözlerim bel dolu iken balkon kapısına doğru döndüm ama Süleyman'a bakmadım.

Süleyman balkon kapısının camına fışkırmış. Sonra gördüm.

Süleyman:

Yazlıktaki ilk gün babam annemin ağzına ve yüzüne boşaldı. Sonra annem oracıkta, yüzündeki belleri silmeden, kanepeye uzanıp uyuya kaldı. Babam çıktı gitti. Annem baygın yatıyordu. İçeri girdim, biraz önce camın önünde fışkırmama rağmen sikim gene sertleşti. Annemin amı, memeleri ve hele de bel kaplı yüzüne bakarak otuz bir çektim, yere boşalttım. Tekrar Greta'lara geçtim.

Greta'nın annesini sabaha kadar defalarca siktim, bayılttım.

Ertesi sabah kahvaltıya indiğimde annem bikini giymişti. Babam İstanbul'a gitmek zorunda olduğunu söyledi. "Annen sana emanet, etrafa takılabilirsin ama anneni sakın yalnız bırakma" dedi. Anneme de "Yanında Süleyman olmadan sakın evden dışarı çıkma" dedi. "Hele geceleri, şu oldu, bu oldu, acil gel demelerine sakın aldırma" dedi.

Gitmeden önce beni çağırdı, kenara çekti "Farkındayım, Greta'nın annesi ile tanıştın" dedi. "Doğru yoldasın, kız çocuklarıyla ilgilenme, onların anneleri sana yeter de artar. Ama her kuşun eti de yenmez, bırak onlar durum vaziyetini ayarlasınlar. Kocaları ile papaz olma. Erkeklere karşı çok sessiz ol, ne derlerse aldırma. Özellikle annen hakkında bir şey söylerlerse duymamış ol, tepki gösterme, sen kazanırsın" dedi.

Sonra ekledi: "Annene bol para bıraktım. Buradaki adamlara bol bol bira içir, ısmarla, cömert ol, sen kazanırsın." dedi.

"Parayı herkese dağıt. Seçici olma. 'Niye buna ısmarladı?' demesinler. Kâğıt oyna, okey oyna, yenmeye çalışma, mümkünse yenil. Para senden çıksın. Adamları hem oyunda yeneceksin, paralarını alacaksın, sonra da karılarını sikmek isteyeceksin. Çok tehlikeli olur, sakın yapma."

"Annene bir sürü de zarf bıraktım. Kadınlar parayı sever. Siktiğin kadına içinde para olan bir zarf bırak, paranın hizasından zarfı kıvır, yüzde doksanı içinde para olduğunu anlar. Genellikle senin yanında açmazlar. Parayı çok tutma. 'Bu ne parası?' diyen olursa, 'saçların bozuldu da kuaför parası' falan dersin. Hepsi ne parası olduğunu bilir, büyük kısmı bundan çok hoşlanır, bu para neyin parası diye sormaz. Parayı alırsa, bir sonraki sefer var demektir. Parayı almazsa iki ihtimal var. Ya ben para kabul etmem ayağındadır. Ne iyi, bedavaya sikmişsin. Gelecek sefer de beleş olacak demektir. Ya da parayı az bulmuştur. Bir dahaki sefer zam yap, zarfın kalınlaştığı belli olsun." dedi.

"Unutma, zarf içinde olacak. Öbür türlüsünde 'ben orospu muyum?' diye diklenirler, şansını kaybedersin."

Babamın dediklerini yaptım. Çok yararını gördüm.

Raziye:

O ilk yaz Süleyman milli olmakla kalmadı, şampiyon oldu.

Küçücük bikinimi giyip Süleyman'la deniz kenarına gittiğimizde genci ile yaşlısı ile hemen tüm Alman erkekleri bana sarkmaya başladılar. Hiç oralı olmadım. Bazısı deste ile Euro gösterdi. Kibarca gülümseyip "nein" dedim. Süleyman'a bulaşıyordum. Elim veya bacaklarım hep oğluma değiyordu. Ya boynuna sarılıyordum ya arkasından kollarımla sarmalıyordum. Oturduğumda mutlaka Süleyman'a yaslanıyordum.

Dışarıdan bakan 'orta yaşlı kart kadın ve genç sevgilisi' görüntüsü alıyordu. Bu durum Süleyman'ı çok meşhur etti. Süleyman yanımdan kalkar kalkmaz Alman kadınlar oğluma saldırıyorlardı. Koluna girenler, beline sarılanlar, kalçalarını elleyenler oluyordu.

Eve gelince bikinimin üstünü çıkarıp dış kapının yanında duş yapıyordum. Bikinimin üstünü de kapının tokmağına takıyordum. Kapının önünden geçenler evde üstsüz dolaşan bir anne ve onu seyreden oğlu olduğunu anlıyorlardı.

Babası yokken Süleyman'a Greta'nın annesi hariç, başka kadınlara gitmeyi yasakladım. Kadıncağız o yaz sikildiği kadar herhalde ömrü boyunca sikilmemiştir. Bazen Süleyman'ın sikinin kalktığını görünce "Hadi, ben çorbayı yapana kadar git de gel" diyordum. Koşarak yan daireye gidiyordu.

Greta o yaz bana âşık oldu. Eve girmesine müsaade etmiyordum ama güneşlenmek için terasa çıktığımda, Greta merdivenlerdeki ayak seslerimi duyar duymaz evlerimizin ortak terasında beliriyordu. Terasa çıkarken uzun topuklu tahta terliklerimi giyiyordum. O sesi duymaması mümkün değildi. Hemen koşuyordu.

Gözlerini dikip beni seyrediyordu. Hiç konuşmuyorduk. Vücuduma güneş kremi sürmesine müsaade ediyordum. Saatlerce beni yağladığı, vücudumu okşadığı oluyordu. Bazen memelerimi öpmek istiyordu, hemen itiyordum. Bazen de tangamı çıkartıp bacaklarımı açıyordum. Beni seyrederek mastürbasyon yapıyordu.

Çoğu zaman annesinin Süleyman'la sikiş seslerini Greta ile birlikte dinliyorduk. Böyle zamanlarda Greta'nın yanımda oturmasına, bana sarılmasına müsaade ediyordum.

Rafet İstanbul'da iken Süleyman ile günlerimiz öğlene doğru başlıyordu. Birlikte kahvaltı ediyorduk. Ben genellikle sadece tangamı giyiyordum. Üstüm çıplak oluyordu. Süleyman çoğu zaman tamamen çıplak oluyordu. Kahvaltıdan sonra denize giriyorduk. Ben bikinimin üstünü giymiş oluyordum. Süleyman ise dizlerine kadar uzun bir şort giyiyordu. Denizde Süleyman'ın beline bacaklarımı sarıp kollarımı da boynuna dolayarak saatlerce birlikte denizde kalıyorduk.

Bizim evin kapısının girişinde bir açık hava duşu vardır. Burada genellikle Süleyman'ın şortunu indiriyordum. Ben bikinimin üstünü çıkarıp duşun altında oğlumu sabunluyordum. Etrafımızdaki evlerde oturanlar bizi seyrediyorlardı. Bütün bu sürede Süleyman'ın siki bayrak direği gibi havada oluyordu. Eve girerken bikinimin üstünü kapı tokmağına takıyordum. Süleyman bütün bu olanlardan o kadar tahrik oluyordu ki hemen Greta'lara geçmek istiyordu. Süleyman'ın para zarfını hazırlayıp verince, elinde zarf ile yan daireye koşuyordu.

Akşam yemek vakti olunca ben giyiniyordum. Bazen meme uçlarımın kenarından fırladığı yazlık büstiyerimin altına bol bir etek giyiyordum. Bazen transparan bluzumla altında kısa şort giyiyordum. Bazen de bol şalvarımın üstüne memelerimin kenarlarından fışkırdığı bir erkek atleti giyiyordum. Sofrayı balkona hazırlıyor, projektör gibi aydınlatan lambaları yakıyordum. Balkonumuz orta bahçeye baktığı için hemen bütün evlerden görülebilir oluyorduk.

Süleyman çıplak olmak zorunda idi. Giyinmesine müsaade etmiyordum. Yemek servisini ayakta yapıyordum. Sık sık mutfağa gidip geliyordum. Siki taş kesmiş genç bir erkeğe hizmet eden dekolte kıyafetli olgun kadını herkes seyrediyordu. Daha sonraları samimi olduğum Alman kadınlardan biri kocasının beni seyrettikçe azdığını, her akşam kendisini siktiğini anlattı.

Yemek bitince Greta'nın annesinin zarfını hazırlayıp Süleyman'a veriyordum. Süleyman'ın elinde zarfla yan daireye geçtiğini herkes görüyordu. Zarf işi o kadar popüler olmuş ki bir gün yaşlı bir Alman deniz kenarında içinde deste ile para olan bir zarf ile bana yaklaştı, zarfı bana uzattı. Gülümseyerek "nein" dedim.

sevilenn
sevilenn
26 Followers
12