Sebnem Ile Annesi Mefharet

Story Info
Sebnem ile Erhan evleniyor
1.4k words
4.2
1k
00
Story does not have any tags
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
sevilenn
sevilenn
26 Followers

Erhan evlendi.

Günün birinde kaynanama "Babaanne, Şebnem hamile. Evlenmek zorundayız" demiş.

Kaynanam "Ben seni uyarmıştım. Emniyet kemerini takmadan direksiyona oturma, demiştim. Kemerini takmamışsın, kafan cama vurmuş" demiş.

Erhan, "Oldu işte. Ne yapalım." demiş.

Kaynanam, "Evliliği yapabilecek misin, evlilik kolay değildir" demiş. Devam etmiş: "Sen istiyor musun, kız istiyor mu?" demiş.

Erhan "Biz birbirimizi seviyoruz, takma kafanı babaanne" demiş.

Kaynanam, "Erhan evlilik dediğin şeyin kız ile oğlanın birlikteliği olduğunu sanma, evlilik kızın ailesi ile oğlanın ailesinin birlikteliğidir. Bunu bilesin" demiş.

Erhan, "O iş kolay" demiş. "Zor kısmı, Şebnem'in annesi otelli düğün istiyor" demiş.

Kaynanam "Tabii ki isteyecek. Bir tek kızı var. Kızını tişortla evlendirecek hali yok ya" demiş. "Sen merak etme, ben senin düğün paranı ayırmıştım, ezdirmem seni onlara" demiş. "Oteli, salonu, gelinliği, takıları, hepsi için para hazır" demiş.

Erhan "Sen ne müthiş kadınsın ya babaanne" demiş. Kaynanama sarılmış.

MEFHARET YEMEĞE GELİYOR

Bu gelişmelerden bizim haberimiz yoktu. Şebnem, Erhan, Mefharet, kaynanamla birlikte düğün hazırlıkları yaparlarmış. Bu konuda Mehtap'a bilgi vermemişler.

Mehtap öğretmen arkadaşı Mefharet'i yemeğe çağırdı. Mefharet geldi.

Düğüne gider gibi dekolte kıyafetli ve makyajlı idi. Memeleri hemen tümüyle ortada idi. Sırtı beline kadar açıkta idi.

Sofrada Mefharet ile karşılıklı oturuyorduk. Mehtap yemek sırasında mutfağa her gidip gelişinde elini Mefharet'in sırtına koyuyor, bir eli Mefharet'in çıplak sırtında iken diğer eliyle servis yapıyordu. Bazen de arkadaşının omzuna elini koyuyordu.

Şarap içtik. Alkol tesir ettikçe Mehtap öğretmen arkadaşının sırtını, omuzlarını, kollarını gittikçe daha uzun sürelerde ellemeye, okşamaya başladı. Derken, Mefharet'in yanındaki sandalyeye oturdu, uzandı,uzandı, Mefharet'i dudaklarından öpmeye başladı.

Mefharet oturduğu yerde yarım döndü, Mehtap'ın boynuna sarıldı, Mehtap'ın dudaklarına yapıştı. Dilini çıkartıp Mehtap'ın ağzına sokuyor, dudaklarını emiyor ve inliyordu.

İki güzel hanımın tam karşımdaki aşk oyunu beni çok heyecanlandırdı. Kalbim patlayacak sandım. Sikim sertleşti. Yüzümü sıcak bastı.

Mehtap işi ilerletti, Mefharet'in boynunu, göğsünün çatalını, omuz başlarını emmeye ve öpmeye başladı.

Kalktılar, elele yatak odasına geçtiler, kapıyı açık bıraktılar.

Soyundular.

Sıra ile birbirlerinin memelerini, karnını, bacaklarını, koltuk altını öptüler, emdiler.

İkisi de inliyordu.

Birbirlerinin bacak aralarını uzun uzun parmakladılar. Arka arkaya, ikisi de, defalarca orgazm oldular.

Ben salonda oturdum. Sikim taş gibi olmasına rağmen yanlarına gitmedim. Gördüklerimden çok hoşlanmama, bu kadınların her ikisinin de amına girmek istememe rağmen bu iki güzel kadının sevişmesine katılmadım. Onların aşkını bozmak istemedim.

Salondaki çekyatta yattım. Sabah ezanına kadar iki arkadaş seviştiler. Sevgili oldular. Böylece Mehtap'ın Süheyla'dan sonra ikinci sevgilisi Mefharet oldu.

Sabahleyin kahvaltıyı ben hazırladım. İki sevgili kahvaltıya çıplak geldiler. Mutlulukları belli oluyordu. Kahvaltı sırasında ve ardından defalarca öpüştüler. Elleri sürekli olarak birbirlerinin vücutlarında idi. Birbirlerine bütün gece doymadıkları belliydi.

Yeni bir aşk doğmuştu.

Mehtap, benimle Mefharet'i tanıştırmak, buluşturmak, kısacası benimle Mefharet'i sikiştirmek istediğini birkaç kez söylemişti.

"Mefharet beş yıldır dul. Eline erkek eli değmedi. Kolunu tutsan senin üstüne atlar" demişti.

"Seninle Mefharet, Erhan'la Şebnem" demişti. Üç kişi birlite sevişmemizi istiyordu. Benimle bu dediği olmadı. Aşıkların arasına girmeyi doğru bulmadım.

Şebnem ve Erhan ile de buluştular mı, neler oldu, olmadı mı, hiçbir zaman sormadım. Sormayınca Mehtap anlatmadı, öğrenemedim.

DÜĞÜN

Kaynanamın ortağı avukatın karısı, onların ilk koruyucusu komiserin dul karısı, yeni komiser, Mehtap'ın doktoru, onun ablası, hizmetçileri olan iki genç bayan, Nisa, Nisa'nın annesi, hepsi geldiler. Süheyla ile Hüsamettin bey de orada idiler. Karımın erkek sevgilisi ile tanışmış oldum. Kadınsevgilileri ile zaten tanışıyordum. Karımın kadın sevgilisi Süheyla'nın kocası ile de tanıştık. Hüsamettin bey bana defalarca teşekkür etti. "Mehtap hanımla siz, bizim evliliğimizi kurtardınız" dedi.

Düğün'ün yıldızı kaynanam oldu. Dubai'de giydiği beyaz dantelli şeffaf mini elbisesini giymişti. Bütün vücudu ortada idi. Herkesin gözü onun üzerinde idi. Doktor ile defalarca dans ettiler. Doktorun elinden tuttu, masa masa dolaştırdı, herkesle tanıştırdı. Tanıştırdığı kimselere "benim doktorum" diyordu.

Mehtap, hiç görmediğim kadar kapalı giyinmişti. Doktorun ablasının masasına gitti ve düğünün sonuna kadar onun yanından hiç kalkmadı. Doktorun ablası ve iki hizmetçisi tesettürlü idiler. Dans etmek için karımı defalarca çağırdımsa da kabul etmedi. Süheyla'nın yanına hiç gitmedi. Ben de mecburen Süheyla ve Hüsamettin bey'in yanından ayrılamadım. Sık sık Süheyla ile dans ettim.

Düğünün ilerleyen saatlerinde, dans ederken, Süheyla bana iyice sokuldu, elini sikime attı, gülümseyerek "Hüsamettin bey iki ayrı oda tuttu. Yukarı çıkabiliriz" dedi.

"Hüsamettin bey'in birazdan uykusu gelir, biz yukarı çıkarız. Onun odası 2206, benim odam 2207" dedi. Masamıza döndük.

Süheyla'ya "Mehtap'tan izin alsak mı?" diye sordum. Süheyla hemen yanımızdaki masadaki karımı aradı, ikisinin konuşmasını da duyabiliyordum.

Süheyla Mehtap'a "Erdoğan bey 2207'de olacak, tamam mı aşkım?" diye sordu. Mehtap, "Anlaşıldı merkez, 3201 konuştu , tamam" dedi. Kapattılar.

Süheyla'ya "Kimlermiş?"diye sordum.

Süheyla tekrar Mehtap'ı aradı "3201, 3201, burası merkez, 3201'in mevcudunu bildirin, tamam" dedi.

Mehtap, "3201 dört mevcutlu merkez, tamam"dedi.

Süheyla'ya, "Mehtap bir, abla iki, iki de hizmetçi, etti dört, öyle mi acaba merkez" dedim.

Süheyla, kocasının yanında bana sokuldu, elini kocasına göstere göstere sikime attı, "Bugün Cuma, yarın Cumartesi, öbür gün Pazar. Pazartesi bu konuyu araştırıp öğrenelim, unutmayalım" dedi. Devam etti, "Hüsamettin bey'in Dubai uçağı sabah saat altıda. Gece dörtte havaalanında olması gerekiyor. Biz müsaadenizle kalkalım öyle değil mi Hüsamettin bey" dedi.

Haüsamettin bey "Evet kalkalım aşkım" dedi. Bana döndü "Ben Perşembe günü döneceğim Erdoğan bey, haydi allaha ısmarladık, her şey için şimdiden teşekkür ederim" dedi.

Kalktılar, birbirlerine sarılarak asansörlere doğru gittiler.

NİSA DÜĞÜNDE

Nisa düğüne annesiyle birlikte geldi. İkisi de sıkı sıkıya başörtülü, uzun siyah tam kapalı elbise giymişlerdi. Baş masaya oturdular. "Eller havaya" başlayana kadar kimsenin dikkatini çekmiyorlardı. Müzik hızlanıp oynama başlayınca bu ikisi piste fırladılar. Sütyen giymemişlerdi. İkisinin de memeleri oynamaya başladı. İkisi de müthiş kıvırıyorlardı. Anası da kızı da ilgi çekmek için dekolte giyinmeye gerek duymamışlardı. Bütün salon bunları seyretmeye başladı.

Sonra bunların masasına bir adam geldi, oturdu. Adamla konuştular. Nisa kalktı masanın yanında oynadı. Adamın yanına oturdu. Annesi kalktı masanın önünde oynadı, sonra adamın öbür tarafına oturdu.

Biraz sonra Nisa ile adam kalktılar, asansörlere doğru gittiler.

Daha sonra Nisa'nın annesinin yanına bir başka adam geldi, oturdu. Konuştular. Nisa'nın anası kalktı, masanın önünde adama bakarak oynadı. Geldi, adamın yanına oturdu. Konuştular. İkisi birlikte kalktılar, salondan çıkıp asansörlere gittiler. Masaları uzun müddet boş kaldı.

Sonra Nisa tek başına geldi, masaya oturdu. Aradan epey bir zaman geçti, anası geldi, oturdu. Adamlar görünmedi.

Pasta geldi. Pastalarını bitirdiler. Mehtap'la benim yanımıza geldiler. Mehtap, Mefharet ve ben kapıda gidenleri uğurluyorduk. "Tebrikler", "mutluluklar", "pek de yakışmışlar"dan sonra Nisa Mehtap'a "Abla anneme benden fazla veriyorlar" dedi.

Mehtap "Teyze, bu kız ne diyor" diye sordu.

Nisa "Annemin çantası doldu, benimki, eh işte" dedi.

"Mehtap, teyze, bu ne iş?" dedi.

Nisa'nın anası gülümseyerek ağzını açtı, parmağıyla ağzını gösterdi. Gülüyordu.

Mehtap, "Teyze, bu işin püf noktası ne, söyle, söyle" dedi.

Nisa'nın anası yine gülerek, "Öğüreceksin kızım ama devam edeceksin" dedi. "Adam kadını öğürttüm diye düşünecek. Öğürtü gelmese de biraz öğüreceksin." dedi.

Sonra ekledi, "Bir de, ay bu çok büyük, yapamam, çok iri bu, boğazım yırtılır diyeceksin" dedi.

NİSA'NIN ANNESİ

Mehtap Nisa'nın annesine "teyze" diyor. Nisa da Mehtap'a "teyze" diyor. Oysa aralarında bir kan bağı, akrabalık yok. Kaynanamın büyüdüğü evdeki üst kat komşuları. Evsahipleri. Kaynanamlar kiracı imiş. Ailece çok yakın dost olmuşlar.

Mehtap'ın babası ile Nisa'nın babası aynı işyerinde birlikte çalışmışlar. Her ikisi de çok muhafazakar olduklarından, kaynanam da Nisa'nın annesi de zamanında çarşaflı imişler. Mehtap'ın babası kaynanamın halen oturduğu semtteki evi alıp oraya taşınınca, çarşaf giyme işi sonlanmış. Nisa'lar eski oturdukları semtten hiç ayrılmamamışlar, o nedenle çarşaf değişmiş ama tesettür devam etmiş.

Mehtap'ın babası vefat edince kaynanam komiserin imam nikahlı ikinci karısı olmuş. Komiser yan daireyi satın alıp evi genişletmiş. Bu evde daha değişik bir yaşam tarzı başlamış. Kaynanam açılmış. Nisa ve annesi kapalı kalmışlar.

Nisa'ları düğün salonunun kapısından uğurlamak onlara saygısızlık olacağından, otelin kapısına kadar onlarla birlikte gittim. Vale'nin Nisa'nın arabasını getirmesi uzayınca, merakımı da yenemediğim için sordum:

"O beyler kimdi?"dedim.

Nisa "Mahallemizden beyler onlar" dedi. Devam etti: "Bizde kadınlar ile erkekler biraraya gelmezler. Kadınlar evlerde ayrı odada, erkekler başka odada toplanırlar. Böyle düğünler olunca, otelli düğünler olunca mesaj atarız, durumu müsait olan beyler oda tutar, düğün salonuna gelir, uygun zamanı beklerler. Bu kadar basit enişteciğim" dedi.

Nisa'nın iki, annesinin beş kişisi varmış. Şehir dışındaki otellerde yatmalı düğünlere de gidiyorlarmış.

Nisa'nın annesi "Nisa kızım, damadımızın telefonunu kaydet, bakarsın müsait zamanı olur" dedi.

Bana döndü, "Belli bir tarifesi yok" dedi. Çantasını açtı, kalın bir zarf gösterdi. "Gönlünden ne koparsa onu koyarsın" dedi. Nisa'nın cipi geldi, bindiler, el sallayarak uzaklaştılar.

KAYNANAM ERHAN'A "O İŞ BİTTİ" DİYOR

Düğün salonunda Erhan bir ara Şebnem'in yanından ayrıldı, babaannesinin yanına geldi. Salonun köşesine çekildiler, uzun uzun konuştular.

Sonradan kaynanam bana anlattı.

Erhan kaynanama "yukarı çıkalım" demiş. Kaynanam "o iş bitti Erhan'ım, bundan sonra sana meme yok" demiş.

Erhan "Olmaz öyle şey" demiş.

Kaynanam "Oldu da bitti. Güzeldi ama her şeyin bir sonu vardır" demiş.

"Erhan, bundan sonra Mefharet'i sik" demiş. "Unutma, bak demedi demeyesin, senin kaynanan paragöz. Her siktiğinde çantasına zarf içinde para koy" demiş. "Rahat edersin" demiş. "Arkadaşların biraz da Mefharet'i yesinler" demiş.

Erhan bir cevap vermemiş.

"Bak Erhan, Mefharet seni gözleriyle takip edip duruyor, alkol de aldı, tam fırsatı. Bana söylediğini git kaynanana söyle. Hemen yukarı çıkıp seni bekleyeceğinden adım gibi eminim" demiş.

Erhan düşünmüş, düşünmüş, babaannesine bir şey demeden Mefharet'in yanına gitmiş.

sevilenn
sevilenn
26 Followers
Please rate this story
The author would appreciate your feedback.
  • COMMENTS
Anonymous
Our Comments Policy is available in the Lit FAQ
Post as:
Anonymous
Share this Story