Zeliha 03. Bölüm

NOT: ADI GEÇEN KARAKTER VE OLAYLARININ TAMAMI HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE HİÇBİRİ GERÇEK DEĞİLDİR!

Merhaba. Ben Zeliha.

En son okulun ilk gününde kızlar tuvaletinde ilk cinsel yakınlaşmamı anlatmış, o günün gecesinde notu bulunca onu yeniden arzulamaya başlamıştım. Gece biraz daha uyuduktan sonra rahat uyandım. Programa baktığımda Salı günü için 15:00 sularında bir ders vardı. Ondan sonrasında Şeyma ile buluşup takılacaktık.

O gün önce annemle vakit geçirmeye başladım. Ailecek ettiğimiz kahvaltının ardından annemle parka gitmeye başladım. Orada takıldıktan sonra komşudakilere selam verdim. O sırada sağlıklı yaşam bu kadar dikkat çekmiyordu. Genelde tatlılar, altın günleri olurdu. Ben de çocukken ara sıra annem beni altın günlerine götürürdü. Annem bu sefer kendi çalışma arkadaşlarıyla altın günü yapmak için hazırlanıyordu. Zira bugün idari tatildi. Annem bu nedenle eve dönüp hazırlık yapmak isteyince ben de fırsat bu fırsat diyerek ben de eve döndüm ve ben de hazırlıklara başladım. Ne olur ne olmaz diye aldığım kırmızı tanganın yanı sıra fantezi olsun diye aldığım askısız ve belli bir bölümü transparan olan sütyeni giydim. Ardından da metal grubunun adı yazılı olduğu siyah tişörtü ve jean pantolonu da giydikten sonra çantamı aldım. Anneme bu gece arkadaşlarla kalacağımı söyledikten sonra birbirlerimizi öptük ve farklı yerlere doğru yola çıktık.

Ben otobüsle bindiğimde Demir'i de yanında gördüm, görür görmez onun yanında oturdum. Onla birlikte yeni başlayan üniverssite hayatımızı konuştuktan sonra havadan sudan bahsettik. Üniversite durağında indiğimizde Sercan, Banu ve Şeyma'ya rastladık. Onlarla biraz sohbet ettikten sonra Şeyma, giydiklerimi süzdü ve "bugün güzel giyinmişsin, sana yakışmış" diyerek iltifatta bulundu. Sen de güzel giyinmişsin diyerek karşılık vermiştim. Beyaz tişörtü ve rockçı ceketiyle karşılamıştı. Nereden görürsem tanırdım. Bu sırada Sercan, arkadaşlardan haber aldım. Beyoğlu'da güzel bir öğrenci partisi olacak. Saat yedide başlıyor. İlk içki bedava diye de ekledi. Hepimiz baya sevinmiştik. Bu vakitten sonra sohbet keyfimiz devam etti ve dersliğe kadar böyle gittik.

Dersi normal bir şekilde işlememizin ardından beraberce Nişantaşı'ya doğru yola çıkmıştık. İlk olarak beraberce otobüse bindik, ardından beraber sohbet ettikten sonra Nişantaşı'na uğramıştık. Aslında Şeyma ile yalnız takılmayı diliyordum ama buna da rahatsız olmamıştım. Mecidiyeköy'den indiğimizde ilk olarak Nişantaşı'na doğru biraz yürüdük. Diğer üniversitelerden gelen lise arkadaşlarımızla beraber iyice kalabalık olmuştuk. Güzel bir hal hatır sorma yerine döndük. Nişantaşı'na döndüğümüzde biraz Nişantaşı içerisine geçelim dedik. Orada biraz dolaştıktan sonra bir kafede topluca soluklandık. O sırada saat akşam yedi olmuştu. Şeyma'ya sorduğumda Muhtemelen İstiklal civarlarında olur" diye söyledi. Ben de biraz beklemeye başladım. O sırada kahvemi yudumluyordum. Bazı arkadaşlarımız da geçmiş deneyimlerden çekilmiş kahve konusunda tereddütleri olsa da, tadına bakınca beğenmişlerdi. Yaklaşık 20 kişiydik ve bu durum kafenin yarısını kaplıyordu. Kafe sahibi bundan hoşhuttu. Ancak fazla vaktimiz yoktu. Kahvemizi içtikten sonra parasını verip Taksim'e doğru yola çıktık. Şimdi dönüp bakıyorum da Beyoğlu'nun bir şimdiki haline, bir de geçmiş haline kıyaslıyorum. Beyoğlu'na adım atasım gelmiyor. Umarım bir gün Beyoğlu eski güzel günlerine döner.

Taksim'e gittiğimizde Sercan kendisini takip etmemizi istedi. Önce Sıraselviler'e geçti. Ardından Firuzağa'ya uğradık, en sonunda da içlerine daldık. Sonunda etkinlik yapılacak yeri bulmuştuk. İçeriye girdiğimizde yaklaşık 300 kişi vardı. İstanbul'un çeşitli üniversitelerinde öğrenciler buraya gelmiş vaziyetteydi. Bazıları partileme konusunda uzman olmuştu. Yabancı ülkelerden gelenler de vardı. Avrupa'dan Asya'dan insanlar bulunuyordu. Afrikalılar da vardı ki oranın etrafından bazı genç kız vardı. Bunun nedenini Furkan'a sorduğumda kulağıma "Bazıları büyük alet peşinde" demişti. Bu konuda ilk başta tam anlayamamıştım. Ancak daha sonraları ne olduklarını fark etmiştim. Ne olduklarını fark edenleriniz vardır ama ben şimdilik bu bölümde anlatmayacağım. O olay sonraki bölümlerin konusu.

Parti başladığında bana hafif kaçmıştı. Popla başlamışlardı. Çalan parçayı beğenmediğim için sıkıntılı geçmişti. O esnada Şeyma ile biraz daha sohbet etmeye başladım. Havadan sudan bahsediyorduk. Hobilerimiz, müziklerimiz, nereye takıldıklarımız vesaire. O sırada ilk içkimizi yudumlamaya başladık. Daha öncesinde ailemle rakı ve birayı içiyordum. Ancak ilk defa arkadaşlar arasında içmiştim. Tuborg'tu sanırım. Ben daha çok Efes içerdim ama Tuborg'un tadını da fena bulmamıştım o zaman. Her bir bira yudumunda Şeyma ile olan sohbetimiz koyulaşmıştı. Yaşadıklarımı, anılarımı Şeyma ile paylaşıyordum artık. Bunu yaparken de ona olan aşkım iyice depreşiyordu. Onun gözlerini içine bakıyor, onu dinlerken mutlu oluyordum. Şeyma daha fazla dayanamadı, beni elimden tutup kadınlar tuvaletine götürdü. Oradaki tuvalet kabinlerinden birisine girdik ve birbirimizle öpüşmeye başladık. Bir çok erkek sevgilimle öpüşmeme rağmen, böyle bir öpüşmeyi ilk defa ondan görmüştüm. O benim pantolonumun fermuarını çözüp, bacak aramı parmaklamaya başlamıştı. Bir iki parmaklamada inilti vermeye başladığımda da Şeyma ağzımı kapamıştı.

Ağzım kapanınca sesim kısılmıştı. İnlemelerim artık sadece Şeyma'ya ulaşıyordu, ancak bundan ikimiz de memnunduk. Göğüslerini sıkmayı bıraktıktan sonra bir elimle onun amımdaki elini destekliyordum. Diğer elimi de onun belini kavramıştım. "Beni bu kadar arzuladığını bilmiyordum Zeliş'im. Dur, gece daha yeni başlıyor" diyerek kulağıma fısıldadıktan sonra tişörtümü sıyırdı. Giydiğim sütyeni de arkadan açmıştı. Artık memeye ulaşmıştı. Beni klozete oturttu. Sonra da meme ucumu diliyle yalamaya başladı. Tıpkı anne sütüne ihtiyaç duyan bir bebek edasıyla Şeyma benim memelerimi yalıyordu. Bir yandan sağ göğsümü, bir yandan da sol göğsüm yalanırken ben de keyfimi çıkarıyordum. Barda olduğum için ağzımı kapatan elini kapatıyordum. Diğer yandan diğer eliyle de onun göğsünü okşuyordum. O da benim elimi kavrıyordu. Bu bir süre devam etti. Sonra birden kasılmaya başladım. Orgazm olmuştum. Bunu fark eden Şeyma amıma doğru kafayı çevirdi ve zevk sıvılarımı yutmaya başladı. Biraz yaladıktan sonra beni dudağımdan öptü ve kulağıma "Bugün nasıldı?" diye sordu. Yeni yeni kendime geldikten sonra böylesini görmediğini söyleyerek keyif aldığımı ifade ettim. Daha sonra ikimiz de giyinip tuvaletten çıktık.

Salona geri döndüğümüzde ise çiftler bir araya gelmişti. Sercan Banu'nun arkasından yaslanmıştı. Furkan ve Mina ise el ele tutuşmuş beraber dans ediyordu. Melisa da erkek arkadaşıyla beraber eğleniyordu. Demir ise masasında keyif çatıyordu. İkimiz de onun masasına oturduktan sonra onla sohbet etmeye başladık. Ben ve Şeyma rockçıydık, Demir de pop müzik sevmiyordu. O yüzden dans alanına katılmamıştık. Zaman ilerleyince Demir'e annesi telefon çaldı. Bu yüzden gitmek zorunda kaldı. İlk olarak onla vedalaştık. Sonra da ikimiz de eşyalarını alıp ilk olarak Sercan'a gideceğimizi söyledik. Ardından etkinlik alanından ayrıldık. Saat 01 suları olduğundan kolay kolay evime gidemezdim. Ancak ailemden de telefon gelmemişti. Zaten anneme geceyi arkadaşların evinde kalacağını söylemişti. Bu yüzden kafam rahattı. Şeyma bu sefer kendi evine davet etmişti. Ben de kabul ederek onun peşinden gitmiştim. Gittikten sonra onun evine varmak zor olmadı. Kendisi de aynı mahalledeki apartmanda bulunuyordu. Anahtarını alıp açtı, sonra da içeriye girip kapıyı kapattık. Işıkları açıp içeriye baktığımda sıradan bir kız öğrenci evi gibi görünüyordu. Kendisi de otur, keyfini çıkar diyerek teşvik etti. Ben de bir koltukta oturmaya başladım.

Bir süre sonra Şeyma, çırılçıplak karşıma çıkınca "ailen seni yadırgamıyor mu" diye sordum. Anne babası Ankara'daydı. Ankara'ya tayini çıkıp, kendi üniversitesi de İstanbul'da olunca ailesinden ayrılmış. 15 ile 30 günde bir gelebiliyordu. Dedesi de eve zorlama olmayınca uğramıyordu. O yüzden kafası rahattı. Bunu duyunca ben de giysilerini çıkarmaya başladım. Onun gibi çırılçıplak kalınca "sen de benle aynı kafadaymışsın" diyerek mememi sıktı. "Mekanda gecenin yeni başladığını sen söylemiştin." diye karşılık verdiğimde ikimiz de öpüştük. Beraber yatak odasına geçip birbirimizi yatağa attık. Işıklar kapalıydı. Gündüz perdesi örtülüydü. Bu yüzden elektrik lambası odayı biraz aydınlatıyordu. "Bu sefer senin tadını almak istiyorum" diyerek göğüslerine yumuldum. Bir taraftan sol memeyi emiyordum, diğer taraftan sağ memeyi sıkıyordum. Sadece ikimiz olduğundan birbirlerimizin ağızlarını kapatma derdimiz yoktu. Şeyma'nın iniltileri gelmeye başlamıştı. Bu iniltileri duyduğumda daha fazla göğüslerine asılmıştım. Bir sol göğüs, bir sağ göğüs devam ediyordum.

Sol ve sağ göğüs işlerine devam ettikten sonra bacak arasına geçtim. Orada ağzımı yummaya başlayınca iniltiler artmaya başlamıştı. Şeyma sonrasında eliyle kafamı bastırdı. Kafamı bastırdığında daha şevkle amını sömürüyordum. En sonunda zevk sıvılarına ulaştım ve seve seve onları yaladım. O da orgazm olduktan sonra yatağa yığıldı. Yorulmuştu. Yanına yaklaşıp ona sarıldım ve sarmaş dolaş bir şekilde gözlerimiz uykuya daldı.