Sevgili Barbro Ch. 04

PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
65 Followers

- "Ohhhh çok ilginç biri bu..." dedi karım, "İlkel bir hayvana benziyor... Orangutan gibi sanki... Böyle birinin beni sikmesini asla istemezmişim gibi geliyor bana ama, bir taraftan da çok heyecan verici buluyorum bu düşünceyi sevgilim... Düşünsene nasıl siker beni... Ohhhhh düşünsene... Eminim hiç düşünmez beni... Yalnızca kendini zevkini düşünür... Tipi böyle baksana... Ama eminim, kendi zevkini düşünürken, istemeden de olsa, beni de zevkten delirtir... Kimbilir nasıldır siki... Büyüklüğünü bilemiyorum gerçi ama, inanılmaz kıllı olduğuna eminim... Ohhhhh beni zevkten bağırtır bu sevgilim..."

Yine sikimi kaldırmıştı işte. O karımın içine düşerken, ben de herifi seyretmeye başladım. Doğru söylüyordu Barbro. Gerçekten hayvan gibi bir şeydi. Parmak gibi kalın, kapkara kaşları ve simsiyah bıyığı, görüntüsüne daha da bir hayvansılık veriyordu sanki. Orada öylece oturmuş, karımı gözleriyle sikiyordu durmadan. Konuştuğumuzu farkettiği için, aradabir de benim yüzüme bakıyordu. Biran gözgöze geldiğimizde ona gülümsedim, Şaşırdı ayı. Buna fırsat bilip yanına gittim ve boş iskemleye oturuverdim.

- "İyi karı değil mi..?" diye sordum sonra da.

- "He vallaha... Kim bu..? Urus mu..?"

- "Evet Rus... İster miydin..?"

- "Nassı yani..? Satıyon mu bu karıyı..?"

- "Yok satmıyorum... Yalnızca kiralıyorum... İstersen sana da kiralarım hani..."

- "Yok ya..? Kaç para istiyon peki..?"

- "İkiyüz Dolar..."

- "Çok istiyon... Öbür karılar yüz dolara geliyo..."

- "İyi de, bu öbürlerinden farklı..."

- "Neymiş farkı..?"

- "Bir kere daha güzel, görmüyor musun..?"

- "Valla doğru söylüyon... Güzel karı..."

- "İkincisi, bunda numara çok..."

- "Yok ya... Nassı numara yani..?"

- "Muamelesi acayip... İşi iyi bilir yani... Ayrıca, ne istersen yapar... Hiç bir şeye itiraz etmez..?"

- "Öyle mi..?"

- "Öyle... Ağzına da alır, arkadan da verir... Dedim ya, ne istersen yapar..."

Susup, Barbro'yu daha da büyük bir ilgiyle incelemeye başladı. Ağzı sulanmıştı ayının. Bu arada, ben de heyecandan ölüyordum neredeyse. Allahın bir ayısıyla, böyle bir konuşma yapmak, başımın dönmesine, sikimin patlayacakmış gibi kalkmasına neden olmuştu. Tanrım neler oluyordu öyle. Karımı bu herife satmaya çalışıyordum ve bu bana müthiş bir heyecan veriyordu.

- "Doğru mu söylüyon..?" diye sordu birden.

- "Doğru söylüyorum tabii... Böylesini hiç görmemişsindir..."

- "İkiyüz Dolar ha... Peki ne kadar kalacak odada..?"

- "Parayı bastırdın mıydı, üç saatliğine senin karı... Ama odana gelmez... Onu peşin peşin bil..."

- "Eeee..? Nerede yapacaz işi..?"

- "Onun odası var otelde... Seni oraya götürür..."

- "Eyi canım ne farkedecek... Parayı sana mı verecez..?"

- "Yok ona verirsin... Ben şimdi konuşurum onunla... Gelir yanına oturur... Önce bir içki ısmarlarsın... Sonra da çıkarsınız odaya, tamam mı..?"

- "Türçe biliyo mu bu karı..?"

- "Bilmez... Ama İngilize biliyor..."

- "Ben İngilizce bilmem ki... Ne yapacağız..?"

- "Bir dakika... Sen karıyla konuşmak mı istiyorsun, sikmek mi..? Anlaşırsınız merak etme..."

Ayının gözlerinin döndüğünü görebiliyordum. Kalkıp bara, karımın yanına gittim. Kısacık bir süre içinde olup biteni anlattım ona. Heyecanını yüzünden okuyabiliyordum.

- "Ohhhh amım nasıl sulandı, bir bilebilsen sevgilim..." dedi bana, "Kendimi bu ayıya nasıl siktirmek istiyorum bir bilsen..."

- "İyi ya işte... Biraz sonra olacak bu... Şimdi ben kalkıp gidiyorum... Sen de hemen git herifin yanına... İçkini iç ve sonra getir onu odaya..."

Sonra onu bırakıp yüzümü tekrar herife döndüm ve göz kırpıp, işlerin yolunda olduğunu belli ettim. Peşinden de kapıya doğru yürüdüm. Ama dışarı çıkmadan durup o tarafa bakmayı da ihmal etmedim. Barbro herifin yanına gitmişti bile. Ayı elini kolunu sallayarak, garson arıyordu ona içki ısmarlamak için.

Doğruca odaya çıktım. Gardroba girip, çırıl çıplak soyundum önce. Ayı karımı sikerken, nasıl olsa belimin gelecğini biliyor ve üstümün başımın batmasını istemiyordum. Sonra da tabureye oturup beklemeye başladım.

Yaklaşık beş dakika sonra geldiler. Doğrusu, Barbro orospu rolünü oynamayı çok iyi beceriyordu. Daha kapıdan girer girmez, eliyle para işareti yaptı adama. Dolar'ları alır almaz da soyunmaya başladı ve biranda, tüm güzelliği ve sik kaldırıcılığıyla çırılçıplak kaldı herifin önünde. Bu, onun da soyunmaya başlamasına neden oldu. Gerçek bir ayı olduğu, giderek ortaya çıkıyordu. Her tarafı, inanılmayacak kadar kıllıydı. Sonra, artık önü bir çadır gibi kabarmış olan donunu da indirdi. Tek tepkim, içimden söylediğim bir "ohha" oldu o anda. Ayı olmasına ayıydı herif ama, eşek yaraklı bir ayıydı. İnanılmaz büyüklükteydi siki. Manavınki de, ayakkabıcı oğlanınki de, bu ayınınkinin yanında, birer çocuk çükü gibi kalmışlardı. Kolum kadar kalın görünüyordu. En az yirmibeş santim olmalıydı. Kocaman kafası yumruk gibiydi. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, kapkara kıllarla kaplıydı.

Karım, büyülenmiş gibi herifin sikine bakıyordu. O anda kafasından geçenleri inanılmaz bir biçimde merak ediyordum. Sarsıldığı kesindi. Ayı da, onun bu halinin farkına varmıştı tabii.

- "Nassı..?" dediğini duydum, "Böyle yarrak yedin mi hiç ha, orospu..?"

Barbro, elbette ki, onun söylediklerini anlamıyordu. Ama içeriğini tahmin ettiği, dudaklarındaki gülümsemeden belli oluyordu. Sonra o da konuşmaya başladı. Tabii İsveçce konuşuyordu ve hedefi bunları adamın anlaması değil,benim duymamdı.

- "Ohhhhh bu ne biçim sik sevgilim..? Görüyorsun değil mi..? Beni öldürür bu... Ahhhh inanamıyorum..."

Ben de bundan korkuyordum doğrusu. Böyle bir sikin karımın amına, hele hele götüne sığıp sığmayacağı belli değildi. Ama herif, ne benim ne de Barbro'nun fazla düşünmesine zaman tanımadı. Kıllı elleriyle onu omuzlarını kavrayıp çömelmeye zorladığını gördüm.

- "Urusça konuşup duracağına yarrağımı yala lan orospu..." dedi sonra da.

Ona, kadına her istediğini yapabileceğini ben söylemiştim. Karımın ağzına aldığını, götten verdiğini de. Eminim, bunların hepsini yapacaktı ayı. Kimbilir başka neler de isteyecekti.

Barbro şimdi sağ eliyle herifin o inanılmaz büyüklükteki sikini dibinden kavramış, hayran hayran seyrediyordu. Ama ayı bunu bile anlamadı. Biraz da kızmış gibi elini uzatıp karımın başını tuttu. Sonra da sikini dudaklarına bastırıverdi birden. Karımın ağzını alabildiğine açtığını ve dudaklarının herifin siki üstüne kapandığını gördüm. Müthiş bir manzaraydı bu doğrusu. Ayının siki o kadar kalındı ki, Barbro'nun ağzını sonuna kadar açmak zorunda kaldığı kesindi. Gözlerini kapamış, zevkle emiyordu.

Herifin mestolduğunu da, yüzünden anlayabiliyordum. İnsanın bu büyüklükte bir siki olunca, öyle herkesin ağzına veremeyeceği kesindi. Evdeki karısının böyle bir şeyi asla yapmayacağına emindim. Karımın başı hareketlenmişti bile. İleri geri hareket ediyor, o inanılmaz büyüklükteki siki, yarısına kadar ağzına alıp çıkarıyordu. O cömelmiş pozisyonunda, inanılmaz derecede tahrik ediciydi. Ayak parmaklarının ucunda duruyordu. Belinin büküldüğünü, kalçalarının kıvrandığını görebiliyordum. Sanki görünmeyen bir sikin üstüne oturmuş, onu içinde kırmaya çalışıyormuş gibiydi hareketleri. Tanrım, ne kadar müthiş, ne kadar dişi, ne kadar sik kaldırıcı bir kadınım vardı. Kendimi, gerçekten de son derece şanslı sayıyordum.

Ayı homurdanmaya başlamıştı şimdi. Çıkardığı sesleri tanımlayabilecek başka bir sözcük bulamıyordum doğrusu. Gözleri, Barbro'nun ağzına girip çıkmakta olan sikine dikiliydi. Biraz da şaşkın bir ifadeyle seyrediyordu olup biteni.

- "Ohhhh geliyom lan orospu..." dedi birden, "Belim geliyo... Yut ulan bellerimi... Yut orospu yut..."

Vücudunun sarsılmaya başlamasından, karımın ağzındaki o kocaman eşek sikinin fışkırmaya başladığını anladım. Barbro'nun yanakları içeri göçmüştü. Hırsla emdiğini görebiliyordum. Gırtlağı sürekli oynuyor, ayının bitmek bilmeyen bellerini yutmaya çalışıyordu. Onun da tüm vücudu dalga dalga sarsılıyordu. Her zaman olduğu gibi, bu sefer de, ağzına fışkıran belleri yutarken belini getiriyordu o da. Bense, hemen belimin gelmemesi için büyük çaba harcıyordum.

Sonunda herif duruldu. Derin bir iç geçirmeyle, sikini çekip karımın ağzından çıkardı. Hiç bir inme belirtisi göstermeden, hala kazık gibiydi o eşek yarağına benzeyen siki.

- "Lan, pezevenk doğru söylemiş biliyon mu..?" dedi sonra Barbro'ya, "Yarrak emmeyi iyi biliyon... İçimi somurdun valla... Beni yordun orospu..."

Sonra onun yatağın üstüne önce oturduğunu, sonra da sırtüstü yattığını gördüm. Siki, inanılmaz bir kule gibi havaya dikili duruyordu şimdi. Bu açıdan bakıldığında, banki daha büyükmüş gibi gözüküyordu. Yattağı yerden elini sallayıp seslendi Barbro'ya.

- "Gel bakayım buraya... Gel de yarrağımın başına otur orospu..."

Karım, elbetteki onun söylediklerini anlamıyordu. Ama kendinden isteneni anladığına kuşkum yoktu. Hala cömelmiş duruyor ve adamın sikine, öyle biraz aşağıdan bakıyordu. Kalkıp yatağın üstüne çıkarken, titrediğini görebiliyordum.

- "Ohhhh sevgilim..." dedi İsveçce, "Sığacak mı bu kocaman sik içime acaba... Sanki amımı yırtarmış gibi geliyor bana... Ohhhh sanki amımı yırtarmış gibi geliyor... Ahhhh dayanamıyorum..."

- "Ne Urusça konuşup duruyon lan orospu..?" dedi adam da, "Vıdı vıdılayacağına, otur bakayım yarrağımın kafasına... Heç böyle yarrak gördün mü ha..? Uruslar'da böyle yarrak ne gezer değel mi..?"

Barbro, sağ eliyle dibinden tutmuştu herifin sikini. Ata biner gibi çıktı üzerine sonra da. Kalçalarını biraz indirip artık vıcık vıcık sulanmış bir halde olduğundan hiç kuşku duymadığım amının dudaklarına dayadı. Titremeleri daha da artmıştı şimdi. Kalçalarını biraz daha indirdiğinde, o kocaman sikin neredeyse bir yumruk kadar büyük olan başı, kayboldu.

- "Ohhhh..." diye inlediğini duydum, "Ohhhh sevgilim, inanılmaz bir zevk bu... Ahhhh beni ortadan ikiye ayıracak sanki... Ahhhhhh..."

- "Ah ya..." dedi adam, "Hoşuna getti değel mi..? Bu yarrağı yiyenin ahlamamışı olmadı zaten... Zorlanıyon değel mi..? Alıştıra alıştıra yaparsan, zorlanman... Ben beklerim... Acelem yok benim... Boru değel, haso yarrak yiyon..."

Ayının söyledikleri, beynimin içinde küçük patlamalara neden oluyordu. Aslında durumum çok ilginçti. Karım İsveçce konuştuğu için, zaten yalnızca bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Herifin konuştuklarını da, yalnızca ben anlıyordum. İkisinin sözleri de, beni, yalnızca beni etkilemiş oluyordu böylece. Gözlerim, Barbro'nun, şimdi hafif hafif oynamaya başlamış olan kalçalarındaydı. Küçük hareketlerle, ileri geri, sağa sola ve yukarı aşağı kımıldıyordu o başdöndürücü kalçalar. Amı giderek açılıyor olmalıydı. Ayının o inanılmaz büyüklükteki sikinin, gittikçe daha çok girdiğini görebiliyordum.

- "Amın da darmış ha..." diyordu herif, "Yarrağımı sıkıştırdı valla... Ufff anam, fırın gibi de sıcakmış... Amma sen meraklanma... Şimdi sulayıp serinletirim içersini... Hoşuna gidiyo değel mi..?"

Karımın tüm vücudu sarsılmaya başladı. Belini getiriyordu yine. Ağzından küçük inlemeler kaçırıyordu. Birden bacakları onu taşımaz oldular. Herifin o eşek yarağına benzer sikinin üstüne oturup kaldığını gördüm. Tanrım, hepsini almıştı içine. O kocaman sik, olduğu gibi gömülmüştü amına. Bu da, bir kez daha belinin gelmesine neden oldu tabii. Şimdi daha çok sarsılıyordu. Kalçaları, herifin kucağında, bir dansözünkü gibi kıvrılıp bükülüyordu. Durulması, epeyce zaman aldı.

- "Yarrağı yedin değel mi orospu..?" diye sordu adam, "Ohhh hepsini yedin yarrağımın... Hoşuna gitti değel mi..? Ne yarrak ama değel mi..? Daha girerken belini getirttiriyor, gördün nü..? Öyle parayı alıp, beni iki dakkada boşaltacağını mı sanmıştın yoksa..."

Karımın elleri adamın kıllar içindeki göğsüne dayanmıştı. Ancak böyle buluyordu dengesini. Sonra ayı, pençe gibi ellerini uzatıp, Barbro'nun o güzelim memelerini avuçlarına aldı. O yusyuvarlak, kütür kütür sert ve dimdik memeler, kıllı elerinde kaybolmuş gibiydi.

- "Ulan hakkatten iyi karıymışsın be..." dedi herif, "Memelerin de daş gibiymiş... Sikişmeğe de yeni başlamışsın galiba... Daha pörsümemiş... Senin pezevenk eyi para kazanıyo olmalı... Amcığın da yarrağımı sımsıkı sıktı..."

Bu ayıya benzeyen herifin sözleri, beni inanılmaz derecede tahrik ediyordu. Herif hem karımı sikiyordu hem de durmadan konuşup hem onu, hem de beni aşağılıyordu. Ama asıl garibime giden, benden sürekli "pezevenk" olarak söz etmesinin, üzerimdeki müthiş tahrik edici etkisiydi. Aslında haklıydı tabii. Şu anda sikmekte olduğu kadını, ona ben satmıştım. Ama para kazanmak gibi bir amacım asla yoktu. Tek isteğim, karımın sikilmesiydi. Asıl bunu elde etmek mutlu ediyordu beni. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Gözlerimi, yatağın üstündeki manzaradan koparamıyordum bir türlü. O kıllı ayı sırtüstü yatıyor, Barbro da, onun üstünde oturuyordu. O kocaman, eşek yarağına benzeyen kıllı Kürt siki, dibine kadar gömülmüştü amına. Memeleri, herifin kaba ellerinin içinde erimiş gibiydi. Gerçekten müthişti görüntü.

Sonra karımın kalçaları yeniden hareketlendiler. İçindeki o inanılmaz büyüklükteki sikin üstüne oturup kalkmaya başlamıştı artık. Gözleri kapalı, başı arkaya devrikti. Kendinden geçmiş gibi, ayının üstünde dans ediyordu sanki. Hareketleri giderek hızlanıyor, kalçalarının yukarı aşağı hareketleri giderek büyüyordu. Kendini, kelimenin tam anlamıyla kaptırmıştı.

- "Ohhhh inanılmaz bir şey bu sevgilim..." dedi İsveçce, "Ahhhh karnımın içi sik doldu... Hiç tadını bilmediğim bir şey bu... Ohhhhh çok güzel sevgilim... Çok güzel... Ohhhhh... Ohhhhh... Ohhhhhh... Ohhhhh..."

Şimdi, adeta hırsla oturup kalkmaya başlamıştı ayının sikinin üstüne. O inanılmaz kalın, inanılmaz büyük ve kıllı Kürt siki, bir olduğu gibi ortaya çıkıyor, bir tümüyle kayboluyordu. Sonra ayaklarını bastı yatağın üstüne. Parmak uçlarında duruyor ve hızla oturup kalkıyordu artık.

- "Oh ya..." dedi herif, "Oh ya... Benim yarrağı yedin miydi, oh diyecen tabii... Heç yememiştin böylesini değel mi..? Böyle yarrak Urusya'da ne gezer... Ohhhhh, çok da gözel sikişiyon biliyon mu..? Sikişmeyi iyi biliyon valla... Amcığın yarrağımı ezdi sankim... Ohhhh fırın gibi de sıcak..."

Bu anlamadığı sözlerin, Barbro üstünde yine de etkili olduğunu görebiliyordum. Gerçi anlamıyordu ama, tahmin edebiliyordu her halde. Şimdi, kelimenin tam anlamıyla, uçmuş gibi sikişiyordu. Beli iyice aşağı bükülmüş, kalçaları bir motor gibi yukarı aşağı çalışıyordu artık. Gözlerini kapamış, yalnızca inliyordu. Herifin o inanılmaz büyüklükteki siki, aklını başından tümüyle almış gibiydi. Sikişiyor, sikişiyor, sikişiyordu.

Belimin her an gelebileceğinin farkındaydım. Taşaklarım alabildiğine şişmiş, zonklamaya başlamıştı. Tük gücümle kendimi tutmaya çalışıyor, belimin gelmesi için, herifin de belini getirmesini bekliyordum. Karım ise yine durmadan, peşpeşe belini getirmeye başlamıştı. Vücudu kıvrım kıvrım, büklüm büklümdü. Seyretmeye doyamıyordum onu.

- "Oh belimi getirecen lan orospu..." dedi ayı birden, "Belim geliyo.. Allah... Belim geliyo orospu... Belim geliyo Urus amcığı... Ohhhh..."

Tüm vücudu kasılmıştı. Birden Barbro'nun memelerini bırakıp, iki eliyle birden kalçalarına yapıştı ve onu sikinin üstüne tüm gücüyle bastırdı. Naralar atıyordu şimdi. Sarsıla sarsıla belini getiriyordu. Kürt tohumlarını, karımın amına fışkırtıyordu. Bu da onun çıldırmasına neden olmuştu. Bağıra bağıra belini getiriyordu o da. Karnının içinde, amının en dibinde fışkıran beller, aklını başından almıştı. Çırpınıyordu.

Ben de kendimi bıraktım. İlk bel sütunu sikimin başından büyük bir hızla fışkırıp, dolabın kapağına yapıştı. Peşinden ikinci ve üçüncü salvolar geldi ondan sonra da. Gözlerim kararıyordu. Sırtımı dolabın arka tarafına yaslayıp, soluklanmaya çalıştım. Barbro da, herifin üstüne yığılıp kalmıştı sanki. O kocaman, eşek yarağı benzeri sik, hala dibine kadar gömülüydü amına. Ayı da yorulmuştu anlaşılan. Öyle yatıyordu. Sanırım, bir on dakikaya yakın süre öylece kaldık hepimiz.

İlk hareketlenen yine karım oldu. Buna şaşmamıştım doğrusu. Onun doymasının ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyordum, ne de olsa. Herifin üstünden yorgun yorgun kalktı. Bir anda beller boşaldı amından. Bir kısmı doğrudan o kocaman sikin üstüne aktı, bir kısmı herifin bacağına ve bir kısmı da yatağa. Sonra onun yanına uzanıp elini götürdü ve şimdi biraz inmiş gibi duran o eşek yarağı benzeri siki okşamaya başladı yine.

- "Yarrağıma bayıldın değel mi..?" diye sordu herif, "Dadına doymadın değel mi orospu..? Daha da istiyon ha..?"

Yine kalkıp, baştaki büyüklük ve sertliğine ulaşmıştı siki. Barbro'nun, hayran hayran seyretmekte olduğunu görüyordum. Sonunda kendini tutamadı ve dizlerinin üstüne doğrulup, herifin kasıklarına doğru eğildi. Şimdi, vıcık vıcık bel içindeki o kocaman siki yalamaya başlamıştı. Dili, kocaman taşaklarından başlayıp en ucuna kadar, her yerinde geziniyordu artık. Arkası bana dönük olduğu için, amını olduğu gibi görebiliyordum. Alabildiğine açık duruyordu. İçinin vıcık vıcık bel dolu olduğu belliydi.

- "Gotten de verecen mi..?" diye sordu herif, "Gotünü de siktirecen mi bana..? Pezevenk, senin için gotten de verir demişti..."

Aynı anda elini karımın bacaklarının arasından uzatıp, parmağını o küçük götüne götürdüğünü de gördüm. O kalın ve kıllı parmağın teması, Barbro'nun vücudunun sarsılmasına neden oldu. Benimse içimi büyük bir korku kapladı o anda. Tanrım, bu kadar büyük, bu kadar kalın bir sikin o küçücük deliğe girmesine imkan var mıydı?

- "Ahhh sevgilim, götümü de sikmek istiyor bu..." diye inledi karım, "Ahhhh götümü de sikmek istiyor... Ben de çok istiyorum bunu ama, korkuyorum sevgilim... Beni parçalar bu ayı... Ohhhh beni parçalar... Immmmnnnnhhh..."

Bu son inlemenin nedeni, herifin parmağının götüne girmiş olmasıydı. İşte buna dayanamazdı Barbro. İçindeki götten sikilme isteğinin, parmağın girmesiyle birlikte, önüne geçilemeyecek kadar büyüdüğünü görebiliyordum. Beli çukurlaşmış, kalçaları iyice havaya kalkmıştı şimdi.

- "Vırvır konuşacağana, git de krem bul orospu..." dedi ayı, "Sana diyom lan... Krem bul da yarrağımı sokabileyim gotüne... Krem, krem..."

Karım, "krem" sözcüğünü anlamıştı tabii. Yataktan kalkıp, içinde mayoların olduğu çantanın yanına gitti. Telaşlı ellerle arayıp, vücut losyonunu buldu sonra da. Yatağa geri dönerken, yüzünde, yalın şehvetten oluşmuş müthiş bir maske vardı sanki. Sonra adamın yanına oturup, losyon şişesinin kapağını açtı ve yukarıdan bol bol sıktı o kocaman sikin üstüne. Bir eliyle de sıvazlıyordu.

- Afferim lan..." dedi herif, "Kremle bakayım yarrağımı... Eyice kremle de acıtmadan girsin gotüne..."

Sonra Barbro'nun elinden losyon şişesini alıp doğruldu yatakta. Onu tuttuğu gibi, yüz üstü yatırıverdi yatağın ortasına. Bu arada yastıklardan birini alıp, karnının altına koymayı da ihmal etmemişti. Şimdi, o başdöndürücü kalçaları olduğu gibi meydanda, herifin önünde yatıyordu karım.

- "Ohhh çok da gözelmiş gotün... Bizim oralarda got sikmeğe bayılırız biz, biliyon mu..? Karı gotü, erkek gotü farketmez... Çok got siktim ben de... Ama senin gotün bayağı gözelmiş..."

Losyon şişesini getirip, doğrudan Barbro'nun kalçalarının arasına sıktığını gördüm sonra da. Şimdi parmakları devredeydi. Losyonu karımın kalçalarının arasına ve götünün deliğine yediriyordu. Kıllı orta parmağı, boyuna girip çıkıyordu o küçük deliğe.

- "Ohhhhh delirtiyor beni bu ayı..." diye inledi Barbro, "Ohhhh delirtiyor beni sevgilim... Götümü sikecek... Ohhhh götümü sikecek... O kocaman sikini götüme sokacak sevgilim... Ahhhh düşündükçe çıldırıyorum... Ahhh çıldırıyorum..."

Herifin parmağı, artık bir piston gibi girip çıkıyordu karımın götüne. Bu da onun kalçalarının iyice havaya kalkmasına, o küçücük deliğini herife, kelimenin tam anlamıyla sunmasına neden oluyordu. Bense, heyecandan ölecek hale gelmiştim. Hem inanılmaz derecede tahrik olmuştum, hem de müthiş korkuyordum.

Sonra ayının dizlerinin üstünde yürüyüp, Barbro'nun bacaklarının arasına girdiğini gördüm. Bir elini yatağa dayayıp öne eğildi, Öbür eliyle de sikini tutup, o müthiş kalçaların arasına soktu. Karımın vücudunun titremeye başlamasından, o eşek yarağı gibi sikin bir yumruk büyüklüğündeki başının, götüne değmeye başladığını anladım.

mofilius
mofilius
65 Followers