Kaçamak

Story Info
Tongues entangled,we found ourselves in a passionate kiss.
5.5k words
4.86
547
1
0
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
hulasa
hulasa
23 Followers

İşyerinden bir eğitim semineri için üç kişi İstanbul'a gideceğimiz bildirildi. Çarşamba akşamı hareket edecek, dört günlük eğitimden sonra pazar gecesi tekrar dönecektik.

Akşam durumu eşime bildirdiğimde sertçe "gidemezsin" dedi. Aslında ben de gitmek istemiyordum. Buna rağmen kocamın bu erkek egemen tavrına sinirlendim ve tartışmaya başladık. Bunun bir iş gezisi yanı sıra eğitim olduğunu ve kariyerim için mecbur olduğumu belirterek kesinlikle gideceğimi söyledim. Sonraki iki gün boyunca düşman gibiydik. Çarşamba akşamı eve gelip hızla hazırlandım.

Tam çıkmak üzereyken eşim eve geldi. Soğukça selamlayıp:

"Yorgunum, seni götüremem. Taksiyle gidersin. İnince beni aramayı unutma, iyi yolculuklar..." dedi.

"Teşekkür ederim. Kafamı dinleyeceğim hazır sen yanımda değilken.. Çok merak edersen ararsın." diye sertçe cevapladım ve öpüşmeden ayrıldık.

Bu arada 32 yaşında, her yerde erkeklerin ilgisini çekmeyi başaran bir fiziğe sahip, hafif balıketi bir kadınım. Bir yerde kocamın bu kıskançlık gösterisine hak vermiyor değildim. Yine de ona bu hareketinin hesabını sorma duygusu ağır basıyordu. Uçaktan indiğimizde görevli personelce karşılanıp otele bırakıldık.

Otel güzel ve merkezi bir yerdeydi. Diğer arkadaşlar erkek olduğu için onlar aynı odayı aldılar ve bana ayrı bir oda tahsis edildi. Ertesi gün yoğun bir programdan sonra otelimize döndük. Iş arkadaşlarım dolaşmaya çıkacaklardı. Ben otelde kalacağımı söyleyince ayrıldılar. Akşam yemekten odama çıkınca resepsiyon eşimin aradığını bildirdi.

"Hayırdır, cebimi aramadın?"

"Sen de inince dün beni aramadın.

"Eğleniyor musun bari?"

"Hala orda mıyız? Buraya iş için geldim ve şu anda da dinlenmek için odamdayım. Yoğun olduğumu bildiğin halde bana destek olacağına, moral vereceğine, evde olduğu gibi burada da beni daha çok yoruyorsun. Böyle tavır yapacaksan ben dönene kadar arama beni... Ikimiz de sakinleşiriz bu arada"

"Ben arkadaşlarla yemeğe gidiyorum. Evde uğraşamayacağım. Akşamları dışarıda olacağım ben de sen dönene dek, bir daha rahatsız da etmem. İyi eğlenceler..." dedi ve cevap vermemi bile beklemeden kapattı.

Bu kıskançlık damarı o kadar kızdırmıştı ki beni... Kendisi seyahatteyken benim tutumumla eşiminki tamamen zıttı. Sakinleşmek için duşa girdim. Kesmeyince giyinip lobiye indim. Otel bile boğucu gelmeye başlamıştı. Çıkıp yürürken yakınlarda hoş bir bar gördüm. Biraz kalabalıktı ama barda manzaralı bir köşe bulup tabureye yerleştim.

Yalnız başıma hiç böyle yerlere gelmediğim için ya dışarıya, ya da önüme bakıyordum. Barmenden bir votka-portakal istedim. Soğukluğu ve sertliği hoşuma gitmişti. Hiç adetim olmadığı halde ikincisini söyledim. O sırada birinin beni izlediğini hissedip döndüm. Dört beş tabure ilerideki adam benim ona baktığımı fark edince çekinerek hemen gözlerini kaçırdı. Ben içkimle oynarken o çaktırmadan beni izliyordu.

Ben de o fark etmeden barın ardındaki aynadan onu incelemeye başladım. Hoş, 30-35 yaşlarında temiz yüzlü yakışıklı denmese de çekici bir adamdı. Hafif toplu bir yüzü gömleğinin altından anlaşıldığı kadarıyla atletik değilse de formda bir vücudu vardı. Bulunduğum yerden kalçalarını göremiyordum.

Birden bu yabancıyı alıcı gözle süzdüğümü fark edip hem utandım hem şaşırdım. O sırada buna kocamın yaptıklarının sebep olduğunu düşündüm ve her yerimi bir öfke sardı tekrar...

Madem o kadar güvenmiyordu bana gününü görürdü. Kocamı hiç aldatmamıştım ve aldatmayacaktım ama bir yabancıyla flörtleşmenin bana iyi geleceğini düşündüm. Ayrıca kocam bilmese de bu onun için iyi bir intikam olacaktı.

Kesin kararımı vermiştim. Sıra bu yabancıyla tanışmaya gelmişti. Muhtemelen nezaketinden kaynaklanan çekingenlikle ilk hareket ondan gelmeyecekti. İçkimi bitirip çantamı aldım ve kalktım. Sanırım gittiğimi düşündüğü için yüzünden hafif bir sıkıntı ifadesi geçer gibi oldu. Bu hoşuma gitmişti benimle ilgileniyordu demek. Lavaboya doğru giderken kalçalarımı hafif hafif kırıtarak yürüdüm.

Boy aynasında şöyle bir kendimi süzdüğümde aceleyle hafif dağınık topladığım topuzumdan alnıma ve enseme dökülen dalgalı kestane saçlarım, beyaz plili gömleğim, saçıma uyan kahve tonlardaki eteğim ve yüksek topuklu ayakkabılarımla orta yaşlı evli bir kadından çok işten sonra eğlenmeye çıkmış özgür bir kadın havası taşıdığıma kanaat getirdim.

Tekrar bara döndüğümde eski yerim dolmuştu. Yabancının yanı ise hala boştu. Arkası dönük olduğu için geldiğimi fark etmemişti. Ve laf aramızda az önce göremediğim kalçaları da gergin, kaslı haliyle dikkatimi çekti nedense, çok iyi duruyordu. Tabureye uzanarak:

"Affedersiniz, burası müsaitse oturmamın sakıncası var mı?" dedim. Şaşkınlıkla döndü ve beni görünce:

"Elbette buyurun" diyerek yine şaşkın bir tavırla yerinde kıpırdandı ve tabureyi benim için düzeltti. Sesi de kendisi gibi hoştu. Oturup gülümsedim.

O da karşılık verip bardağını izlemeye başladı. Özellikle barmenin duyamayacağı ve göremeyeceği bir anda içki istemek için seslendim. İkinci kez seslendiğimde

"Ben yardımcı olayım sakıncası yoksa..." dedi ve barmene seslendi. Ne içeceğimi sorarak benim için votka-portakal istedi. İçkim geldiğinde

"Sert içki seviyorsunuz sanırım" dedi ve sustu. Yine bardağına bakıyordu.

"Normalde pek bara gelmem ve bu tür içkiler içmem. İş için İstanbul'dayım. Biraz sıkılınca otelden çıktım ve işte!" dedim. "Az önce lavabodayken yerime başkası geçmiş ben de güven verici ve dürüst duruşunuzdan etkilenerek sizi rahatsız ettim kusura bakmayın. İnsan tanımadığı bir şehirde hele yalnız bir kadınsa ister istemez ürkek oluyor."

"Teşekkür ederim. İltifat kabul ediyorum bu sözlerinizi ve siz güvenle otelinize ulaşana kadar yanınızda olmama izin verirseniz sevinirim. Adım Barış hanımefendi..." dedi gülümseyerek centilmence bir reverans yaptı... Bir kahkaha atıp:

"Ah yanılmamışım gerçek bir şovalyesiniz siz! Adım Buse..." dedim.

Uzattığım elimi nezaketle öptü. Espri ve neşe dolu bir sohbete daldık. Bu arada ben üçüncü votkamı içiyordum ve çakırkeyif olmuştum. Konuşurken birbirimizin gözlerine bakıyor, güldüğümde farkında olmadan dizlerine vuruyor veya kolundan tutarak dengemi koruyordum. Üst üste attığım bacağımı sallarken sürekli Barış'ın ayağına çarptığımı fark ettim ve diğer bacaklarımız birbirine bitişik duruyordu.

Bakışlarım pantolonunun önüne kaydığında içim yanmaya başladı. Barış baktığımı fark etmemişti, kızardığımı görünce:

"İyi misin?"

"Evet" gülümsedim "Alkolden ve gülmekten sıcak bastı galiba. Sanırım şuradaki masaya geçsek iyi olacak..."

Birlikte ayağa kalktık. Ben gömleğimi ve eteğimi düzeltirken arzulu bir şekilde beni izlediğini fark edebiliyordum. Birkaç adım sonra hafif hafif başım dönünce teklifsizce koluna girdim. Hem şaşırmış hem mutlu olmuştu. Biraz sonra slow müzikler başlamıştı ve pistte çiftler geziniyordu. Barış içkisini yudumlayıp

"Dans sever misin?" diye sordu. Biraz kendime gelmiştim.

"En azından bunu size borçluyum sevgili koruyucum..." diyerek gülümsedim.

Elimden tutup beni kaldırdı ve mesafeli bir şekilde dansa başladık. Eşimle dans etmeyeli çok olmuştu ve özlediğimi fark ettim bu duyguyu... Bunları düşünürken yaklaşıp başımı Barış'ın göğsüne koymuştum. O da bir elini belime diğerini omzuma alıp samimi bir şekilde sarmıştı beni...

Kabaran erkekliğini hissedince şu anda eşimle dans etmediğimi aniden hatırladım. Ama içim ısınmaya başlamıştı. Çok güzel vakit geçiriyordum. Hem flört etmeye karar vermemiş miydim bu gece?

Kendi kendime gülümseyip biraz daha sokuldum Barış'a. Vücudunun ve parfümünün kokusu erkeksi ve tahrik edici geliyordu. Saçlarıma dokunup çok güzel olduğunu fısıldadı. Kollarımı boynuna dolayıp gözlerine bakarak teşekkür ettim. Bakışları tutkuluydu, erkekliği kendini hissettiriyordu ve içimde bir ılıklık, yanma başlamıştı.

"Oturalım mı artık?" dediğimde biraz isteksizce ayrılıp masamıza döndük. Barış'ın içkisi biterken biraz daha sohbet ettik ama ikimizin de birbirimizi istediği ve açık etmediği esprili bir düelloydu bu kez sohbetimiz... Biraz sonra kalkıp çıktık.

"Arabam şurada, bırakayım mı seni?"

"Sevinirim aslında, yoruldum" dedim ve sokakta yürümeye başladık.

Topuğum kaldırıma takılınca koluna tutundum ve Barış da elimi yakaladı. Dengemi bulunca bu şekilde yürümeye devam ettik. Kendimi onunla güvenli, huzurlu ve arzulu hissediyordum...

Aracın kapısını açtı bana. Otururken sağlam bir frikik vermiştim. öbür kapıya geçerken pantolonunun zorlandığı açıkça belliydi. Hoşuma gitmişti eşimden başkasının beni böyle arzuluyor olması... Otele doğru giderken onu izliyordum. Biraz utandığı belliydi. Neden baktığımı sordu:

"Özür dilerim rahatsız olman için değil. O kadar iyi davrandın ve güzel bir gece yaşattın ki bana o yüzden..." Otele yaklaşınca

"Biraz geride duralım. Arkadaşlarıma laf anlatmakla uğraşamam bu saatte..." diyerek gülümsedim. Durunca vitesteki elinin üzerine elimi koydum ve "Her şey için teşekkür ederim" diye fısıldayarak gülümsedim.

O bana, ben ona eğildiğimiz o sihirli anda, nasıl olduğunu anlayamadan dudaklarımız birbirine değiverdi. Sanki ikimizi birbirimize çeken şiddetli bir akım vardı aramızda... O kadar sıcak ve tatlı bir öpüşü vardı ki alt dudağımı hafifçe emerken dili ıslak ve sıcak, yanarak ağzımın içine kayıyordu.

Dillerimiz dolaşarak, tutkulu ve uzun bir öpüşmenin içinde bulduk kendimizi... Güçlü eli ensemi kavramış saçlarımı okşayarak kendisine bastırıyordu beni... Nefes nefese ayrıldık ve biran konuşamadan arzuyla birbirimize baktık. Kontrolü almıştı:

"Geceyi uzatıp bir kadeh daha içelim mi bir yerde?"

"Sakin bir yer olsun bu kez..."

"Sakin bir yer derken? Ne dersin, benim evimde devam edelim mi?" Sadece gülümsedim ve evine gittik.

İkinci katta küçük bir yerdi ama ikimiz de bununla ilgilenmiyorduk o anda ve neredeyse koşarca çıktık merdivenleri... Kapı kapanır kapanmaz dudaklarımız tekrar buluştu. İlk anın hoyrat hızı düşünce usulca duvara yapıştırdı beni... Nefesi yüzümü, dudakları dudaklarımı yakarken erkekliği kasıklarımı zorluyor, elleri kalçalarımda geziniyordu. Eteğim yukarı sıyrılırken bacağımı kaldırıp bacaklarına sararak kendime bastırdım ben de erkeğimi...

Eteğimin üzerinden okşayan eli tenime dokununca ikimiz de artan heyecanla titredik. Diğer eliyle eteğimi yukarı doğru topladı ve parmakları arkamdan külotumun altına kayıverdi. Amıma dokunmasıyla bir hoşnutluk mırıltısı döküldü ağzımdan... Bunu duyunca beni hafifçe ezerek arkama giden kolunu daha da uzattı ve parmak ucu içime girdi. Önümü ağır ağır kabaran sikine sürtüyordum ben de... Kollarımla sıkıca sarılmış, sırtından güçlü omuzlarına tutunuyordum.

Dudaklarımız ayrıldı ve çok güzel koktuğumu söyleyerek boynuma gömdü yüzünü... İçimdeki elini çekti ve diliyle boynumdan göğüslerime inerken gömleğimi açmaya başladı. Tüm düğmelerim çözülünce sütyenimi uzanıp açtı ve serbest kalan göğüslerime baktı bir an... İstekle uçlarını ağzına alıp emmeye başladığında parmakları da tekrar bacağımın arasındaki yerini almıştı.

Külotumun ayaklarıma nasıl indiğini anlamamıştım bile o anda... Biraz daha aşağı kayarak ıslak dilini benim zevkten sulanan amıma sokuvermesiyle duvara yapışıp tir tir titremeye başladım. Ayakta duramadığımı görünce bir an için yaptığı işe ara verdi ve ben çökercesine koridora oturuverdim.

Oracıkta başını, araladığı bacaklarımın arasına sokup amımı tekrar yalamaya başladı. Bir eli kalçamda, diğeri göğüslerimde, dili ve sıcak nefesi amımda deli ediyordu beni ve inleyerek boşaldım. Bütün gerginliğim yorgunluğum uçmuştu. Her dokunuşunda sarsılıyordum hala:

"Dur!" diye yalvarırcasına seslendim. Minnetle bakıyordum... "Uçurdun beni... Nefesimi kestin. Ağzım dilim kurudu. Bir bardak su alabilir miyim?"

Hınzırca gülümseyerek bir dil darbesiyle beni tekrar sarsıp mutfak olduğunu sandığım yere gitti. Hala zevkle titriyordum.

Güçlükle ayağa kalkıp bacaklarıma dolaşan kilodu elime aldım ve hala çıkaramadığım ayakkabılarımı attım bir kenara. Duvara yaslanmış elimde kilodum, perişan halim hoşuna gitmiş olmalı ki, elinde suyla gülümseyerek beni süzüyordu. Suyumu içerken kilodumu alıp kokladı ve beni kucaklayıp

"Biraz dinlen istersen" diyerek yürüdü. Boşta sallanan elim yürürken dimdik sikine çarpıyordu. Koridorun sonundaki odada tek kişilik bir yatak vardı. Beni oraya uzatıp yanıma oturdu. Biraz toparlanmıştım.

"Bana ne yaptın seni şeytan?" diyerek onu kendime çektim.

Artık daha sakin öpüşüyorduk. Ayağa kalktım ve eğilip gömleğini çözmeye başladım. Bana hayran hayran bakarken sallanan göğüslerim burnuna değiyordu adeta. Dağılan topuzumun tokasını çekince saçlarım yüzünü okşayarak döküldü. Derin bir nefesle içine çekti kokuyu. Açılan gömleğin omuz kısmının altından ellerimi sokup okşayarak kurtardım erkeğimi... Sıcakta başka bir şey yoktu üzerinde.

Ben de gömleğimi çıkarıp kucağına oturdum ve ellerimiz vücutlarımızda gezerken boynunu göğsünü omuzlarını öperek hafif dil darbeleri attım. Bacaklarımı okşarken ellerini tutup sırtüstü ittim onu yatağa. Kemerini açarken şehvetten gözleri büyüdü adeta. Pantolon ve boxerdan kurtulan o koca aleti görünce gözlerin büyüme sırası bana geçmişti.

"Ohhh böyle güzelini görmemiştim!" sözleri dökülünce ağzımdan gururla oynattı sikini Barış. Bakışlarımı o koca aletten ayırmadan son giysilerden de kurtardım onu.

Yastığı duvara dayayıp hafifçe doğrulup yaslandı. Ben eteğimi açıp ayaklarıma düşürürken beni izleyerek bacaklarını aralamış bekliyordu. çıldırtma sırası bendeydi. Ağır ağır yaklaştım yatağa. Tam dimdik duran sikine doğru eğildim. Aralık ağzımdan ılık nefesimle ona yaklaşıp uzaklaşıyor, saçlarım erkeğimin aletine, bacaklarına, kasıklarına süründükçe sabırsızlaşıyordu.

"Hadiiii..." diye yalvarırcasına inledi.

Ağzımı açıp onu alır gibi eğildim ama dokunmadan tekrar çıkardım. Barış hem heyecanlanmış hem sabırsızlanmıştı. Uzaklaşıp ayak ucundan emekleyerek bacaklarının arasından yatağa girdim.

Güzel bir yemeğe nereden başlayacağını bilemez bir ifadeyle bu aleti izliyordum. Sonunda dilimin ucuyla taşaklarının kalçalarına doğru bitim noktasına dokundum. Yay gibi gerildi ve inledi. Siki haşmetle sallanıyordu gözlerimin önünde.

Güç artık açıkça bendeydi. Bir yumurtalığını dudaklarımla yakalayıp emerek ağzıma aldım. Islak dokunuşum erkeğimi çıldırtmıştı. Dilim ve dudaklarımla taşaklarını öpüyor yalıyor hafif hafif ısırıyordum. Hiç beklemediği bir anda yarağını bir hamlede ağzıma alıp emmemle derin bir "ohhh..." çekti. Beklediği buydu.

Onu ağzımdan çıkarıp gülümsedim. Taşaklarından kavrayıp elimle okşarken Barış'ın yarağını dudaklarımla kavrıyor her santimini dilimle ıslatıyordum. Yanaklarım bacaklarına sürtünüyor zevk titremelerini hissediyordum.

Tekrar doğrulup ucuna dilimle küçük dokunuşlar atmaya başladım. Gözlerinin içine bakarak yarağını ağır ağır ağzımın içinde yok ettikçe adeta eriyor yutkunarak beni izliyordu. Onu alabildiğimce ağzıma alıp tekrar çıkarmaya başladım. Bir yandan emerken bir yandan ağzımdaki kısmında dilimle geziniyordum. Sanki iyice büyümüştü ağzımda gidip gelirken.

Hırıldayarak saçlarıma yapıştı ve gerildi. Boşalacaktı. Nasıl boşaldığını bilmediğim için hemen elimle kavrayıp 31 çektirmeye başladım, dilimin ucuyla da sikiyle başının birleştiği yeri gıdıklıyordum.

Akşamdan ve belki de günlerden beri beklediği için öyle şiddetli patladı ki yağmur gibi saçıma doluştu sperm damlaları. Ikinci patlamadan önce tekrar ağzıma aldım bu muhteşem aleti. Oluk oluk boşalıyordu ben emdikçe boğuk sesler çıkararak. Koyu kıvamlı ve mayhoş tatlıydı. Kocamınkinden sonra değişik ve çekici gelmişti.

O şiddetli boşalmaya rağmen dimdikti. Tükürüğüm ve spermlerle pırıl pırıl yanan bu aleti yalayarak ağır ağır temizledim. Daha yeni yumuşamaya başlamıştı. Yanına uzandım. Minnetle bana bakıyordu.

"Tutamadım..." dedi zevkin izlerini tasiyan gülümsemesinden bile belli olan pişmanlıkla.

"İyi bile dayandın. çok güçlüsün ve tabi o kocaman güzel sikin de öyle. " gülümseyerek öptüm.

Sanırım ağzıma dolan spermlerin tadını almıştı ama iğrenmedi. Hafif küçülmüş yarağını kavrayıp sıvazlayarak cilveli bir şekilde dudak büktüm:

"Aaa... Ne oldu? Bu kadarı yetti mi? Beni sikmeden mi uyuyacaksın?" dememle hem Barış hem de siki hareketlendi.

Göğüslerimle oynarken aleti de bacaklarıma dokunduğu yerleri alev gibi yakıyordu. Dudakları önüne gelen her yeri öpüyor tadıyordu usulca. Ben de ona doğru yan döndüm ve yakalayıp sikiyle oynamaya başladım.

Elimin altında kazık gibi oluşunu hissediyordum. Artık bu kazık beni becermeye hazırdı. Biraz sonra üstteki bacağımı erkeğimin üzerinden aşırıp amıma sikinin başını dayayıp bıraktım. Bir hamlede içimi doldurdu.

Hafif acıyla korkunç bir zevk sardı her yanımı. Alışık olmadığım bu kalın ve uzun yarak içimde hareket ettikçe dalga dalga bir ateş yayılıyordu vücuduma. Barış beni hafifçe iterek üstüme çıktı. Bacaklarımı kendime doğru çekip daha derine girmesine yardımcı oluyordum.

Benim iniltilerim arttıkça daha sert ve daha derine pompalıyordu. Kasıklarımız ter ve am suyumdan sırılsıklam olmuş birbirine çarptıkça alkış tutuyordu tempomuza... Barış üzerime kapanıp beni ezercesine ve daha hızlı sikmeye başladı. Çığlıklarımı tutamaz olmuştum ve kalçalarına yapışıp bacaklarımla birlikte sımsıkı içime bastırarak boşalmaya başladığım anda spermleri alev gibi dövmeye başladı içimi... Aynı anda ve aynı şiddette zevk alarak boşalıyorduk.

"Çıkma içimden..." diye fısıldadım mutlulukla... İçimde küçülüşünü hissederken kendimi güçlü hissediyordum erkeğimin altında. O koca yarağı dize getirmiştim çünkü. O şekilde uyuyup kaldık.

Sabah 6. 00 da uyandığımda sarmaş dolaştık hala. Ben kıpırdanınca Barış da uyandı ve dudaklarımı öperek

"Günaydın aşkım..." diye fısıldadı.

"Günaydın" diyerek gülümsedim. Kalkıp mutfaktan bir su içip lavaboyu buldum. Aceleyle temizlendim. Kapıda belirdi:

"Duş yapmayacak mısın?"

"Hayır. Otel uzak mı buraya?"

"Sabah trafiğinde 15 dakika falan... Neden?"

"Kimse fark etmeden gidip hazırlanmalıyım. Arkadaşlarım geceyi dışarıda geçirdiğimi fark ederse mahvolurum. özellikle kocamın kulağına giderse!"

"Affedersin evli olduğunu bilmiyordum. Çoğu kadın gibi rahat olmak için takıyorsun o yüzüğü sanmıştım. Çok şanslı bir kocan var..." diye mırıldandı üzüntüyle. Gülümseyerek:

"Çok zevk aldım ve senin bir suçun yok. Çok şanslı bir karın olacak!" diyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Otele geldiğimizde biraz geride park etti ve kartını uzattı bana. Gayriihtiyari kartı alınca ümitle baktı:

"Görüşür müyüz?"

"Ben evli bir kadınım..." diyerek yanağını okşadım ve hızla otele yürüdüm.

Saat dokuza kadar uyuyup hızlı bir duşla tazelenerek kahvaltıya indim. Onda alacaklardı bizi. Akşam tekrar saat altı gibi oteldeydik. Yemeği erken yiyerek odama döndüm ve tekrar uykuya daldım. Gece onbir sularında dinlenmiş olarak kendime geldim. Bütün düzenim alt üst olmuştu ve uyuyamayacağımı biliyordum.

Giyinip lobiye indiğimde kimse yoktu. Dışarı çıkınca aynı barda buldum kendimi ama Barış yoktu bu gece. Yaşadığım o muhteşem dakikaları hatırlayınca yine azmıştım. Kocamla monotonlaşan seks hayatımızın üzerine ilaç gibi gelmişti bu kaçamak...

Bir kez aldatınca aynı adamla bunu tekrar etmenin suç olmadığını telkin ettim kendime ve kulübeden dün geceki muhteşem erkeğimin karttaki cep numarasını aradım.

Sıkıntılı bir sesle açtı. Sesimi alınca canlandı. Heyecanı telefondan hissediliyordu:

"Arayacağını hiç sanmıyordum!"

"Artık yalnız yatamayacak kadar uzun süre evli kaldığımı unutmuşum. İstanbul'daki kocam neler yapıyor merak ettim. Belki beni yine kucaklamak istersin diye düşünmüştüm. "

Yoruma yer bırakmayan açık bir davetti bu. Biraz sonra barın önüne gelmişti. Onu görünce çıkıp hemen arabaya bindim. Çocuklar gibi gülüşerek aşk yuvamıza gittik.

Yol sanki hiç bitmiyordu. Bu kez gezmeden gelen bir çift gibi sakince girmiştik. Barış yine beni duvara sıkıştırıp öpmek üzereyken elimle göğsünü iterek durdurdum:

"Bu ne acele? Bana bir şey ikram etmeyecek misin?"

"Rakı ve bira var sadece..."

"Peki, bira içebilirim. "

Barış mutfağa seyirtince eve şöyle bir göz gezdirdim. Hemen sol tarafta salon vardı. Oturacak hiçbir şey olmamasına rağmen yerler halı ve örtülerle kapatılmış parke zemindi. Pencereden harika boğaz ve köprü görünüyordu.

hulasa
hulasa
23 Followers