Senin Karın 01

Story Info
Senin Karın II
2k words
5
1.5k
00
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
sdokfan
sdokfan
27 Followers

Şimdi sırt üstü uzanmıştı yatağa; kömür karası uzun saçları, dağılmış, biraz terinin birazda az önce yaptığı oral seksin ıslaklığından, işlediği suçun izlerini örtercesine dudaklarına, yüzüne yapışmıştı. Odanın loşluğunda belli belirsiz yanan ışıklar yüzüne vurdukça, saçlarının arasından pırlanta taneleri parlıyor gibiydi. Hadi artık dercesine dizlerini yukarı doğru çekip, ince kalem gibi bacaklarını aralayarak biraz sonra kendimi kaybedeceğim vadinin kapılarını açıyordu bana. Yemekte ve odaya gelene kadar çok tatlı, içten ve konuşkandı ama sekse başlayınca dudaklarından tek kelime dökülmemiş, sırlarımızı duvarlarında saklayacak odada inlemelerinden başka şey duyulmamıştı. İsteklerine ve özellikle bana odaklanmış – ya da ben öyle sanıyorum- , kutsal bir görevi yerine getirir gibi mabedinde sevişmeye başlamıştı.

Sadece bir iki kelime sarf etmişti. Onlar da görevin kurallarına göre gitmesi ve acemi müridi uyarmak içindi sanki ama ne istediğini anlamam zor olmuyordu. Hatta anlamaya gerek kalmıyordu, zira ne istiyorsa üstünlüğü ele alıyor ve yaşıyordu. Evet bir teslimiyeti vardı, bu teslimiyet daha çok güven anlamındaydı. Yoksa evli barklı bir kadının bu güveni hissetmeden internetten tanıştığı bir erkek ile aynı yatakta ne işi vardı? Zevk almaya ve arzularını yaşamaya gelince ise her şeyi erkeğe bırakmayan bir kadındı, almak istediğini alıyordu, yatakta teslimiyeti yoktu. Zaten mesajlaşırken birçok kere bunların sinyallerini üstü kapalı vermişti. Keşfedilmek ve anlaşılmak istediğini düşünüyordum, ben de o beklentilerine tabi olmuş şekilde hareket ediyordum. Ağzımdan çıkacak bencilce söylenmiş yanlış bir kelime tüm büyüyü bozabilirdi. Şimdi de öyleydi, kontrol ondaydı ve bu güzel kadına uymaya çalışıyordum, ilk sevişmemizin üstünden yarım saat geçmişti ki üzerime çıkmış, baştan aşağı inerek kor gibi yanan dudaklarını ve dilini vücudumda dolaştırmış, aletimi kendine hazırlamış ve şimdi bu duruşu ile bana “Hadi” diyordu. İlki çok hızlı gelişmiş, aylarca birbirimiz mesajla doldurmanın heyecanlı ile deli gibi sevişmiştik.


Aslında deli gibi değil, vuslata eren sevgililer gibi uzun bir ayrılığın özlemi ile sevişmiştik. Şimdi ise ikimiz de gerçekten keyfini çıkartmak istiyorduk ya da en azından ben istiyordum. Onu seyretmek, vücudunu izlemek ve hepsini hafızama kazımak. Zira bir daha olur muydu çok emin değildim.

Ayağa kalktım, yatağın ucuna, karşısına geçtim artık tüm güzelliği ile seyredebiliyordum onu, porselen gibiydi dokunsan kırılacak sanırsın ama doğasına karıştığında sel gibi, çığ gibi oluyordu. Biraz nefes nefese kalmıştı beni emmekten ve yalamaktan, memeleri aldığın nefesin temposu ile inip kalkıyordu. Vücudunun doğasında aşağıdan yukarı gezinirken göz göze geldik. Kara benim rengimdi ve o zeytin karası gözleri ile yarı açık gözkapaklarının arasından bana bakıyordu. Ürperten, korkutan buna rağmen çağrısına kayıtsız kalamayacağın bakışlardı, fazla bekletmemek gerekiyordu. Narin ayak bileklerinden tutup yatağın ucuna doğru çektim, çarşaf üzerinde kayarken saçları arkaya uzanan kolları arasında yatağını bulmuş nehir gibi uzanmıştı; kalçası uca kadar gelmişti ellerimi bacaklarının önüne doğru yatağa koyarak, kaybolacağım kanyona doğru girmeye başladım. Doruklardan yine aşağılara inmiştim, başım bacaklarının arasındaydı dilim amının üzerinde dolaşıyor onun bana yaşattığını bende ona yaşatmak istiyordum, kasıklarından öperek yukarı doğru çıktım, göğüslerine kadar çektiğim gül, tarçın, bal, karanfil, çimen kokuları memelerinde süt kokusuna dönmüştü, yukarı doğru çıktıkça hafif hafif üzerine abanmaya başlamıştım, ağzımı memeleri ile doldurmuştum.
Daha çok emmem, dişlemem için iki eliyle başımı kavramış, memelerinin üstüne tutuyordu beni. Tutkusunu, arzularını ve isterisini böyle aktarıyordu, bu durum da kelimeleri gereksiz kılıyordu zaten.

Bir süre sonra boynuna doğru hareket ettim onu seyretmeyi daha çok istiyordum, kafamı kaldırım bu güzel kadını, kendini böyle umarsızca sunan kadını izlemeye başladım. Dudaklarının arasından bembeyaz dişler ve ıslak pembe dili görünüyordu. Tüm bedenimi aruzlarının estiği, bazen fırtınaların koptuğu doğasına soktum. İyice eğilmiştim üzerine.

Dudakları biraz ötemdeydi, ılık nefesi yüzümde imbat rüzgarları estiriyordu kollarımı biraz daha dizlerinin altına sokup ayaklarını hafifçe yukarı kaldırdım, sikimi o iki güzel deliğinin üzerinde dolaştırıyordum, kısık gözleri aralanmıştı. Grinin kaç tonu vardı bilmiyorum ama gözlerinde siyahın hiç görmediğim tonlarını görüyordum.

Göz bebeği kaybolmuş o zeytin tanesi siyah gözleri zifir karanlığa dönmüştü, siyaha olan düşkünlüğüm bu kadının elinde zaaf gibi olmuştu. Başını hafif yana kaydırıp gözlerime bakarken sikimi eliyle tutup deliklerinin üzerinde “Öyle yumuşak yumuşak değil, böyle yapacaksın “ dercesine dolaştırmaya başlamıştı, gözleri gözlerimin üzerindeydi başını kaldırdı, dudakları ile beni içine çekmeye başladı, dili ağzımın içindeydi kontrol ondaydı yine, bir eliyle başımı saçlarımı okşuyor, diğer eli ile de deliklerinin üzerinde gezdiriyordu beni, “ohhh” diyerek dudaklarımı bıraktı başını yatağa koydu, gözlerini yine gözlerime dikmişti, dudaklarında hafif bir gülümseme vardı, ağzını bir şeyleri istercesine araladı ve beni deliğinin üzerine bıraktı. Biraz evvel kucağımda kendini kaybetmiş halde iken, parmağımla yoklamaya çalıştığım ama girmesine müsaade etmediği deliğinin üzerindeydim ve şimdi sadece orada dolaştırıyordu beni, kalçalarının kayganlaşmış yanakları arasında tepe taklak kayar gibiydim, vadinin dibindeki girdaba doğru çekiliyordum. Zifirin zifiri, katran karası gözleri , “Ben istersem her şey olur, sana her şeyi yaşatırım, sadece istememi sağla ve beni hazırla” der gibiydi.

Beni deliğinin üzerinde gezdirdikçe; dudaklarını ısırıyor, emiyor bazen yalıyor içine sokacakmış gibi ortasına dayadığında ağzını tutkuyla aralıyordu. Dudaklarındaki tebessüm yerini şehvete bırakmıştı, sikimin gezintisi bitmiş, arka deliğinin üstünde durmuştum, artık girecektim ama onu bekliyordum, sıkı sıkı avuçladığı eli ile yavaşça sikimi içine sokmaya başladı, beni içine aldıkça bedeni geriliyor dudakları biraz daha açılıyordu başı girmişti ama daha da sokmaya devam diyordu hafiften inlemeye başladı, aletimi kavradığı elini usulca bırakıp boynuma doladı. İçindeydim!!! Öyle kocaman bir aletim yoktu ama onun arkadan çok almadığı belliydi. Dardı, sıkıydı. Yüzü gerilmişti, dudaklarında acı da yer bulmuştu kendine şehvetin yanında. Buna rağmen durmuyordu kendini bana vermek istiyordu ve büyük bir arzu ile beni içine alıyordu. Diğer elini de boynuma dolayıp yine başını kaldırarak dudaklarıma yapıştı, bende kollarımı biraz daha dizlerinin altına sokarak kalçasını yukarı kaldırmıştım , boynuma doladığı kolları ile beni kendine çekerken , şimdilik !! nazikçe içine girmeye başladım, tamamını içine soktuğumda dudaklarımı bırakıp başını omzumun üstüne getirerek sımsıkı sarılmaya başladı her şeyiyle beni içine çekiyordu bu kadın ve yine bir kadın tarafından sahiplenildiğimi hissettiriyordu bana.

Buluşmaya gelirken ki halimden farklı bir yerlere getirmişti, ona sahip olmak istiyordum, onu çok istiyordum, çok , çok … daha çok . Kafamda kendimi bu düşüncelerin arasında kaybetmişken, kısık bir sesle “Acıtıyorsun” dedi, öylesine sarılmış ve üzerine abanmıştım ki narin bedeni ufacık kalmıştı altımda, kendimi geri çektim, rahatlamıştı “Böyle daha iyi dedi” , yüzü yine gözlerimin önündeydi. Acı dudaklarına yayılmış gibiydi, biraz daha geri çektim bedenimi şimdi ayaktaydım. Bacaklarını yukarı kaldırdım omuzlarıma dayadım, kalçası biraz daha havaya kalktı, bu halde keyfime diyecek yoktu zira bütün güzelliği ile tüm vücudu gözlerimin önündeydi. Yavaş yavaş içine girip çıkıyordum, alışmaya başlamış gibiydi, bir elimle boşta kalan o güzelim kadınlığını okşuyor ve parmaklarımla da ona sahip olma çalışıyordum. Dudakları yeniden şehvetin kor kırmızısına dönmüş ben gidip geldikçe memeleri yine deniz gibi dalgalanmaya başlamıştı. Onların üzerinde olmakla seyretmek arasında kalıyordum, şu kısa sürede yaşadığım hiçbir şey yetmeyecek gibiydi.


Saf, katıksız bir zevk alıyordu, göz kapakları kapanmıştı, bütün algılarını içinde hissettiği uyarılara vermişti, canı acır gibi dudaklarını büzüyor, sonra keyifle ağzının doldurulmasını istiyormuş gibi o güzel dudaklarını aralıyordu, seyretmeye doyamıyordum bu hallerini.

Her şey hayal ettiğim gibiydi. Ona Kül Kedisi demiştim , bir var bir yoktu mesajlaştığımız ortamda ama zamanı gelince çektiklerinin acısını çıkartırcasına inadına ve tüm asaleti ile dişileştiğini , kadın!!! olduğunu hissettiriyordu attığı kısacık mesajlarda. Şimdi de bana bütün bunları sergiliyordu. “Nefis” tek kelime yeterliydi onun için. Nefis bir dişi, nefis bir kadındı. Benim yaşadığım anlar ise bir daha tekrarı mümkün olmayacak nadide zamanlardı. Bir süre bu şekilde içinde gelip gitmeye devam ettim , halimden çok memnundum hayatta görebileceğim en güzel manzarayı seyrediyor hatta içinde yaşıyordum , kendimi düşünür durumdaydım ama sahip olduğum kadının içindeki dişiliği unutmuştum. Elleri ile beni durdurdu, kontrolü ele aldı, içinden çıkarttı, yatağın üzerinde dönüp dizleri ve ellerinin üzerinde pozisyon alıp , bacaklarını aralayarak kalçalarının tüm güzelliğini ve içlerinde kendimi kaybettiğim deliklerini sunmaya başladı . Görsel bir şölendi önümdeki manzara .“Nefis” aklımda hep bu kelime geçiyordu “Nefis” , içine girmek için yatağın üzerine çıktım, o da bunu bekliyordu ama sunulan bu güzelliğin tadına bakmaktan kendimi alı koyamadım. Domalmış olan külkedisini bacaklarından yukarı çıkarak öpmeye yalamaya başladım, avuçladığım kalçasına ufak ufak ısırıklarla egemenliğimin, sahipliğimin izlerini bırakıyordum, Ellerimi kalçasının iki tarafını avuçlarken yüzümü yangın yeri olan iki kraterin olduğu vadiye adeta gömdüm. Vadinin kaymak gibi olmuş kenarlarını yalıyor, ısırıyordum canını biraz yakmak hoşuma gitmişti çıkardığı iniltiler değişmişti, beni de değiştirmişlerdi.


Kafamdaki külkedisi düşüncesi, katıksız, sadece sikilmek isteyen bir kadın ile yer değiştirmişti. Amını neredeyse ağzımın içine doldurdum, dilimle etrafında dolanıyor içine sokup çıkartıyordum. İki eliminde baş parmaklarımı götünün çeperinde dolaştırıyor, sırayla içine sokup çıkartıyordum. Epeyce hoşlandığını iyice suratıma dayanmış şekilde kıvranarak bana anlatıyordu. Parmaklarım girip çıktıkça, dilim kadınlığını yaladıkça inlemeleri ve kalçasının hareketler hızlanmıştı. Artık dayanmanın ve kıvranmanın ötesinde yukarı aşağı sürtemeye başlamış, sadece kalçası değil ince beli, bacakları, tüm vücudu eşlik ediyordu. Bense sağ elimin iki parmağımı arkasına sokmuş iyice onu zorluyordum. Beni içinde istiyordu ama bunu bana söylemesini istiyordum artık, dudaklarından dökülsün, kulaklarımdan girip içimi yaksın istiyordum. İyice havaya girmişti, doğruldum kalçasını kasıklarıma doğru çektim sikim artık deliklerinin üzerindeydi içine almaya çalışıyordu ama buna müsaade etmiyordum, biraz yükselerek deliğine dayadım hafice bastırdım , çektim, bastırdım , tekrar çekerken “Sok artık, siksene !! artık !!! “ kelimeleri ısırmaktan kan kırmızısı olmuş dudakları arasından dökülmüştü.

Ellerimi uzatıp omuzlarını kavrayıp kendime doğru yavaşça çekmeye başladım, yalamaktan ve kadınlığından taşan sıvılarıyla kayganlaşmış olan deliğine doğru. Zaten üzerinde hazır bekleyen sikim, aynı yavaşlıkta girmeye başladı, içine aldıkça o güzelim sırtı magmasını içine sığdıramayan yerkabuğu gibi hareket ediyordu, beli çukurlaşıyor, sırtı kabarıyor , kalçaları kıvrılıyor , avuçlarımın içindeki omuzları kayıp gidecekmiş gibi oluyordu. Kaygan olmasına ve daha önceden de becerilmiş olmasına rağmen arka deliği yine de daracık sayılırdı, derinliklerine indikçe sikim sarılıp sarmalanıyordu sımsıcak deliğin içinde. Çukurlaşan beli, sırtının yükselmesine sebep olmuştu, başı eğilmiş saçları aşağı dökülmüştü, artık girişimin sonlarına geliyordum, iyice dibine girdiğimde omuzları ve başı yukarı kalkmıştı, sol elimle yüzüne dökülen saçlarını toplayıp boynundan ve yanağından tutarak yüzünü görebilmek için başını biraz yana çevirdim.
Boynu ve yanağı avuçlarımın içindeydi, diğer elimi kadınlığına götürmüş ve avuçlamaya başlamıştım, kalçaları kasıklarıma dayanmış aletim köküne kadar arkasına girmişti. Bedenini yakan magmalar amından dışarı taşmış bacaklarından sızıyordu, elimle sırılsıklam olmuş kadınlını avuçluyordum, bir yandan üzerine iyice eğilmiş öpebildiğim kadar sırtını, boynunu erişebildiğim kadar dudaklarını öpüyordum . Kıskıvrak yakalanmış gibiydi, altımda, ancak kasıklarıma dayadığı kalçalarını oynatabiliyor vücudunu kısmen hareket ettirebiliyordu. Sadece inlemelerini serbest bırakmıştım. Kendisine vurulan gemden kurtulmaya çalışan vahşi bir kısrak gibiydi, serbest kalması için sakladığı, esirgediği sözleri ortaya çıkarması, yaşadığı şeylere rağmen kuytularda gizlediği kaldırım yosması kadını ortaya çıkartması gerektiğini biliyordu. Üstten kalçalarını eze yara daha derinlerine inmeye çalışırken alttan iki parmağımı amına sokup avuçluyordum. İkimizde dayanılmaz noktadaydık artık birimiz kazanacak diğerimiz kaybedecektik. İkimizde aynı şeyi deli gibi istiyorduk. Gittikçe yükselen ısrarcı “Söyle , “Söyle” ..”Söyle artık” diye taleplerime ; kulağımı yırtarcasına bir tonda “Ahhh , hadi artık iyice sik , deli gibi sik beni “ “öyle yumuşak yumuşak değil , kadın olduğumu hissettir bana“ , “hadi erkeğim seni istiyorum , sik beni” gibi bir karşılık ver-me-miş-ti. En başından beri gösterdiği zarafet ve şıklığından ödün vermeyen kadın yine ince ve can evine dokunan bir cümlesi ile özgürlüğüne kavuşmuş beni de bir aygıra çevirmiş ikimizi de tutan gemleri koparıp atmıştı. Ne toz kalmıştı geride ne de duman. Kulaklarımda binlerce kez yankılanan isteği yerine getirmek için ne gerekiyorsa yapmaya başlamıştım, kadınımın inlemeleri ısırdığı yastıkta boğuluyordu, içine girip çıktıkça tempoma ayak uyduruyordu ama bir süre sonra iyice kendinden geçmiş ve aykırı bir şekilde kontrolsüz hırıltılar, çığlıklar, inlemeler birbirine karışmıştı.

Vurulan gemden kurtulmuş etrafındaki çitlerden kurtulamaya çalışan bir oraya bir buraya koşan vahşi bir kısrak olmuştu.
Ten tene değdikçe kamçılar şaklıyordu, Altımdan kaçmaya çalışıyor , bense kısrağıma tüm gücümle hükmetmeye çalışıyor onu bırakmıyordum, nabzım tavan yapmıştı sanırım , kalbimin vuruşlarını her yerimde hissediyordum, bir atletin atağa kalkması gibi hızlı hızlı götünü sikiyordum, bunu istediğini bilmek daha da iştahımı kabartıyor hızlanabildiğim kadar hızlanıyordum içinde . Yatağın neredeyse diğer ucuna gelmiştik, nefes nefeseydik, tenimizden sicim gibi terler boşanıyordu. Altımdaki kısrağın geceye çalan yeleleri omzuna sırtına yüzüne yapışmıştı, zevk vardı ve acı da. İkisini de ister gibiydi, yavaşlamıştım, boşalmak istemiyordum, kalabildiğim kadar içinde kalmak istiyordum; altımda kıvranmaya devam ederken istemeyerek de olsa arkasından çıkıp yangın yeri olmuş amına girdiğimde, rahatlamanın ama bir o kadarda aldığı zevkin etkisi ile derin bir “Ohh” deyivermiş ve dile getirdiği o sihirli kelimelerdeki arzusuna biraz ulaşmış olmanın tatmini ile yine aynı cümleyi sarf etmişti. Kontrol hep ondaydı ve beni nasıl kullanacağını iyi biliyordu. “Al beni kendimi sana vermeye geldim , sahip ol bana “ diyordu “ seninim işte , bunu istemiyor muydun , zevkince sik beni” . Domalmış vaziyetteydi içinde gidip gelirken o da güzel kalçalarını aynı ritimler hareket ettiriyordu, denizin ortasında dalgalara kapılmış bir teknede gibiydim her yer sallanıyordu, üzerine abandım; sırtına doğru uzanıp kollarım iyice sarmalayıp kısrağımın, kadınımın en derinlerine girebilmek için tüm gücümle bastırıyordum, kasıklarımı dayadığım kalçaları ezim ezim eziliyordu abandığım yetmezmiş gibi sarmaladığım kollarımla da belinden kendime doğru iyice çekiyordum , kadınlığının en derinlerine dayanmış ahtapotun avını sarmaladığı gibi sarılmış iyice sikiyordum bu güzel ama başkasının karısı olan kadını , çok çekici geliyordu çok istetiyordu kendini aylarca yaptığımız konuşmalarda beni her isteğine amade olacak bir köleye çevirmiş gibiydi. Efendimdi.

sdokfan
sdokfan
27 Followers
Please rate this story
The author would appreciate your feedback.
  • COMMENTS
Anonymous
Our Comments Policy is available in the Lit FAQ
Post as:
Anonymous
Share this Story

story TAGS

Similar Stories

Double or Nothing Pt. 06: Final Take The final chapter to other2other1's "Double or Nothing".in Loving Wives
Out at Home! A sexual opus.in Loving Wives
July 4th 2013 Pt. 01 How we spent the 4th.in Loving Wives
Me and My Fuckboys Ch. 01 Tom and I fuck a lot.in Erotic Couplings
Caribbean Adventure Caribbean holiday with a twist.in Loving Wives
More Stories