Siken Sikene Ch. 2

PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
mofilius
mofilius
65 Followers

Olduğum yerde duramaz olmuştum. Bu kadar tahrik olmaya nasıl dayanacağımı bilemiyordum. sikim patlayacak gibiydi. Eski arkadaşım Oktay, aylardan beri süren abazanlığını, yalnızca bir kaç saat önce tanıştığı karımın üstünde gideriyordu. Hem de gözlerimin önünde. Gerçi onun seyredildiğinden haberi yoktu ama, şu anda içinde bulunduğu duruma bakarak, haberi olsa da pek aldırmayacağı sonucunu çıkarıyordum. Salonu, tuvalete gitmek bahanesiyle terketmemden sonraki ilk dakikalarda yaşadığı güvensizlik ve huzursuzluktan, tümüyle sıyrılmış gibiydi.

Karımın başının hareketleri, giderek uzun ve yumuşak sikişme hareketlerine dönüşmüştü. En dibinden sımsıkı kavradığı siki, gırtlağına kadar ağzına alıyor, sonra en ucuna kadar çıkarıyor ve bu hareketleri aralık vermeksizin tekrarlıyordu. Oktay'ın adelelerinin yavaş yavaş kasılmaya başladığını, vücudunun hafifçe geriye büküldüğünü görebiliyordum. Fazla dayanamayacağı belliydi. Ağzından kaçan homurtu, yanılmadığımı kanıtlamaya yetti. Birden durdu karım. Şimdi küçük eli, Oktay'ın sikinin dışarda kalan kısımları üstünde ileri geri hareket ediyor, onu adeta sağıyordu. Bu sefer karımın ağzının içinde fışkırtıyordu eski arkadaşım. Sevgili karım da, kendinden geçmiş bir halde ağzına dolan tohumları yutuyordu. Sonra onun da beli büküldü, vücudu sarsılmaya başladı.

Tekrar belini getiriyordu karım.

Sonra Oktay biraz geri çekilip, sikini karımın ağzından kurtardı. Tanrım, hala alabildiğine dim dik, alabildiğine kocamandı. Karım da, tıpkı benim gibi, gözlerini alamıyordu bu manzaradan.

- "Hadi sik beni n'olursun..." diye yalvardı.

Oktay'ın istediği de buydu zaten. Eğilip karımın bacaklarını, dizlerinin iç taraflarından yakaladı ve havaya kaldırdı. Sonra da göğsüne doğru bastırdı. Şimdi alabildiğine açılmıştı karım, eski arkadaşımın önünde. Elini bacaklarının arasından uzatmış, biran önce içine girmesini istediği siki yakalamaya çalışıyordu. Oktay biraz sokulunca da başardı bunu. Bundan sonrası çok hızlı geçti. Karım elindeki sikin kocaman başını amının dudaklarına dayar dayamaz bastırdı Oktay.

- "Ohhh geçir yavrum..." diye inledi karım, "Ohhh sik beni... Sik beni... Ohhhhh..."

Tek bir harekette, dibine kadar geçirmişti Oktay. Karımı koltuğun üstüne ikiye katlayıp, üzerine yarı uzanmış ve o koca sikini sonuna kadar sokmuştu. Kısa biran için öylece durdular. Sonra Oktay pompalamaya başladı.

Tanrım, gözlerimin önünde seyretmeye doyum olmayacak bir manzara vardı şimdi. Eski arkadaşım karımı hırsla, eze eze beceriyordu. Arabistan çöllerindeki tüm abazanlığını giderircesine sikiyordu karımı. Fazla dayanamayacağımı biliyordum. Titreyen parmaklarımla pantolonumun önünü çözüp sikimi dışarı çıkardım. Her an getirebilirdim. Ama ben beklemek, onlarla birlikte gelmek istiyordum. Gözlerim hiç bir şeyi kaçırmamacasına üzerlerinde kitlenip kalmıştı. Böyle gaddarca sikilirken öyle güzeldi ki karım. Gözleri yarı kapalı Oktay'ın zevkten çarpılmış yüzünü seyrediyordu. amına bir piston gibi girip çıkan o kocaman sikin verdiği zevkle büyülenmiş gibiydi.

Oktay gerçekten de gaddarca sikiyordu karımı. sikini en ucuna kadar çıkarıp, sonra hırsla dibine kadar geçiriyordu. Her sokuşunda kasıkları karımın apışına şiddetle çarpıyordu. Sanki biri, ağar bir tempoyla elini çırpıyor gibi sesler çıkıyordu. Karım kendini öyle bir kaptırmıştı ki, sesi bile çıkmıyordu. Buna karşılık vücudu Oktay'ın altında kıpır kıpır, kıvrım kıvrımdı. O kocaman sik içine girip çıktıkça bükülüyor, kıvranıyordu.

Peşpeşe iki kere getirmek, Oktay'ı rahatlatmıştı tabii ki. Yoksa şimdiye kadar dayanamazdı herhalde. Karımın daracık amının eski arkadaşımın kocaman sikini nasıl sarıp sıkıştırdığını tahmin edebiliyordum. Yüzündeki ifade, yanılmadığımın kanıtıydı. Üstelik giderek hızlanıyordu hareketleri.

Sonunda öyle bir hale geldiler ki, ikisi de kontrolü tümüyle yitirdi. Elimi sikime götürüp, yavaşça okşamaya başladım. Karımla Oktay'ın doruğa ulaşmaların an meselesi olduğunu görebiliyordum. Artık ikisinin de ağzından inlemeler, homurtular çıkmaya başlamıştı. Sonra Oktay'ın tüm vücudu gerildi. Bir an için durdu eski arkadaşım. Peşinden de tüm hırsıyla dibine kadar geçirdi karıma. Kıçının yanakları kasılıyor, açılıp kapanıyordu. Tanrım, bu sefer karımın amının en dibine fışkırtıyordu.

Karım çıldırmış gibiydi. İnliyor, çırpınıyor, ağzından küçük çığlıklar kaçırıyordu. O kocaman sikin içinde patlamasıyla kendinden geçmiş gibiydi. Zangır zangır titrediğini görüyordum. Onun da beli geliyordu.

Benim beklediğim de buydu işte. Tohumlarım fışkırmaya başladı. Dizlerim titriyordu.

Kendime gelmem biraz zaman aldı. Salonda ise karımla Oktay da toparlanmaya çalışıyorlardı. Oktay'ın pantolonunu çektiğini görünce, sessizce içeriye, banyoya gittim yeniden. Sonra da kapıyı gürültüyle açıp kapadım. Gelmek üzere olduğumu duysunlar istiyordum.

Yine de acele etmeden döndüm salona. Kapıyı açtığımda, bıraktığım gibi karşılıklı oturuyor buldum onları. Tek fark, ışıkların biraz daha kısılmış olmasıydı. Böylece, yüzlerindeki kızarıklığı görmem zorlaşmıştı. Doğrusu buna gerek duymuyordum. Görmek istediğim her şeyi, en ince ayrıntısına kadar görmüştüm zaten. En normal sesimi kullanıp, onlarla konuşmaya başladım. Alabildiğine rahattım.

Oktay'ın durumu biraz farklıydı tabii. Eskisine oranla iyice tutuk ve sinirli bir hali vardı. Benimle konuşurken gözgöze gelmemeye dikkat ediyor gibiydi. Kaşla göz arasında karımı sikmekten ötürü utanç duyuyor gibiydi. Ama bu durum beni fazla ilgilendirmiyordu doğrusu. Eski arkadaşımın kendi içinde halletmesi gereken bir sorundu bu. Karım ise gözlerini benimkilerden ayırmıyordu sanki. Hem şeytanca anlamlarla doluydu gözleri, hem de merakla. Her şeyi seyredip seyretmediğimi öğrenmek istiyor gibiydi. Biraz önce sikildüğü koltukta, eteği yine iyice sıyrılmış ve bacakları hafifçe aralık otururken o kadar tahrik ediciydi ki, sikim yeniden kalkıp, kazık gibi olmuştu.

Sonra Oktay, tuvalete gitmek için yerinden kalktı. Galiba kendini biraz daha toplamak, biraz daha çekidüzen vermek istiyordu. O gözden kaybolur kaybolmaz, karım bacaklarını alabildiğine araladı. Şimdi her şey, tüm taze sikilmişliğiyle gözlerimin önündeydi. Bacaklarının iç taraflarıyla kasıklarındaki kumral kıllar sırıl sıklamdı. amının şişmiş ve hala açık duran dudaklarının arasında, hafifçe peltelenmiş erkeklik sıvıları görünüyordu. Çıldıracak gibi olmuştum. Tekrar gözgöze geldik. Yüzündeki ifade ve bakışlarından akan sikilme isteği başımı döndürüyordu. Gözlerini gözlerimden ayırmadan, tıpkı Oktay'a da yaptığı gibi, elini götürüp kendiyle oynamaya başladı. Uzun orta parmağı bir anda giriverdi içine. Küçük bir inleme kaçırdı ağzından. Sonra parmağını amından çekip ağzına götürdü ve emmeye başladı.

Bu kadarına dayanamazdım doğrusu.

Bir anda fırladım yerimden. İki adımda oturduğu koltuğun önüne ulaştım. Gözlerini gözlerimden biran bile ayırmadan, içine sokup çıkardığı, üzerine Oktay'ın tohumları bulaşmış parmağını emmeyi sürdürüyordu karım. Pantolonumun fermuarını indirip, çatlayacakmışcasına zonklayan sikimi dışarı çıkardım. Karımın gözleri parladı. Boştaki elini uzatıp, onu kavradı ve popmalamaya başladı. Neredeyse o anda geliyordum. Biraz daha sokuldum ona. Parmağını çıkarıp ağzını açtı ve dudakları sikimin üzerine kapandı.

Fırın gibi sıcacıktı ağzının içi. İki elimle saçlarından yakalayıp biraz daha soktum. Bu kadar tahrik olmaya dayanamayacaktım artık. Kendimi tutmama olanak kalmamıştı. Tohumlarımı karımın gırtlağına fışkırttım.

Aynı anda karımın da vücudu titremeye başlamıştı. Benimle birlikte o da belini getiriyordu. Ama bir taraftan da sikimi bırakmıyor, sanki içimi boşaltmak istermişcesine hırsla emiyor, ağzına boşalan tohumlarımı iştahla yutuyordu. Gözleri kapalı, kendinden geçmiş bir haldeydi. Sonunda ikimiz de durulduk.

Biraz geri çekilip sikimi tekrar pantolonuma soktum. Karımla hala gözgözeydik. İçerden banyo kapısının açılıp kapandığını duyduk. Oktay işini bitirmiş geliyordu.

- "Daha istiyorum sevgilim..." dedi karım, gözlerini benimkilerden ayırmadan, "N'olursun..."

Tanrım, hala doymamıştı. Açıkça söylemiyordu ama, Oktay'la biraz daha sikişmek istediğini anlamamak elde değildi. Onlara bir şans daha vermemi bekliyordu. Eski arkadaşımın kocaman sikini tekrar yemek istiyordu karım. Tam her şeyin bittiğini düşünürken, tekrar başlayacaktık. Bu arada, Oktay salona gelmeden yerime otursam iyi olacaktı. Getireli henüz saniyeler olmuştu ama, karım sikimi yeniden kaldırmaya başarmıştı işte. Böyle ayakta dururken, pantolonumun önünün tekrar bir çadır gibi kabardığını görüyordum.

Şimdi kendini biraz toplamış görünen Oktay yerine oturup tekrar karımla konuşmaya başladığında, ben de onlara yeni bir sikişme fırsatını nasıl verebileceğimi düşünmeye başlamıştım. Salondan ayrılıp, ikisini yeniden ve en azından bir süre için geri gelmeyeceğime emin olmalarını da sağlayarak başbaşa bırakmak için, bir şeyler bulmalıydım. Üstelik bunu yaparken Oktay'ın durumu anlamasını da istemiyordum. Karımı benim haberim olmadan siktiğini sanması daha doğruydu. Üstelik böylesini daha heyecan verici buluyordum galiba. Neyse ki, bir şeyler bulmak için biraz zamanım vardı. Karımın da, her şeye yeniden başlamanın hazırlıklarını yapmak için, böyle bir süreye ihtiyacı olmalıydı her halde.

Gözlerimi yerden kaldırıp ona baktığımda, yanılmadığımı anladım. Karım tekrar gösteriye başlamıştı bile. Bacak bacak üstüne atmış, eteği de öyle bir sıyrılmıştı ki, o baştan çıkarıcı ve yusyuvarlak kalçalarından biri, neredeyse tümüyle gözlerimizin önüne serilmişti. Oktay yeniden huzursuz olmuştu tabii. Ama bu, akşamın ilk saatlerindeki huzursuzluğundan biraz farklıydı. Önceki, ne olacağını tam bilememenin getirdiği bir huzursuzluktu. Ama, yanlarında bulunmadığım yarım saatlik süre içinde karımı orada, şimdi hala oturmakta olduğu koltuğun üstünde düzmüş olması, doğal olarak, tüm belirsizlik belirtilerini ortadan kaldırmıştı. Artık karımın amacını kesinlikle biliyordu. Bu da onu daha çok heyecanladırıyor olmalıydı. Tek aksayan taraf, benim de yanlarında olmamdı. Durumu çakabileceğimden duyduğu endişeydi, şimdi onu huzursuz eden.

Karım yerinden kalkıp, boşalmış kahve fincanlarını toplamaya başladı. Sonra yine arkası bize dönük olarak eğilip, tepsiye dizdi. Özellikle yavaş hareket ediyordu. Eteği yine kalçalarına kadar sıyrılmıştı. İşini tamamlayıp elinde tepsiyle mutfağa gidene kadar, Oktay'ın da benim de sesimiz bile çıkmadı. Gözlerimizi, karım mutfak kapısından geçip gözden kaybolana kadar, attığı her adımda fıkır fıkır oynayan, başdöndürücü bir biçimde çalkalanan kalçalarından alamamıştık ikimiz de. Kısa bir süre sonra döndüğünde de, dillerimiz daha yeni çözülmüştü ama, bu sefer de konyak bardaklarını götürmeye gelmiş ve onları elindeki tepsiye dizerken, yeni bir şov sergilemişti. Kendi bardağı, koltuğun yanında, yerde duruyordu. Onu almak için arkası yine bize dönük olarak eğildiği an, şovunun tepe noktası oldu. Bacaklarını neredeyse hiç bükmemişti eğilirken. Bu nedenle de eteği neredeyse beline kadar sıyrılmıştı. Çıplak kıçı olduğu gibi gözlerimizin önündeydi. Oktay, benden çok daha yakındı karıma. Bir metreden daha az bir uzaklıktan, tam önündeki baştan çıkarıcı manzaraya kendini kaptırıp gitmişti.

Karım tekrar doğrulurken gözlerimi kaçırıp, başka yerlere baktım. Oktay da, az önce seyrettiğini benim görmediğim sonucuna vararak biraz rahatladı. Bu arada ben de, karımın ne istediğini anlamıştım. Bir süreden beri ısrarla kıçını gösteriyordu Oktay'a. Bunun tek bir amacı olabilirdi. Götünü de vermek istiyordu arkadaşıma.

Bunu kavramak, kendimi yeni bir heyecan dalgasına kaptırmama neden oldu. Ama biraz da endişeyle karışık bir heyecandı bu. Oktay'ın o kocaman siki, sevgili karımın küçük göt deliğine nasıl girecekti ki? Bir anda bundan başka bir şey düşünemez olmuştum. Gözlerimin önünde hayali resimler uçuşmaya başlamıştı. Giderek daha çok tahrik olduğumu hissediyordum.

Bir taraftan da sabırsızlanıyor ve bu anın biran önce gelmesini istiyordum. Bunun için onları başbaşa bırakmanın bir yolunu bulmam gerektiğinin farkındaydım ve beynim yıldırım gibi çalışıyordu.

Karım bara gidip, sormaya gerek bile duymadan hepimize viski getirmiş, sonra da eteğini biraz daha sıyırıp kendini biraz daha fazla göstermeye özen göstererek yerine oturmuştu. Viskimi bitirene kadar bir çözüm bulmakta kararlıydım. Sonunda buldum da. Aslında Oktay'ın bunu yutup yutmayacağı da pek umurumda olmamaya başlamıştı galiba.

- "Hadi biraz yürüyüşe çıkalım..." dedim birdenbire, "Siz oturmaktan sıkılmadınız mı..?"

Teklif Oktay'ı bayağı şaşırtmıştı tabii. Karım ise böyle bir şeyi beklediği için hazırlıklıydı.

- "Sen çıkıp biraz dolaş istersen..." deyip, sonra da Oktay'ın konuşmasına fırsat bile vermeden ekledi, "Oktay'ın da çıkacağını sanmıyorum. Ayrıca beni evde yalnız bırakacak değil ya..."

İşte sorun çözülmüştü. Oktay hala şaşkındı ama bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu. Bu arada düşündükçe yeni çözümler de gelmeye başlamıştı aklıma.

- "İyi..." dedim, "O zaman ben biraz yürüyeyim. Hatta caddeye kadar inip sigara da alayım kendime..."

Çıkarken, yine salonun kapısını kapamaya özen gösterdim. Sonra da sokak kapısını açıp kapadım ve gürültü çıkarmadan yine mutfağa geçip önceki yerime yerleştim. Ama bu sefer her şey çok hızlı gelişiyordu. Gözlerimi salona çevirdiğimde, karım yerinden kalkıp Oktay'ın koltuğunun önüne gelmişti bile. Sonra yavaşça eski arkadaşımın bacakları arasında, halının üstüne diz çöktüğünü gördüm. Aceleci elleriyle onun pantolonun önünü çözüp indirmesi ve yeniden kazık gibi olmuş o kocaman sikini dışarı çıkarıp okşamaya başlaması ise yalnızca saniyeler sürmüştü. Bir taraftan da, hayran gözlerle seyrediyordu elindekini.

Haksız sayılmazdı.

O anda Oktay'la aramdaki tek benzerlik, ikimizin de siklerinin alabildiğine kalkmış olmasıydı. Ama, aşağılık duygusuna kapılmama neden olacak kadar ciddi bir büyüklük farkı vardı organlarımız arasında. Karımın böylesine kocaman bir şeyi küçük götüne yemek istediğini bilmek, heyecanımı daha da arttırıyordu.

- "Hala anlayamıyorum o kadar zaman kadınsız kalmaya nasıl dayandığını..." dedi karım Oktay'a.

- "Söyledim ya, çok zordu..."

- "Böyle bir sikin o kadar zaman kullanılmadan kaldığına inanmak da zor ama..."

- "........."

- "Sustuğuna göre, anlatmak istemediğim bir şeyler var anlamını çıkarıyorum..."

- "........."

Gerçi Oktay susuyordu ama, karımın onu konuşturmaya kararlı olduğu belliydi. Bunun için her yolu deneyeceğini biliyordum. Şimdilik işi ağırdan alıyordu biraz. Ama boş da durmuyordu tabi. Başı arkadaşımın sikine doğru eğilmeye başlamıştı bile. Sonra dilini dışarı çıkardı ve o kocaman sikin dev bir mantara benzeyen başını yalamaya koyuldu.

Oktay'ın vücudunu hafifçe kasıldı bu temasla. Kalçaları, sanki elinde değilmiş gibi biraz yükseldi koltuktan. Sonra karım çılgın şeyler yapmaya girişti. Dili en tepesinden en dibine kadar her yerinde dolaşıyordu Oktay'ın sikinin. Sanki kocaman bir dondurmayı yalıyormuş gibiydi. Gözlerimi bu manzaradan alamıyordum. Ben de, karım da, Oktay da, kendimizden geçmiş gibiydik o anda. Karım ağzını açıp arkadaşımın sikini yarıya kadar yuttuğunda, çıldıracak gibi oldum. O yumuşacık dudaklar sanki benim sikimin üzerine kapanmış gibi bir duyguya kapılmıştım. Bu nedenle karım geri çekildiğinde de, Oktay'la birlikte ben de irkildim. Karım konuşmak istiyordu.

- "Ağzım hoşuna gidiyor mu..? Söyle bana, ağzımı sikmek güzel mi...?"

- "Çok..."

- "Suudi Arabistan'da böyle güzel ağızlar var mıydı peki..?"

- "Seninki gibi ağız öyle her yerde bulunan bir şey değil ki yavrum..."

- "Anladım, benimki gibi yoktu belki ama, yine de bazı ağızlar vardı orada öyle mi..? Ama kadın olmadığını söylediğine göre, erkek ağzı olmalıydı herhalde..."

- ".........."

-"Bak yine susuyorsun... Ama önemi yok. Sussan da anlıyorum ben..."

- "Sen de çok konuşuyorsun... Halbuki ağzının yapabileceği güzel şeyler de var... Hadi, sus ve ağzını ver bana..."

- "Ağzımda mı patlatmak istiyorsun yine... Ohhh bu çok hoşuma gidiyor, biliyorsun değil mi...?"

Şimdi karımın dudakları, yeniden o kocaman sikin çevresine dolanmıştı. Başı hızla aşağı yukarı hareket ediyor, Oktay'ın siki kimi zaman en ucuna kadar dışarı çıkıyor, kimi zaman yarıdan fazlası karımın ağzında kayboluyordu. Eski arkadaşımın başı koltuğun arkasına yaslanmıştı. Gözleri kapalıydı. Parmakları, oturduğu koltuğun kollarına iki taraftan kavramıştı. Karım da iyice çıldırmıştı. Burnundan iniltiler çıkarıyordu. Bir eliyle Oktay'ın sikini dibinden kavramış, diğeriyle onun bacağına tutunmuştu. Dizleri yerde, kıçı havadaydı. Vücudu kıvrılıp bükülüyordu. Eteği beline kadar sıyrılmış, o başdöndürücü güzellikteki kalçaları olduğu gibi meydana çıkmıştı.

Vücut hareketleri, bir süre sonra kalçalarının bükülüp kıvrılmasına, çalkalanıp dalgalanmasına dönüştü. Şimdi beni gerçekten deli eden bir manzara vardı gözlerimin önünde. Karım, Oktay'ın sikini hırsla emerek ağzına sokup çıkarırken, bir yandan da, sanki arkasındaki görünmeyen biriyle sikişiyormuş gibiydi. Bu düşünce, beynimin içinde tıpkı bir dinamit gibi patlamıştı. Karımın iki erkeğin arasına sıkışıp, aynı anda amından ve ağzından sikildiğini hayal etmek beni öylesine tahrik etmişti ki, şimdiye kadar olan her şey gözümdeki değerini yitiriyordu.

Oktay'ın ellerinden birini uzatıp parmaklarımı karımın saçları arasına soktuğunu gördüğümde, getirmek üzere olduğunu anladım. Gerçi karımın ağzına çok dayanamayacağını biliyordum ama, şimdiye kadar bir kaç kez getirdiği için, yine de, işinin bu kadar kolay biteceğini sanmıyordum doğrusu. Kalçaları koltuktan yükselmişti. Bir taraftan sikini karımın ağzına daha çok sokmaya çalışıyor, bir taraftan da eliyle onun güzelim başını kucağına bastırıyordu. Sonra vücudu sarsılmaya başladı. Aynı anda karım da çılgına dönmüştü. Çıkardığı seslerden, ağzına fışkıran tohumları yutmaya çalıştığını anlıyordum.

O da getiriyordu belini.

Durulduklarında, ikisi de halsiz düşmüş gibiydiler. Karım, Oktay'ın bacakları arasında yere oturmuş, başını bir bacağına yaslamıştı. Ama elindeki siki da bırakmamıştı. Gerçi şimdi biraz boynu bükülmüş gibi duruyordu ama, hala kocamandı eski arkadaşımın siki. Bir süre öylece kaldılar.

Sonra karımın eli yeniden hareketlendi. Parmakları Oktay'ın taşaklarından başlayarak yukarılara kadar tırmanıyor, sonra tekrar aşağı iniyordu. İstediğini bildiğim şeyi henüz elde etmemişti karım. İçindeki güçlü arzu, parmaklarından Oktay'ın tenine geçiyor ve onu etkiliyordu. Akıl almayacak kadar kısa bir süre içinde, siki en az eskisi kadar büyümüş, taş gibi sertleşmişti.

- "Başka ne yaptın orada peki..?" diye sordu karım.

- "Sen beni sorguya çekmekten zevk alıyorsun galiba..."

- "Sorguya çekmiyorum ki... Yalnızca merak ediyorum o kadar. Üstelik senin ne yaptığını değil, sikinin ne yaptığını merak ediyorum."

- "Hoşuna mı gidecek öğrenmek..?"

- "Ohh tabii hoşuma gidecek..."

- "Sence ne yapmış olabilir sikim..?"

- "Çok şey... Açıkça söylemesen bile, birilerinin ağzına girmiş mesela... Belki birilerinin götüne de girmiştir..."

- "............"

- "Bak yine susuyorsun işte... Ancak böyle, konuşmadan itiraf edebiliyorsun galiba... Utanıyor musun yoksa... Ne var ki utanacak peki..?"

- "Yooo utanmak değil de..."

- "Utanmıyorsan anlat bana o zaman... Hadi anlat nasıl siktiğini... Müthiş bir şey olmalı değil mi..? Bu kocaman sikin küçük bir deliğe girmesi müthiş olmalı... Düşündükçe başım dönüyor... Ohhh, hadi anlat bana..."

- "..........."

- "Peki anlatma o zaman... Vazgeçtim... Onun yerine gel beni götümden sik hadi... Hadi sik götümü n'olursun..."

Yanılmadığım çıkmıştı ortaya. Karım, eski arkadaşımın o kocaman sikini götüne istiyordu. Üstelik acele de ediyordu bunun için. Bir anda fırlamıştı yerinden. Oktay da yerinden doğrulmaya çalışıyordu ama, karım onu göğsünden geri itti koltuğa.

- "Öyle değil yavrum... Sen sokma bana. Ben alayım onu içime olur mu..? Sen sokarsan, parçalarsın beni sonra..."

Konuşurken, Oktay'a sırtını dönmüştü karım. Belini büküp hafifçe öne eğildiğini gördüm. Bir eli bacaklarının arasına gitti. Tam göremiyordum ama, amındaki vıcık vıcık kaygan sıvıları alıp götüne sürdüğünden emindim. O küçük deliğini hazırlıyordu. Sonra Oktay da arkadan elini götürdü karımın kıçına doğru. Tüm parmaklarını bükmüş, bir tek orta parmağını ileri uzatmıştı.

mofilius
mofilius
65 Followers